|
Çiçek: Farklılıklar demokratik zenginliğin bir göstergesi olarak
alınmalıdır
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Kuzey Afrika ve Ortadoğu'da hayatları
pahasına sokaklara dökülen ve onurlu bir yaşam mücadelesi veren
halkların, insanlığın ortak değerlerine vurgu yapan güçlü bir mesaj
verdiğini kaydetti.
G-20 Ülkeleri Parlamento Başkanları 3. İstişare Toplantısı, Suudi
Arabistan'ın başkenti Riyad'da başladı. Toplantının açılışında Kur'an-ı
Kerim'den ayetler okundu.
Suudi Arabistan Şura Meclisi Başkan Yardımcısı ve toplantı Organizasyon
Komitesi Başkanı Fahaad M. El-Hamad, toplantı hakkında bilgi verdi.
Toplantıya katılan ülkelerin parlamento ve senato başkanları tanıtıldı.
TBMM Başkanı Çiçek, 1. oturumda, 'Kültürlerin küresel diyaloğu' başlıklı
bölümde konuşma yaptı.
Bu toplantılarda yapılan istişarelerin, hızlı değişimler karşısında
gelişmeleri sağlıklı şekilde değerlendirme ve ortak bir akıl
geliştirerek doğru adımları atabilmek bakımından gerekli ve yararlı bir
platform sunduğunu belirten Çiçek, 'Bilhassa son yıllarda talihsiz bir
şekilde yükselişe geçen aşırı ve ayrımcı akımların, kutuplaşmanın ve
anlayış eksikliğinin ulaştığı tehlikeli boyutlar ışığında, bu tür
istişarelerin anlam ve önemi de artmaktadır' dedi.
Çiçek, toplumların, tarihin her döneminde sosyal, ekonomik ve kültürel
çeşitlilikleri bünyesinde barındırdığını ifade etti. Bu farklılıkların
çatışmaya dönüştürülmemesinin ise devletlerin önündeki en önemli
sınavlardan birini teşkil ettiğine işaret eden Çiçek, şunları kaydetti:
'Ancak günümüzde küreselleşmenin ve iletişim teknolojisindeki
gelişmelerin etkisiyle bu çeşitlilik daha yoğun ve görünür bir şekilde
hissedilmekte, devletler üzerindeki etkileri daha zorlayıcı
olabilmektedir. Bu durum, kültürlerin küresel diyaloğunu daha da önemli
bir ihtiyaç haline getirmektedir. Gerçekten günümüz dünyasında, sosyal
uyumu sağlamak ve kültürel farklılıkların tetikleyebildiği çatışmaları
önlemek amacıyla, etnik, dini ve ulusal sınırların üzerine çıkarak
diyalog kurma becerisini geliştirmek ve karşılıklı anlayış zeminini
genişletmek giderek önem arzetmektedir.
Bu bağlamda, uluslararası ilişkileri kültürler arası diyalog ruhuyla
donatmanın, sadece mevcut çatışmaların çözümüne katkıda bulunmakla
kalmayacağını, toplumsal uzlaşıları ve sosyal güveni güçlendireceğine
inanıyorum. Dolayısıyla, ekonomik ve enerji ağırlıklı konuların
görüşüleceği bugün ve yarınki toplantılarımızdan önce, bu oturumumuzun
kültürler arası küresel diyaloğa ayrılmış olmasını da çok isabetli
buluyorum.'
'Bir çok bölgede bunun acı örnekleri görülebilir'
Cemil Çiçek, toplumların çeşitlilik içerisinde birlikte yaşamalarının
ancak diyalogla sağlanabilecek bir hedef olduğunu ifade ederek,
toplumlar içerisinde ve arasında diyaloğun zayıflaması hem aşırılığın,
terörizmin, kutuplaşma ve ayrımcılığın ortaya çıkmasına neden olduğunu
hem de kaos ve karışıklık yaratmak suretiyle bazı çıkar gruplarının
bundan yarar sağlamasına yol açtığını kaydetti. Bugün dünyanın birçok
bölgesinde bunun acı örneklerinin görülebileceğini ifade eden Çiçek, 'Bu
durumun daha fazla diyalog ve işbirliği yoluyla tersine çevrilmesi için
uluslararası toplumun birlikte hareket etmesi zaruridir' diye konuştu.
Çiçek, şunları kaydetti:
'Bu çerçevede, 2005 yılında Türkiye ve İspanya'nın öncülüğünde
başlatılan, halihazırda 129 ülke ve uluslararası kuruluşu bünyesinde
bulunduran bir BM girişimi haline gelen Medeniyetler İttifakı, bugün
kültürler ve dinler arası diyalog bağlamında önde gelen bir girişim
konumuna ulaşmıştır. Medeniyetler İttifakı Girişimi; tüm toplumların
kalkınma, güvenlik ve refah bağlamında birbirlerine bağımlı oldukları
düşüncesini esas almakta ve öncelikle önyargı, yanlış algılama ve
kutuplaşmayla başa çıkmak amacıyla ortak siyasi bir irade oluşturmayı
amaçlamaktadır.
Bugün geldiği noktada Medeniyetler İttifakı girişimi, uluslararası
toplumun, ortak değerler temelinde barış ve huzur içinde birlikte yaşama
iradesini simgelemektedir. Bu çerçevede eğitim, gençlik, göçmenler ve
medya konularında çok sayıda proje geliştirilmiş ve insanlığın bir
medeniyetler çatışmasına mahkum olmadığı, aksine hepimizin ortak
uygarlık alanını oluşturan evrensel değerleri esas alan bir barış ve
işbirliği ortamının mümkün olduğu kanıtlanmıştır.
Şimdi bu olumlu temel üzerinden küresel anlamda kültürler arası
diyaloğun daha da ilerletilmesi ve toplumlarımızın her düzeyine mal
edilmesi gerekmektedir. Bölünme ve kutuplaşmadan beslenen aşırı
akımlarla mücadele, ancak bu şekilde mümkün olacaktır.'
'İnsanlığın ortak normları'
TBMM Başkanı Çiçek, 'Bu konu üzerinde önemle üzerinde durulması gereken
önemli bir husus da demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü gibi
evrensel değerlere vurgu yapmaksızın kültürler arası diyaloğun anlam
taşımayacağıdır. Zira bugün, ancak bu değerlerin rehberliğinde hoşgörü,
birbirini kabullenme ve farklılıklara karşı saygı, insanlığın ortak
normları olmuştur' dedi.
Ekonomik ve kültürel küreselleşmenin hız kazandığı bugünün dünyasında bu
değer ve normların küresel ölçekte yaygınlık kazanması isteği ve
beklentisinin de giderek yükseldiğini kaydeden Çiçek, halkların
demokratik dönüşüm talebiyle başlayan Arap uyanışının, bu eğilimin en
son örneği olduğunu vurguladı.
Çiçek, Kuzey Afrika ve Ortadoğu'da hayatları pahasına sokaklara dökülen
ve onurlu bir yaşam mücadelesi veren halkların, insanlığın ortak
değerlerine vurgu yapan güçlü bir mesaj verdiğini belirterek, sözlerini
şöyle sürdürdü:
'Kuzey Afrika ve Ortadoğu'da bu gelişmeler olurken, Avrupa genelinde
ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve İslam karşıtlığı, devam eden ekonomik
krizle de bağlantılı olarak ciddi bir yükselişe geçmiştir. Maalesef
göçmenleri güvenlik, işsizlik, suç, fakirlik ve diğer sosyal sorunların
ana sebebi şeklinde gösteren partilerin oy oranları artmaktadır. Halkın
bu korkularına karşı, göç konusunda sert tedbirler alan hükümetler ve
merkez eğilimli siyasi partilerin verdiği tepki de ayrı bir endişe
kaynağıdır.'
'Türkiye, geniş kavramsal çerçeve çizecek'
Cemil Çiçek, bu bağlamda, hem Norveç vatandaşı tarafından yapılan ve
Norveç demokrasisini hedefleyen saldırı hem de Almanya'da 2000-2006
yılları arasında 8 Türk vatandaşının öldürülmesinin arkasında ırkçı
Neonazilerin ortaya çıkması üzerinde hassasiyetle düşünmek gerektiğini
bildirdi.
Bu hazin saldırıların, terörizm ve aşırıcılığın belirli bir din veya
coğrafyayla bağlantılı olmadığını ve Avrupa'da giderek daha fazla destek
bulan aşırı sağ ideolojilerin de ciddi bir güvenlik riski oluşturduğunu
en net biçimde ortaya koyduğunu dile getiren Çiçek, 'Bugün gelinen
noktada, Avrupa'da aşırı sağ grupların faaliyetlerini mercek altına alan
operasyonel çalışmaların nihayet başlatıldığını memnuniyetle müşahede
ediyoruz. Umut ediyorum ki bu gelişmeler şiddet içeren radikal akımların
sadece İslam coğrafyasından kaynaklandığı yönündeki yanlış algıların
sorgulanmasını sağlayacak, farklı din ve kültürlere sahip toplumlar
arasındaki diyaloğun gelişmesine katkı yapacaktır' dedi.
Çiçek, Türkiye'nin bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da her
platformda, radikalleşme ve aşırıcılığın ne anlama geldiğinin ortaya
konulması ve şiddet içeren radikalleşmeye yol açan unsurların tespiti
için, sadece belli bir bölge veya sosyal grup üstünde yoğunlaşma
hatasını yapmadan, geniş bir kavramsal çerçeve çizmeye devam edeceğini
bildirdi.
'Irkçı, yabancı düşmanı eğilimleri sorgulama cesareti'
TBMM Başkanı Çiçek, sözlerini şöyle tamamladı:
'Bugün, toplumsal çeşitlilikleri kucaklayan ve bu suretle toplumsal
uyumu teşvik eden politikalara her zamankinden daha çok ihtiyaç
duyulmaktadır. Bir başka deyişle, ayrımcılıktan uzak durmak ve
farklılıkları kucaklamak kaçınılmazdır. Farklılıklar kültürel bölünmenin
değil; tam tersine demokratik zenginliğin bir göstergesi olarak
alınmalıdır. Irkçı ve yabancı düşmanı eğilimleri sorgulama ve
özeleştiriye yönelme cesareti gösterilmelidir. Temel hedef, hoşgörü
eşiğinin hep yukarıya doğru taşınması olmalıdır.
Sorunların tamamen geride bırakılması için farklı kültürlerin yan yana
veya iç içe yaşama hallerini bir gerçek olarak kabul edip hem bu gerçeğe
hem de evrensel değerlere uygun politikaların geliştirilmesi için hep
birlikte gayret sarf etmeye devam etmeliyiz.
Bu vesileyle, insan haklarına ve çeşitliliğe saygı duyulmasını
savunacak, korkuları bertaraf edecek, ikna edici bir lisan
benimsenmesinin önemine işaret etmek ve sözlerime toplumsal çeşitlilik
çağında kültürlerin küresel diyaloğu yönünde atacağımız her adımın bizi
daha güvenli, daha huzurlu ve daha müreffeh bir dünya idealine
yakınlaştıracağını vurgulayarak son vermek istiyorum.'
Toplantıya, Türkiye'nin yanı sıra, Arjantin, Brezilya, Kanada ve
Endonezya parlamento başkanı; İtalya, Japonya, Rusya, Güney Kore, Çin ve
Hindistan ise parlamento başkan yardımcısı düzeyinde katılıyor.
İspanya, G-20 üyesi olmamasına rağmen, konuk statüsünde toplantıya
katılırken; Kazakistan, Malezya, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri ve Fas
da Suudi Arabistan'ın davetiyle toplantıda yer alıyor.
|