A vitaminini unutmayın! Mevsim meyvesi gibisi yok. Strese son vermenin 15 yolu Kendinizi değil kilonuzu yakın
·  ANASAYFA  
·  AVRUPA HABER  
·  MEDYA  
·  EKONOMI  
·  DÜNYA  
·  SPOR  
·  YAZARLAR  
·  SÖYLEŞİ  
·  COCUKLAR  
·  KADIN & YASAM  
·  BEDAVA POST  
·  DOWNLOAD  
·  TREIBER  























Başbakan Erdoğan: Fikri temeli olmayan hareket başarılı olamaz

'The Istanbul Review' adlı edebiyat dergisine röportaj veren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 'Fikri temeli olmayan, düşünceyle zenginleştirilmeyen hiçbir hareketin başarılı olamayacağını biliyorduk. Fikir alışverişinin ve münazaraların ancak okumakla, çok okumakla verimli hale getirilebileceğinin bilincindeydik. İşte onun için, hem çok okumaya, hem de geniş bir yelpazede okumaya özen gösterdik' dedi.

Genel Yayın Yönetmenliği'ni Hande Zapsu Watt'ın yaptığı, 'The Istanbul Review' adlı edebiyat dergisinin yayın hayatına başladığı ilk sayısında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la yapılmış bir söyleşi yayımlandı. İngilizce olan dergide, Erdoğan'la yapılan söyleşiye İngilizce'nin yanı sıra Türkçe olarak da yer verildi. Dergide, Erdoğan'ın yanı sıra Eski Almanya Başbakanı Gerhard Schröder ile edebiyat eksenli bir mülakat da yer alıyor. Kuşe kağıda 214 sayfa olarak basılan 'The Istanbul Review'in ilk sayısı, Brezilyalı ünlü romancısı Paolo Coelho ve Elif Şafak gibi tanınmış edebiyatçılarla yapılan söyleşilere ilaveten, yabancı edebiyatçıların öykü, şiir ve deneme yazılarını da okurlarla buluşturuyor.

'Benim neslimin gençlik yıllarında kitaplara, dergilere, gazetelere, yazarlara, şiire, romana, öyküye farklı anlamlar, farklı misyonlar yüklenmişti'

Başbakan Erdoğan, verdiği röportajda, 'Çocukluk ve gençlik döneminizde en sevdiğiniz roman veya şiir neydi? Bu şiir veya romanı ilk ne zaman okudunuz ve sizi nasıl etkiledi?' sorusuna verdiği yanıtta, dünya genelinde hemen her çocuğun edebiyatla ilk tanışmasının hiç şüphesiz ninniler ve masallar yoluyla olduğunu ifade etti. Bu noktada, annesi merhume Tenzile Erdoğan'ı rahmetle anan Erdoğan, annesinin kendisini ve kardeşlerini Anadolu'nun, özellikle de Karadeniz Bölgesi'nin en güzel ninnileriyle büyüttüğünü dile getirdi.

Aynı şekilde merhum babası Ahmet Erdoğan'dan Anadolu'nun oldukça zengin hikaye ve masal hazinesini hafızalarına miras devraldıklarını belirten Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

'Çocukluğumda simit ve su satar, kazandığım parayla hemen gider kitap alırdım. Benim neslimin gençlik yılları ne yazık ki Türkiye'de ve dünyada oldukça çetrefilli meselelerin tartışıldığı, tatsız hadiselerin yaşandığı bir döneme rastladı. Sembollerin, sloganların ve eylemin, fikirlerin önüne geçtiği, zihinlerin ipotek altına alındığı, gençlerin başkalarının fikirlerine tahammülde zorluk yaşadığı bir dönemdi o dönem. Kitaplara, dergilere, gazetelere, yazarlara, şiire, romana, öyküye farklı anlamlar, farklı misyonlar yüklenmişti. Gençler, öğrenmek için okumak yerine, ideolojilerini desteklemek için okumayı tercih ediyorlardı.

Böyle zor bir süreçte, ben de, arkadaşlarım da gençlerin maruz kaldığı, ya da maruz bırakıldığı bu puslu ortamdan kendimizi muhafaza etmek için yoğun gayret gösterdik. Dar ideolojik kalıplara sıkışıp kalmak, başkalarına kulaklarını tamamen kapatmak, yeniliklere, farklı ve aykırı düşüncelere tehdit gözüyle bakmak gibi dönemin arızi durumlarına kendimizi kaptırmadık. Fikri temeli olmayan, düşünceyle zenginleştirilmeyen hiçbir hareketin başarılı olamayacağını biliyorduk. Fikir alışverişinin ve münazaraların ancak okumakla, çok okumakla verimli hale getirilebileceğinin bilincindeydik. İşte onun için, hem çok okumaya, hem de geniş bir yelpazede okumaya özen gösterdik. Dönemin yazarları, muharrirleri kadar, Türk ve dünya edebiyatına yön vermiş, kalıcı eserler bırakmış yazarları ulaşabildiğimiz ölçüde takip ettik.

Bu noktada şunu da hatırlatmak zorundayım; kitaba ulaşmanın ve kitap okumanın zor olduğu dönemlerdi o dönemler. Bugünkü kadar kitap ve kütüphane yoktu. Ailelerin bütçelerinde kitap bugünkü kadar yer tutmuyordu. Kitapları koltuğunuzun altına alıp, otobüste, dolmuşta, parklarda, üniversite kampüslerinde serbestçe okuyabilmeniz de kimi zamanlar mümkün olamayabiliyordu. Yine de kitaba ulaşıyorduk ve bir kitap onlarca kişi tarafından okunabiliyordu. İnternetin olmadığı, fotokopinin yaygınlaşmadığı bir dönemde bile, güzel bir makale, güzel bir şiir elden ele dolaşıyor, Anadolu'nun her köşesine ulaşabiliyordu. Bugün, ders kitaplarını eğitim öğretim dönemi başlangıcında sıralarının üzerinde hazır halde bulan bir nesil için bu söylediklerim ilginç gelebilir. Ama biz, kitabın kıt, erişilemez, ama bir o kadar da değerli olduğu dönemleri yaşayan bir nesil olarak, bugün çocuklarımızın hiçbir güçlük çekmeden kitaplara ulaşabilmesini temin için mücadele veriyoruz. Çocukluk ve gençlik yıllarıma ait onca şiir ve roman arasında birini öne çıkarmak zor. Ama yine de, burada, Üstad Necip Fazıl Kısakürek ve Sakarya şiirini anmadan geçemem. Tarihi ve o günü anlayabilmek, anlamlandırabilmek adına, Üstad ve Çile'si bizim için gerçekten mümtaz bir yerde olmuştu.'

'Safahat, İstiklal Marşı'yla aynı ruhu taşıyan bir başvuru eseridir'

Başbakan Erdoğan, 'Sizden Türk eğitim müfredatına bir kitap eklemeniz istense, hangi kitabı seçerdiniz ve hangi yaş grubunun bu kitabı okuması gerektiğini belirtirdiniz?' sorusu üzerine, bu soruya hiç tereddüt etmeden 'Safahat' ve 'Mehmet Akif Ersoy' cevabını vereceğini ifade etti. Her yaş grubunun bu kitabı mutlaka tanımasını ve okumasını istediğini kaydeden Erdoğan, Safahat'ın, sadece bir edebi eser ve bir şiir kitabı değil; 'yakın tarihimize ışık tutan bir tarih kitabı, bir milletin ve medeniyetin temellerini çerçeveleyen bir felsefe kitabı, geçmişin ruhuyla geleceği şekillendiren bir fikir kitabı' olduğunu anlattı.

Başbakan Erdoğan, 'Nasıl ki İstiklal Marşı bu millet ve bu topraklar için bir manifesto niteliğinde ise, aynı şekilde Safahat da İstiklal Marşı'yla aynı ruhu taşıyan bir başvuru eseridir. Safahat'taki kelimeler, dizeler okuyanlar için belki ağır gelebilir; ama küçük yaştan itibaren böyle bir eserle tanışmak, böyle bir eserle haşir neşir olmak, inanıyorum ki gençlerimizin kelime hazinesini zenginleştirecektir. Kelime hazinesi zengin bir toplum, muhayyilesi zengin bir toplumdur. Ayrıca Safahat'taki kelimeler, dizeler, bizim tarihle olan bağımızı daha da güçlü hale getirecek, geleceği daha özverili şekilde inşa etmemizi sağlayacaktır' ifadelerini kullandı.

'Çocukluğumda simit ve su satar, kazandığım parayla hemen gider kitap alırdım. Benim neslimin gençlik yılları ne yazık ki Türkiye'de ve dünyada oldukça çetrefilli meselelerin tartışıldığı, tatsız hadiselerin yaşandığı bir döneme rastladı. Sembollerin, sloganların ve eylemin, fikirlerin önüne geçtiği, zihinlerin ipotek altına alındığı, gençlerin başkalarının fikirlerine tahammülde zorluk yaşadığı bir dönemdi o dönem. Kitaplara, dergilere, gazetelere, yazarlara, şiire, romana, öyküye farklı anlamlar, farklı misyonlar yüklenmişti. Gençler, öğrenmek için okumak yerine, ideolojilerini desteklemek için okumayı tercih ediyorlardı.

Böyle zor bir süreçte, ben de, arkadaşlarım da gençlerin maruz kaldığı, ya da maruz bırakıldığı bu puslu ortamdan kendimizi muhafaza etmek için yoğun gayret gösterdik. Dar ideolojik kalıplara sıkışıp kalmak, başkalarına kulaklarını tamamen kapatmak, yeniliklere, farklı ve aykırı düşüncelere tehdit gözüyle bakmak gibi dönemin arızi durumlarına kendimizi kaptırmadık. Fikri temeli olmayan, düşünceyle zenginleştirilmeyen hiçbir hareketin başarılı olamayacağını biliyorduk. Fikir alışverişinin ve münazaraların ancak okumakla, çok okumakla verimli hale getirilebileceğinin bilincindeydik. İşte onun için, hem çok okumaya, hem de geniş bir yelpazede okumaya özen gösterdik. Dönemin yazarları, muharrirleri kadar, Türk ve dünya edebiyatına yön vermiş, kalıcı eserler bırakmış yazarları ulaşabildiğimiz ölçüde takip ettik.

Bu noktada şunu da hatırlatmak zorundayım; kitaba ulaşmanın ve kitap okumanın zor olduğu dönemlerdi o dönemler. Bugünkü kadar kitap ve kütüphane yoktu. Ailelerin bütçelerinde kitap bugünkü kadar yer tutmuyordu. Kitapları koltuğunuzun altına alıp, otobüste, dolmuşta, parklarda, üniversite kampüslerinde serbestçe okuyabilmeniz de kimi zamanlar mümkün olamayabiliyordu. Yine de kitaba ulaşıyorduk ve bir kitap onlarca kişi tarafından okunabiliyordu. İnternetin olmadığı, fotokopinin yaygınlaşmadığı bir dönemde bile, güzel bir makale, güzel bir şiir elden ele dolaşıyor, Anadolu'nun her köşesine ulaşabiliyordu. Bugün, ders kitaplarını eğitim öğretim dönemi başlangıcında sıralarının üzerinde hazır halde bulan bir nesil için bu söylediklerim ilginç gelebilir. Ama biz, kitabın kıt, erişilemez, ama bir o kadar da değerli olduğu dönemleri yaşayan bir nesil olarak, bugün çocuklarımızın hiçbir güçlük çekmeden kitaplara ulaşabilmesini temin için mücadele veriyoruz. Çocukluk ve gençlik yıllarıma ait onca şiir ve roman arasında birini öne çıkarmak zor. Ama yine de, burada, Üstad Necip Fazıl Kısakürek ve Sakarya şiirini anmadan geçemem. Tarihi ve o günü anlayabilmek, anlamlandırabilmek adına, Üstad ve Çile'si bizim için gerçekten mümtaz bir yerde olmuştu.'

'Safahat, İstiklal Marşı'yla aynı ruhu taşıyan bir başvuru eseridir'

Başbakan Erdoğan, 'Sizden Türk eğitim müfredatına bir kitap eklemeniz istense, hangi kitabı seçerdiniz ve hangi yaş grubunun bu kitabı okuması gerektiğini belirtirdiniz?' sorusu üzerine, bu soruya hiç tereddüt etmeden 'Safahat' ve 'Mehmet Akif Ersoy' cevabını vereceğini ifade etti. Her yaş grubunun bu kitabı mutlaka tanımasını ve okumasını istediğini kaydeden Erdoğan, Safahat'ın, sadece bir edebi eser ve bir şiir kitabı değil; 'yakın tarihimize ışık tutan bir tarih kitabı, bir milletin ve medeniyetin temellerini çerçeveleyen bir felsefe kitabı, geçmişin ruhuyla geleceği şekillendiren bir fikir kitabı' olduğunu anlattı.

Başbakan Erdoğan, 'Nasıl ki İstiklal Marşı bu millet ve bu topraklar için bir manifesto niteliğinde ise, aynı şekilde Safahat da İstiklal Marşı'yla aynı ruhu taşıyan bir başvuru eseridir. Safahat'taki kelimeler, dizeler okuyanlar için belki ağır gelebilir; ama küçük yaştan itibaren böyle bir eserle tanışmak, böyle bir eserle haşir neşir olmak, inanıyorum ki gençlerimizin kelime hazinesini zenginleştirecektir. Kelime hazinesi zengin bir toplum, muhayyilesi zengin bir toplumdur. Ayrıca Safahat'taki kelimeler, dizeler, bizim tarihle olan bağımızı daha da güçlü hale getirecek, geleceği daha özverili şekilde inşa etmemizi sağlayacaktır' ifadelerini kullandı.




 

Mahmut Aşkar

İnandığınız gibi misiniz, yoksa Yaşadığınız gibi mi?
İddiası, gayesi, ideali, davası, inancı, ülküsü, insana ve insanlığa dair kaygısı, mesuliyeti olanlaradır sözüm: Devam

Yakup Yurt

KASITLI DÜZENSİZLİK
Yalnızlığa, sevgisizliğe, açlığa, sefalete, cahilliğe, krize, hastalıklara, umutsuzluğa karşı herkes sürekli direnişte... Devam

Prof. Dr. Hacı Duran

Seçmen Haritalarının İdeolojisi sa
Seçmenlerin oy verdikleri partilerle örtüşen bir ideolojilerinin olduğu varsayımı bana göre şüphelidir.
Devam

Hidayet Kayaalp

ÇAKMA LİDERLİK
Her şeyin çakması tuhaf oluyor ama, liderliğin çakması biraz da komik oluyor. Devam

Yakup Tufan

AVRUPA’DA AİLE YAPIMIZDAKİ DİNAMİKLER VE DİNAMİTLER
Avrupa’da Türk aile yapısında bozulmanın önüne geçmek  mümküm olmayacak mı? Devam

Ayten Kılıçarslan

ALMANYA’NIN ÜÇ SORUNU
B
unlar önem derecesine göre eğitim, islam düşmanlığı ve demografi olarak sıralanabilir. Devam

Prof. Dr. Ramazan Demir

“Türk” Kelimesine Kimler Karşı..!
Türk Milleti de böylece baskı altına alınarak sindirilmeye çalışılmakta; sürekli kışkırtma, sürekli hakaret içerikli söylemlerle Milletin sabır sınırları zorlanmaktadır...
Devam

Leman Kuzu

DOSTLUK VE BİRLİK AĞI
Hepimizin bildiği gibi insan doğası gereği sosyaldir ve bilinen bu gerçekle birbirlerine her daim ihtiyaç duyarlar.  Devam

Şefik Kantar

Wikilizm ve Wikilistler
Amerikan gizli belgelerinin ortaya dökülmesinden doğan hazzı gören Wikilistler, başka ülkelerin, başka odakların, kurumların belgelerine yönelecekler. Devam

Muhsin Ceylan

Populizmin çocuğu Sarrazin
Türkleri, Arapları ve Müslümanları aşağılayan söz ve iddialarla Almanya’da çoğunluk toplumu nezdinde kahraman(!) olmak hiçte zor değilmiş. Devam

Orhan Aras

SONBAHAR
Bu gurbet, bu sessiz gökyüzü, bu uzayıp giden yollar, bu benden ilgisiz insanlar oldukça hüzünlenmeğe hakkım yok benim. Devam

Ozan Yusuf Polatoğlu

YAZIKLAR İSRAİL’E
Korsan devlet ayıbı
Böyle vurdu sahile..

Devam

Mehmet Ali Aladağ

Bizim Sofistike ve
Komplike Aydın
Eğer bu söylediklerini sen anladıysan, ben de senin gibi olayım... Kafası karışık, zihni bulanık, şaşkın herif! Devam

Nurdoğan Aktaş

‘’Beyaz Hüzün’’e ‘’Merhaba Olsun’’
Batı Avrupa ülkelerinde yaşayanlar Türkülerin gücünü en iyi bilen ve bilmesi gereken insanların başında gelirler.  Devam

Ali Kılıçarslan

“Müslümanı Avrupalılaştırmak”
Avrupa’nın mı islamlaştığını, bir başka deyişle müslümanlaşacağını öğrenmek isteyenler, özellikle Almanya Türkleri’nin geleceği hakkında fikir yürütenler, bu kitabı mutlaka okumalılar. Devam

Nuran Yelkenci

8 Mart Dünya Kadınlar Gününde Müslüman Türk Kadınının Yeri...
Ev ekonomisini en iyi şekilde yönetebilen akıllı, eğitimli bir kadın neden ülkeyi
 yönetemesin?
Devam

Üzeyir Lokman Çaycı

Çocuklar bizim!
Gerekirse suç işlenen bölgelere psikologlar, spor öğretmenleri, antrönerler,  spor salonları, kütüphaneler,  götürülmelidir... Devam

Umut Bulut

Kalıbınıza tüküreyim

Tofiq Abidin

RAŞİT DEMİRTAŞ a  UĞURLU YOL
 

İsmail Tüysüz

BİZDEN ÖNCE MASALLARIMIZ GELMİŞ

Doğan Tufan

Bizans Oyunlarına dikkat