DÜŞÜNCE
TURU Fikret
Ekin
|
|
fikretekin@web.de
|
“BU NE KAFA”
Bu başlık bize ait değil.
Ama bizim yıllardan beri muzdarip olduğumuz bir zihniyetin,
o zihniyet mensupları tarafından, kendilerinin tam zıddı bir
zihniyeti kınamak için kullandıkları bir başlık.
Bir gazetemiz baş sayfadan, özel haber olarak, kocaman
puntalarla sormuş “bu ne kafa” diye. İç sayfada da olaya
geniş yer ayırmış.
Konu; boynunda haç asılı bir Ukraynalı bayanın, gazetenin
haberine göre muhafazakar bayanların devam ettiği, bir spor
salonuna salon sahibi tarafından alınmayışı...
Olay ne kadar doğru, ne kadar asperagas, vebali
haberi baş sayfadan veren gazeteye ait, bilmiyoruz.
Bildiğimiz, dünyanın her tarafında, insan
haklarını savunduklarını iddia edenlerin,medeniyet ihracı
iddiasında olanların; insanları haç takıyor diye, başörtüsü
var diye dışladıkları, hakaretler yağdırdıkları ve onlara
yasaklar getirdikleridir...
Bildiğimiz bir diğer şey ise, bu çağdaş yobazların
yasakların bir kısmına, tıpkı bahsi geçen gazetenin yaptığı
gibi, gösterdikleri tepkiyi diğer kısmına göstermedikleri
gibi, bilakis o yasakların savunmasında rol üstlenmiş
olduklarıdır.
Anlayamadığımız ise, nasıl olupta haç takıyor diye bir
insanı dışlayanalara, haklı olarak, karşı çıkanların
başörtüsü takıyor diye veya içki içmiyor diye diğer
insanlara yasak naraları atabildikleridir.
Anlayamadığımız diğer şey ise, bu çifte standardın, bu iki
yüzlülüğün nasıl olup da insanlara, insan hakları, din
hürriyeti vs. kisvesi altında yutturulabildiği veya
yutulabilindiğidir.
Oysa biz “kendisi için istediğini başkası için de
istemedikçe...”; bırakın müslüman olmayı, insan bile
olunamayacağına inanmış insanlarız.
O yüzden de, dininin gereği takılan başörtüsüne karşı
takınılan anlaşılamaz, düşmanca tavrı ne kadar çirkin, tuhaf
karşılıyor, inanç hürriyetine aykırı buluyorsak; inancından
dolayı boynuna haç takan, başına sarık saran, bilmem
neresine ne giyen bir insanın da dışlanmasını, ayrıma tabi
tutulmasını aynı oranda, aynı samimiyetle yanlış ve hatalı
buluyoruz.
Hele karşı tarafla ilgili bir yasağı, bin dereden bin su
getirerek, savunanların, adeta yasağın yasallaşması için
yasakcılardan daha fazla gayrete düşenlerin; diğer taraf ile
ilgili küçücük ve mevzi bir olayı dahi büyüterek, adeta
“pireyi deve yaparak” sutunlarına, köşelerine,
köşeyazılarına, hatta başyazarların başyazılarına taşıyacak
kadar öne çekip; muhataplarını doğduklarına pişman edecek
bir tavırla. olaya sahip çıkmalarını anlayamıyoruz (!)
Ve o zaman iyi niyetlerinden (!) şüpheye düşüyor,
gayelerinin “üzüm yemek değil, bağcıyı döğmek”
olabileceği hakkında endişelerimiz beliriyor.
Hele bu tavır, ısrarla sürdürülen bir tavır olunca...
Mesela bu zihniyetin mensubu kişiler, tamamen mezhep
ve din taassubu ile yürütülenen İRA eylemlerine hıristiyan
terörü demedikleri halde, doğrusu budur, müslümanların
yaptığı tartışılan bir konuda ve İslam ülkelerindeki her
şiddet eyleminde, hatta meşru savunma durumunda dahi “İslam
teröründen” bahsetmeyi niçin tercih ediyorlar anlayamıyoruz
(!)
Mesela’ bu kafanın’, İsrail çoluk çocuk demeden,
devlet imkanlarıyla insanların evlerini basarak yıkışını,
neye dayanarak, “İsrail teröre cevap verdi” diye başlayan
cümlelerle duyurdukları halde; bu “cevap verişe(!)” cevap
veren Filistinlilerin eylemlerini “Filistinli teröristler”
diye başlayan cümlelerle duyurduklarını anlayamıyoruz (!)
yıllardır...
Mesela bu zihniyetin, ABD kaba kuvvet ve ince
ayarlarla darbeler yapıp, idarecileri değiştirirken;
milyonlarca insanın ölümüne ve dünyayı dehşete düşüren terör
olaylarına sebeb olurken alkış tutup; bu haksızlığa karşı
azıcık sesini yükseltenleri toptan suçlu ilan etmelerini de
neye dayandırdıklarını anlayabilmiş değiliz!...
Türkiye’deki başörtüsü mağduriyetini “sistem tehlikesi” ile
izah ederken, Fransadaki tesettür yasağını, düzmece
röportajlarla haklı göstermeye çalışan bu kafanın,
Almanyadaki “başörtüsü yasağı” tartışmalarında yasaktan yana
adeta “yangına körükle gidişlerini” gören, yaşayan,
bilen biri olarak; Türkiyede “haç takıyor diye” bir
kadını spor salonuna almayan, eğer doğruysa, bir kaç sözüm
ona “marka müslümanı”nın kişisel yanlışını manşete
çekerek, müslümanlara çamur atmaya çalışmalarını iyi
niyetle izah etmek isterdim...
Ve isterdim ki “yasakçı” iseler adam gibi
“yasakçı” olsunlar; ‘hürriyetçi’ iseler adam
gibi“hürriyetçi”olsunlar da, biz de onlardaki bu
“ifrat ve tefrite” bakıp; “bu ne lahana turşusu, bu
ne perhiz” demeyelim...
Sahi “BU NE KAFA” diye sormayalım...
Ama olmuyor işte...
Dünyayı idare etme iddiasında olanların yalancı ve sahtekar
olduklarının ayan beyan bilindiği bir yalana teslim yalancı
dünyada, yalanı yutmaya hazır kalabalıklar var oldukça,
olmuyor...
SAYFA
BASI
Yazarın
diğer
yazıları:
''Bu
Ne Kafa"
''Puzzle''
ın bütününü görmek (3)
''Puzzle''
ın bütününü görmek (2)
"Puzzle''
ın bütününü görmek (1)
Berlin`deki Yargıclar izinde
mi?
Ne
olur, ne olmaz
Cadı
Avı
Bizden
hatırlatması
İki
Olay ve Hasta kafa
İnsanlığa
Kurulan Tuzak
Bir
Bu Eksikti!
Bütün
“teferruatta” mı saklı?
Kaşınan
ve Kaşıyanlar
Dünden
Bugüne Değişen Bir Şey Yok
SAYFA
BASI
|