A vitaminini unutmayın! Mevsim meyvesi gibisi yok. Strese son vermenin 15 yolu

Kendinizi değil kilonuzu yakın

·  ANASAYFA  
·  AVRUPA HABER  
·  MEDYA  
·  EKONOMI  
·  FIRMALAR  
·  SPOR  
·  YAZARLAR  
·  BASIN ÖZETLERI  
·  COCUKLAR  
·  KADIN & YASAM  
·  BEDAVA POST  
·  DOWNLOAD  
·  TREIBER  
   
   


  DÜRBÜN 

               Prof. Dr. Hacı Duran

 

duranhaci@gmail.com








Örgütler ve Cemaatler

Hanefi Avcı’nın malum kitabının yayınlanmasından sonra dini cemaatleri örgütsel bir yapı olarak değerlendirme çabaları arttı. Daha önceki dönemlerde Türk Ceza Kanununda yer alan 163 madde kapsamındaki davalarda da dini cemaati örgütsel bir yapı olarak görme eğilimi zaman zaman olmuştur. Ancak davaların çoğunda savunulan bazı İslami değerler yani hükümler suç unsuru olarak görülmüştür. Necip Fazıl Kısakürek, Bediuzaman Said-i Nursi vb. lerinin davalarında ön plana çıkan suç unsurları daha çok savunulan dini hükümlerdir. Bu üstatlar da yazdıkları ve savundukları fikirlerden dolayı yargılanmışlardır. Bu üstatlarla okurları ve gönüldaşları arasında örgütsel bir bağ çoğu kere kurulmamıştır.

Hanefi Avcı’nın kitabı ve bu kitap çerçevesinde inşa edilen söyleme bakıldığında, Sayın Fethullah Gülen gönüldaşlarını ve okurlarını, dini ve manevi yönü ağır basan bir cemaat olmaktan ziyade, bir örgüt olarak görme eğilimi ağırlık kazanmaktadır. Dini bir cemaatle bir örgüt arasında ne tür farklar vardır?  Öncelikle bunu ortaya koymak gerekir.

Örgütlerin çok farklı çeşitleri vardır. Herhangi bir derneğin mensupları da bazen örgüt olarak görülür. Ancak biz burada örgütten, önceden belirlenmiş amaçlar doğrultusunda mücadele etmeyi kabullenmekle birlikte amaçlarının ve eylemlerinin gizliliğinden dolayı mensuplarının bir birlerini tanımadığı gizli örgütleri kastetmekteyiz. PKK
ve DHKPC bu tür örgütlerin örnekleridir.  Söz konusu kitap zaviyesinde gündeme gelen tartışmaya bakıldığında Gülen cemaatini de bu tarz örgütlere benzeştirme çabasının olduğu görülmektedir.  Cemaat mensuplarının planlı olarak cemaate karşı olan kesimlerin telefonlarını dinledikleri, onları bürokratik yetkilerini kullanamaz duruma getirdikleri, bilinçli bir tarzda cemaat karşıtlarını takibata aldıkları ve izledikleri iddia edilmektedir. Cemaate yüklenen bu sıfatların art niyetli yakıştırmalar oldukları açıktır.

Dini cemaat, her şeyden önce bir ibadeti, dini bir metni okumayı, dinlemeyi ve dini bir duyguyu daha canlı ve coşkulu bir şekilde yaşamak üzere zaman zaman bir araya gelen insanlardan oluşur. Dini cemaat mensupları arasında samimiyet, gönüldaşlık, sadakat ve yardımlaşma değerleri canlıdır, etkilidir. Cemaat mensupları biri birlerini tanırlar.  Ayrıntılı olarak bilirler, kişisel özelliklerini saklamazlar, gönülden davranırlar. Bu özellikler Gülen cemaati mensupları için olduğu kadar, Türkiye’deki benzeri birçok dini cemaat için de geçerlidir.

Dini cemaate katılma ve ayrılma konusunda sınırları kesin kurallarla belirlenmiş ölçütler de mevcut değildir. Allah rızası olarak algılanan cemaate hizmet görevi her kes için her zaman açıktır. Gülen cemaatinin cemaate katılma hususunda bu manada belirlenmiş şartları da yoktur. Manevi bir hizmet olarak algılanan cemaat kurumlarına yardım ve destek bir aşktır, heyecandır. Bu manada cemaate destek olanlar ve cemaatin etkinliklerine katılanlar toplumun bütün kesimlerinden olabilmektedir. Herkesin girişine ve çıkışına açık olan bir cemaati bir örgüt olarak etiketlemek eşyanın tabiatına aykırıdır. Sosyolojik kavramsallaştırma ile izah edilebilir değildir.

Örgütlerle cemaatler arasında önemli farklar vardır. Cemaatler her kesime ve herkese açık oldukları halde örgütler açık değildir. Örgüte katılma dikkatli ve planlı takibatlar ve izlemeler yapıldıktan sonra mümkün olur. Örgütlerin faaliyetleri bütün örgüt mensuplarınca bilinmez. Örgüt faaliyetlerinin ve eylemlerinin amaçları örgüt üyelerine söylenmez. Sadece örgütün üst düzey yöneticilerince bilinir. Örgütlerin faaliyet yerleri de açık değildir. Örgütler dar kapalı ve küçük gruplardan oluşur. Bir örgüt üyesi diğer örgüt üyelerini de tanımaz. Örgütlerde görevler emir ve komuta zinciri içinde dağıtılır. 

Gülen cemaati yukarıda belirtilen özellikler bakılırsa yapı olarak hiçbir şekilde örgüt olarak tanımlanamaz. Cemaat mensupları ve gönüldaşları, toplumun her kesiminden olabilmektedir. Cemaatin eğitim, spor ve girişimcilikle ilgili bütün faaliyetleri açıktır. Bu faaliyetler, Türkiye’nin resmi organlarınca ve basın camiasınca açık bir şekilde izlenebilmektedir. Cemaat her türlü faaliyetini ve girişimini bizzat basın yoluyla duyurmaktadır. Cemaatin hiçbir yerinde gizlilik yoktur. Örgütlerdeki gibi emir ve komuta zinciri mevcut değildir. Anadolu’nun her hangi bir şehrinde bir iş adamı Allah rızasını gözeterek bir okul binasını yapmaktadır. Bu okuldaki görevlilerin ve öğretmenlerin bir kısmını manevi yönü ağır basan dindar ve Gülen hoca efendinin muhiplerinden seçebilmektedir. 

Dini ve manevi yönü ağır basan davranışlara, kişilere ve gruplara karşı Türkiye’de bazı radikal laik gruplar, öteden beri bir korku imajı oluşturma çabası içindedirler. Fethullah Gülen hoca ve gönüldaşlarına karşı inşa edilmeye çalışılan muhayyel korkular, milyonlarca insanın gönül verdiği ve katıldığı etkinlikleri maalesef bir örgüt faaliyeti olarak görmeye yol açabilmektedir. Ne diyelim? Kendi muhayyel korkularını yenemeyenler, korkularını meşrulaştırmak için muhayyel ve uydurulan imajlara sarılmaya devam edeceklerdir.

SAYFA BAŞI


Yazarın diğer yazıları:

Örgütler ve Cemaatler
Erbakan’ın Son Sözleri
Anayasanın Gölgesindeki Terör
Kurucu İktidarın Anayasası
Terör ve Etnik Kimlik
Türkiye’nin Ekseni
Günahların İktidarları
Bürokratik Yargının Fanatikleri
ABD Saldırılarının Doğası
İsrail'in Arapları, Ermenistan'ın Türkleri
Zürih Protokolü ve Soykırım İkonası İnancı
Örümcek Ağı ve Yargı Gücü
Soykırım Vahşeti Anıtı Olarak İsrail’in Gazze Katliamı
MUHAYYEL ERMENİ SOYKIRIM İKONASININ KURBANI OLARAK TÜRKLER
Dazlak şiddet eylemleri ve Türk hoşgörüsü
   
SAYFA BASI

Mahmut Aşkar

Kendini İfade Edemeyen Müslümanın Tarifi?
Kendi içinde bütünlük arz etmeyen, kendisini tamamlayamayan müslüman azınlığa verilmesi muhtemel haklar da ancak, sergilediği duruşla örtüşen biçimde olur.  Devam

Yakup Yurt

YAZMA NEDENLERİM…
Kısacası ben gördüklerini ve yaşadıklarını kendince yorumlayan ve yazan bağımsız ve özgürlükçü bir adamım. Devam

Şefik Kantar

Batı cephesi bildiğiniz gibi
İçedönük Alman politikalarının temelinde; Almanlığı ve Alman İslamı’nı dayatma, ne şekilde olursa olsun kabul ettirme düşüncesi yatıyor.
Devam

Prof. Dr. Hacı Duran

Bürokratik Yargının Fanatikleri
Günümüzde Türkiye'nin yargı bürokrasisi arasında ortaya çıkan çatışmalar, birçok bakımdan kilisenin yaşadığı bu serüvene benzemektedir. Devam

Hidayet Kayaalp

LAMI CİMİ YOK
Çetelere sövmek, darbecileri lanetlemek belki insanı rahatlatır, ama gelecek nesillerin başına gelecek tehlikeyi ortadan kaldırmaz. Devam

Ali Kılıçarslan

Almanya’da İslam İlahiyatı
Almanya’da üniversitelerde Almanya’nın şartlarına göre ‘İslam İlahiyatı Kürsüsü’ kurulması gereklidir. Devam

Leman Kuzu

KABUL  ETMİYORUZ!..
Ey ABD, tüm dünya biliyor ki, sen emperyalist bir güçsün. Devam

Prof. Dr. Ramazan Demir

Neden Cumhuriyet?
Cumhuriyet, kendi içinde birçok devrimi barındıran bir hayat biçimi, yaşama biçimi olarak anlaşılmalıdır. 
Devam

Nuran Yelkenci

8 Mart Dünya Kadınlar Gününde Müslüman Türk Kadınının Yeri...
Ev ekonomisini en iyi şekilde yönetebilen akıllı, eğitimli bir kadın neden ülkeyi
 yönetemesin?
Devam

Ozan Yusuf Polatoğlu

Bitlis’de 5  Minare  İsviçre’de 4 Minare
İsviçre’nin Müslümanların yaşamadığı çok kenar çevrelerden yüksek oranda minareye hayır oyları çıkmış, yoksa minareyi çok başka bir şey mi sanıyorlar fıkradaki gibi… Devam

Muhsin Ceylan

Eğitim masallı uyum yalanları...
Günümüzdeki uyumla alakalı sıkıntıların sebeplerinin mevcut kanun ve uyugulamalar olduğunu Sayın Bakan bilmez mi? Devam

Umut Bulut

Kalıbınıza tüküreyim
İnsan olarak en çok da sevdiklerimizden darbe alınca yaralanırız ya, bu yara kolay kolay kabuk tutmaz. Devam

Yakup Tufan

GÖÇMENLER VE UYUM MECLİSLERİ
Almanya’da gerçekleşmesi arzu edilen gerçek bir uyum, ançak -gerçek bir demokratik hak- ve -eşitlik ilkesi- ile elde edilebilir. Devam

Orhan Aras

KIRMIZI GÜL
Ama hangimiz şimdiye kadar güzel öğütlere kulak vermişiz ki? Hangimiz bile bile hayatımızda pişmanlıklar yaşamamışız ki?
Devam

Mehmet Ali Aladağ

Kötüler ve İyiler
Adam doğan güneşe sırtını çevirdi, batacak güneşten yana yüzünü döndü. Devam

Üzeyir Lokman Çaycı

Bu adam senin baban
Ay yıldızlı bayraklar da yıllar sonra yine devletin asil güçleriyle birlikte bölgede yerlerini almışlardı. Devam

Ayten Kılıçarslan

Kadın Dindarlığına Hürriyet
Neticede kadınlar, başörtüsü ve meslek hayatı arasında tercih yapmak zorunda bırakılmaktadırlar.
Devam

Nurdoğan Aktaş

Türkçe Konuşulan Yerler İstanbul’dur

Tofiq Abidin

RAŞİT DEMİRTAŞ a  UĞURLU YOL
 

İsmail Tüysüz

BİZDEN ÖNCE MASALLARIMIZ GELMİŞ

Doğan Tufan

Bizans Oyunlarına dikkat