A vitaminini unutmayın! Mevsim meyvesi gibisi yok. Strese son vermenin 15 yolu

Kendinizi değil kilonuzu yakın

·  ANASAYFA  
·  AVRUPA HABER  
·  MEDYA  
·  EKONOMI  
·  FIRMALAR  
·  SPOR  
·  YAZARLAR  
·  BASIN ÖZETLERI  
·  COCUKLAR  
·  KADIN & YASAM  
·  BEDAVA POST  
·  DOWNLOAD  
·  TREIBER  
   
   


  DÜRBÜN 

               Prof. Dr. Hacı Duran

 

duranhaci@gmail.com








Erasmus’un Barbarları


Erasmus Programı, Avrupa Birliği ülkelerinin yüksek öğretim kurumlarında,  Avrupalılık bilincini yaymak ve geliştirmek için 1987 de kurulmuş. Programın en önemli hedefi,  Avrupa’da yüksek öğrenimin kalitesini arttırmak, Avrupa ülkelerinde yaşayan farklı kültürler ve yaşam biçimleri hakkında bir farkındalık inşa etmek ve hoşgörü kültürünü kurumsallaştırmaktır.

Program kapsamında, Türkiye’den Avrupa Birliği ülkelerine her yıl çok sayıda öğrenci ve akademisyen gitmektedir. Avrupa Birliği ülkelerinden de Türkiye’ye istenen seviyede olmasa da akademisyenler ve üniversite öğrencileri gelmektedir. Öğrenci,  akademisyen dolaşımı ve ortaklık projeleriyle, kültürler arasında hoşgörü ve tanınırlık sağlanmaya çalışılmaktadır.

Program, aynı zamanda ders kitaplarında,  yer alan, önyargılı yüklemelerin çıkartılmasını önermektedir. Türkiye bu amaçla ilk ve orta öğretim müfredatında önemli bazı değişiklikleri de yapmış bulunmaktadır. İngilizlere, Almanlara, Fransızlara ve belli başlı Avrupa milletlerine karşı daha hoşgörülü olmamız istenmektedir.

Öte taraftan, Birlik üyesi ülkelerde, yabancı düşmanlığı gittikçe artmaktadır. Türk ve Müslüman düşmanlığı körüklenmektedir. Hoşgörüyü yaygınlaştırma programı olarak bilinen bir dizi uygulama sadece resmiyette kalmaktadır. Hoşgörüye karşı hoşgörüsüzlük gittikçe artmaktadır. Bu durumun sebepleri hakkında ayrıntılı düşünmek gerekir. Konu samimiyete indirgenemeyecek kadar karmaşıktır.

Konuya Erasmus programının isminden başlayalım. Erasmus veya meşhur ismiyle söylersek
Desiderius Erasmus, 1465-1536 yılları arasında yaşamıştır. Rotterdamlı  Erasmus olarak da bilinmektedir. Hümanizmin ve Rönesansın belli başlı öncülerinden kabul edilmektedir. Aydınlanma sürecini ve çağdaş Batı uygarlığını felsefi manada besleyen birisi olarak da bilinmektedir. Kendisi bir Hıristiyan ilahiyatçısıdır. Ancak Yunan ve Latin kültürüne de hâkimdir. Hıristiyan itikadını, Antik yunan felsefesi ve mitolojisiyle yeniden yorumlamıştır. Bir Avrupa birliği ideolojisini itikadı manada temellendirmeye çalışmıştır. Bu amaçla, Hıristiyanlar arasında bölünme ve ihtilaf nedeni olarak gördüğü, söylemleri ve mutaassıp grupları eleştirmiştir.

Erasmus’un önemli eserleri de şunlardır: Hıristiyan Askerin El Kitabı, Adagia(Yunan ve Latin özdeyişleri) ve Deliliğe Övgü. Bu eserlerden en meşhuru ise Türkçeye de tercüme edilen Deliliğe Övgü’dür. Türkiye’de yayınlanan birçok felsefe, uygarlık, hukuk ve siyaset felsefesi kitaplarında Erasmus’un görüşleri fazlasıyla işlenmiştir. 

Çağdaş Avrupa Birliği zihniyetinin kurucuları, onun anısını yaşatmak amacıyla “kültürel hoşgörüyü,  tanınırlığı ve Avrupalılık bilinci etrafında işbirliğine gitmeyi kurumsallaştırma programına”, onun ismini vermişlerdir. 

Hoşgörü programına adı verilen bu yenilikçi teolog acaba Türkleri(Müslümanları) nasıl bilirdi? Türkler hakkındaki kanaati neydi?   “Deliliğe Övgü” adlı kitabında şöyle yazmaktadır:: “
İngilizler;  güzellik, müzik ve yemekleriyle, İskoçyalılar; soyluluk, kraliyet unvanları ve diyalektikleriyle, Fransızlar;  nezaketleri ve ilahiyatçılıklarıyla, İtalyanlar; belagatleri ve edebiyatlarıyla, Venedikliler; soyluluklarıyla, Yunanlılar; bilimlerin yaratıcısı olmakla, Almanlar; uzun boyları ve müneccimleriyle, Türkler ve diğer barbar artıkları ise dinleriyle övünür(Erasmus, 2007:154-155)

Türkleri yani Müslümanları barbar olarak gören ve değerlendiren bir Erasmus var. O’nun anısını yaşatma konusunda ittifak eden bir Avrupa Birliği misyonu var. Ön yargıları ayıklama projesi kapsamında, Türklere hakaret eden bu ilahiyatçının isminin programdan kaldırılmasının tartışılması gerekir. Müzakere sürecine bu konular taşınmalıdır. Türkiye üniversiteleri bu hakaretin eleştirisini yapmalıdır. Her şeyin hoşgörüyle tartışıldığı bir dünyada kendimize yapılan hakareti de tartışmalıyız. Hoşgörüsüzlüğü besleyen tarihsel metaforları yıkmaya buradan başlamak gerekir. Hoşgörüsüz bir zihniyetin kurucusu ile hoşgörü kurumsallaşmaz.

Erasmus, Deliliğe Övgü, Çeviren Çiğdem Dürüşken, Kabalcı yay., İstanbul 2007

SAYFA BAŞI


Yazarın diğer yazıları:

Erasmus’un Barbarları
Örgütler ve Cemaatler
Erbakan’ın Son Sözleri
Anayasanın Gölgesindeki Terör
Kurucu İktidarın Anayasası
Terör ve Etnik Kimlik
Türkiye’nin Ekseni
Günahların İktidarları
Bürokratik Yargının Fanatikleri
ABD Saldırılarının Doğası
İsrail'in Arapları, Ermenistan'ın Türkleri
Zürih Protokolü ve Soykırım İkonası İnancı
Örümcek Ağı ve Yargı Gücü
Soykırım Vahşeti Anıtı Olarak İsrail’in Gazze Katliamı
MUHAYYEL ERMENİ SOYKIRIM İKONASININ KURBANI OLARAK TÜRKLER
Dazlak şiddet eylemleri ve Türk hoşgörüsü
   
SAYFA BASI

Mahmut Aşkar

Kendini İfade Edemeyen Müslümanın Tarifi?
Kendi içinde bütünlük arz etmeyen, kendisini tamamlayamayan müslüman azınlığa verilmesi muhtemel haklar da ancak, sergilediği duruşla örtüşen biçimde olur.  Devam

Yakup Yurt

YAZMA NEDENLERİM…
Kısacası ben gördüklerini ve yaşadıklarını kendince yorumlayan ve yazan bağımsız ve özgürlükçü bir adamım. Devam

Şefik Kantar

Batı cephesi bildiğiniz gibi
İçedönük Alman politikalarının temelinde; Almanlığı ve Alman İslamı’nı dayatma, ne şekilde olursa olsun kabul ettirme düşüncesi yatıyor.
Devam

Prof. Dr. Hacı Duran

Bürokratik Yargının Fanatikleri
Günümüzde Türkiye'nin yargı bürokrasisi arasında ortaya çıkan çatışmalar, birçok bakımdan kilisenin yaşadığı bu serüvene benzemektedir. Devam

Hidayet Kayaalp

LAMI CİMİ YOK
Çetelere sövmek, darbecileri lanetlemek belki insanı rahatlatır, ama gelecek nesillerin başına gelecek tehlikeyi ortadan kaldırmaz. Devam

Ali Kılıçarslan

Almanya’da İslam İlahiyatı
Almanya’da üniversitelerde Almanya’nın şartlarına göre ‘İslam İlahiyatı Kürsüsü’ kurulması gereklidir. Devam

Leman Kuzu

KABUL  ETMİYORUZ!..
Ey ABD, tüm dünya biliyor ki, sen emperyalist bir güçsün. Devam

Prof. Dr. Ramazan Demir

Neden Cumhuriyet?
Cumhuriyet, kendi içinde birçok devrimi barındıran bir hayat biçimi, yaşama biçimi olarak anlaşılmalıdır. 
Devam

Nuran Yelkenci

8 Mart Dünya Kadınlar Gününde Müslüman Türk Kadınının Yeri...
Ev ekonomisini en iyi şekilde yönetebilen akıllı, eğitimli bir kadın neden ülkeyi
 yönetemesin?
Devam

Ozan Yusuf Polatoğlu

Bitlis’de 5  Minare  İsviçre’de 4 Minare
İsviçre’nin Müslümanların yaşamadığı çok kenar çevrelerden yüksek oranda minareye hayır oyları çıkmış, yoksa minareyi çok başka bir şey mi sanıyorlar fıkradaki gibi… Devam

Muhsin Ceylan

Eğitim masallı uyum yalanları...
Günümüzdeki uyumla alakalı sıkıntıların sebeplerinin mevcut kanun ve uyugulamalar olduğunu Sayın Bakan bilmez mi? Devam

Umut Bulut

Kalıbınıza tüküreyim
İnsan olarak en çok da sevdiklerimizden darbe alınca yaralanırız ya, bu yara kolay kolay kabuk tutmaz. Devam

Yakup Tufan

GÖÇMENLER VE UYUM MECLİSLERİ
Almanya’da gerçekleşmesi arzu edilen gerçek bir uyum, ançak -gerçek bir demokratik hak- ve -eşitlik ilkesi- ile elde edilebilir. Devam

Orhan Aras

KIRMIZI GÜL
Ama hangimiz şimdiye kadar güzel öğütlere kulak vermişiz ki? Hangimiz bile bile hayatımızda pişmanlıklar yaşamamışız ki?
Devam

Mehmet Ali Aladağ

Kötüler ve İyiler
Adam doğan güneşe sırtını çevirdi, batacak güneşten yana yüzünü döndü. Devam

Üzeyir Lokman Çaycı

Bu adam senin baban
Ay yıldızlı bayraklar da yıllar sonra yine devletin asil güçleriyle birlikte bölgede yerlerini almışlardı. Devam

Ayten Kılıçarslan

Kadın Dindarlığına Hürriyet
Neticede kadınlar, başörtüsü ve meslek hayatı arasında tercih yapmak zorunda bırakılmaktadırlar.
Devam

Nurdoğan Aktaş

Türkçe Konuşulan Yerler İstanbul’dur

Tofiq Abidin

RAŞİT DEMİRTAŞ a  UĞURLU YOL
 

İsmail Tüysüz

BİZDEN ÖNCE MASALLARIMIZ GELMİŞ

Doğan Tufan

Bizans Oyunlarına dikkat