A vitaminini unutmayın! Mevsim meyvesi gibisi yok. Strese son vermenin 15 yolu

Kendinizi değil kilonuzu yakın

·  ANASAYFA  
·  AVRUPA HABER  
·  MEDYA  
·  EKONOMI  
·  FIRMALAR  
·  SPOR  
·  YAZARLAR  
·  BASIN ÖZETLERI  
·  COCUKLAR  
·  KADIN & YASAM  
·  BEDAVA POST  
·  DOWNLOAD  
·  TREIBER  
   
   


  DÜRBÜN 

               Prof. Dr. Hacı Duran

 

duranhaci@gmail.com









FİTNE ENDÜSTRİSİ VE WİKİLEAKS

 
“Fitne endüstrisi” deyimi birçok kimseye garip gelecektir.  Fitne bir davranışın dini değerini ifade eden bir kavramdır. Endüstri ise, eski anlamıyla makine kullanılarak yapılan her türlü üretim faaliyetinin adıdır. Sanayi demektir.  Fitne manevi bir bozgunculuğu veya bozgunculuğun üretilmesini, endüstri ise maddi bir eşyanın üretimini ve sürümünü ifade eder.

Fitne, insanları bir birine düşürmek, onları karamsarlığa itmek, güvensiz bir durumda tutmak üzere, yalanlarla veya gizli niyetlerin dolaşıma sokulması ve söylentileştirilmesi ile gerçekleşir.  Fitne, kelime kökü bakımından zeki veya zekâ kıvraklığı anlamlarına gelir. Toplumu gerçeklerden ayırır, hakikatten kopartır, karışıklığa, çatışmaya ve kaosa sürükler. Fitne gerçeği görmeyi engeller, toplumu çatışmaya sokar, böylece insanlar umutsuzluk, çaresizlik, korku ve panik içine girer. Bundan dolayı, fitne savaştan daha kötüdür(Bakara:191).

Fitne, olmayan bir şeyin bir gruba yüklenmesi, yani ithamla ve töhmet altında bırakmayla da ilgilidir. Yalan söyleme de fitne çıkarmak için başvurulan yöntemlerdendir. Yalan bir gerçeği inkâr etmektir, aynı zamanda bir hakikati gizlemektir. Bir de olmayan bir şeyi hakikat olarak sunmaktır. Olmayan bir şeyin varmış gibi gösterilmesi, sadece yalan söylemek değildir, aynı zamanda yalan uydurmaktır.

Fitne il ilgili bir diğer kavram da fasık terimidir. Kuran-ı Kerim'de Yüce Allah, Fasıkın haberini araştırınız, Fasıkın haberine inanarak bir topluma haksızlık yapmayınız(Hucurat :6) demektedir. Tevbe(8,24) suresinde ise fasıkların ağızlarıyla konuştukları, söylediklerinde samimi olmadıkları, onların müminleri aldatan münafıklar oldukları, mallarını, makamlarını ve dünyevi varlıklarını her şeyden daha üstün tuttukları söylenmektedir. Hz. Nuh’a inanmayanlar,  Firavun ve bağlısı olan grupların da fasık oldukları birçok ayeti kerimede buyrulmaktadır. Ayrıca müminlerin fasıklara inanma tehlikesi ile karşı karşıya bulundukları, müminlerin fasıkları affetmesi ve onları hoş görmesi hallerinde bile, yüce Allah’ın fasıkları affetmeyeceği, onların dünyalarını, onların başına yıkacağı ihtar edilmektedir.  

Yalan uydurmak İslami kaynaklarda bilindiği gibi fitne ve fısk olarak tanımlanmaktadır. Kur’an-ı Kerim’in yukarıda belirtilen ayetleri, bize bunu söylemektedir. Ancak fitne ve fısk klasik metinlerimizde kişi davranışları bağlamında ele alınmaktadır. Kişilerin amelleri ile ilgili bir günah olarak yorumlanmaktadır. Türkçe Kur’an meallerinde de “fasık kavim” terimi, “fasık topluluk” olarak yorumlanmıştır.

Hâlbuki “fasık kavim” ifadesinden, “yalan uydurmak ve kötülük işlemek üzere örgütlenmiş olan bir organizasyonu” anlamak lazımdır. Yani fasıklık ve fitne ile kaim olanlar demektir. Günümüzde ise Wikileaks belgelerinde ifşa olunan gayrı resmi diplomasinin içeriğinde ve bu içeriğe bağlı olarak “medyatik iktidar” alanında, yaşanan tartışmalara bakıldığında, “fasıklığın ve fitnenin kurumsal bir endüstriye dönüştüğüne” şahit olmaktayız. Yani ABD diplomasisi ve bu diplomasinin medyatik uzantıları “fısk ve fitne üreten bir endüstri” ye dönüşmüşlerdir
.

Yalan uydurma,  insanları töhmet altında bırakma, olmayan bir şeyle ve yalanlarla çatıştırma günümüzde bir meslek haline gelmiştir. Reklam, propaganda, tanıtım teknolojileri denilen teçhizatı ve kurumları bir düşünün.  Propagandanın bir teknoloji olduğu, örgütsel faaliyetlerle yapıldığı ve bu alanda uluslar arası düzeyde çeşitli iletişim ağlarının kurulduğu da bilinmektedir. Bu faaliyetler; çalışan sayısı, sermayesi, etki alanları ve örgütsel yapılarıyla bir endüstri olmuşlardır. Adına siber saldırı denilen saldırılar, aslında bir yönüyle fitne çıkartmayı amaçlamaktadır.  Bu amaçla simulasyonlar inşa edilmektedir. Kamuoyu denilen alan bu simulasyonların etkisi altına girmektedir. İnsanlara her yerde uydurulan yalanlarla oluşturulan simulasyonlar gösterilmektedir. Bütün bunlar bir endüstriyel etkinliğin planlanması ve düzenlenmesi süreçlerine benzer süreçlerle gerçekleşmektedir. İşte bundan dolayı insanlık bir “fitne endüstrisi”yle karşı karşıyadır.

Daha önce “Uydurulan Yalanın Gladyatörleri” başlıklı bir makalemde ABD istihbarat teşkilatlarının “yalan uydurduklarını”, bu yalanları similasyonlara dönüştürüldüklerini, sanal ve medyatik ortamda bu yalanları gösterime koyduklarını, böylece uydurulan bir yalanın gerçeğe dönüştürüldüğünü belirtmiştim. Ortaya çıkan Wikileaks belgeleri, iddiamızı doğrulayacak niteliktedir.

Wikileaks belgeleri unvanıyla dünya gündemine düşen ve ciddi tartışmalar inşa eden Amerikan diplomatik belgeleri, fitnenin resmi kanallar ve görevlendirmelerle nasıl planlandığını ve düzenlendiğini göstermektedir.. Belgeler, gizli ve kirli niyetlerle, açık diplomasiyi karşı karşıya getirmektedir. Yani resmi diplomasinin sahte yüzünü, göstergeye dönüştürmektedir. Diplomatik tecessüsleri, yalanları ve önyargıları dolaşıma sokmaktadır. Simulasyona dönüştürmektedir. Böylece sanal bir gerçek inşa edilmeye çalışılmaktadır. Bu durum, Bakara(102) süresinde,  Hz. Süleyman’ın iktidarı hakkında “uydurulan yalanların” dolaşıma sokulmasına benzemektedir. Hz. Süleyman’la ilgili olan bu temsil, iktidar çevreleri arasında uydurulan yalanların ne gibi çatışmaları körüklediğini de açıkça belirtmektedir.

“Yalan uydurma endüstrisi”nin yapısına bakıldığında şunları görmekteyiz. ABD diplomatları ve casusları bulundukları ülkelerde iktidarı, iktidar uzantılarını ve iktidarla ilgili grupları izlemektedir. Onları biri birine kırdırmaya çalışmaktadır. Ülke yönetimlerini ve toplumlarını bir karmaşaya sürüklemektedir. Kendilerine haber getiren resmi yetkililer görevlendirmektedir. Sonra da bu bilgileri “medyatik iktidar” alanında simulakrlara yani göstergelere ve ikonalara dönüştürmektedir.  Böylece, ABD kendi gölgesinde güçlenen liderleri ve politikacıları da dolaylı olarak uşaklaştırmaktadır.  Arap şeyhleri gibi emperyal uşakların kirli yüzlerini de, kendi ülkesini ABD’ye ihbar eden uşak liderleri ve politikacıları da deşifre etmektedir. Medyatik iktidardaki uzantılar ise yaptıkları haberlerde ABD’yi bir ikona yani gösterge olarak gösterimde tutmaya devam etmektedir.

Bu ifşaatları insanların ABD’nin çirkin yüzünü görmesi olarak yorumlayan iyi niyetli yorumlara da rastlanmaktadır.  Bunları açık toplumun bir gereği olarak görenler de vardır. İletişim teknolojilerinin açıklığı mecbur kıldığını belirtenler de çıkmaktadır.

Ancak ben böyle düşünmüyorum. ABD’nin çirkin yüzünü görmek için bu belgelere ihtiyaç yoktur. ABD tarihine ve ABD’nin şu anda dünyada işledikleri suçlara, bir bakınız. Bunların hangisi gizlidir? Yaptığı işkenceden gurur duyan bir imparatorluk var ortada. Bu imparatorluk kimleri nasıl kandırdığını ve yalanlarla nasıl bir “zihniyet emperyalizmi” kurduğunu da ifşa etmekten geri kalmaz. Çünkü bunları becermek, yani yalan, fısk ve fitne ile hâkimiyet kurmak, bu “fitne endüstrisi”nin tabiatında vardır.


SAYFA BAŞI


Yazarın diğer yazıları:

FİTNE ENDÜSTRİSİ VE WİKİLEAKS
Erasmus’un Barbarları
Örgütler ve Cemaatler
Erbakan’ın Son Sözleri
Anayasanın Gölgesindeki Terör
Kurucu İktidarın Anayasası
Terör ve Etnik Kimlik
Türkiye’nin Ekseni
Günahların İktidarları
Bürokratik Yargının Fanatikleri
ABD Saldırılarının Doğası
İsrail'in Arapları, Ermenistan'ın Türkleri
Zürih Protokolü ve Soykırım İkonası İnancı
Örümcek Ağı ve Yargı Gücü
Soykırım Vahşeti Anıtı Olarak İsrail’in Gazze Katliamı
MUHAYYEL ERMENİ SOYKIRIM İKONASININ KURBANI OLARAK TÜRKLER
Dazlak şiddet eylemleri ve Türk hoşgörüsü
   
SAYFA BASI

Mahmut Aşkar

Kendini İfade Edemeyen Müslümanın Tarifi?
Kendi içinde bütünlük arz etmeyen, kendisini tamamlayamayan müslüman azınlığa verilmesi muhtemel haklar da ancak, sergilediği duruşla örtüşen biçimde olur.  Devam

Yakup Yurt

YAZMA NEDENLERİM…
Kısacası ben gördüklerini ve yaşadıklarını kendince yorumlayan ve yazan bağımsız ve özgürlükçü bir adamım. Devam

Şefik Kantar

Batı cephesi bildiğiniz gibi
İçedönük Alman politikalarının temelinde; Almanlığı ve Alman İslamı’nı dayatma, ne şekilde olursa olsun kabul ettirme düşüncesi yatıyor.
Devam

Prof. Dr. Hacı Duran

Bürokratik Yargının Fanatikleri
Günümüzde Türkiye'nin yargı bürokrasisi arasında ortaya çıkan çatışmalar, birçok bakımdan kilisenin yaşadığı bu serüvene benzemektedir. Devam

Hidayet Kayaalp

LAMI CİMİ YOK
Çetelere sövmek, darbecileri lanetlemek belki insanı rahatlatır, ama gelecek nesillerin başına gelecek tehlikeyi ortadan kaldırmaz. Devam

Ali Kılıçarslan

Almanya’da İslam İlahiyatı
Almanya’da üniversitelerde Almanya’nın şartlarına göre ‘İslam İlahiyatı Kürsüsü’ kurulması gereklidir. Devam

Leman Kuzu

KABUL  ETMİYORUZ!..
Ey ABD, tüm dünya biliyor ki, sen emperyalist bir güçsün. Devam

Prof. Dr. Ramazan Demir

Neden Cumhuriyet?
Cumhuriyet, kendi içinde birçok devrimi barındıran bir hayat biçimi, yaşama biçimi olarak anlaşılmalıdır. 
Devam

Nuran Yelkenci

8 Mart Dünya Kadınlar Gününde Müslüman Türk Kadınının Yeri...
Ev ekonomisini en iyi şekilde yönetebilen akıllı, eğitimli bir kadın neden ülkeyi
 yönetemesin?
Devam

Ozan Yusuf Polatoğlu

Bitlis’de 5  Minare  İsviçre’de 4 Minare
İsviçre’nin Müslümanların yaşamadığı çok kenar çevrelerden yüksek oranda minareye hayır oyları çıkmış, yoksa minareyi çok başka bir şey mi sanıyorlar fıkradaki gibi… Devam

Muhsin Ceylan

Eğitim masallı uyum yalanları...
Günümüzdeki uyumla alakalı sıkıntıların sebeplerinin mevcut kanun ve uyugulamalar olduğunu Sayın Bakan bilmez mi? Devam

Umut Bulut

Kalıbınıza tüküreyim
İnsan olarak en çok da sevdiklerimizden darbe alınca yaralanırız ya, bu yara kolay kolay kabuk tutmaz. Devam

Yakup Tufan

GÖÇMENLER VE UYUM MECLİSLERİ
Almanya’da gerçekleşmesi arzu edilen gerçek bir uyum, ançak -gerçek bir demokratik hak- ve -eşitlik ilkesi- ile elde edilebilir. Devam

Orhan Aras

KIRMIZI GÜL
Ama hangimiz şimdiye kadar güzel öğütlere kulak vermişiz ki? Hangimiz bile bile hayatımızda pişmanlıklar yaşamamışız ki?
Devam

Mehmet Ali Aladağ

Kötüler ve İyiler
Adam doğan güneşe sırtını çevirdi, batacak güneşten yana yüzünü döndü. Devam

Üzeyir Lokman Çaycı

Bu adam senin baban
Ay yıldızlı bayraklar da yıllar sonra yine devletin asil güçleriyle birlikte bölgede yerlerini almışlardı. Devam

Ayten Kılıçarslan

Kadın Dindarlığına Hürriyet
Neticede kadınlar, başörtüsü ve meslek hayatı arasında tercih yapmak zorunda bırakılmaktadırlar.
Devam

Nurdoğan Aktaş

Türkçe Konuşulan Yerler İstanbul’dur

Tofiq Abidin

RAŞİT DEMİRTAŞ a  UĞURLU YOL
 

İsmail Tüysüz

BİZDEN ÖNCE MASALLARIMIZ GELMİŞ

Doğan Tufan

Bizans Oyunlarına dikkat