DÜRBÜN Prof.
Dr. Hacı Duran
|
|
duranhaci@gmail.com
|

Seçmen Haritalarının
İdeolojisi
Seçim sonuçları haritaları Türkiye’de çok tartışılır.
Tartışmaların içerikleri ise, ideolojik kavramlarla doludur.
Bir şehirde veya belli bir bölgede, oyların partilere
dağılımı, partilerin söylemleriyle, partilere yüklenen ya da
partilerin kendilerine yükledikleri kimliklerle tanımlanır.
Bu kimlikler de çoğu kere ideolojik karakterli olur. Bir
partinin, seçmenlerden düşük veya yüksek oranda oy alması
partinin ideolojik söylemiyle açıklanır.
Örneğin Refah partisine oy verenlerin hepsini, gerçekten
İslamcılık denilen ideolojiye gönül bağlamış olan kesimler
olarak kabul etmek ne kadar doğrudur? Aynı durum liberal ve
merkez sağ olarak etiketlenen Adalet partisi, Anavatan
partisi ve Ak parti seçmenleri için de geçerlidir. Bu
partilere oy veren seçmenlerin gerçekten liberal ve
muhafazakâr sağ değerlerini benimsediklerini ve bu değerlere
göre oy kullandıklarını söyleyebilir miyiz?
Seçmenlerin kalıplaşmış siyasi kimliklerinin olduğu var
sayılmaktadır. Değerlendirmeler bu varsayıma göre dolaşıma
girmekte. Seçmenlerin ideolojik kimlikleri varsayımı bu
dolaşımdan dolayı sahih bir bilgi hükmüne yükselmekte. Ancak
seçmenlerin oy verdikleri partilerle örtüşen bir
ideolojilerinin olduğu varsayımı bana göre şüphelidir. Çünkü
seçmenler tercihlerini çok sık değiştirmektedirler. Hâlbuki
ideolojik kanaatler kolay kolay değişmezler. Uzun
sürelidirler, çeşitli değerler, gruplar ve partilerle
ilgili önyargıları beslerler.
Parti seçmenlerine yüklenen ideolojik kavramların
bazılarının tanımı yapılabilir. Bazıları ise tamamen
tanımsızdır. Mesela merkez sağ ve merkez sol kavramları,
içerik bakımından tam olarak tanımlanmış değiller. Merkez
sağda ve solda durduğu varsayılan partilere ailevi geleneğe
göre oy verenlerin olduğu varsayımı ile tartışmayı
sürdürelim. Çünkü burada geleneğe bağlı ve süreklilik arz
eden bir seçmen davranışı var. Atası CHP’ye oy verdiğinden
dolayı CHP’ye oy verenler bu durumun örneğidir. Gerçekten
bir geleneğe bağlı olarak, yani ailesinden tevarüs eden
tercihlere göre oy kullanan insanların tümünü, aynı
ideolojiyi benimsemiş olan kimseler olarak kabul edebilir
miyiz?
Merkez sağ ve merkez sol kavramlaştırmasına bağlı olarak
seçmen davranışlarını tipleştirenler, aileden gelme oy
kullanma alışkanlıklarını bir ideolojik tipleştirme olarak
görüyorlar. Aile alışkanlığına bağlı olarak oy kullananların
oranını bilmiyoruz. Ancak bu şekilde davranan seçmenlerin
olduğunu da varsaymak durumundayız. Bu varsayımla konuya
bakarsak, şu garipliklerle karşılaşabiliriz:
Mesela Doğu’da, Batı’da, sahillerde, şehir merkezlerinde ve
varoşlarında, zenginler ve fakirler arasında, dindarlar ve
dindar olmayan seçmenler arasında CHP’ne oy verenler vardır.
Bu durumda, CHP’ne oy veren seçmenlerin kendilerini merkez
sol veya sola ilişkin bir değerle tanımladıklarını varsaymak
durumundayız. Ancak kendi çevremden biliyorum, durum hiç de
tahmin edildiği gibi değildir. Aristokratlar, İslamcılar ve
Burjuvalar arasında sol olarak kabul edilen partilere oy
verenler vardır. Hatta bu partinin geleneksel seçmenlerinin
omurgasının aristokratlardan, bürokratlardan ve
burjuvalardan oluştuğunu söylemek de mümkündür. Bu
kesimlerden bürokratlar hariç, diğerleri solla alakalı
değerlere karşı olan kesimlerdir.
Aynı durum Ak Parti’ye oy verenler için de geçerlidir. Ak
Parti’ye oy verenlerin büyük çoğunluğu toplumun yoksul ve
madun kesimleridir. Bu toplumsal kesimler, sol literatüre ve
liberal tanımlamaya bakılırsa, sosyal demokrat partilere oy
vermeliler. Ancak gerçek durum hiç de beklendiği gibi
değildir. Çünkü Ak Parti’nin seçmen profili sadece
muhafazakârlar ve dindarlardan da oluşmuyor. Laik kesimler,
varlıklı gruplar, eski CHP’liler, demokratlar, liberaller ve
kendini milliyetçi olarak tanımlayan birçok gruptan insan Ak
Parti’ye oy vermektedir. Ak Parti bu özelliği ile sosyolojik
tanımlamalara sığdırılmayacak bir kesime hitap etmektedir.
Ve onların desteğini almaktadır. Bir Türkiye partisidir.
Seçmen haritalarını doğru yorumlamak için, bir de tarihi
sürece bakmak gerekir. Sadece bir tane veya son iki tane
seçimin sonucuna bakarak yorum yapmak yanıltıcı
olabilmektedir. Seçmenlerin üç ideolojik değere göre
kemikleştiğini varsayanlar, 2007’den bu yana yapılan seçim
sonuçlarına bakarak karar vermektedirler.
Bu seçim sonuçlarından bir tanesi mahalli seçim, bir tanesi
milletvekilliği seçimi bir tanesi de Anayasa referandumu
seçimidir. Yani son dört yılın seçim sonuçları esas alınarak
ülkenin insanları, dört ayrı kompartımana göre
etiketlenmektedir. Merkez sağdakiler, milliyetçiler ve
İslamcılar Ak Parti’nin seçmenleri, Merkez soldakiler,
ulusalcılar ve laikler CHP’sinin seçmenleri, Milliyetçiler
MHP’nin seçmenleri, etnik milliyetçiler ise BDP’nin
seçmenleri olarak tasnif edilmektedirler.
Yukarıdaki kavramsallaştırma kendi içinde bir dizi çelişkiyi
barındırmaktadır. Aynı özelliği taşıdığı varsayılan bir
grup, aynı anda iki ve üç farklı partiye oy verebiliyorsa,
bu tanımlama gerçekçi değildir. Dolayısıyla partilerin
duruşuna son zamanlarda yapılan yüklemeler, bana göre
içeriksiz tanımlamalardır. Bu yüklemeler ne Ak parti’nin, ne
CHP’nin, ne de MHP’nin seçmenlerinin ideolojik kimliklerini
doğru tanımlamaktadır.
Seçim haritalarını 2007 öncesine taşımak lazım. 1983
seçimlerinden bu yana haritaların nasıl tersyüz
edildiklerini düşünelim. Mesela, ANAP’ın ihtişamlı dönemini
ve çöküşünü ele alalım, CHP’nin ve örgütdaşı partilerin
yükselişini ve baraj altında kalmalarını hatırlayalım,
Adalet Partisi’nin örgütsel uzantısı olan DYP’nin çıkışını
ve dağılışını göz önünde bulunduralım, MHP’sinin yükselişini
ve baraj altında kalmasını, sonra yeniden barajı aşmasını
hatırlayalım, MSP’nin örgütsel devamı olan Refah ve Fazilet
Partilerini düşünelim ve son olarak AK Parti’nin üst üste
seçimleri sürekli kazanmasını hatırlayalım. O zaman
seçmenlerin ideolojik ve kalıplaşmış değerlere göre değil,
yolsuzluklara, usulsüzlüklere ve ideolojik saplantılara
karşı oy kullandığını görürüz.
SAYFA
BAŞI
Yazarın diğer yazıları:
Seçmen
Haritalarının İdeolojisi
Demokratikleşmenin
Sınırındaki AK Partiı
Çatlak
Kafaların Heykeli
Anadilin
İdeolojik Gösterimi
FİTNE
ENDÜSTRİSİ VE WİKİLEAKS
Erasmus’un
Barbarları
Örgütler
ve Cemaatler
Erbakan’ın
Son Sözleri
Anayasanın
Gölgesindeki Terör
Kurucu
İktidarın Anayasası
Terör
ve Etnik Kimlik
Türkiye’nin
Ekseni
Günahların
İktidarları
Bürokratik
Yargının Fanatikleri
ABD
Saldırılarının Doğası
İsrail'in
Arapları, Ermenistan'ın Türkleri
Zürih
Protokolü ve Soykırım İkonası İnancı
Örümcek
Ağı ve Yargı Gücü
Soykırım
Vahşeti Anıtı Olarak İsrail’in Gazze Katliamı
MUHAYYEL
ERMENİ SOYKIRIM İKONASININ KURBANI OLARAK TÜRKLER
Dazlak
şiddet eylemleri ve Türk hoşgörüsü
SAYFA
BASI
|