A vitaminini unutmayın! Mevsim meyvesi gibisi yok. Strese son vermenin 15 yolu

Kendinizi değil kilonuzu yakın

·  ANASAYFA  
·  AVRUPA HABER  
·  MEDYA  
·  EKONOMI  
·  FIRMALAR  
·  SPOR  
·  YAZARLAR  
·  BASIN ÖZETLERI  
·  COCUKLAR  
·  KADIN & YASAM  
·  BEDAVA POST  
·  DOWNLOAD  
·  TREIBER  
   
   


DÜRBÜN
                                                                               Prof. Dr. Hacı Duran
 
 
duranhaci@hotmail.com



DAZLAK ŞİDDET EYLEMLERİ VE TÜRK HOŞGÖRÜSÜ


Almanya’da Türkleri yakarak taciz etme eylemleri Solingen yangını ile ortaya çıkmıştı. Solingen katliamından sonra, azalan yada göze batmayan ırkçı şiddet hareketleri son zamanlarda  yeniden arttı.

Ludwigshafen kentinde 9 Türk’ün ölümüyle sonuçlanan yangından sonra, Türklerin evlerini kundaklama eylemleri hala durmuş değildir. Son günlerde Türkleri yakarak cezalandırma  girişimleri devam etmektedir. Konunun vahameti insan onurunu, haysiyetini doğrudan tehdit eder boyutlara ulaşmıştır. Her gün kundaklama hadiselerine bir yenisi eklenmektedir.

Almanya’da ırkçı eylemler olarak tanımlanan ve Türklere yönelik olarak gerçekleşen şiddet hareketleri, Türkler’de Almanlara karşı ırkçı duyguları ortaya çıkartmakta mıdır?. Dazlakların Türkleri yakarak kitlesel ırkçı şiddeti alevlendirmeye çalışması Almanya Türkleri arasında nasıl karşılanmaktadır? Bu eylemlerden sonrada beklenen sosyal tepkilerin tersine Türkler, Almanlara karşı ırkçı bir tutum içine girmediler. Türklerin Almanlara karşı ırkçılık yapmadıkları ve Almanlara karşı ayırımcı davranmadıkları, üzerinde durulması gereken önemli bir konudur.

Bu makalede öncelikle Almanya Türkleri’nin Almanlara karşı ayırımcı, önyargılı ve ırkçı tutumlara sahip olmadığını ortaya koymaya çalışacağım.  İkinci olarak kendilerine karşı ırkçı duygular taşımayan bir halka, Alman ırkçıları neden hala saldırıyorlar? Bu ırkçı tutum öğrenilmiş, yönlendirilmiş bir hareket olabilir mi, konusu üzerinde durmaya çalışacağım.

Geçen haftalarda  Stern dergisi için 1002 Alman ve 502 Türk’e uygulanan anketin sonuçları gazetelerde yayınlandı. İlginçtir Almanların yüzde 52’si “Almanlar’la Türkler arasında sorun vardır” derken, sadece Türklerin yüzde 22’si “sorun vardır”, demektedir. Almanların yüzde 96’sı Türklerin ise yüzde 87’si “Türkler Almanca öğrenmelidir”, kanaatindedirler.  Bu sonuçlar Türkler’de Almanlara karşı bir önyargı olmadığını, buna rağmen Almanlar’da Türklere karşı bir önyargı olduğunu göstermektedir. Türkler’de Almanca öğrenme isteğinin yüksek olması, onların entegre olmak istediklerinin açık bir göstergesidir. 

Almanya Türkleri’nin ikinci ve üçüncü kuşağı hakkında 1998 yılında  yaptığımız bir araştırmada (1), Türklerin Almanlara karşı önyargılı olmadıklarını biz de bulmuştuk. Araştırmamızda ikinci ve üçüncü kuşak Türklere, Almanları ve Türkleri aynı değişkenlere bağlı kalarak, nasıl gördüklerini sormuştuk. Araştırmanın konuyla ilgili olan kısmı kısaca şunu açıklığa kavuşturmaya çalıştı: Türk gençlerine Türkleri mi Almanları mı daha dürüst, adil, çalışkan, zeki, eşitlikçi vb gördüklerini sorduk. Verilen cevapların değerini sayısal puanlara dönüştürerek karşılaştırdık. Sonuçlar şu şekilde gerçekleşti:

DEĞİŞKEN              ALMAN        TÜRK

Bağımsız                    74.21              45.27
Kurallı                       70.74              41.25
Sosyal uyum              66.44              48.44
Başarılı                      63.90              55.12
Bilgili                        61.26              54.48
Sağlıklı                      59.51              50.87
Mantıklı                     50.50              57.32
Düzenli                      54.07              54.44
Akıllı                          48.40              62.77
Mutluluk                    49.71              61.18
Kibar                          43.59              55.23
Yaratıcı                      43.31              43.89
Eşitlikçi                     48.52              53.18
Dürüst                        39.79              68.85
Sosyal adalet             55.74              53.30

Bu tabloyu okuyacak olursak,  Türkler bağımsız davranma konusunda Almanlara yüz üzerinden 74.21 puan vermişler, Türklere ise 45.27 puan vermişler. Kurallara uygun davranma konusunda Almanlara 70.74, Türklere ise 48.25 puan vermişlerdir. Sosyal uyum konusunda Almanlara 66.44 puan, kendilerine ise 48.44 puan vermişlerdir. Diğer değişkenler de tabloda görülmektedir. Tabloya göre bir genelleme yaparsak şunu göreceğiz: Almanya’da yaşayan bir Türk’e göre, Almanlar Türkler’den şu bakımlardan daha iyidir: Almanlar Türkler’den daha bağımsızdır, kurallara bağlıdır, uyumludur, başarılıdır, bilgilidir, çalışkandır, sağlıklıdır.. Buna karşılık Almanya’da yaşayan Türklere göre Türkler, Almanlar’dan daha mantıklıdır, mutludur, akıllıdır, dürüsttür. Bunun dışındaki özellikler bakımından ise iki grup biri birine benzer denmektedir.  Sonuçların doğruluğu yanlışlığı veya bir gerçeği ifade edip etmediği ayrı bir tartışma konusudur. Ancak bu sonuçlar, Almanya Türkleri’nin Almanlar hakkında önyargılı olmadığını açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Çünkü, etnik ayrımcılık ve ırkçılık hakkında yapılan bütün araştırmalarda ırkçıların, ayırımcıların ve önyargılı tarafların karşı tarafı dehümanize ettiği saptanmıştır. Ancak görüldüğü gibi, Türkler kendilerini yakan ve kendilerine karşı önyargılı oldukları bilinen bazı ırkçı Almanlara rağmen, Almanlara karşı önyargılı değiller. Bir çok konuda onları kendilerinden daha üstün görmektedirler. Önyargılı bir şekilde onları tanımlamıyorlar. Onlar hakkında değerlendirme yaparken fanatik bir bilinçle hareket etmiyorlar.

Irkçılık ve ayrımcılık uygulayanlar, şiddete maruz bıraktıkları halka karşı önyargılar beslerler. Bu önyargılarda karşı taraf; akılsız, mantıksız, kirli, tembel, işe yaramaz, değersiz, sağlıksız, kurnaz, başarısız, düzensiz, kaba, cahil ve çıkarcı gibi sıfatlarla algılanır. Irkçılar ayırımcı davrandıkları halkı  kendileri gibi bir insan olarak görmezler. Bu, ecnebiyi/ötekileştirileni  insan olarak değersiz, ilgi nezaket ve saygı görmeye değmez birer varlık olarak görme biçimidir. Bu tür görme biçimlerine Dehümanizasyon(karşı tarafı insan olarak görmemek, onu vahşi bir varlık olarak değerlendirme) dendiği bilinmektedir.  Karşı tarafı insan dışı bir varlık olarak görme ve değerlendirme biçimleri İngiltere’de Asyalı göçmenlere, Amerika’da zencilere, Almanya’da daha önce Yahudilere uygulanan ayırımcılıklarda rastlanan bir durumdur. Bazı ırkçı Almanların, Türkleri yakması, ırkçı Almanlar’da Türklere yönelik bir dehümanizasyonun  mevcut olduğuna işaret etmektedir. Ancak buna rağmen Almanya Türkleri’nde, Almanlara karşı ırkçılığa ve ayrımcılığa dair bir bilinç yoktur. Türkler’de kendilerini yakanlara karşı ırkçı bir bilincin olması beklenirken, bu bilincin olmadığı yukarıda belirtildiği gibi iki ayrı araştırmada ortaya konmuştur.

Bilindiği gibi bütün araştırmalarda ırkçı saldırılara maruz kalan halkın da saldırganlara karşı ırkçılık yaptığına dair sonuçlar vardır. Ayırımcılara karşı ayırımcı davranmak tabii bir refleks olarak görülür. Dünya da  ırkçı şiddetin ve katliamın uygulandığı, yaşandığı bütün bölgelerde ırkçılığa maruz bırakılan halkın tepki gösterdiği ve ırk ayırımı uygulayan grupların ırkına karşı, ayırımcı davrandıkları gözlenmiştir. Bu, ırkçılık hareketlerinin yaşandığı bölgelerde karşılaşılan bir durumdur. Mesela Amerika’da Beyazlar, Zencilere ve Kızılderililere karşı ırkçı uygulamalar gerçekleştirdi. Buna karşılık Zenciler ve Kızılderililer de, Beyazlara karşı ırkçı davranışlar ve refleksler geliştirdiler. Almanlar 1930-1940 yıllarında Yahudilere karşı ırkçı politikaları uygulamaya koydular. Yahudiler de Almanlara karşı benzer tutumlar geliştirdiler. Almanlara karşı Yahudiler bu tutumlarını hala sürdürmektedir.

Karşılıklı tepkiler ve ırkçı çatışmalar, ırk ayırımcılığına dayalı şiddetin taraflarca meşru görülmesi sonucunu doğurur. Gözünü intikam ve hırs bürümüş olan kitleler, ırkçı kinle karşı tarafa uyguladıkları şiddeti meşrulaştırma eğilimine girerler. Karşı tarafa saldırmayı kendileri açısından haklı bulurlar. Bu duygular zamanla, çatışmayı, şiddeti ve karşı tarafı hakir görmeyi bir kural haline  getirir.

Türkler Almanlara karşı önyargılı bir tutum içinde olmadıklarına göre, Türklere yönelik Alman ırkçılığı bundan sonra ne ile beslenecektir. Çünkü ırkçılığı karşı tarafın refleksi besler. Görüldüğü gibi, Türkler’de böyle bir refleks yoktur. Irkçı duygunun kaynağı konusunda çok farklı teoriler vardır. Bu teorilerden birisi, engellenme teorisidir. Engellenme teorisine göre ekonomik, siyasi, kültürel çıkarlarının, tehlikeyle karşı karşıya kaldığına inandırılan insanlar (gerçekten böyle bir tehlike olsun yada olmasın fark etmez)  önlerine konan günah keçisine saldırırlar. Mesela Amerika’da uzun yıllar boyunca pamuk üretimi randımanlı olmayan bölgelerde Beyazlar, suçlu olarak Siyahları görmüşler ve onlara ırkçı şiddet uygulamışlar. Ancak Zenciler de her zaman refleks göstermişlerdir. Konuyla ilgili çalışmalarda ırkçı ve şiddet duygularının doğal olmadığı ve öğrenildiği bilinmektedir.

Almanların Türklere karşı ırkçı duygular içinde olmalarını gerektirecek doğal sebepler o kadar fazla değildir. Tam aksine yaklaşık bir yüzyıldır Almanlar’la Türkler birbirleriyle savaşmamışlar, birlikte ittifak yaparak başka milletlerle savaşmışlardır. F.A.. Zeitung gazetesinin 24 Eylül 2007 tarihli sayısında W.Günter Lerch yazdığı bir makalede buna değinmektedir. “Türklere karşı Almanlar’da tarihten kaynaklanan bir önyargı yoktur. Birlik vardır, ittifak vardır, dayanışma vardır” demektedir. Aynı duygular Türklerde de mevcuttur. Bir diğer önemli nokta ise 1960’lı yıllardan bu yana Türkler Almanya’da çalışıyorlar, yaşıyorlar. Daha önce böyle bir ayırımcılılıkla muhatap olmadılar. O zaman şunu rahatlıkla iddia edebiliriz: Türkleri yakmaya çalışan Alman dazlaklar ve ırkçılar, belli mahfillerce bu amaçla eğitiliyorlar. Türk karşıtı duygularla birileri tarafından besleniyorlar. Belki de Almanya’nın ekonomik ve sosyal bir çok sorununu saklamak için Türkler bu gruplarca “günah keçisi” olarak sürekli afişe edilmektedir. Ancak Türklerin Almanlara karşı takındığı bu hoşgörü kültürü, öyle tahmin ediyorum ki, ırkçılığı körükleyen çevrelerin gerçek amaçlarını boşa çıkaracaktır. İki halkın tarihten gelen birlikteliği, karşılıklı hoşgörüsü, kışkırtıcı dazlak eylemlerine rağmen  devam edecektir. Barış içinde Almanya’da birlikte yaşayacaklardır.

1- Prof. Dr. H. M. Taşdelen, Doç. Dr. E. Sözen, Doç. Dr. H. Duran, Yard. Doç. Dr. A.. Eskicumalı, Avrupa’da Yeni Kuşak Türk Gençliği ( Kimlik ve Uyum Sorunları) Sakarya Üniv. Yay. 2000.

SAYFA BAŞI


Yazarın diğer yazıları:

Dazlak şiddet eylemleri ve Türk hoşgörüsü


   
SAYFA BASI

İbrahim Selamet
Dazlak şiddet eylemleri ve Türk hoşgörüsü
Orhan Aras
Türk Don Juan'ı
Mahmut Aşkar
Ya Uy, Ya Terk Et?..
Ozan Yusuf Polatoğlu
EY 367...
Hidayet Kayaalp
Mumla eriyen umutlar
Hayrettin Çakmak
İkinci yirmiyedi, beşinci Cuma
Yılmaz Kuzucu
İyiye değişim ve beyinlerde haraket
Üzeyir Lokman Çaycı
Bedava
Osman Seçmez
Hayatın gerçek adı: SU
Şefik Kantar
Papa radikallere koz verdi
Nuran Yelkenci
Mutfaktaki İsraf
Haldun Çancı
Kırk Katır Mı, Yoksa, Satırları Paket Mi İstersiniz?
Prof. Dr. İbrahim Ortaş
Üniversite: Girmek mi, çıkmak mi zor
Hasan Kayıhan
Farkında mısınız?
Fikret Ekin
Yine İnsan
Ali Kılıçarslan
“Almanca'yı Koruma Yasası” mı?
M. Ali Aladağ
Alman Bastırınca....
Osman Seçmez
Vergi Rekortmenleri…,  TARIM
Prof. Dr. Mehmet Ali KÖRPINAR
Ülkemizden çalınan tarihi eserlerimize sahip çıkalım
Prof. Dr. Ümit Özdağ
12 Eylül Öncesi Hesaplaşması ve Sol Kültürel Terör
Tevfik Abdin
İstanbul’da BENİ HEP ALDATTILAR...
Yakup Yurt
Kısır Döngü veya Kuyruğunu Isıran Yılan
Veli Kalli
Sorunumuz Kuş Gribi Değil
Ayten Kılıçarslan
Türkler şiddet kurbanı
Erhan Türbedar
Kosova’ya İki Yeni Bakanlık Devrediliyor (?)
Dr. Nebil Bozdoğan
Ameliyatsız Yüz Gençleştirmede Son Nokta
Serdar Çelebi
Fransa olayları ve Avrupa’da ‘Yeni Irkçılık’
Yakup Tufan
Fransa’nın İmajı
Sebahattin Çelebi
kadıköy
Mustafa Can
Bayram Gelince Bir Şeyler Olur Bana Canım....
Betül Parlar
Hey du...
Şensel Aşkın
Bilginin/Doğruların Etkinliği
İsmail Tüysüz
Son İki büyük Revulusyonda İstanbul`un Önemi
Halil Gülel
Gerçek Güzellik
Muhsin Ceylan
Berlin’e hayali bir soru
Sizden Biri
Sen neymişsin be abi?
Alperen Çelik
Yeni Vietnam IRAK
İsmail Altıntaş
İslâm Dininin Engellilere Sağladığı Kolaylıklar
Latif Çelik
Ayný acýyý duyanlar en samimi olanlardýr
Fazlı Arabacı
Yaralı bir bilinç