·  ANASAYFA  
·  AVRUPA HABER  
·  MEDYA  
·  EKONOMI  
·  FIRMALAR  
·  SPOR  
·  YAZARLAR  
·  BASIN ÖZETLERI  
·  COCUKLAR  
·  KADIN & YASAM  
·  BEDAVA SMS  
·  BEDAVA POST  
·  DOWNLOAD  
·  TREIBER  
·  CHAT  
·  NETMEETING  
   
   


  BİR DÜŞÜNCE

              Dr. İsmail Altıntaş

 

Is.Altintas@gmx.de

                       
Diaspora ve Kimlik
 
Kültürel kimlik, ortak coğrafi, tarihi deneyimleri ve paylaşılan kültürel kuralları içerir; bunlar da bizi, “bir topluluk” haline getirir. Bu birliğin oluşumu ve devamı, bütün diğer farklılıklardan daha önemli bir karakteristiktir.

Bir başka ifadeyle kültürel kimlik, “var olma” kadar bir “olma” olgusudur. Hem geçmişe hem de geleceğe aittir. Kültürel kimlikler birden bire oluşmaz; bir yerden gelir, başlangıçları, tarihleri, oluşum süreçleri vardır ve tarihi olan her şey gibi sürekli dönüşüme maruz kalırlar. Sonsuza kadar kökleşmiş bir geçmişe sabitlenme kabiliyetleri de yoktur; devamlı surette tarih, hakim kültür ve güç yaptırımlarıyla karşılaşma riskleri vardır. Kimlikler, bizi tanımlayan ve kendimizi tanımlayarak farklı durumlara verdiğimiz adlardır.

Kültürel kimlikler, tarihi, coğrafi şartlar altında ve kültür söylemleri içinde oluşan değişken özdeşim ya da birleşim noktalarıdır. Bir özellik değil, tanımlamadırlar. Bu nedenle, her zaman bir kimlik ve kendini tanımlama ihtiyacı var olagelmiştir.

Burada kimlik konumlamasında özdeşlik ve devamlılık söz konusudur. Biri bize farklılığımızı, diğeri ise eskiyi koruyarak yeni baskın kültürle devamlılığı ifade eder. Ancak, yeni durumlar insanları bütün farklılıklarına rağmen homojenleştirme ve aynı zamanda onları geçmişlerinden tamamen koparma projesine hizmet ediyor gibi gözükmektedir. Bir başka deyişle bu, farklı kimlikleri kendine benzeştirme/asimile projesidir. Şunu belirtmek gerekir ki, birlikte yaşama ve ‘öteki’ni tolere etme kültürü kendiliğinden kabullenilmelidir. Birlikte yaşama isteği ile tamamen benzeştirme eğilimini birbirinden ayırt etmek gerekir.

Ancak kimi zaman diasporada toplumsal yapının özünü, kişilik yapısını oluşturan kültürel kimlikler, asimilasyona tabi tutulmak istendiğinde içinde büyük anlam ve önem kazanan olgular olarak tezahür eder.

Kültür bir milletin yaşam biçimi olarak da tanımlanabilir. Sosyolojik çerçevede kültür bir milletin/toplumun örf, adet, gelenek, görenek ve inanca ilişkin bütün aktörlerini kapsayıcı bir ifadedir. Bu anlamda dini gün ve bayramları kutlama da bu kapsam içerisine girer ve toplumların tarihten devraldıkları kültürel mirasın kodlarını oluşturur. Ancak, dikkatle üzerinde durulması gereken nokta şudur: Farklı kültürel kimliğe sahip olan birey veya topluluk, farklıklarını koruyarak evrensel kültürü benimseyebilir. Evrensel olan, insanlığın ortaklaşa oluşturduğu değerler manzumesidir.

Yukarıda teorik çerçevesini çizmeye çalıştığımız kültürel kimlik olgusunu ya da sorununu güncel deneyimlerin ışığında ele alarak aşağıdaki örnekten hareket ettiğimizde, tespit edilmesi gereken yeni bir durum ve konumlama ile karşı karşıya olduğumuzu görürüz.

Mesela, bu yıl sadece Avrupa’da değil tüm dünyada ilginç bir durum tecrübe edilmektedir. Bilindiği gibi Noel, Kurban Bayramı ve Yılbaşı birbiri ardına aynı günlere rast geldi. Noel Hıristiyan inancına aittir. Kurban Bayramı, Müslümanların iki dini bayramından biridir. Buraya kadar sorun yok. Her din mensubu kendine ait dini bayramını kutlama hakkına ve özgürlüğüne sahiptir. Ancak, konu yılbaşına gelince farklı yorumlar ortaya çıkmaktadır. Bazı din mensupları tarafından yılbaşının Hz. İsa´nın doğumuyla ilgili olduğu, dolayısıyla yılbaşının Hıristiyanlığa ait bir dini olgu olduğu tezi savunulurken, aynı kitleden diğer bir kısmı da yılbaşının Noel’den ayrı olarak evrensel kültür haline geldiğini ifade etmektedir.

Burada şunu vurgulamak gerekir ki, sosyo-kültürel evrimini önemli ölçüde tamamlamış olan yetişkin bir birey için mahalli olanla evrenseli ayırt etmek belki zor olmayacaktır. Yatay ve dikey sosyal hareketliliğin hâlâ devam ettiği günümüz dünyasında bireyler, sosyal çevrenin değişmesinden dolayı, sıklıkla yeni durumlarla karşı karşıya kalmaktadır. Çoğu kez farklı biçim ve formatlarda, kendisinden, yeni ya da hâkim sosyo-kültürel sisteme uyum istenmektedir.

Özetle; toplumda kültürün taşıyıcısı durumunda olan dili, kültürü ve kültürel değerleri koruma ve geliştirme konusunda istekli olmak gerekir. Kültürel dayanışma bağlarını güçlendirmek için dayanışmayı arttırıcı kültür unsurlarına önem verilmelidir. Sosyal ve kültürel dayanışmayı güçlendirici çalışmalar, diaspora toplumunda kaçınılmaz olarak bazı arayışları da beraberinde getirecek ve belki bu sayede içinde yaşadığımız topluma, farklılıklarımıza rağmen uzun zamandır üyeleri olduğumuzu da kabul ettirmiş olacağız.

Dinde zorlama yoktur…”

 Senin dinin sana, benimki bana…”

Yukarıdaki ayet meallerini verdikten sonra, herhalde sözün en güzelini kimin söylediğini hatırlatmaya gerek kalmayacaktır.

Bayramınız kutlu olsun! 

SAYFA BASI

Yazarın diğer yazıları:

Diaspora ve Kimlik
İslâm Dininin Engellilere Sağladığı Kolaylıklar
Gençlik ve Eğitim
Yılbaşı ve Noel Üzerine Düşünceler…
Akıl, Vahiy ve İslam Toplumları...
Veda Hutbesi ve İnsan Hakları
Yılbaşı ve İç Gözlem
Üç Aylar ve Zamanın Kutsallığı
Kurban; Aşkın Varlığa Yaklaşmak
Milli ve Manevi Değerler
Aile ve toplumsal iþlevi
Olgun Insan
Ramazan ayýnýn düþündürdükleri


SAYFA BASI

| Ana Sayfa | Haberler| Gazeteler | Ekonomi | Firmalar | Spor | Yazarlar 

Copyright © Mima Datentechnik / Jülicherstr.20 / 52070 Aachen / Deutschland
Tel:
+49 (241) 900 57 50 (pbx)  Fax: +49 (241) 99 777 57  
e-posta:
info@Turkpartner.de
Bu site Mima Datentechnik Internet Servisi tarafýndan hazýrlanmaktadýr

İsmail Altıntaş
Diaspora ve Kimlik
Yılmaz Kuzucu
Tatlı Ayrılık
Mahmut Aşkar
Töre dini mi, Kuran  dini mi?
Üzeyir Lokman Çaycı
Küçüktüm küçücüktüm
Alperen Çelik
Ortadoğu
Sizden Biri
Gurbet
Fikret Ekin
Güvenlik mi ?
Hürriyet mi?
Latif Çelik
Aynı acıyı duyanlar en samimi olanlardır
Muhsin Ceylan
Temennim, haksız çıkmak!
Sebahattin Çelebi
Gözlerimde ölür akşamlar...
Şensel Aşkın
Ölü Canlar
Ali Kılıçarslan
Doğru yazalım, doğru konuşalım!
Ozan Yusuf Polatoğlu
Seçim Şakası
Şefik Kantar
Schröder’le AB trenine binmek mümkün mü?
Hidayet Kayaalp
Kabaklı köyün ahalisi ve NLP
Dr. Nebil Bozdoğan
Kozmetik cilt tedavisi amaçlı lazer uygulamaları
İsmail Tüysüz
Yılbaşı ve noel kutlamaları hakkında neler biliyoruz
Ayten Kılıçarslan
Azınlık Türk kadın hareketi var mı?
Fazlı Arabacı
Yaralı bir bili