GÖZCÜ Yakup
Tufan
|
|
yakuptufan@hotmail.com
|
PAKİSTAN’DAN SELAM VAR
Bir haftadan beri Pakistan’dayız. Kardeş ülke Pakistan’ın
uğradığı sel felaketi sebebiyle ve mağdur olan inasanlara
yardım yapma niyetiyle, burada bulunuyoruz. Gayemiz,
ATİB’in yardımlarını biçare insanlara yerli yerince
ulaştırmaktır. Yirmi milyonun üzerinde mağdur olan ve -asrın
en büyük sel felaketinden- etkilenen insanların yaralarına
az da olsa melhem olmaktır.
Pakistan’a ilk geldiğim gün, İslamabad’da bulunan
MFK(Keşmir İnsan Hakları Org.) Başkanı Dr. M.H. Asım ve
diğer yetkililer ile birlikte bir iştişare toplantısı
yaptık. Yapılan toplantı ve görüşmeler neticesi, Çarsada
(CHARSADDA) bölgesinde bulunan mağdurlara gıda yardımı
yapılmasına karar kıldık. Zira, bölgenin ulaşım ve emniyet
bakımından sıkıntılı olması hasebiyle, -anlatılanlara göre-
oraya henüz dış yardım (gıda yardımı) yapılmamıştı.
İslamabad’da yaptığımız yoğun çalışmalar, kurulan
bağlantılar, yapılan işbirliği ve görüşmeler neticesinde,
tonlarca gıda maddesi( pirinç, un, sıvı yağ, mercimek, çay,
şeker vs.) satın aldık. Bunları özel bir yerde (depo) ayrı
ayrı paketledik ve büyük torbalara doldurduk. Afet bölgesine
nakletmek, ulaştırmak üzere hazır hale getirdik.
Ramazan ayının son Cuma günü, İslamabad’dan sabahın erken
saatlerinde yola çıktık. Çarsada, (Charsadda) Pakistan’ın
başşehri İslamabad’ın kuzey batısına düşmekte ve yaklaşık
200 km uzak bir mesafedeydi. İslamabad Mardan şehri
arasındaki yol iyiydi, -Motorway-. Fakat, Mardan ve Çarsada
arası ise, oldukca kötü ve tehlikeliydi.
İslamabad’dan yüklediğimiz gıda maddalerine biz de
arabalarla bizzatihi refakat ediyorduk. Hedefimiz, en kısa
zamanda Çarsada’ya varmak ve yardımları yerine ulaştırmaktı.
Bizim arabamızda basın mensupları da vardı. Yol boyunca,
ben onlardan -sel felaketi ile ilgili- bilgiler almaya
çalışıyordum. Onlar da görgü şahitleri olarak, felaketin
vehametini bana anlatmaya çalışıyorlardı. Çarsada yolunda
ilerlerken, bizzatihi o manzalara kendimiz de şahit olmaya
başladık.
Çarsada’ya doğru yol aldıkca, -yol boyunca- sel felaketinden
zarar görmüş yerleşim birimlerine, su altında kalmış tarla,
bağ ve bahçelere, selden zarar görmüş köprülere, geçitlere
ve yıkılmış evlere rast geliyorduk. Mezarlıklar dahi her
şey harap olmuşa benziyordu.
Yolumuz, açık alanlara, şehir veya yerleşim birimleri giriş
yada çıkışlarına kurulu çadırkentlerin yanlarından
geçiyordu. Bir kısım aileler, ev, mal ve mülkünü kaybetmiş
insanlar, bu çadırkentlere yerleştirilmişlerdi.
Yaklaşık (sıkıntılı) üç buçuk veya dört saatlik bir
yolculuktan sonra, İslamabad’da hazırlamış olduğumuz
tonlarca gıda maddesini Çarsada’ya ulaştırdık. Çarsada
şehir girişine geldiğimizde, bize refakat edecek polisler
ile karşılaştık. Daha önceki görüşmelerimizde, biz
yetkililerden polis refakatı talep etmiştik. Burada bekleyen
polisler bizi güler yüzle karşıladılar ve birlikte şehir
idari merkezine birlikte gittik. Bizi burada da Ecmel Han
(vali) karşıladı. Kendisiyle samimi ve sıcak bir görüşme
yaptık. Türkiye’de ve Avrupa’da yaşayan Türkler’in
selamlarını kendisine ilettim. Ecmel Han, bizim ziyaretimiz
ve yapacağımız insani yardımlardan oldukca memnun olduğunu
dile getirdi. Daha sonra valiliğin bahçesindeki mescitte
birlikte Cuma namazı kıldık. Namazdan sonra, yine polisler
refakatında, yardımları dağıtacağımız bölgeye(şehir
merkezine yaklaşık 20km mesafe) doğru hareket ettik. Kötü ve
dar yollardan geçerek yardım dağıtacağmız yere
vardığımızda, çoluk çocuk, kadın kız, genç ihtiyar, binlerce
mağdur ve muhtaç insanın bizi beklediklerini gördük. Onlar
oruçlu bir halde, 40 derece güneşin altında, saatlerce
bizim yolumuzu beklemişlerdi. Kimi bir, kimisi ise beş
km’lik uzak yerlerden gelmişlerdi. Gaye bir torba gıda
yardımı almak ve akşam (iftar) olmadan bir an evvel tekrar
evlerine veya çadırlarına dönmekti.
Biçareleri daha fazla bekletmeden, -oldukca çıcak bir Cuma
günü- görevliler nezaretinde, bir çok koldan yardım
dağıtmaya başladık. Mümkün olduğu kadar, önce çocuklar,
kadınlar ve yaşlılara gıda torbalarını dağıtmaya
çalışıyorduk. Fakat, -insanların yardım alamama ve evlerine
veya çadırlara elleri boş dönme korkusu içerisinde
olmaları-, dağıtım esnasında polislere de bize de zor anlar
yaşatıyordu. Asayiş ve düzeni sağlamakta oldukca zorluk
çekiliyordu.
Dağıtılan gıda maddesi dolu torbaları(yaklaşık 35-40 kg
ağırlığında) omuzlayanlar ise, dillerinde dua, yüzlerinde
sevinçle, geldikleri yerlerin tekrar yollarını tutuyorlardı.
Ortalık tam bir bayram havasını andırıyordu. Yardım yapılan
meydanda, çağrışmalar ve bağrışmalar, ricalar ve minnetler,
teşekkür sesleri adeta birbirlerine karışmıştı. Biz ise,
bir taraftan ihtiyacın ne kadar büyük olduğuna bizzatihi
şahit oluyor, diğer yandan da, gıda alanlarların
yüzlerindeki sevinç ve neşeyi görüyor ve bundan hayli memnun
oluyorduk. Yetmişlik dedelerin, ninelerin ve küçük
çocukların, kız çocuklarının tabiri caizse gözlerinin içinin
gülmesi, bizi de sevinçe boğuyordu...
İftara doğru yaklaşırken getirdiğimiz tonlarca gıda
yardımının dağıtımı da bitmişti. Yüzlerce Çarsada’lı aile,
binlerce mağdur insan, Mübarek Ramazan ayının son Cuma
günü, yardım almanın, -kendilerine uzanan merhamet bir
elinin- sevincini ve mutluluğunu yaşıyordu. Bir onlar kadar
da biz de sevinçli ve mutluyduk. Zira, mağdur ve mazlum
Pakistanlı kardeşlerimizin yaralarına melhem olmanın, -al
elma gönül alma- onlara yardımda bulunmanın gururunu ve
sevincini yaşıyorduk.
Yardımların dağıtımından sonra bir konuşma yapan Ecmel Han
şunları söyledi:-“Size, Türkiye’ye, Türk kardeşlerimize,
Almanya’ya, Müslüman kardeşlerimize, ATİB mensuplarına, bizi
düşenen ve bize yardım yapan bütün insanlara ne kadar
teşekkür etsek yine azdır. Sizlerden Allah razı olsun.
Sizler, şu Mübarek Ramazan günü, ailenizden, yer ve
yurdunuzdan binlerce km uzaktasınız ve bize yardım yapmak
için burada bulunuyorsunuz. Bu durum bizi ziyadesiyle
sevindirmektedir. Bugüne kadar buraya (sizden önce) kimse
gelmemişti. Ulaşım ve buna benzer konularda sıkıntılarımız
olduğu için, maalesef kimse bu ölçüde gıda maddesi, bu
bölgedeki mağdurlara ulaştırılamamıştı. Siz bu anlamda ilk
yardım yapanlar oldunuz. Çok sağ olun, bizi çok memnun
ettiniz,” dedi. Sözlerinin sonunda Elmel Han, Türkiye’ye,
Almanya’ya Almanya’da yaşayan Türk Toplumu ve Avrupa
Müslümanları’na saygı, sevgi ve selamlarını bildirdi. Ecmel
Han’dan sonra biz de, dost ve kardeşliği içerisine alan bir
konuşma yaptık. Daim kendilerinin yardımında olmaya gayret
edeceğimizi bildirdik. Pakistan halkı ve Türk halkının iki
kardeş olduklarını ve bu sıkıntıları da yine birlikte
aşacaklarını dile getirdik...
Yardım yaptığımız meydanda artık Ecmel Han, şehir
görevlileri, biz (on kişilik ekip) ve Çarsada polislerinden
başka kimseler kalmamıştı. İftar vakti de iyice yaklaşmıştı.
Ecmel Han’nın (iftarı birlikte yapma ısrarına rağmen), biz
kendisiyle ve emniyet mensuplarıyla vedalaşarak, tekrar
İslamabad’a dönmek gayesiyle yola koyulduk. Önümüzde
yaklaşık 200 km’lik bir yol vardı. Bu bölgede gece yolculuğu
ise, odukca büyük dikkat istiyordu.
Yine, sel felaketinenden zarar görmüş köprü ve yolları,
şehirleri, köy ve kasabaları, nehirleri tek tek, bir bir
geçerek, gecenin geç saatlerinde, -sağ salim-, İslamabad’a
geri döndük. Bedenimiz, gündüz oruçlu olmanın ve günün
yorgunluğunu taşıyordu. Gönlümüz ve kalbimiz ise, -yüz yılın
felaketi- diye adlandırılan sel felaketi sebebiyle mağdur
ve muhtaç olan insanlara, yardım yapmanın, onların
yaralarına -az da olsa- melhem olmanın sevinç ve gururunu
taşıyordu...
İslamabad/Rawalpindi, 5 Eylül (Kadir Gecesi) 2010
Yakup Tufan
YAZARIN
DİĞER
YAZILARI:
PAKİSTAN’DAN SELAM VAR
AVRUPA’DA
RAMAZAN BAYRAMI
SALDIRGAN
İSRAİL VE “MAVİ MARMARA” BASKINI
NRW
SEÇİMLERİ VE TÜRKLER’İN ÖNEMİ
ALMANYA
İSLAM KONFERANSI VE MÜSLÜMAN CEMAATLERİN DURUMU
GÖÇMENLER
VE UYUM MECLİSLER
PARELEL
TOPLUM VE DİN GERÇEĞİ
ALMANYA’DA
FEDERAL SEÇİMLER VE MÜSLÜMANLAR
NRW
MAHALLİ SEÇİMLERİ VE MÜSLÜMANLAR
ALMANYA
İSLAM KONFERANSI VE MÜSLÜMANLARIN MESELELERİ
AVRUPA
BİRLİĞİ VE AVRUPA TÜRKLERİ
WİNNENDEN
KATLİAMI ÜZERİNE DÜŞÜNCELER
BANGALDEŞ’DE
MUSON YERİNE GÜL YAĞMURU
HACCA YOLCULUK HAKKA YOLCULUK
Fransa’nın
İmajı
Uyum
nedir?
SAYFA
BASI
|