A vitaminini unutmayın! Mevsim meyvesi gibisi yok. Strese son vermenin 15 yolu

Kendinizi değil kilonuzu yakın

·  ANASAYFA  
·  AVRUPA HABER  
·  MEDYA  
·  YAZARLAR  
·  SÖYLEŞİ  
·  EKONOMİ  
·  POLİTİKA  
·  SPOR  
·  DÜNYA  
·  KADIN & YAŞAM  
·  SAĞLIK  
·  MUTFAK  
·  ÇOCUKLAR  


  GÖZCÜ

               Yakup Tufan

 

yakuptufan@hotmail.com






PAKİSTAN’DAN SELAM VAR

Bir haftadan beri Pakistan’dayız. Kardeş ülke Pakistan’ın uğradığı sel felaketi sebebiyle ve mağdur olan inasanlara yardım yapma  niyetiyle, burada bulunuyoruz. Gayemiz, ATİB’in yardımlarını biçare insanlara yerli yerince ulaştırmaktır. Yirmi milyonun üzerinde mağdur olan ve -asrın en büyük sel felaketinden- etkilenen insanların  yaralarına az da olsa melhem olmaktır.

Pakistan’a ilk geldiğim gün, İslamabad’da  bulunan MFK(Keşmir İnsan Hakları Org.) Başkanı Dr. M.H. Asım ve diğer yetkililer ile birlikte bir iştişare  toplantısı yaptık. Yapılan toplantı ve görüşmeler neticesi, Çarsada (CHARSADDA) bölgesinde bulunan mağdurlara gıda yardımı yapılmasına karar kıldık. Zira, bölgenin ulaşım ve emniyet bakımından sıkıntılı olması hasebiyle, -anlatılanlara göre- oraya henüz dış yardım (gıda yardımı) yapılmamıştı.

İslamabad’da yaptığımız yoğun çalışmalar, kurulan bağlantılar, yapılan işbirliği ve görüşmeler neticesinde, tonlarca gıda maddesi( pirinç, un, sıvı yağ, mercimek, çay, şeker vs.) satın aldık. Bunları özel bir yerde (depo) ayrı ayrı paketledik ve büyük torbalara doldurduk. Afet bölgesine nakletmek, ulaştırmak üzere hazır hale getirdik.

Ramazan ayının son Cuma günü, İslamabad’dan sabahın erken saatlerinde yola çıktık. Çarsada, (Charsadda) Pakistan’ın başşehri İslamabad’ın kuzey batısına düşmekte ve yaklaşık 200 km uzak bir mesafedeydi. İslamabad Mardan şehri arasındaki yol iyiydi, -Motorway-. Fakat, Mardan ve Çarsada arası ise, oldukca kötü ve tehlikeliydi.
İslamabad’dan yüklediğimiz gıda maddalerine biz de  arabalarla bizzatihi refakat ediyorduk. Hedefimiz, en kısa zamanda Çarsada’ya varmak ve yardımları yerine ulaştırmaktı.
Bizim arabamızda  basın mensupları da vardı. Yol boyunca, ben onlardan -sel felaketi ile ilgili- bilgiler almaya çalışıyordum. Onlar da görgü şahitleri olarak, felaketin vehametini bana anlatmaya çalışıyorlardı. Çarsada yolunda ilerlerken, bizzatihi o manzalara kendimiz de şahit olmaya başladık.
Çarsada’ya doğru yol aldıkca, -yol boyunca- sel felaketinden zarar görmüş yerleşim birimlerine, su altında kalmış tarla, bağ ve bahçelere, selden zarar görmüş köprülere, geçitlere ve yıkılmış evlere rast geliyorduk.  Mezarlıklar dahi her şey harap olmuşa benziyordu.
Yolumuz, açık alanlara, şehir veya yerleşim birimleri giriş yada çıkışlarına  kurulu çadırkentlerin yanlarından geçiyordu. Bir kısım aileler, ev, mal ve mülkünü kaybetmiş insanlar, bu çadırkentlere  yerleştirilmişlerdi.

Yaklaşık (sıkıntılı) üç buçuk veya dört saatlik bir yolculuktan sonra, İslamabad’da hazırlamış olduğumuz  tonlarca gıda maddesini Çarsada’ya ulaştırdık. Çarsada şehir girişine geldiğimizde, bize refakat edecek polisler ile karşılaştık. Daha önceki görüşmelerimizde, biz yetkililerden polis refakatı talep etmiştik. Burada bekleyen polisler bizi güler yüzle karşıladılar ve birlikte  şehir idari merkezine birlikte gittik. Bizi burada da Ecmel Han (vali) karşıladı. Kendisiyle samimi ve sıcak  bir görüşme yaptık. Türkiye’de ve Avrupa’da yaşayan Türkler’in selamlarını kendisine ilettim. Ecmel Han, bizim ziyaretimiz ve yapacağımız insani yardımlardan oldukca memnun olduğunu dile getirdi. Daha sonra valiliğin bahçesindeki mescitte birlikte Cuma namazı kıldık. Namazdan sonra, yine polisler refakatında,  yardımları dağıtacağımız bölgeye(şehir merkezine yaklaşık 20km mesafe) doğru hareket ettik. Kötü ve dar  yollardan geçerek  yardım dağıtacağmız yere vardığımızda, çoluk çocuk, kadın kız, genç ihtiyar, binlerce mağdur ve muhtaç insanın bizi beklediklerini gördük. Onlar oruçlu bir halde,  40 derece güneşin altında, saatlerce bizim yolumuzu beklemişlerdi. Kimi bir,  kimisi ise beş km’lik uzak yerlerden gelmişlerdi. Gaye bir torba gıda yardımı almak ve akşam (iftar) olmadan bir an evvel tekrar  evlerine veya çadırlarına dönmekti.  

Biçareleri daha fazla bekletmeden, -oldukca çıcak bir Cuma  günü- görevliler nezaretinde, bir çok koldan yardım dağıtmaya başladık. Mümkün olduğu kadar, önce çocuklar, kadınlar ve yaşlılara gıda torbalarını dağıtmaya çalışıyorduk. Fakat, -insanların yardım alamama ve evlerine veya çadırlara elleri boş dönme korkusu içerisinde olmaları-, dağıtım esnasında polislere de bize de zor anlar yaşatıyordu. Asayiş ve düzeni sağlamakta oldukca zorluk çekiliyordu.

Dağıtılan gıda maddesi dolu torbaları(yaklaşık 35-40 kg ağırlığında) omuzlayanlar ise, dillerinde dua, yüzlerinde sevinçle, geldikleri yerlerin tekrar yollarını tutuyorlardı. Ortalık tam bir bayram havasını andırıyordu. Yardım yapılan meydanda, çağrışmalar ve bağrışmalar, ricalar ve minnetler, teşekkür  sesleri adeta birbirlerine karışmıştı. Biz ise, bir taraftan ihtiyacın ne kadar büyük olduğuna bizzatihi şahit oluyor, diğer yandan da, gıda alanlarların yüzlerindeki sevinç ve neşeyi görüyor ve bundan hayli memnun oluyorduk. Yetmişlik dedelerin, ninelerin ve küçük çocukların, kız çocuklarının tabiri caizse gözlerinin içinin gülmesi, bizi de sevinçe boğuyordu...

İftara doğru yaklaşırken getirdiğimiz tonlarca gıda yardımının dağıtımı da bitmişti. Yüzlerce Çarsada’lı aile, binlerce mağdur insan, Mübarek Ramazan ayının son Cuma günü,  yardım almanın, -kendilerine uzanan merhamet bir elinin- sevincini ve mutluluğunu yaşıyordu. Bir onlar kadar da biz de sevinçli ve mutluyduk. Zira, mağdur ve mazlum Pakistanlı kardeşlerimizin yaralarına melhem olmanın, -al elma gönül alma- onlara yardımda bulunmanın gururunu ve sevincini yaşıyorduk.

Yardımların dağıtımından sonra bir konuşma yapan Ecmel Han şunları söyledi:-“Size, Türkiye’ye, Türk kardeşlerimize,  Almanya’ya, Müslüman kardeşlerimize, ATİB mensuplarına, bizi düşenen ve bize yardım yapan bütün insanlara ne kadar teşekkür etsek yine azdır. Sizlerden Allah razı olsun. Sizler, şu Mübarek Ramazan günü, ailenizden, yer ve yurdunuzdan binlerce km uzaktasınız ve bize yardım yapmak için burada bulunuyorsunuz. Bu durum bizi ziyadesiyle sevindirmektedir. Bugüne kadar buraya (sizden önce) kimse gelmemişti. Ulaşım ve buna benzer konularda sıkıntılarımız olduğu için, maalesef  kimse bu ölçüde gıda maddesi, bu bölgedeki mağdurlara ulaştırılamamıştı. Siz bu anlamda ilk yardım yapanlar oldunuz. Çok sağ olun, bizi çok memnun ettiniz,” dedi. Sözlerinin sonunda Elmel Han, Türkiye’ye, Almanya’ya Almanya’da yaşayan Türk Toplumu ve Avrupa Müslümanları’na saygı, sevgi ve selamlarını bildirdi. Ecmel Han’dan sonra biz de,  dost ve kardeşliği içerisine alan bir konuşma yaptık. Daim kendilerinin yardımında olmaya gayret edeceğimizi bildirdik. Pakistan halkı ve Türk halkının iki kardeş olduklarını ve bu sıkıntıları da yine birlikte aşacaklarını dile getirdik...

Yardım yaptığımız meydanda artık Ecmel Han, şehir görevlileri, biz (on kişilik ekip) ve  Çarsada polislerinden başka kimseler kalmamıştı. İftar vakti de iyice yaklaşmıştı. Ecmel Han’nın (iftarı birlikte yapma ısrarına rağmen), biz kendisiyle ve emniyet mensuplarıyla vedalaşarak, tekrar İslamabad’a dönmek gayesiyle yola koyulduk. Önümüzde yaklaşık 200 km’lik bir yol vardı. Bu bölgede gece yolculuğu ise, odukca büyük dikkat istiyordu.

Yine, sel felaketinenden zarar görmüş köprü ve yolları, şehirleri, köy ve kasabaları, nehirleri tek tek, bir bir geçerek, gecenin geç saatlerinde, -sağ salim-, İslamabad’a geri döndük.  Bedenimiz, gündüz oruçlu olmanın ve günün yorgunluğunu taşıyordu. Gönlümüz ve kalbimiz ise, -yüz yılın felaketi- diye adlandırılan  sel felaketi sebebiyle mağdur ve muhtaç olan insanlara, yardım yapmanın, onların yaralarına -az da olsa- melhem olmanın sevinç ve gururunu taşıyordu...

İslamabad/Rawalpindi, 5 Eylül (Kadir Gecesi) 2010
Yakup Tufan


 YAZARIN DİĞER YAZILARI:

PAKİSTAN’DAN SELAM VAR
AVRUPA’DA RAMAZAN  BAYRAMI
SALDIRGAN İSRAİL VE “MAVİ MARMARA” BASKINI
NRW SEÇİMLERİ VE TÜRKLER’İN ÖNEMİ
ALMANYA İSLAM KONFERANSI VE MÜSLÜMAN CEMAATLERİN DURUMU
GÖÇMENLER VE UYUM MECLİSLER
PARELEL TOPLUM VE DİN GERÇEĞİ
ALMANYA’DA FEDERAL SEÇİMLER VE MÜSLÜMANLAR
NRW MAHALLİ SEÇİMLERİ VE MÜSLÜMANLAR
ALMANYA İSLAM KONFERANSI VE MÜSLÜMANLARIN MESELELERİ 
AVRUPA BİRLİĞİ  VE AVRUPA TÜRKLERİ
WİNNENDEN KATLİAMI ÜZERİNE DÜŞÜNCELER
BANGALDEŞ’DE MUSON YERİNE GÜL YAĞMURU
HACCA YOLCULUK HAKKA YOLCULUK
Fransa’nın İmajı
Uyum nedir?

 

   
SAYFA BASI

Mahmut Aşkar

Kendini İfade Edemeyen Müslümanın Tarifi?
Kendi içinde bütünlük arz etmeyen, kendisini tamamlayamayan müslüman azınlığa verilmesi muhtemel haklar da ancak, sergilediği duruşla örtüşen biçimde olur.  Devam

Yakup Yurt

YAZMA NEDENLERİM…
Kısacası ben gördüklerini ve yaşadıklarını kendince yorumlayan ve yazan bağımsız ve özgürlükçü bir adamım. Devam

Şefik Kantar

Batı cephesi bildiğiniz gibi
İçedönük Alman politikalarının temelinde; Almanlığı ve Alman İslamı’nı dayatma, ne şekilde olursa olsun kabul ettirme düşüncesi yatıyor.
Devam

Prof. Dr. Hacı Duran

Bürokratik Yargının Fanatikleri
Günümüzde Türkiye'nin yargı bürokrasisi arasında ortaya çıkan çatışmalar, birçok bakımdan kilisenin yaşadığı bu serüvene benzemektedir. Devam

Hidayet Kayaalp

LAMI CİMİ YOK
Çetelere sövmek, darbecileri lanetlemek belki insanı rahatlatır, ama gelecek nesillerin başına gelecek tehlikeyi ortadan kaldırmaz. Devam

Ali Kılıçarslan

Almanya’da İslam İlahiyatı
Almanya’da üniversitelerde Almanya’nın şartlarına göre ‘İslam İlahiyatı Kürsüsü’ kurulması gereklidir. Devam

Yakup Tufan

ALMANYA İSLAM KONFERANSI VE MÜSLÜMAN CEMAATLERİN DURUMU
Bu ülke müslümanların da ülkesidir!  Bu devlet müslümanların da devletidir ve onların hak ve hukukunu korumak ve kollamakla mükelleftir! Devam

Leman Kuzu

KABUL  ETMİYORUZ!..
Ey ABD, tüm dünya biliyor ki, sen emperyalist bir güçsün. Devam

Prof. Dr. Ramazan Demir

Neden Cumhuriyet?
Cumhuriyet, kendi içinde birçok devrimi barındıran bir hayat biçimi, yaşama biçimi olarak anlaşılmalıdır. 
Devam

Nuran Yelkenci

8 Mart Dünya Kadınlar Gününde Müslüman Türk Kadınının Yeri...
Ev ekonomisini en iyi şekilde yönetebilen akıllı, eğitimli bir kadın neden ülkeyi
 yönetemesin?
Devam

Ozan Yusuf Polatoğlu

Bitlis’de 5  Minare  İsviçre’de 4 Minare
İsviçre’nin Müslümanların yaşamadığı çok kenar çevrelerden yüksek oranda minareye hayır oyları çıkmış, yoksa minareyi çok başka bir şey mi sanıyorlar fıkradaki gibi… Devam

Muhsin Ceylan

Eğitim masallı uyum yalanları...
Günümüzdeki uyumla alakalı sıkıntıların sebeplerinin mevcut kanun ve uyugulamalar olduğunu Sayın Bakan bilmez mi? Devam

Umut Bulut

Kalıbınıza tüküreyim
İnsan olarak en çok da sevdiklerimizden darbe alınca yaralanırız ya, bu yara kolay kolay kabuk tutmaz. Devam

Orhan Aras

KIRMIZI GÜL
Ama hangimiz şimdiye kadar güzel öğütlere kulak vermişiz ki? Hangimiz bile bile hayatımızda pişmanlıklar yaşamamışız ki?
Devam

Mehmet Ali Aladağ

Kötüler ve İyiler
Adam doğan güneşe sırtını çevirdi, batacak güneşten yana yüzünü döndü. Devam

Üzeyir Lokman Çaycı

Bu adam senin baban
Ay yıldızlı bayraklar da yıllar sonra yine devletin asil güçleriyle birlikte bölgede yerlerini almışlardı. Devam

Ayten Kılıçarslan

Kadın Dindarlığına Hürriyet
Neticede kadınlar, başörtüsü ve meslek hayatı arasında tercih yapmak zorunda bırakılmaktadırlar.
Devam

Nurdoğan Aktaş

Türkçe Konuşulan Yerler İstanbul’dur

Tofiq Abidin

RAŞİT DEMİRTAŞ a  UĞURLU YOL
 

İsmail Tüysüz

BİZDEN ÖNCE MASALLARIMIZ GELMİŞ

Doğan Tufan

Bizans Oyunlarına dikkat