GÖZCÜ Yakup
Tufan
|
|
yakuptufan@hotmail.com
|
IRKÇILIĞIN TEHDİDİ ALTINDAKİ AVRUPA
Avrupa’da gittikçe yükselen ırçılık, kanlı yüzünü bu defa
Oslo ve Ütoya’da gösterdi. Norveç’i kana bulayan ve
Avrupa’yı şoka sokan katliamda, en az masum 92 kişi hayatını
kaybetti. İnsanın kanını donduran saldırının faili olarak
yakalanan Anders Behrin Breivik’in ırkçı ve İslam düşmanı
olduğu ifade edilmektedir.
Elde edilen bilgilere göre Anders Behrin Breivik, Oslo
doğumlu, 32 yaşında ve Norveçli. A.B. Breivik’in 22 Temmuz
2011 tarihinde, polis kıyafeti içerisinde (kendine polis
süsü vererek) Ütoya Adasındaki “Sosyal Demokratlar
Gençlik Teşkilatı” (Arbeiders Ungdomsfylking) kampını
basarak, en az 85 kişiyi dom dom kurşunlarıyla katlettiği
belirtildi. Bu katliamdan yaklaşık iki saat önce Oslo’da
patlatılan bombada ise en az 7 kişi öldüğü bildirildi.
Öte yandan Anders Behrin Breivik’in “aşırı sağcı,
aşırı/köktenci Hristiyan”( rechtsextreme,
christlich-fundamentalistische) bir düşünce içerisinde
olduğu ve mason locası üyeliği
(Johannisloge St. Olaus til de tre
Söiler/ Norveç Hristiyan Mason Locası) tespit edildi. Haçlı
Orduları ve Tapınak Şovelyeleri’ne özenen Breivik, 1500
sayfelik manifestosunda, “Batı’nın yeniden fethi”
planlarını değinmekte ve “Avrupa’daki Kültürel Marksizm
ve İslam”a karşı düşmanca tavrını ortaya koymaktadır...
Genel olarak Avrupa’daki ırkçılığı incelediğimizde, konunun
çok geniş ve derin olduğunu görmekteyiz. Bugün Avrupa’yı
hehdit eden ırkçılığın tarihi kökleri çok derinlere
dayanmaktadır. Geçmişe şöyle bir göz attıldığında; kin ve
nefret damarlarının “Haçlı Seferleri”ne kadar
uzandığını görmek mümkündür. Bugün olduğu gibi, Haçlı
Seferleri döneminde de müslümanlar aleyhinde yapılan kara
propaganda ve iftiralara şahit olmaktayız. Bu kin ve nefret
içerisinde olan “Haçlı Orduları” gittikleri yerleri yakıp
yıkmışlardır. Kudüs işgali sırasında(15 Temmuz 1099) kadın
kız, yaşlı çocuk demeden onbinlerce masum Müslüman’ı
kılıçtan geçirmişlerdir. Bugün aklı başındaki Hristiyanlar,
Kudüs katliamı söz konusu olunca, Haçlı Orduları’nın
yaptıklarından hala utanıyoruz demekteler...
Yakın tarihe, geçen yüzyıla baktığımızda; dünyada
milyonlarca insanın hayatına mal olan “1. ve 2. Dünya
Savaşı”nın temelinde de “ırkçılık, şövenizm ve
emperyalist emeller” görmekteyiz. İşte bu uğurda, Hitler
ve onun gibi düşünenlerin önce Avrupa’yı sonrada dünyayı
kana buladıklarına şahit olmaktayız...
İşin bugünkü Almanya boyutuna gelince: İşçi göçünün
başlaması ve özellikle Müslüman işçilerin bu ülkeye
gelmesiyle birlikte, “ırkçı düşünceler, ırkçı faaliyetler
ve ırkçı saldırılar” kendini göstermeye başladı. Bu
konuda bir kaç olayı hatırlayalım: Irkçılar (Skinheadszene),
Hamburg’da Mehmet Kaymakcı (24 Temmuz 1984 ) isimindeki
Türk’ü öldürmüşlerdi. Bu ırkçı saldırıyı Ramazan Avcı (24
Aralık 1985 ) isimli Türk’ün öldürülmesi takip etti. Üç
Neonazi tarfından saldırıya uğrayan(21 Aralık 1985) Ramazan
Avcı, kaldırıldığı hastanede 24 Aralık 1985 tarihinde vefat
etti.İlk büyük facia ise Solingen’de yaşandı: Solingen'de 29
Mayıs 1993 tarihinde Genç ailesinin evi kundaklanmış,
yangında Gülsün İnce (28), Hatice (19), Hülya (9) ve Saime
Genç (5) ile Türkiye'den misafir gelen kuzenleri Gülistan
Öztürk (12) hayatını kaybetmişti. Kundaklamanın faili aşırı
sağcı ve ırkçı 4 Alman genci, Düsseldorf Yüksek Eyalet
Mahkemesinde yargılanmış, 13 Ekim 1995 tarihinde Christan B,
Felix K. ve Christian R. 10'ar yıl, Markus G. 15 yıl hapis
cezasına çarptırılmıştı. Gençlik Yasasına göre verilen bu
cezaların çoğu süresini cezaevinde geçiren aşırı sağcılardan
3'ü erken tahliye edilmişti. Yine Mölln’de 23 Kasım 1992
tarihinde iki Neonazinin kundakladığı evde 3 Türk yanarak
can vermişti. Bahide Arslan (50), Yeliz Arslan (10) ve Ayşe
Yılmaz (14) ırkçı saldırıların kurbanı olmuştular.
Ludwigshafen’da 3 Şubat 2008 tarihinde çıkan ve 9 Türk’ün
ölümüne sebep olan yangının asıl sebebi ise vicdanlarda
cevabını bulamadı ve başka bir muamma olarak hafızlarda
kaldı...
Doğu ve Batı Almanya’nın birleşmesinden sonra, son 20 yıl
(1990-2009) içerisinde, kaynaklardan (Opferfonds CURA) elde
edilen bilgilere göre, ırkçı saldırılar sonunda 149
kişi hayatını kaybetti (Liste der Todesopfer
rechtsextremer Gewalt im wiedervereinigten Deutschland). Bu
süre içerisinde ilk kurban Lübbenau’da Andreas Fratczak ve
son kurban ise Dresdan’de Marwa (Merve) El Sherbini( 1
Temmuz 2009) oldu.Hatta bazı kaynaklar, ırkçı saldırılar
neticesi hayatını kayıp edenlerin sayısının daha da yüksek
olduğunu ortaya koymaktalar...
Şimdi düşünme ve suallere cevap arama zamanı: Avrupa’da; gün
geçtikce ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve özellikle de İslam
veya Müslüman düşmanlığı neden artmaktadır? Batı
ülkelerinde; ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve İslam
düşmanlığı kimlerin ekmeğine yağ sürmektedir? Bu coğrafyada;
değişik renk, kültür, dil ve dinden olan insanlara karşı kin
ve nefret tohumları ekmek kimlerin işine gelmektedir?
Sarrazinler’i kimler ve nasıl beslemektedir? Sarazinler,
kimleri ve nasıl beslemektedir?...
Avrupa’da, (Almanya, Avusturya, Fransa, İsviçre, İngiltere,
İrlanda, İzlanda, Belçika, Hollanda, Norveç, İsveç,
Danimarka ve Finlandiya...) göçmenlerin yoğun olarak
yaşadıkları ülkelerde; “ayrımcılık ve dışlama yapıldığı,
çifte standart uygulandığı ve önyagılar devam ettiği sürece”,
ırkçılıkla etkin mücadele etmek mümkün değildir. Avrupa’da;
“insan hakları, din ve vicdan hürriyeti, sosyal adalet
tam anlamıyla uygulanmadıkca”, ırkçılığın önüne geçmek
mümkün değildir. Bu çoğrafyada; “eşitliğe ve hakkaniyete
dayalı bir muamele yapılmadığı müddetce”, ırkçılıkla
mücadelede başarılı olmak mümkün değildir. Özellikle;
“İslam ve Müslümanlara karşı düşmanlık, İslamafobi
(Islamophobie) son bulmadıkca”, ırkçılığın beslendiği
kaynakları kurutmak mümkün değildir...
O zaman, Avrupa’yı tehdit eden ırkçılığa karşı etkin
mücadelenin yolu; “daha fazla insan hakları (mehr
Menschenrechte), daha fazla hoşgörü (mehr Toleranz), daha
fazla kabul (mehr Akzeptanz), daha fazla sosyal adalet
(mehr soziale Gerechtigkeit), daha fazla din ve vicdan
hürriyetti (mehr Religions- und Gewissenfreiheit) ve daha
fazla eğitimden (mehr Bildung)” geçmektedir...
Öte yandan; „ayrı din, başka kültür, değişik hayat tarzı
ve anlayış içerisinde olan insan ve toplulukların, barış
içerisinde birlikte yaşamaları için, gerçek bir
demokrasi-daha fazla demokrasi” hayata geçirilmelidir.
Bu nokta işin olmazsa olmazıdır.
Şu noktanın altını da bir kez daha altını çizmek lazım:
Terör bir insanlık suçudur! Terör bir beladır! Terör
insanların hayat hakkını yok etmektir! Terör, ne zaman, kim
tarfından, neden ve niçin yapılırsa yapılsın, bir
vahşettir!...’
Dinslaken, 26 Temmuz 2011
Yakup Tufan
YAZARIN
DİĞER
YAZILARI:
IRKÇILIĞIN
TEHDİDİ ALTINDAKİ AVRUPA
BRÜKSEL
BULUŞMASI
YOL
AYRIMINDAKİ TÜRKİYE
GÖÇ
VE AVRUPA TÜRKLERİ
ALMAN
EĞİTİM SİSTEMİ VE TÜRK ÇOCUKLARININ MESELELERİ
ALMANYA’DA
İSLAM GERÇEĞİ VE GÖRMEYEN GÖZLER
AVRUPA’DA
AİLE YAPIMIZDAKİ DİNAMİKLER VE DİNAMİTLER
KENDİNİ
ARAYAN TÜRKİYE
MANEVİ
DÜNYAMIZDA ARALIK, AŞURE VE MUHARREM’İN YERİ
BANGLADEŞ’DEN
SELAM VAR
PAKİSTAN’DAN SELAM VAR
AVRUPA’DA
RAMAZAN BAYRAMI
SALDIRGAN
İSRAİL VE “MAVİ MARMARA” BASKINI
NRW
SEÇİMLERİ VE TÜRKLER’İN ÖNEMİ
ALMANYA
İSLAM KONFERANSI VE MÜSLÜMAN CEMAATLERİN DURUMU
GÖÇMENLER
VE UYUM MECLİSLER
PARELEL
TOPLUM VE DİN GERÇEĞİ
ALMANYA’DA
FEDERAL SEÇİMLER VE MÜSLÜMANLAR
NRW
MAHALLİ SEÇİMLERİ VE MÜSLÜMANLAR
ALMANYA
İSLAM KONFERANSI VE MÜSLÜMANLARIN MESELELERİ
AVRUPA
BİRLİĞİ VE AVRUPA TÜRKLERİ
WİNNENDEN
KATLİAMI ÜZERİNE DÜŞÜNCELER
BANGALDEŞ’DE
MUSON YERİNE GÜL YAĞMURU
HACCA YOLCULUK HAKKA YOLCULUK
Fransa’nın
İmajı
Uyum
nedir?
SAYFA
BASI
|