A vitaminini unutmayın! Mevsim meyvesi gibisi yok. Strese son vermenin 15 yolu

Kendinizi değil kilonuzu yakın

·  ANASAYFA  
·  AVRUPA HABER  
·  MEDYA  
·  EKONOMI  
·  FIRMALAR  
·  SPOR  
·  YAZARLAR  
·  BASIN ÖZETLERI  
·  COCUKLAR  
·  KADIN & YASAM  
·  BEDAVA POST  
·  DOWNLOAD  
·  TREIBER  
   
   


  DÜRBÜN 

               Prof. Dr. Hacı Duran

 

duranhaci@gmail.com









Anadilin İdeolojik Gösterimi

Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül, Kürtçenin ikinci bir remi dil olması yönündeki kışkırtıcı tartışmalara yeni bir boyut kattı. TES İŞ Sendikasının, 19 Aralık 2010 tarihinde yapılan 9. Kongresinde, “resmi olmayan farklı ana dilleri ideolojik ve siyasi Saiklerle gündeme taşır ve tartışırsak, huzurumuzu, düzenimizi bozarız”, dedi.

Bilindiği gibi, BDP ve taraftarları uzun zamandır, Kürtçenin ikinci bir resmi dil olması, özerklik ve teröristlerin af edilmesi konularında, sürekli propaganda yapmaktadır. Konu tartışıldıkça, Türkiye gerilmektedir. İnsanların karşılıklı kuşkuları artmaktadır. Bu durum AK Parti’ye halkın verdiği desteği de olumsuz yönden etkilemektedir.

Sayın Cumhurbaşkanı Gül’ün “yerel anadilin ideolojik bir değere dönüşmesi” konusundaki uyarısı üzerinde, özellikle durmak gerekir. Çünkü bir halk kültürünün, geleneğinin ve anadilin ideolojik bir değere dönüşmesi, başlı başına önemli bir konudur. Sosyolojik tahlilleri gerektirmektedir. Bir taraftan yaşayan bir yerel kültür yani anadil var. Diğer taraftan bu kültürü, çağdaş manada siyasi ve ideolojik bir değere dönüştürme süreci var.

Konu iki yönden önemlidir. Birincisi ideolojik ve siyasi bir değere dönüşen her hangi bir anadil veya inanç, kendiliğinden çatışma, çözülme ve siyasi kutuplaşma inşa eder. Bu çatışmalar, çözülmeler ve kutuplaşmalar, sadece ötekileştirilen geniş sosyal yığınlarla yaşanmaz. Aynı zamanda ideolojileştirilen yerel kültürün taşıyıcısı ve mensubu olan halk arasında da ortaya çıkar. Böylece karşıtlık ve çatışma hem adına ortaya çıkartılan kültürün/anadilin mensupları arasında, hem de ötekileştirilen geniş halk yığınları, yani toplumun geneliyle yaşanır.

İkincisi, ideolojik bir değere dönüştürülen otantik kültürler/anadiller, aynı zamanda özgün bağlamlarından da kopartılmış olurlar. Kökeninden kopartılan bir inanç, bir değer ve bir anadil zamanla kendine yabancılaşır. Bizzat ideolojiye öncülük eden grupları elimine eder. Bu durum onlarda kimlik krizi yaratır. Marksist öğretinin fanatik sol gruplar tarafından sürekli yeniden üretilmesi, kalıplaştırılması, bilindiği gibi zaman içerisinde öğretiyi sosyolojik bir muhayyile olmaktan çıkarttı. Bilimsel bir öngörü olmasını da böylece engelledi.

Benzer bir durum son zamanlarda post-modern bakış tarzlarıyla inşa edilmeye çalışılan etnik kimlikler için de geçerlidir. Bilindiği gibi,
Yerel değerlere dayalı tabii varoluş biçimlerinin ideolojik gömleklerle sunulması, söylemleştirilmesi ve yeniden üretilmesi uygulamaları, Türkiye’de fazlasıyla yapılmaktadır. Halen de bu tür çabalar devam etmektedir. Örneğin İslam’ın ideolojik bir doktrin ve siyasi düzen olarak sunulması konusunda çok çalışma yapıldı. Bu konuda birçok sosyal grup faaliyet gösterdi. Şimdilerde Alevilik için aynı uygulamaları tekrarlamak isteyenler vardır. Bundan dolayı Aleviler arasında ciddi bölünmeler, inanç farklılıkları ve çekişmeler yaşanmaktadır. Çeşitli etnik varoluşlar da bu süreci hala yaşamaktadır. Lazları, Kürtleri vb. yerel anadilleri siyasi ideolojik değerlere dönüştürme çabaları ise halen devam etmektedir.

Terör örgütü ve BDP’nin yerel düzeyde yaşanan ve konuşulan Kürtçeyi, siyasi bir ideolojiye dönüştürmesi ve siyasal bir malzeme olarak kullanması çabaları gittikçe artmaktadır. Onların bu çabası anadil olarak yerel düzeyde konuşulan Kürtçeyi kendi otantik ortamından kopartmaktadır. Kürtçe konuşmayı bir dili konuşmaktan çıkartmaktadır. Konuşmayı bir gösteriye ve meydan okumaya dönüştürmektedir. Böylece anadili konuşma, sade bir topluluk, grup ve insan davranışı olmaktan da çıkmaktadır.

BDP’lilerin bu çabaları aynı zamanda Kürtçeyi de kendi içinde yapı-bozumuna uğratmaktadır. Onu doğal ortamından koparmaktadır. Kendi özgün yapısına ve gelişimine yabancılaştırmaktadır. Çünkü bir dil doğal haliyle bırakılırsa zaten kendi kendini geliştirir. Gelecek zamanlara taşır. Siyasi ve ideolojik bir çaba olmadan yüz yıllardır konuşulan Kürtçenin, günümüze taşınmış olması bu durumun tipik örneklerinden birisidir. Benzer bir örneği Selçuklulardan da vermek mümkündür. Onların anadili Türkçe olduğu halde, yaklaşık iki buçuk yüz yıl boyunca resmi dil olarak Farsçayı kullandılar. Ancak buna rağmen Türkçe yaşamaya devam etti. 

Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün anadil tartışmaları konusundaki uyarısı, bir yönüyle kışkırtıcı siyasi ve ideolojik davranışların akıbetine işaret ederken; diğer yönüyle, yaşayan anadillere saygıyı da ifade etmektedir.

SAYFA BAŞI


Yazarın diğer yazıları:


Anadilin İdeolojik Gösterimi
FİTNE ENDÜSTRİSİ VE WİKİLEAKS
Erasmus’un Barbarları
Örgütler ve Cemaatler
Erbakan’ın Son Sözleri
Anayasanın Gölgesindeki Terör
Kurucu İktidarın Anayasası
Terör ve Etnik Kimlik
Türkiye’nin Ekseni
Günahların İktidarları
Bürokratik Yargının Fanatikleri
ABD Saldırılarının Doğası
İsrail'in Arapları, Ermenistan'ın Türkleri
Zürih Protokolü ve Soykırım İkonası İnancı
Örümcek Ağı ve Yargı Gücü
Soykırım Vahşeti Anıtı Olarak İsrail’in Gazze Katliamı
MUHAYYEL ERMENİ SOYKIRIM İKONASININ KURBANI OLARAK TÜRKLER
Dazlak şiddet eylemleri ve Türk hoşgörüsü
   
SAYFA BASI

Mahmut Aşkar

Kendini İfade Edemeyen Müslümanın Tarifi?
Kendi içinde bütünlük arz etmeyen, kendisini tamamlayamayan müslüman azınlığa verilmesi muhtemel haklar da ancak, sergilediği duruşla örtüşen biçimde olur.  Devam

Yakup Yurt

YAZMA NEDENLERİM…
Kısacası ben gördüklerini ve yaşadıklarını kendince yorumlayan ve yazan bağımsız ve özgürlükçü bir adamım. Devam

Şefik Kantar

Batı cephesi bildiğiniz gibi
İçedönük Alman politikalarının temelinde; Almanlığı ve Alman İslamı’nı dayatma, ne şekilde olursa olsun kabul ettirme düşüncesi yatıyor.
Devam

Prof. Dr. Hacı Duran

Bürokratik Yargının Fanatikleri
Günümüzde Türkiye'nin yargı bürokrasisi arasında ortaya çıkan çatışmalar, birçok bakımdan kilisenin yaşadığı bu serüvene benzemektedir. Devam

Hidayet Kayaalp

LAMI CİMİ YOK
Çetelere sövmek, darbecileri lanetlemek belki insanı rahatlatır, ama gelecek nesillerin başına gelecek tehlikeyi ortadan kaldırmaz. Devam

Ali Kılıçarslan

Almanya’da İslam İlahiyatı
Almanya’da üniversitelerde Almanya’nın şartlarına göre ‘İslam İlahiyatı Kürsüsü’ kurulması gereklidir. Devam

Leman Kuzu

KABUL  ETMİYORUZ!..
Ey ABD, tüm dünya biliyor ki, sen emperyalist bir güçsün. Devam

Prof. Dr. Ramazan Demir

Neden Cumhuriyet?
Cumhuriyet, kendi içinde birçok devrimi barındıran bir hayat biçimi, yaşama biçimi olarak anlaşılmalıdır. 
Devam

Nuran Yelkenci

8 Mart Dünya Kadınlar Gününde Müslüman Türk Kadınının Yeri...
Ev ekonomisini en iyi şekilde yönetebilen akıllı, eğitimli bir kadın neden ülkeyi
 yönetemesin?
Devam

Ozan Yusuf Polatoğlu

Bitlis’de 5  Minare  İsviçre’de 4 Minare
İsviçre’nin Müslümanların yaşamadığı çok kenar çevrelerden yüksek oranda minareye hayır oyları çıkmış, yoksa minareyi çok başka bir şey mi sanıyorlar fıkradaki gibi… Devam

Muhsin Ceylan

Eğitim masallı uyum yalanları...
Günümüzdeki uyumla alakalı sıkıntıların sebeplerinin mevcut kanun ve uyugulamalar olduğunu Sayın Bakan bilmez mi? Devam

Umut Bulut

Kalıbınıza tüküreyim
İnsan olarak en çok da sevdiklerimizden darbe alınca yaralanırız ya, bu yara kolay kolay kabuk tutmaz. Devam

Yakup Tufan

GÖÇMENLER VE UYUM MECLİSLERİ
Almanya’da gerçekleşmesi arzu edilen gerçek bir uyum, ançak -gerçek bir demokratik hak- ve -eşitlik ilkesi- ile elde edilebilir. Devam

Orhan Aras

KIRMIZI GÜL
Ama hangimiz şimdiye kadar güzel öğütlere kulak vermişiz ki? Hangimiz bile bile hayatımızda pişmanlıklar yaşamamışız ki?
Devam

Mehmet Ali Aladağ

Kötüler ve İyiler
Adam doğan güneşe sırtını çevirdi, batacak güneşten yana yüzünü döndü. Devam

Üzeyir Lokman Çaycı

Bu adam senin baban
Ay yıldızlı bayraklar da yıllar sonra yine devletin asil güçleriyle birlikte bölgede yerlerini almışlardı. Devam

Ayten Kılıçarslan

Kadın Dindarlığına Hürriyet
Neticede kadınlar, başörtüsü ve meslek hayatı arasında tercih yapmak zorunda bırakılmaktadırlar.
Devam

Nurdoğan Aktaş

Türkçe Konuşulan Yerler İstanbul’dur

Tofiq Abidin

RAŞİT DEMİRTAŞ a  UĞURLU YOL
 

İsmail Tüysüz

BİZDEN ÖNCE MASALLARIMIZ GELMİŞ

Doğan Tufan

Bizans Oyunlarına dikkat