A vitaminini unutmayın! Mevsim meyvesi gibisi yok. Strese son vermenin 15 yolu

Kendinizi değil kilonuzu yakın

·  ANASAYFA  
·  AVRUPA HABER  
·  MEDYA  
·  EKONOMI  
·  FIRMALAR  
·  SPOR  
·  YAZARLAR  
·  BASIN ÖZETLERI  
·  COCUKLAR  
·  KADIN & YASAM  
·  BEDAVA POST  
·  DOWNLOAD  
·  TREIBER  
   
   


YENİ YOL
                                                                                    İbrahim Selamet
 
 
ibrahim@selamet.com




Kosova Arnavutları ve Türkçe

Avrupa Birliği sınırları kuzeyden
ve güneyden yayılarak Balkanları kuşattı. Bu genişleme havzasının dayandığı ülkelerden Arnavutluk, Makedonya, Kosova ve Sırbistan’ın durumu henüz netlik kazanmadı. Sırbistan haricinde üç ülke nüfusunun dini ve etnik kimliği ise %80 oranında Müslüman ve Arnavut’tur. Özellikle bu husus gözden kaçırılmamalıdır.

Bağımsızlığını iki ay önce ilan eden Kosova'da parlamento Nisan başında yeni devletin anayasasını kabul etti. Etnik ve dini vurgunun yapılmadığı anayasada azınlık yerine topluluk ifadesi kullanılırken Türkçe resmi dil olmaktan çıkarıldı.

Kosova Anayasası 5. maddesinde Arnavutça ve Sırpça resmi diller olarak kabul edildi.
Kosova Cumhuriyeti'nde resmi diller Arnavut dili ve Sırp dilidir, Türk dili ise merkezi düzeyde resmi kullanımda, Türk Topluluğu'nun yaşadığı Kosova Cumhuriyeti belediyelerinde ise eşit resmi kullanımdaki dildir.” Bu maddede ifadesi yer alıyor.

Türkçe, Başkent Priştina başta olmak üzere Prizren, Gilan, Mitrovica illerinde resmi dil olarak kullanılmaktadır. Belediye meclislerinde yapılacak lobi faaliyetleri ve iyi ilişkiler sayesinde dilimizin kullanım oranı arttırılabilir. Özellikle Vushtrri ilinden başlanabilir. 

Ne yazık ki Türk halkı Kosova’nın hangi süreçlerden geçtiğini tam olarak bilmemektedir. Türkçenin anayasa üst başlığında resmi dil olarak kabul edilmemesinden dolayı Müslüman Arnavutların acımasızca suçlandığı görülmektedir. Aslında durum tam olarak böyle değildir. Gözden kaçırılmaması gereken husus Anayasa’nın Kosovalı Arnavutlar tarafından yazılmadığıdır. Kabul edilen anayasa, Marti Ahtisaari tarafından hazırlanmıştır.

BM tarafından ortaya atılmış olan bu anayasa taslağının önerdiği başka bir seçenek yoktu zaten. Türklerin nüfusunun % 2 olması otomatik olarak Türkçenin Kosova’nın tamamını kapsayan resmi dil olmasını engellemiş oldu.

Başta %6 olarak planlanan oran %5’e çekildi. Sırpların nüfusa oranının %5 olduğu göz önünde bulundurulursa konu daha iyi anlaşılacaktır. Kosova’nın bağımsızlığına karşılık azınlık Sırpların dili ve her türlü kültürel hakları anayasal güvence altına alınmış oldu.

Bir anlamda güçsüz Kosova’nın tek bir tercihi vardı. Güçlü düşmana karşı Batı ülkelerini otorite ve hakem olarak kabul etmek zorunda kaldılar.

Bunun aksi Kosova adına akılcı olmazdı. Kosovalı siyasileri suçlamak bu anlamda kolaycılık olacaktır. Türkçeyi Kosova’nın tamamında resmi dil olmaktan çıkaran Marti Ahtisaari’nin planıdır. Kosovalı Arnavutların bu konuda yapabileceği çok şey olmadığını kamuoyu bilmelidir.

Diğer yandan Arnavutların, gizli gündemlerinde “Büyük Arnavutluk” Projeleri olduğu hakkında çeşitli dedikodular kamuoyuna servis edilmektedir. Büyük Arnavutluk düşüncesi ham bir hayaldir ve gerçekçi değildir. İmkânsız olduğu gerçeğinin yanında bir o kadarda gereksiz ve yanlıştır.

Bu yanlış söylem Sırpların işine yarar. Maalesef bu söylem maksatlı ve planlı olarak uluslar arası düzlemde Sırplar tarafından dile getirilmektedir. Büyük Arnavutluk düşüncesine inananlar ya reel politik konusunda bilgi sahibi değiller ya da Arnavutların elini kolunu bağlamak için maksatlı olarak propaganda yapmaktadırlar.

Büyük Sırbistan” ideali ise bir gerçektir. Sırbistan bu amacı için Balkanları kana bulamaktan çekinmemiştir. Birilerinin zannettiği gibi Balkanlarda kurulan “oyun masası” nın merkezi Arnavutluk değil Kosova’dır.

Büyük Arnavutluk söylemi öncelikle Kosova haklının kahir ekseriyeti tarafından reddedilmektedir. Kosova’da yaşayan aklı başında her Arnavut’un ve siyasi liderlerin tek bir amacı ve hayali vardır. 2008 sonuna kadar 100 ülke tarafından resmen tanınmak ve sonra da Avrupa Birliği’ne üye olmaktır.

Marti Ahtisaari’nin planına göre Kosova; başka hiçbir ülke ile birleşmeyeceği ve sınırlarının değişmeyeceği taahhüt ettikten sonra bağımsızlığına “şartlı olarak” kavuşabilmiştir.

Türkiye kendisine yakışır bir şekilde Kosova’nın bağımsızlığını kuvvetle desteklemiştir. Kosova’nın en kısa sürede kendi ayakları üzerinde durabilen tam bağımsız bir ülke olması, iki ülke menfaatleri ve ortak geçmişimiz açısından hayati öneme sahiptir.

Kosova’nın Bağımsızlığını tanımayan Arap ülkelerindeki sosyalist ve baasçı dikta rejimlerinin hali zaten ortada. İKÖ’ ye bağlı 57 İslam ülkesinden sadece 5 ülke resmen tanıdı. Bu arada Azerbaycan Türk Cumhuriyeti’nin Kosova’yı tanımaması garip kaçmaktadır ama uluslararası siyasette Kosova üzerinden yapılan endirekt hesaplaşmaları da izah etmektedir.  

Kosova’nın 2015 yılında ne olup ne olmayacağı ulusal çıkarlarımız ile kaçınılmaz bir biçimde ilişkilidir. Kosova’da yaşayan Türklere büyük görev düşmektedir. 1974 Tito anayasası artık tarih oldu. “İzole” olmak yerine, kendilerini yenileyip “entegre” olmayı tercih etmeliler.   

Balkanlardaki oyun masasında aktif rol almak isteyenler için doğru partner Kosova Arnavutlarıdır. Amerikalılar bu gerçeği uzun zaman önce gördüler.

Umarım anlaşılmıştır.

Yeni Sakarya Gazetesi, 17 Nisan 2008

SAYFA BAŞI


Yazarın diğer yazıları:

Kosova Arnavutları ve Türkçe
Alauddin Medresesi – Kosova
Kosova İslam Birliği
Serdivan
Recep Aco’nun Hikâyesi
Urime Pavaresia e Kosoves
Nasıl bir ülke
Zincirden kolyeler
Başbakan’i dinlerken
CHP ve MHP üzerine
Bosna ve Alija
Şah ve piyonlar
Cumhur’un cevabı
SAÜ Rektörü Sn. Mehmet Durman’a Açık Mektup
Akıl Tutulması
Uludağ Zirve notları (II)
Uludağ Zirve notları (I)
Filistin
Maden Deresi
Kutsal İttifak
Susma Vakti…
“Edeb, ya Hu”!
Sapanca Şiir Akşamları
Başbakan’ın Kosova seferi
Paradoks ülkesi…
Aynadaki yüz…
İkiyüzlü Fransa
Öfke Medeniyeti

   
SAYFA BASI

İbrahim Selamet
Kosova Arnavutları ve Türkçe
Orhan Aras
Türk Don Juan'ı
Mahmut Aşkar
Ya Uy, Ya Terk Et?..
Ozan Yusuf Polatoğlu
EY 367...
Hidayet Kayaalp
Mumla eriyen umutlar
Hayrettin Çakmak
İkinci yirmiyedi, beşinci Cuma
Yılmaz Kuzucu
İyiye değişim ve beyinlerde haraket
Üzeyir Lokman Çaycı
Bedava
Osman Seçmez
Hayatın gerçek adı: SU
Şefik Kantar
Papa radikallere koz verdi
Nuran Yelkenci
Mutfaktaki İsraf
Haldun Çancı
Kırk Katır Mı, Yoksa, Satırları Paket Mi İstersiniz?
Prof. Dr. İbrahim Ortaş
Üniversite: Girmek mi, çıkmak mi zor
Hasan Kayıhan
Farkında mısınız?
Fikret Ekin
Yine İnsan
Ali Kılıçarslan
“Almanca'yı Koruma Yasası” mı?
M. Ali Aladağ
Alman Bastırınca....
Osman Seçmez
Vergi Rekortmenleri…,  TARIM
Prof. Dr. Mehmet Ali KÖRPINAR
Ülkemizden çalınan tarihi eserlerimize sahip çıkalım
Prof. Dr. Ümit Özdağ
12 Eylül Öncesi Hesaplaşması ve Sol Kültürel Terör
Tevfik Abdin
İstanbul’da BENİ HEP ALDATTILAR...
Yakup Yurt
Kısır Döngü veya Kuyruğunu Isıran Yılan
Veli Kalli
Sorunumuz Kuş Gribi Değil
Ayten Kılıçarslan
Türkler şiddet kurbanı
Erhan Türbedar
Kosova’ya İki Yeni Bakanlık Devrediliyor (?)
Dr. Nebil Bozdoğan
Ameliyatsız Yüz Gençleştirmede Son Nokta
Serdar Çelebi
Fransa olayları ve Avrupa’da ‘Yeni Irkçılık’
Yakup Tufan
Fransa’nın İmajı
Sebahattin Çelebi
kadıköy
Mustafa Can
Bayram Gelince Bir Şeyler Olur Bana Canım....
Betül Parlar
Hey du...
Şensel Aşkın
Bilginin/Doğruların Etkinliği
İsmail Tüysüz
Son İki büyük Revulusyonda İstanbul`un Önemi
Halil Gülel
Gerçek Güzellik
Muhsin Ceylan
Berlin’e hayali bir soru
Sizden Biri
Sen neymişsin be abi?
Alperen Çelik
Yeni Vietnam IRAK
İsmail Altıntaş
İslâm Dininin Engellilere Sağladığı Kolaylıklar
Latif Çelik
Ayný acýyý duyanlar en samimi olanlardýr
Fazlı Arabacı
Yaralı bir bilinç