PENCERE
Nuran Yelkenci
|
|
norayel@hotmail.com
|
Hayırlarda
Yarışmak
“İşte onlar, hayırlarda
yarışmaktadırlar ve onlar bundan dolayı öne
geçmektedirler.”(Mü’minun Suresi, 61)
Allah takvada öne geçmemiz için, hayırlarda yarışmamızı
emreder. Kuran ahlakından uzak yaşayanların, öne
geçme mantıkları çok farklıdır. Bu yapıdaki
insanlar menfaatte
yarışırlar, nefislerini tatminde yarışırlar,
ezici rekabet ve üstünlükte
yarışırlar.
Zaman, zaman vicdanlarını rahatlatmak için
yoksul insanlara yardım ederek huzur bulmayı umarlar.
Kuran ahlakını tam olarak yaşayan
müminler hayırlarda
yarışmanın sadece yoksul ve hasta insanlara
yardım etmek anlamında olmadığının
bilinciyle hareket
ederler. Bu rekabet
değil sadece Allah’ın rızasını ve
cennetini kazanmak
için öne geçme çabalarıdır. Bu çaba hayatımızın
her döneminde yapılması ve
sadece Allah’ın rızasını kazanmak
için yapılırsa tam olarak Kuran’a uygun
hayır yapmış oluruz. Aksi taktirde
sadece nefsimizi ve egomuzu tatmin etmiş, vicdanımızı
rahatlatmış oluruz. Bir başka ayette ise “öncülerdir”
ifadesiyle hayırlarda yarışmanın, öncü
liderler olduklarını ve takvada da önde olduklarını
bizlere şöyle bildirmektedir.
“Yarışıp öne
geçenler de, öne geçmiş öncülerdir.”(Vakıa
Suresi,10)
Kin ve öfkeyi
kalbimizden atmak için yarışmak
Din ahlakından uzak yaşayan
kimi insanlar, birbirlerine karşı kolaylıkla kızgınlık
duyabilir, hemen kinlenebilirler. Kendilerine küçük bir
zarar veren birine karşı dahi hemen nefret duymaya
başlayabilirler. Çok küçük nedenlerden dolayı
dostluğunu bitiren, 'en yakınım' dediği
dostuna bir anda düşman kesilen birçok insan vardır.
Bunun nedeni, Kuran ahlakı yaşanmadığında,
insanların affedicilik, sabır ve sevgi gibi üstün
ahlak özelliklerinden uzak bir yaşam sürmeleridir.
Müminin en önemli özelliği kin ve öfkeden tamamıyla arınmış
olmasıdır. Bu arınmışlığı
yaşamak için, yaşadığı her olayın,
her görüntünün Allah’ın izniyle olduğunun ve
her şeyin bir kader üzerinde devam ettiğini bildiğinden dolayı, herhangi
yanlış bir durum karşısında sabır
ve hoşgörülü tavır takınır. Allah bir
ayetinde affetmenin
ve bağışlamanın önemine değinmiştir.“…öfkelerini
yenenler ve insanlar (daki hakların)dan bağışlama
ile (vaz) geçenlerdir.”(Al-i İmran Suresi,134)
Allah'ın
müminleri yükümlü kıldığı Kuran ahlakında
affediciliğin sınırı yoktur. Nitekim yukarıdaki
ayette müminlere, sürekli ihanet gördükleri kişileri
dahi affetmeleri emredilir. Bu inanca sahip olan bir kişi,
bir insanın hatası yüzünden büyük zararlara uğrasa
bile, bu insanı kolaylıkla affedebilir.
Tevazu ve alçakgönüllülükte
yarışmak
Mümin, gerçek
tevazunun sadece Allah'a kul olmakla elde edilebileceğini
ve verilen nimete, kibirle değil, şükürle karşılık
vereceğini bilir.
Alçakgönüllü olmanın en önemli belirtisi, kişinin
kendine olan öz güveni ve asaletidir.
Bazı durumlarda alçak gönüllü olmak,
toplum tarafından yanlış anlaşılmıştır.
Hatta bu gibi asil tavır, bazen cahilce
suistimal edilmiştir. Allah, seçkin kullarının
asil tavırlarını,
Kuran ayetleriyle müjdelemiştir.
“O Rahman (olan Allah)ın
kulları, yeryüzü üzerinde alçak gönüllü olarak yürürler.”(Furkan
Suresi,63)
Sevgi ve Şefkatte yarışmak
İslam ahlakının
temelini oluşturan sevgi ve hoşgörü, Allah’ın
hoşnutluğunu arayan müminlerin tüm yaşamına
yansır. Bu nedenle müminlerin yarıştığı
konulardan biri sevgi ve şefkattir. Ancak bu yarış
da diğer güzel ahlak özellikleri gibi rekabete dayalı
değildir. Müminler her türlü dünyevi menfaatten uzak
kaynağı Allah sevgisi olan, arınmış
bir sevgiyi paylaşırlar.
Gerçek sevginin oluşması için öncelikle sevginin
önündeki bencillik, çıkarcılık,
samimiyetsizlik gibi engellerin kaldırılması
gerekmektedir. Kibir, sevginin oluşmasını
engelleyen en önemli sebeplerden biridir. Şefkat ise
sevginin en önemli şartlarındandır. Sevgi
Allah’ın kalplere yerleştirdiği, dünyadaki
en güzel duygudur. Bu duygu en çok evlat sevgisiyle açığa
çıkar. Cennet’e has bu özel durum, dünyada yaşanan
en sıcak samimiyettir.
Sabırda yarışmak
“Ey
iman edenler, sabredin ve sabırda yarışın,
(sınırlarda) nöbetleşin. Allah'tan korkun.
Umulur ki kurtulursunuz.”(Al-i İmran Suresi, 200)
Öncelikle sabır ile "tahammül" kavramlarını
ayırmak gerekir. Din ahlakından uzak yaşayan
bir toplumunda bu iki kavram birbirine karışmış
durumdadır. Tahammül, hoşa gitmeyen, acı veren
bir sıkıntıya katlanma eylemidir. Oysa Kuran'da
kastedilen sabır, mümin için bir sıkıntı
kaynağı değildir. Mümin, Allah'ın rızasını
kazanmak için sabreder, dolayısıyla sabrından
dolayı bir sıkıntıya kapılmaz, aksine
manevi bir haz duyar.
Tevekkül ve Allah’a
teslimiyette yarışmak
“Allah'a
tevekkül et; vekil olarak Allah yeter.”(Ahzap Suresi, 3)
Mümin için tek güvenip dayanılacak dost, Allah'tır. Tek
vekil O'dur. Zorluklar karşısında sabreder ve
elinden gelen tüm olanakları kullanır. Sonuç ne
olursa olsun asla panik yapmaz. Beklemek üzere işlerini
Allah’a bırakır. Bilir ki Allah’ın dilemesi
dışında hiçbir olayı ve durumu ne kadar
zorlasa da değiştiremez,
kaderine razı olur. Allah’a teslim olmanın
bir ibadet olduğunu bilir ve bunun huzurunu
yaşar.
Güzel söz söylemekte yarışmak
“ Kullarıma,
sözün en güzel olanını söylemelerini söyle.”(İsra
Suresi,53)
Allah güzel söz söylememizi ve sözün en güzelini kullanmamızı
emreder. Mümin,
güzel sözün Allah'a bir davet olduğundan bilir. Çünkü
her türlü kötülükte olduğu gibi, kötü sözde
şeytanın kışkırtmasıdır. Bu
durumu bir çok ayette, şeytanın insanlar arasındaki
nasıl bir bozgunculuk yaptığını
anlatmaktadır.
“Ve de ki: "Rabbim,
şeytanın kışkırtmalarından sana
sığınırım."(Mu’minun
Suresi,97)
Salih
amallerde ve takvada yarışmak
“İman
edip salih amellerde bulunanlar ise; işte onlar da, yaratılmışların
en hayırlılarıdır.”(Beyyine Suresi,7)
Yaratılmışların en hayırlısı, Allah
katında ve dünyada salih amel işleyenlerdir. Salih
amel, insan olmanın en önemli özelliğidir. Takvada
yarışmak, bu yazımın özüdür, tamamıdır.
Allah’ın en seçkin ve cennetle şereflendirdiği
kullarıdır. Bunlar; Peygamberler, sahabeler ve Kuran
ahlakını tam olarak kalbinde yaşayan müminlerdir.
İnsan kendini bu mübarek şahsiyetlerden uzak görmemeli.
Onların makamına ulaşabilmek için, Allah hiçbir
ayrım yapmamıştır. Yapılması
gereken sadece İslam’ı tam olarak Kuran’ın
emrettiği şekliyle samimi bir inançla yaşamaktır.
SAYFA
BAŞI
www.nuranyelkenci.com
Yazarın
diğer
yazıları:
Hayırlarda
Yarışmak
Zaman
Tüketen Ev Hanımları
Sebeplerdeki
sırlar
Herşeyde
Hayır Görmek
Pişman
Olmadan Önce
Örnek
Müslüman Kadın
Hz. Meryem
Tüm
annelerin, anneler gününü kutluyorum
İnsanları
sinsice kıskacına alan Adamlık dini
Derin
Düşünmek
2005
Dünya Kadın Yürüyüşünde, Müslüman Türk Kadınının
Yeri
SAYFA
BASI
|