·  ANASAYFA  
·  AVRUPA HABER  
·  MEDYA  
·  EKONOMI  
·  FIRMALAR  
·  SPOR  
·  YAZARLAR  
·  BASIN ÖZETLERI  
·  COCUKLAR  
·  KADIN & YASAM  
·  BEDAVA SMS  
·  BEDAVA POST  
·  DOWNLOAD  
·  TREIBER  
·  CHAT  
·  NETMEETING  
   
   


  HİKAYELERİM

               Sizden Biri

 

info@turkpartner.de


TALAN  MEDENİYETİ

Siz bunun adına doyumsuz, obur, sömürü medeniyeti de diyebilirsiniz. Genel hatlarıyla, medeniyet kavramından anladığımız; hayat tarzı, yaşantıyı şekillendiren değer yargılarının tamamı, şeklinde tanımlıyabiliriz.
Medeniyetlerin şekillenmesinde milliyet mefhumundan ziyade inanç mefhumunun öne çıktığını görebiliriz. İnanmak veya inanmamak da -bildiğiniz gibi- belli bir millete mensup olmakla alakalı bir hadise olmaktan çıkmış durumdadır.

Bu noktadan hareketle; tenkid veya tasvibimiz herhangi bir millete yönelik olmaktan ziyade, o hayat tarzını (medeniyet) benimseyenlerle ilgilidir. Amerika'da yaşayan bir insanla Türkiye'de yaşayan birisi aynı hayati değerleri paylaşıyorsa, ayrı ülkelerde ve ayrı milliyetlerden olmalarına rağmen, ortak bir medeniyete sahip olabilirler.
İş icabı, sulandırılmış veya istismar edilmiş bir din anlayışı, ne sözde müslüman olanın ve ne de aynı tarzda hıristiyan olanın, kapitalizmin değer yargılarını benimsemesine engel değildir.
Söz konusu: Adına "dünya" dediğimiz bu alemdeki insanların hatta diğer canlıların yaşamak için elzem olan ortak varlıklarının gündemdeki medeniyetin başını çekenler tarafından talan, hatta gasp edilmesidir. Bu manada, böyle bir hayat anlayışına "gasp medeniyeti" bile çekinmeden diyebiliriz.

Daha çok kazanmak için daha fazla tüketimi teşvik ederek, bütün canlıların müşterek hayati varlıkları olan hava, su, toprak ve bitki gibi ökolojik değerlere müdahele, tabii dengelerin bozulmasına sebep olmuştur. Bunun manası şudur: Ormanlar tahrip ediliyor, bırakın çayları dereleri, okyanuslar artık pislikten geçilmiyor.  Soluduğumuz hava, içeceğimiz su kirli, ektiğimiz toprak ya çorak ya da kimyevi maddelerden zehirlenmiş durumda. Yediğimiz et hormonlu, denizler okyanuslarda ya balık nesli tükenmeğe yüz tutmuş veya sofralarımıza gelen balıklar zift kokuyor.

Havamızı zehirlediler: Soluduğumuz hava "radioaktif", burnumuzdan ciğerlerimize doğru inen  hava barut kokuyor; laser ışınlı, uranyum başlıklı bombalar coğrafyamızın havasında, tepemizin üstünde patlıyor. Bu obur medeniyetinin gözü doymazları, havyar yemek için balıkların karnındaki yumurtaları yağmaladılar. Çöldeki petrole sahip olabilmek için ana kucağındaki yavruları bombaladılar.

Namussuzluk bu medeniyetin en büyük simgesidir: Soyundurarak ve soyarak kazanırlar. İki yüzlüllük, yalan ve gırtlağını sıkarken bile tebessümü elden bırakmamaları bunların klişeleşmiş özelliklerindendir.

İtalya'da Mussolini, Almanya'da Hitler, Rusya'da Lenin, Stalin ve Putin, Çin'de Mao, Yugoslavya'da Miloseviç, Irak'da Saddam ve Amerika'da Bush bu medeniyetin ürünleridir. Buna İran'daki Şah'ı, Mısır'daki Mübarek'i, İsrail'deki Şaron'u ve daha nicelerini ilave edebilirsiniz. Çünkü bu, talan ve sömürü medeniyetidir. Zulüm medeniyetidir.

Bu medeniyet iki şeyden korkar: 1) Huzur ve refahının azalmasından, 2) Hakkını arayan İslam'dan.
Taşeronllarını, kuklalarını, sömürgelerini kaybettiği zaman huzur da refah da elden gider. 
Günün birinde, Allah'ın verdiği yeraltı ve yerüstü zenginlikleriyle beraber zekasını da kendi halkı için kullanan müslümanların uyanmasından korktuğu kadar belki de hiçbirşeyden korkmaz. Onu bu derece saldırgan yapan da işte bu tehlikeye karşı aldığı öncellikli tedbiridir.

Bu medeniyet düşmansız bir hayat düşünemez. Çünkü mayasında bencillik (egoizm) vardır; kendisinden başkasına hayat hakkı tanımaz ve doymak bilmediği için paylaşmak onun lügatında yoktur. Kendisinden olmayan herkes rakiptir. Rakip, bazen piyasadan bazen de haritadan silinmelidir. Onun için, "yeni dünya düzeni" safsatasını aslında müslümanlar üzerinde hayata geçirmek, yani; kendi kafasına (çıkarlarına) göre bir müslüman şablonu  uygulamaktan ibarettir.

Onun savaşı gibi barışı da yani, dostluğu ve düşmanlığı da sömürmek içindir. Elindeki lokmayı öyle bir hiylebazlıkla alırki farkında bile olmazsın. Tam açlıktan öleceğin sırada sana -faizli- yardım(!) eder. Önce en son icadı bombalarını senin ocağını söndürerek denedikten sonra, cenazende sana taziyelerini bidirir ve dostluğunu (!), yardımseverliğini (!) böylece göstermiş olur.

Talan medeniyetinin temsilcileri sadece ahlaki değerleri önce tahrip sonra talan etmezler! Öyle bir propaganda taktiği uygularki, kendi başına düşünme yetkisini bile elinden alarak, "ben senin için hayırlı olanı düşündüm, senin kafa yormana gerek yok", derecesine getirip, beynini tahrip düşüncelerini talan ederler. 

Onlar zayıfa karşı daima emredici, dikte ettiricidirler. Kendilerinden başkasını ne beğenir ne de severler. Onlara göre dünyada asiller ve -açıkca telafuz etmeseler de- bir de köleler, buyruk edenler, bir de buyruk edilenler vardır.

Bir gün gelecek; ahını aldıkları, haklarını gasp ettikleri, ocaklarını söndürdüklerinin, neslini tükettikleri canlıların, talan ettikleri medeniyetlerin bedduasından helak olacaklardır.
Önce helak olaanlar gibi.
SAYFA BASI


Diğer yazılar:

Talan Medeniyeti
Okumayı sevmeyenleri....
Teşekkür!...
Kerbela şehitlerine
Evelallah Türk, elhamdülillah müslümanız
Buhranlardayım
Sahipsiz
Kızıma mektup
Hangi Baba? Noel Baba!
Telefonda "yaz! " diyorsun
Namus Meselesi
Bülbüller  ötmüyordu
Gülistan’ımızda güller
Bizim gülistan
Yalnızlık Çilesi
Bakkal Mühendis
Vatan kurtaranarslan-2
Vatan kurtaran arslan
Hacı düğünü
Uyarı
Kabına sığmayan adam
Çocuğum
Bizim Bey
Baba
Seyahat
SAYFA BASI

| Ana Sayfa | Haberler| Gazeteler | Ekonomi | Firmalar | Spor | Yazarlar 

Copyright © Mima Datentechnik / Jülicherstr.20 / 52070 Aachen / Deutschland
Tel:
+49 (241) 900 57 50 (pbx)  Fax: +49 (241) 99 777 57  
e-posta:
info@Turkpartner.de
Bu site Mima Datentechnik Internet Servisi tarafýndan hazýrlanmaktadýr

Mahmut Aşkar
Coniler Kerbela Topraklarında
Sizden Biri
Talan Medeniyeti
Ozan Yusuf Polatoğlu
Bağdat Bağdat
İsmail Altıntaş
Veda Hutbesi ve İnsan Hakları
Ali Kılıçarslan
Milletin parasıyla içki içmek
Dr. Nebil Bozdoğan
Deri kanseri çok yaygınlaştı
Muhsin Ceylan

Sevmeme hakkını kullanmak

Üzeyir Lokman Çaycı
Gurbet Çiçekleri
Fazlı Arabacı
Yaralı bir bilinç
Şefik Kantar
Son ziyaret üzerine
Fikret Ekin
İnsanlığa Kurulan Tuzak
Ismail Tüysüz
Yeşilçamda bir emekci
Latif Çelik
İyi geceler Türkiyem. Rahat uyu…
Ramazan Alp
Şiirin yalnızlığı