·  ANASAYFA  
·  AVRUPA HABER  
·  MEDYA  
·  EKONOMI  
·  FIRMALAR  
·  SPOR  
·  YAZARLAR  
·  BASIN ÖZETLERI  
·  COCUKLAR  
·  KADIN & YASAM  
·  BEDAVA POST  
·  DOWNLOAD  
·  TREIBER  
   
   


GENİŞ AÇI
                                                               Hayrettin Çakmak
 
 
hayrettincakmak@hotmail.com


KONFETİ DEMOKRASİ

    Demokrasi:uygulama olarak, başlangıçta “Doğrudan Demokrasi” olarak kendini gösterir. Bu süreçte (City state/Şehir devleti) halk bütünüyle yönetime katılmaktaydı. Sonraları nüfus artışı, devletlerin büyümesi gibi nedenler, halkın yönetime katılımını temsilcileri eliyle kullanmasını zorunlu kılmış bu aşamanın ürünü olarak da “Temsili Demokrasi” doğmuştur. Bu iki evre demokrasinin daha çok biçimsel boyutunu tanımlar. Nitelik boyutunda ise pluralist pencereden bakıyoruz/bakmalıyız da. çoğulculuğu/katılımcılığı ne ölçüde görebiliyoruz.

    Peki demokrasi denemelerimizi, kültürümüzü,kısaca demokrasi serüvenimizi masaya yatırırsak ne göreceğiz?

    Tanzimat dönemi bizde ilk deneme olarak değerlendirilir. O ana kadar daha çok dini cemaatlerin şemsiyesi altında farklı hukukların da uygulama alanı bulduğu bir yönetim biçimi vardır. Fakat baskın olan Müslüman tebeadır. Tanzimatla diğer cemaat ve gruplar için de bazı edinimler sağlanmıştır. Bu deneme Mustafa Reşit Paşa’nın öncülüğünde gerçekleşen bir bürokrat hareketi/dizaynıdır. Kısaca taban/halk bu hareketin içinde yoktur.

    İkinci deneme/aşama Abdülaziz’in devrilmesiyle/darbeyle ilan edilen Meşrutiyet denemesi/dönemidir. Bu dönemde Kanuni Esasi/Anayasa  ilanı vardır. Meşrutiyeti sağlayan kadroya bakınca; sivil bürokratın yanında, askeri bürokratıda görüyoruz. Bu  da tepeden yapılan bir düzenleme olduğu için hareketin içinde halk ve aydın kesim yoktur. Diğer önemli bir ayrıntı/tesbit  olarak ta; siyasi tarihimizde darbe ve anayasa ikilisinin birlikteliğine burada da tanık oluruz.  

    Üçüncü deneme/dönem cumhuriyetin ilan edildiği dönemdir. Bu dönemde devleti kuran kadro askeri kadro olduğu için, bu evrede de halk yok,askeri kadro vardır. Gerçi cumhuriyetin ilanını sağlayan zeminin oluşumunda Anadolu halkının topyekun seferberliği vardır. Fakat rejimin ilanı/kararı askeri bürokrasinindir.
    Tek partili bir dönemdir bu dönem.çok partili bir deneme yapılmış fakat Osmanlı’daki gibi benzer nedenlerden ötürü nasıl anayasa padişah tarafından  askıya alındıysa; bu dönemde de kurdurulan/izin verilen ikinci parti kapatılmıştır.

    Bir önceki sayıda belirttiğim gibi çok partili demokrasi dönemine geçişimiz de tabandan gelen bir hareket değil, dış dinamiklerin tazyiki sonucudur, konjonktüreldir. Buradan çıkan sonuç şudur. Bizde demokrasi batıdaki gibi halk ve aydın kesimin kazanımı olarak değil, tepeden yapılan düzenlemeler sonucu gelmiştir. Özetle ithaldir. terlemeden kazanılmıştır/verilmiştir. Sahiplenmedeki eksiğimiz de burada yatmaktadır. Argo bir ifadeyle beleştir. Konfeti Demokrasi nitelememin nedeni de budur.

    Kültürümüzde jakoben çizgi çok belirgindir. Arka planına bakınca monarşik bir mirasın varlığını görürüz. Biz her nekadar Monarkın yönetimine son verdiysekte monarkça yönetime son veremedik. Hatta bürokratik oligarşik bir yapıyı monarkın yerine ikame ettik. Bu yapı canı ne kadar isterse o kadar demokrasi dedi. Çünkü yetki ve güç olarak donanımlı bir yapıdır bu. ”Bu ülkeye komünizm gelecekse onuda biz getiririz”
sözü, suçun sabit olduğuna karar vermek için yeterli bir itiraftır.

    Yönetim kademesi böyle, peki halk? hatta aydın? Hala vatandaş kimliğinden uzakta hala  tebea özellikleri taşımıyormu? Her kesimin işine gelen bir monarkı ve her kesimin “padişahım çok yaşa” sesleri kulağınızda yankılanmıyormu? Eğer demokrasiyi bir kriter/mihenk taşı olarak alırsak; Altıncı filoyu protesto edenleri taşlayanlarla, 28 şubatı alkışlayanların bu refleksleri hatta ruhi yapısı 24 ayar antidemokrattır. Her ikiside de kendine göre vehim ve korkularla demokrat çizginin dışına çıkmıştır. Bu yapı varolduğu sürece de düzenlemeler hep tepeden yapılmış, konfeti gibi yukarıdan üzerimize atılmıştır. Adı üstünde konfeti,her kesim üzerinden konfetileri silince; yere düşen konfetiler de son elli yılda tam dört kez süpürülmüştür. Oysa demokrasi  havai fişek gibi aşağıdan yukarıya fırlatılmalı ki aydınlatsın.          

SAYFA BAŞI



Yazarın diğer yazıları:

Konfeti Demokrasi
Ya İstikrar ya Seçim
Padişahım çok yaşa
TİRYAKİLİK
Siya Viya

   
SAYFA BASI

| Ana Sayfa | Haberler| Gazeteler | Ekonomi | Firmalar | Spor | Yazarlar 

Copyright © Mima Datentechnik / Jülicherstr.20 / 52070 Aachen / Deutschland
Tel:
+49 (241) 900 57 50 (pbx)  Fax: +49 (241) 99 777 57  
e-posta:
info@Turkpartner.de
Bu site Mima Datentechnik Internet Servisi tarafýndan hazýrlanmaktadýr

Hayrettin Çakmak
Konfeti Demokrasi
İbrahim Selamet
Filistin
Mahmut Aşkar
Hele “Medeni”ye Bak!
Haldun Çancı
Kırk Katır Mı, Yoksa, Satırları Paket Mi İstersiniz?
Orhan Aras
Bir roman, bir tesbit ve "Sarı Muallimler"
Prof. Dr. İbrahim Ortaş
Üniversite: Girmek mi, çıkmak mi zor
Şefik Kantar
Bayrak
Osman Seçmez
Herşey çok iyiye gidiyor derken...
Hasan Kayıhan
Farkında mısınız?
Yılmaz Kuzucu
İnternet, gençlik ve biz
Fikret Ekin
Yine İnsan
Ali Kılıçarslan
“Almanca'yı Koruma Yasası” mı?
M. Ali Aladağ
Alman Bastırınca....
Hidayet Kayaalp
Kış Raporu
Prof. Dr. Mehmet Ali KÖRPINAR
Ülkemizden çalınan tarihi eserlerimize sahip çıkalım
Prof. Dr. Ümit Özdağ
12 Eylül Öncesi Hesaplaşması ve Sol Kültürel Terör
Tevfik Abdin
İstanbul’da BENİ HEP ALDATTILAR...
Yakup Yurt
Kısır Döngü veya Kuyruğunu Isıran Yılan
Üzeyir Lokman Çaycı
Yolcular
Veli Kalli
Sorunumuz Kuş Gribi Değil
Ayten Kılıçarslan
Türkler şiddet kurbanı
Erhan Türbedar
Kosova’ya İki Yeni Bakanlık Devrediliyor (?)
Dr. Nebil Bozdoğan
Ameliyatsız Yüz Gençleştirmede Son Nokta
Serdar Çelebi
Fransa olayları ve Avrupa’da ‘Yeni Irkçılık’
Yakup Tufan
Fransa’nın İmajı
Sebahattin Çelebi
kadıköy
Mustafa Can
Bayram Gelince Bir Şeyler Olur Bana Canım....
Nuran Yelkenci
Bin Aydan Daha Hayırlı Olan, Ramazan Ayı
Betül Parlar
Hey du...
Şensel Aşkın
Bilginin/Doğruların Etkinliği
İsmail Tüysüz
Son İki büyük Revulusyonda İstanbul`un Önemi
Halil Gülel
Gerçek Güzellik
Muhsin Ceylan
Berlin’e hayali bir soru
Ozan Yusuf Polatoğlu
Bir taraf ‘şan’ (!) alıyor
Bir taraf ‘perişan’ oluyor
Sizden Biri
Sen neymişsin be abi?
Alperen Çelik
Yeni Vietnam IRAK
İsmail Altıntaş
İslâm Dininin Engellilere Sağladığı Kolaylıklar
Latif Çelik
Ayný acýyý duyanlar en samimi olanlardýr
Fazlı Arabacı
Yaralı bir bilinç