DÜRBÜN Prof.
Dr. Hacı Duran
|
|
duranhaci@gmail.com
|
Örümcek Ağı ve Yargı Gücü
İnsanlık tarihinde katliamdan geçirilmiş
halklar vardır. Ancak hiçbir katliam diğer insanlar görsün
ve korksun diye gösterimde tutulmamıştır. Her kes bilir ki,
katliam hiçbir kültür tarafından meşru ve insani bir fiil
değildir. Katliam yapan katiller, utançlarını tarihten ve
insanlıktan her zaman saklamışlardır. Çünkü katliamın
hatırlanması ve konuşulması, katilin vicdanının bile
kaldıramayacağı, bir azaptır, bir bilinç bunalımıdır. Fakat
İsrail devletinin meşru! iktidarı yapa geldiği ve yapmaya
devam ettiği, Filistinli katliamı ve soykırımı ile
övünmektedir. Yaptığı katliamı bir plana göre işlediğini
gururlanarak açıklamaktadır. İsrail devlet başkanı yaptığı
katliam için, “biz hedefimize ulaştık” diyebilmektedir. Bu
katliamları, planlı bir eylemin parçası olarak yaptığını
açıklamaktadır. Gazze katliamının planlı eylem olarak
anlamlandırması, vandalizmin, barbarlığın övünülecek bir
davranış olarak gösterilmesidir. Hatırlanacağı gibi,
Amerikan askerleri Ebu Garip hapishanesinde yaptıkları
işkenceleri, fotoğraflayarak hatıra olarak saklamışlardı. Bu
iğrenç ve vahşi davranışlarını övünülecek bir davranış gibi,
internet ortamında dolaşıma sokmuşlardı. İsrail’in Gazze’de
yaptığı katliamı gösterimde tutması ile Amerikan
askerlerinin vahşetlerini gösterimde tutması biri birine
benzeyen iki utanç verici davranıştır.
İsrail, öldürdüğü çocukları ve kadınları nasıl öldürdüğünü
fotoğraflamakta, yıktığı kenti savunmasız, zavallı insanlara
nasıl mezar yaptığını, sürekli medya gösteriminde
tutmaktadır. Avrupa kültürlerinde ordulara karşı kazanılan
savaşlar için zafer anıtları dikilirdi. İsrail ise,
hapishaneye, toplama kampına kapattığı halkı, nasıl
katliamdan geçirdiğini anlatan zafer anıtları dikmekte. Bu
çok garip bir duygudur. Hiçbir inancın ve kültürün içine
sindirebileceği bir davranış değildir. Bu tutum İsrail’in
yaptığı soykırımı anıtlaştırması anlamına gelmektedir. Çok
korkutucu ve ürkütücü bir zihniyetle, dünyamız karşı
karşıyadır.
Katliam yapmak bir suçtur. Üstelik bu suç tarihlerin
kaydedebileceği en ağır suçtur. Ancak Gazze’de halen
gösterimde tutulan katliam; katliama, soykırıma yeni
boyutlar ve eklentiler yüklemektedir. Katliamı yapanlar,
toplu öldürmeleri, bir film yapımcısı gibi ayrıntılı bir
şekilde göstermektedirler. Hiçbir ölüm, hiçbir cinayet saklı
kalmıyor. Belki buna medya etkisi diyenler vardır. Ancak bu
katliam görüntüleri ve anlatıları, medya gücüyle izah
edilecek kadar da basit değildir. Zira her kes biliyor ki,
Siyonist katiller ve onların işbirlikçisi küresel güçler,
yaptıkları katliamı, saniyesi saniyesine filme alıyorlar.
Gösterimde tutuyorlar.
Bu uygulama insanlık hafızasının alamayacağı kadar saçmadır,
absürttür. Bilinen hiçbir din, hiçbir duygu bu kadar ağır
bir suçu meşru bir davranış gibi sunumda tutmaya tahammül
edemez. Bir çok araştırmacı eski ahit inancı ile bu
saçmalığı ve vahşeti açıklamaya çalışmaktadır. Ama mesele,
özgün tarihi inançla açıklanacak kadar basit değildir. Çünkü
Filistin’deki Siyonist katliam; bir suçlunun infaz edilerek
öldürülmesi, bir karşı savaşçının bertaraf edilmesi
değildir. Mesele bütün bir halkın kırımdan geçirilmesi ve bu
kırımın kahramanlık gösterisi gibi sunuma konmasıdır. Bundan
dolayı bu vahşeti işleyen Siyonist katillerin bu davranışı
için yeni persfektifler oluşturmak gerekir. Çünkü tarih daha
önce böyle bir vahşete ve soykırım uygulamasına şahit
olmamıştır. Bu vahşeti işleyenler geleneksel inançlardan ve
ideolojilerden beslenmiş olamazlar. Bu Siyonist barbarlara
bu vahşeti yaptıran duygu üzerinde ve ideoloji üstünde
durmak lazımdır. Bunu açıklamak gerekir. Çünkü hepimiz böyle
bir tehlike ile vahşetle karşı karşıyayız. Hepimiz bunu
yaşıyoruz. İnsanlığımız mevcut durumu ile tehdit altındadır.
Soykırım üzerinde araştırma yapan H. Arendt, Z. Bauman ve S.
Mestrovic eserlerinde soykırım yapma cürmünü, bürokratik ve
teknik bir şekilde yapılandırılmış modern toplumun
duygusuzluğu ile açıklamaktadırlar. Onlar bu kanaate
Nazilerin ve Sırpların yaptıkları soykırım hakkındaki
sosyolojik incelemeler sonucunda ulaştılar. İsrail halen
sürdürdüğü katliamla Naziler ve Sırplar gibi davranmaktadır.
Ancak onlar yaptıkları katliamı gizlemişlerdi. Bu, iğrenç
suçlarının görülmesinden ve duyulmasından korkmuşlardı.
Utanmışlardı. İsrail ise katliamı onlar gibi bürokratik,
teknik bir plan dahilinde yapmakta. Ancak katliamı onlar
gibi utanç verici, ürkütücü bir davranış olarak görmüyor.
Çünkü yaptığı öldürmeleri, gerçekleştirdiği yıkımları filme
çekmekte, gösterimde tutmakta, açıkça biz bu insanları
öldürmekle hedefimize ulaştık diyebilmektedir. İşin ilginç
yanı bu gün bu vahşi uygulamayı sunumda tutan Siyonist
katiller kendilerini de soykırıma uğramış bir halkın
temsilcisi olarak tanımlıyorlar. Anlaşılan Siyonist
katiller yaptıkları katliamı; güçlerinin, planlarının,
kurgularının, iktidarlarının, söylem veya ideolojilerin bir
göstergesi olarak sunumda tutuyorlar.
Anlaşılan, İsrail denilen, devlet işlemekte olduğu soykırımı
gösterimde tutmakla, kitleleri ölüme ve öldürülmeye
alıştırıyorlar. Ürkütücü, korkutucu ve vahşi bir davranışı
olağanlaştırmaya ve alışılagelen bir durum şeklinde sunumda
tutuyorlar. Siyonist katiller, bir taraftan soykırım
yapıyor, bir taraftan yaptıkları kıyımı gösterimde ve
dolaşımda tutuyor, diğer taraftan ise bütün kitleleri
zorunlu seyirci konumunda tutmaya çalışarak,
duyarsızlaştırmaya, mankurtlaştırmaya çalışıyor.
Öldürmelerin sahnelenmesi, işkencelerin gösterimde tutulması
Orta çağda bilhassa Roma’da adaletin bir gereği olarak,
hukuki kurallar çerçevesinde gerçekleşirdi. Suçluların ve
katillerin cezaları, büyük kent meydanlarında, tiyatrolarda
bütün halkın huzurunda yapılırdı. Bu infazlarda işkence veya
azap çektirme sahneleri, halk tarafından vahşi saldırgan
duygularla, coşkularla izlenirdi. Ancak ölümlerin ve
işkencelerin hiç birisi kitlesel değildi. Kişiseldi.
Belirli yasal süreçlere göre işlenirdi.
Gazze katliamı, sahnelenmesi bakımından Roma tiranlarının
uygulamasına benzemektedir. Ancak zaman bakımından o vahşi
infazlardan çok farklıdır. Çünkü bir asırdır her gün ve her
saat infaz edilen bir uygulama var ortada. Siyonist
katiller, yaptıkları öldürmeleri sürece yayıyorlar, zamana
dağıtıyorlar. Bir infazın süreçte tutulması, sürekli
tekrarlanması ve hiç bitmeyecekmiş gibi dolaşımda tutulması
gibi bir durum var ortada.
Gazze cinayeti öldürülen infaz edilen taraf bakımından da
farklıdır. Hukuken hiçbir yasanın ve geleneğin suç isnat
edemeyeceği, çocuklara, yaşlılara, özürlülere hasılı bütün
bir halka tatbik edilen bir toplu cinayet şeklinde
işlenmektedir. Öldürmenin, işkencenin ve şiddetin “kitleselleşmesi”,
“zamana yayılması” ve “gösterimde tutulması” Filistin’de
işlenen soykırıma eklenen üç yeni boyuttur.
Bu üç boyut insanlığın geldiği durum açısından çok
ürkütücüdür. Çünkü soykırım bu eklentilerle bir suç olmaktan
çıkmaktadır. İşlediği cinayeti tekrarlayan, sahneleyen ve
suçlu suçsuz ayırımı yapmadan işleyen bir katiller gruhu
var ortada. Üstelik bu katillerin eylemlerini destekleyen
küresel sermaye ve küresel askeri güçler, bütün insanlığın
gözünün içine bakarak cinayeti ve toplu kıyımı meşrulaştırma
yoluna gitmektedir. Cinayeti işleyen gruh ise meşru kabul
edilen bir devlettir. Bu devletin yasaları, bürokrasisi ve
her türlü meşru organları vardır. O zaman bu vahşet modern
bürokratik ve teknik disiplinle yetiştirilmiş ve uygulamaya
konmuş bir katliamdır.
Bu katliam bir yüzyıldır şiddetlenerek devam etmektedir.
Ancak mankurtlaşarak katliama duyarsız kalanlara
baktığımızda karşımıza gerçekten teknik olarak örgütlenmiş
yöneticiler ve küresel güçler çıkmaktadır. Medyanın bildik
grupları çıkmaktadır. Onların tahmin ettiği gibi halklar
duyarsızlaşmıyor. Bilakis Gazzelilerin katliamına ve ölümüne
seyirci kalmıyorlar. Direniyorlar. Bu cinayetlere karşı
insanlık onuru ve haysiyeti adına meydanları dolduruyorlar.
Lanet yağdırıyorlar. İstanbul, Halep, Atina, Paris, hatta
İsrail halkı insanlık haysiyetini ve onurunu muhafaza ettiği
için, katliama karşı direnmekte, gösteri yapmaktadır.
Sokakları doldurmaktadır. Ne mutlu o insanlara ki, Siyonist
katillere karşı el ele vererek insanlık adına bir halkın
soykırımdan geçirilmesine karşı, sokakları ve meydanları
dolduruyorlar. Gladyatörlere ve krallara karşı yürüyorlar.
SAYFA
BAŞI
Yazarın diğer yazıları:
Örümcek
Ağı ve Yargı Gücü
Soykırım
Vahşeti Anıtı Olarak İsrail’in Gazze Katliamı
MUHAYYEL
ERMENİ SOYKIRIM İKONASININ KURBANI OLARAK TÜRKLER
Dazlak
şiddet eylemleri ve Türk hoşgörüsü
SAYFA
BASI
|