A vitaminini unutmayın! Mevsim meyvesi gibisi yok. Strese son vermenin 15 yolu

Kendinizi değil kilonuzu yakın

·  ANASAYFA  
·  AVRUPA HABER  
·  MEDYA  
·  EKONOMI  
·  FIRMALAR  
·  SPOR  
·  YAZARLAR  
·  BASIN ÖZETLERI  
·  COCUKLAR  
·  KADIN & YASAM  
·  BEDAVA POST  
·  DOWNLOAD  
·  TREIBER  
   
   


  BRÜKSEL MEKTUBU

               Yakup YURT

 

yakup.yurt@skynet.be


IRKÇILIK UMUTSUZLUKTAN BESLENİYOR…


Belçika tuhaf bir ülke oldu çıktı son zamanlarda.
Hergün birbirinden ilginç dramatik olaylar yaşanıyor.
İnsanlar şaşkın, insanlar gergin, insanlar stresli, insanlar korkuyor…
İşini kaybetmekten korkuyor, eşini kaybetmekten korkuyor, herşeyini kaybetmekten korkuyor.
Ne kadar olumsuzluk varsa hortladı desem yalan olmaz !
En başta da ırkçılık, o iğrenç hastalık…
Hastalara üstünlük duygusu zerk ederek onları rahatlatan kalleş, sinsi hastalık !
Yak  Türkü, kes Arabı, mıhla zenciyi, şutla Müslümanı, kurtul bütün dertlerinden” türü bir felsefe ürünü  son derece tehlikeli bir hastalık.
Yatağında uyuyan insanı yakabilen bir hastalık !
Yangından çocuğunu kurtarmak isteyen bir babayı çocuğunu 3.kat penceresinden atmaya zorlayan hastalık…
Olacak şey değil !
Allah’ım akıl fikir ver şu zavallılara…

***

Neyse, konuya gireyim izninizle.
Dün, yani 10 Mart 2008 Pazartesi günü, Belçika’nın Hainaut Vilayeti’nin Mons kentinde görev yapan  Ağır Ceza Mahkemesi’nde bir davanın yargılanmasına başlandı.
Bu mahkemenin özelliği yargılamanın açık duruşmada halk jürisi tarafından yapılması.
12 kişiden oluşan jüri halk  arasından kura ile seçiliyor.
Bu tür duruşmalar genelde bir hafta sürüyor.
Mahkeme heyeti, jüri, sanıklar, güvenlik güçleri, sanık avukatları, yeminli tercümanlar, uzmanlar, eksperler, tanıklar, mübaşirler, basın, seyirciler, vb…birbirini izler tiyatrovari bir ortamda…

***

Davanın üç genç sanığı var. Bir kız, iki oğlan. Kız 21, oğlanlar 19’ar yaşında. Üçü de Batılı, yani yabancı kökenli değil. Belki biri İtalyan asıllı olabilir.
Kendilerine atfedilen suçlama ağır ve iğrenç : 19’u 20 Nisan 2006’ya bağlayan gece Charleroi’da Afrikalı iki siyahi fahişeyi yakarak öldürmeye teşebbüs etmiş olmak.
Sanıklar suçlarını itiraf ettiler.
Oğlanlar bunu ırkçılık gerekçesiyle yaptıklarından ırkçılık ağırlaştırıcı bir neden…
Ve ilk kez bir ırkçılık olayı Ağır Ceza Mahkemesine intikal ediyor Belçika ülkesinde !

***

Oğlanlardan biri sanık kızın fahişeden intikam almak istediğini öne sürüyor.
“Evet hezeyan halinde ırkçı sözler sarf ettim, ama ben ırkçı değilim” diyor.
İkinci oğlan otomobille fahişelerin yanından geçerken Molotov kokteylini attığını itiraf ediyor.
O da nişan almadan öylesine fırlattım diyor.
Afrikalı fahişelerden birinin vücudu tamamen yanıyor, ama mucize kabilinden ölmüyor.
Diğeri ise giysilerini çıkarıp yanmaktan son anda kurtuluyor.

***

Kız oğlanlardan birisinin manitası.
Yani olayın olduğu tari
hte beraber çıkıyorlar.
Kıza göre, oğlan siyahi fahişelere saldırıp onları “beyazlatmayı” kafasına koymuş.
Kız “onu terketmem gerekirdi, ama başaramadım maalesef” diyor.
Ve ekliyor : “Olaydan sonra ikisi de gülüyorlardı”.
Oğlanlardan biri ise bir sinema parkinginde Flaman sandığı kişileri otomobille ezme teşebbüsünde bulunmuş bir zamanlar.

***

Olay günü üç kafadar, yanlarına bir de yaşı küçük birini alarak, fahişelerin piyasa yaptığı semte gitmişler.
Eğlenmek ve kızlara hakaret ederek oyalanmak istemişler.
Birbirine gösteriş yapmış, caka satmışlar.
Kendisine hakaret edilen fahişelerden biri sinirlenip hakaret etmiş ve çöp kutusu fırlatmış.
O esnada hepsinin kafası oldukça kıyakmış.
Akıllarına intikam almak için Molotov kokteyli atmak gelmiş.
Gidip şişe ve benzin bulmuşlar.
Yakmışlar ve sallamışlar.
Şimdi ise suçu birbirinin üzerine atıyor eski sevgililer !
Zırvalıyorlar…
Özüre bakar mısınız Allah aşkına?
“Kafamız kıyaktı. Bu bize oyun gibi geliyordu. Hareketimizin nerelere varabileceğini o an düşünemedik.”

***

Şimdi savunma hakkının kutsallığı gereğince avukatlar savunacaklar bu “zavallıları”…
Jüriyi ikna etmeye çalışacaklar.
Bunun ırkçı bir davranış sonucu olmadığı tezini öne sürecekler.
Hukuk tekniği çerçevesinde laf cambazlığı yapacaklar.
Muhtemelen az bir ceza ile kurtulacaklar.
Birkaç yıl yatıp çıkacaklar.
Ve umutsuzluk dünyasına geri dönüp umut arayışına yeniden başlayacaklar.
Müşteri aramaya devam eden fahişeler gibi çağdaş dünya avlusunda volta atacaklar…

***

Of anam of…
Ne demiş şair “Zor dostum zor…”

Brüksel, 11 Mart 2008


 
YAZARIN DİĞER YAZILARI:

Irkçılık umutsuzluktan besleniyor...
İnanc düşmanı özgürlük havarisi
Seyir devleti ve Sarkozy
Rehberlik nedir, ne değildir
Yoğurt tuttu mu, tutmadı mı, yakında görülecek…
Danke Şön Dazlak
Brüksel’de durum ne?
Medya diktatörlüğü, gönül körlüğü
Sisli havada siyaset
Kurban Bayramı Arifesinde Bazı Görüşler!
07 Aralık dört iyi insanımızın öldüğü kötü bir gün…
Belçikalılaştıramadıklarımızdanmısınız?
İstanbul’a gay belediye baskanı mı? Vay anasını…
Ah Belçika, vah Belçika
Bayram geldi neyime!
Bugün 19 Mayıs Gençlik Ve Spor Bayramı (mı)?
SARKOZY VE SEÇİMLERE BİR AY KALA
BELÇİKA'DAKİ DURUMUMUZ...

Gerçek tek, yorumlar farklı...
Kem küm, lam lum!
MERİNOS KOYUNU MU, GLOBAL SERMAYENİN OYUNU MU?
BRÜKSEL'E KAR YAĞDI, GÖNLÜM ÜŞÜDÜ…
Yılbaşı bahane, dostluk şahane
Yılbaşı gecesi yaklaşırken
Küresel Sessizlik
İmkansızı olanaklı hale getiren devlet adamı: Bülent Ecevit
Korku Bahçesinde Sevgi Yeşermez
Bugün 23 Nisan
Tarihte ve gelecekte kadının yeri
Mösyö Sarkozy kimdir?
Esti Nesim'i Bahar, Ya da Nevruz Ateşi
Darbede Doğan Deniz
Kısır Döngü veya Kuyruğunu Isıran Yılan
Edison lambaya püf dedi!
Her şeye gülünür mü?
Mozart Bugün 250 Yaşında
UĞUR’suz bir günün düşündürdükleri!..
Kurban Bayramı Arifesinde Bazı Görüşler
Epifani Yortusu ve Kral Galetası
şünüyorum, Öyleyse Varım (Descartes)
Yılbaşı Gecesi Yaklaşırken
Ankara-Brüksel Diyaloğu...
BREL en büyük Belçikalı seçildi
Çağdaş Uygarlık Yolları Mayın Döşeli
Adile Naşit: Vazgeçilmez ve bir daha gelmez…
İntihar Komondosu Belçikalı Meryem
Dil ve Aşağılık Duygusu
ÖEK Üçlüsüne Ne Oldu?
Bayram Geldi Neyime
Ramazan Bayramınızı candan kutlarım!...
Ah Mutluluk Ah!..
Değişim, Gelişim ve İlerleme
Sınıftan Atılan "İnkarcı"...
Avrupa, Avrupa, Duy Sesimizi...
La Brabançonne ve İstiklâl Marşı
Darbelerle Dolu 55 Yıl
Tükenen Ömürler
Gurbetten Gelmişim...
Lahey'de Kısa Bir Günden İzlenimler
1950’den Mektup Var…
Nereden geldik, nereye gidiyoruz?
Tutarlılığa Davet
Köprünün altından daha çok sular akacak

   
SAYFA BASI

Yakup Yurt
Irkçılık umutsuzluktan besleniyor...
Mahmut Aşkar
Hüseyinleşmek (2):
Hayatın İki Tezatı
Muhsin Ceylan
Delilleri kendi varsayımları olan uyumcular!
Nuran Yelkenci
Ne Mutlu Türküm Diyene!..
Ozan Yusuf Polatoğlu
Merhaba sayın Baykal
Orhan Aras
Dinle küçük adam!
Hayrettin Çakmak
1070 Rakımlı Tepe
Ayten Kılıçarslan
Yeni bir skandal!
Hidayet Kayaalp
Düşünmek farz mıdır?
Hasan Kayıhan
Bizim "Diaspora" Show
Ali Kılıçarslan
Oy hakkı sözü ne oldu?
İsmail Altıntaş
Diaspora ve Kimlik
Prof. Dr. Ümit Özdağ
Türkiye'nin En Büyük Sorununa Cevap
Haldun Çancı
İran, Türkiye'nin düşmanı mı?
Fikret Ekin
İnsan ve İnsan
Veli Kalli
Gurbet Çilesi
M. Ali Aladağ
Almanya Tehlikeli Sinyaller Veriyor
Prof. Dr. Berhan Yılmaz
Biri bana anlatsın
Prof. Dr. İbrahim Ortaş
Şiddet ve Eğitim Sitemimiz 1
Üzeyir Lokman  Çaycı
Şehirleşme
Yılmaz Kuzucu
Mart mektubu
Şefik Kantar
Her şey hayallerle başlar
Sebahattin Çelebi
zifirî
İsmail Tüysüz
”Avrupa’nın Anası Anadolu” Konferansına İlgi Büyüktü
Prof. Dr. Mehmet Ali KÖRPINAR
Enerjimizi Ulusal Sorunlarımızın Çözümüne Harcayalım
Erhan Türbedar
Kosova’ya İki Yeni Bakanlık Devrediliyor (?)
Mustafa Can
Ben Uyumdan Yanayım, Ya siz..........
Serdar Çelebi
Fransa olayları ve Avrupa’da ‘Yeni Irkçılık’
Yakup Tufan
Fransa’nın İmajı
Betül Parlar
Hey du...
Şensel Aşkın
Bilginin/Doğruların Etkinliği
Halil Gülel
Gerçek Güzellik
Dr. Nebil Bozdoğan
Botox zehir mi ilaç mı?
Sizden Biri
Sen neymişsin be abi?
Alperen Çelik
Yeni Vietnam IRAK
İsmail Altıntaş
İslâm Dininin Engellilere Sağladığı Kolaylıklar
Latif Çelik
Ayný acýyý duyanlar en samimi olanlardýr
Dr. Nebil Bozdoğan
Kozmetik cilt tedavisi amaçlı lazer uygulamaları
Fazlı Arabacı
Yaralı bir bilinç