
Sapanca Şiir Akşamları
“Şiir ve şair”
kelimelerinde sanki bir tılsım gizlidir. Harflerden oluşan
kısa kelimeler “tank” gibi geçer adamın yüreğinden. Bazen
bir “kurşun” olur yüreğini dağlar adamın.
Bazen de âşık yüreğinin en mahreminde sakladığı gizli ve
yasak aşkların gün yüzüne çıkmasıdır.
Bazen kara sevdanın reçetesi, bazen de aykırı dünyaların
özgürlük muştusudur şiir.
Sanatsal bir boyutla kestirmeden söylenen hakikatleri
haykıran yürek yarasıdır şiir.
Şairler gönüllerinde bizlere ait inciler ve mercanlar
saklayan deryalar gibidir.
Şair; fikir çilesi çeken, yüreği yaralı, gönlü sevdalı,
zamansal ve mekânsal boyutları sözüyle aşabilen özgürlük
savaşçısıdır.
Gönül haddesinde damıtılıp biriken duygular söze dönüşünce;
volkanlar patlar, zindanlar aydınlanır. Karanlık
hükümranlığı son bulur, aydınlık hükümran olur. Âşık,
maşukuna kavuşur, aşklar söze gelir, dile gelir, göze gelir.
En temiz en saf ve en berrak duygular gönül meyhanesinde
içilen “aşk iksiri” gibi adamı ser-hoş eder… Kerem Aslı’ya,
Ferhat Şirin’e kavuşur ve hasret biter.
Hiçbir gücün esir edemediği asil ruhların şiir söyleyen
dilleri sel olur, bentleri yıkar. Su olur, yatağını bulur.
Mehmet Akif, bir milletin bedeli kanla ödenen destansı
direnişini bir daha asla yazılmamak üzere dizelere döker.
Özgürlüğün hamurunu ve şarkısını haykırır “garbın afakına”.
Fuzuli, “mübarek mülktür ol mülk/ viran olmasın ya Rab”
diyerek aşkın kutsiyetini ve işaratını anlatır bizlere.
Necip Fazıl, muşamba dekorun arkasındaki mutlak hakikati ve
nakış işleyen Nakkaş’ı anlatır bizlere. Fikir çilesi
çekerken el yordamıyla yakaladığı “urvetul vuska” aşkına
sımsıkı yapışır.
Nazım Hikmet ise şiirlerinin esiri olur ve peşinden koşar
yaban illere. Protest bir ruhun isyankâr dünyasında yaşanan
fırtınaları gösterir bizlere. Dizeler karşılığı satın aldığı
“sürgün” bir hayatı ve ödenen bedeli hatırlatır bizlere.
Nurullah Genç; rahmet yağmurlarında ıslanan bir dirhem
kumaş, rahmet kılıcının kabzasında bir dirhem gümüş olmak
ister. Aşığına kilitlenmiş, “sırılsıklam bir bakış” olmak
ister.
Cumartesi akşamı kürsüye çıkan şairleri dinlerken dizelerin
kışkırttığı iç dünyamda fırtınalar koptu. Balkanlardan
başlayıp Anadolu’yu aşarak Kafkaslara kadar gittim ve
geldim. Yaşanan acılar ve hüzünler üzerine yan yana oturan
Bulgar ve Türk şairlerin “şiirsel kardeşliği” beni etkiledi.
Uludağ sırtlarında yatan annesinin mezarı ile Rodop
dağlarında yatan babasının mezarı arasında duygusal mekik
dokuyan şairleri dinledik. “İki mezar arasında” kalan ruhsal
çırpınışların kanat seslerini duyar gibi olduk Sapanca Şiir
Akşamlarında.
Uluslar arası Sapanca
Şiir Akşamları 6. kez
yapıldı. Yaklaşık bin kişinin katıldığı şiir finali güzeldi.
Etkinlik Danışmanı Ahmet KOT ve Konsept Danışmanı Mustafa
İSEN Bey’e kentimiz adına teşekkür etmeliyiz.
Kosova,
Bulgaristan ve Azerbaycan’dan 7, Türkiye’den 8 şairin davet
edildiği etkinlik dört gün sürdü. Gelecek yıl Gagavuzya
olarak seçilen ülke konusu bu yıl Bulgaristan müzik ve
şiirleriydi. Bulgaristan’dan Yıldız İBRAHİMOVA etkinlik
kapsamında bir caz konseri verdi.
Sakarya’nın tanınmasına katkı sağlayan bu etkinliğin Uluslar
arası ayağının yetersiz olduğunu düşünüyorum. Yakın bir
Zamanda Sırbistan’dan ayrılan Karadağ Cumhuriyeti’nden
şairler özellikle bu etkinliğe davet edilmelidir. Karadağ
topraklarında yaşayan Müslüman Boşnak ve Arnavut şairleri de
onurlandırarak Karadağ ile bir şiir köprüsü kurmalıyız…
Uluslar arası Sapanca Şiir Akşamları final gecesinde
misafirlerle yakından ilgilenerek güler yüzlü Türk
misafirperverliğini gösteren Sakarya Valisi Sn. Nuri
OKUTAN’a teşekkürler.
Şiir akşamları mutfağına imza atan Kurul Başkanı Sapanca
Kaymakamı Mehmet Ceylan, Sapanca Belediye Başkanı İbrahim
USLU, Adapazarı Büyükşehir Belediyesi Kültür İşleri Daire
Başkanı Fahri TUNA, Edebiyat Öğretmeni Sedat AKÇAKOYUNLU ve
Valilik Basın Danışmanı Müjgan ZAMAN’a teşekkürler.
Hilmi Yavuz gecesiyle başlayan şiir akşamlarının en ilginç
ayağı Beşköprü’deki “II. Justinyanus” köprüsü üzerinde
yapılmasıydı. Kürsüye çıkan Sakaryalı 22 şairden biri olan
Dostum Âşık Çepni’ ye buradan selam olsun.
Bulvarda, panayırda,
sirkte, tiyatroda, sinemada, şiir akşamlarında ve
dolayısıyla her yerde çekirdek çıtlatan ve yerleri kirleten
bizim insanımıza da selam olsun. Çekirdeğin, şiirini de
yazsalar bari…
SAYFA
BAŞI
Yazarın diğer yazıları:
Sapanca
Şiir Akşamları
Başbakan’ın
Kosova seferi
Paradoks
ülkesi…
Aynadaki
yüz…
İkiyüzlü
Fransa
Öfke
Medeniyeti
SAYFA
BASI
|