FİKİR
MEYDANI Orhan
Aras
|
|
ORARAS@aol.com
|
Aman
da beyler kavgadan geldim yorgunum...
Yapayalnızsınız, yürüyorsunuz.
İçinizde tarifsiz bir keder, omuzlarınızda ağır mı ağır bir yük. Hayat, bütün
çeşniliği ve hızlılığıyla
yanınızdan, yörenizdan akıp gidiyor. Bazen
umarsız, bazen sorumsuz, bazen de bıkkınsınız.
Gözleriniz dolu, yüreğiniz yorgun. Diliniz kilitlere
mahkum, ellerinizde yenilgi yaraları...
Bir kavga dönüşündesiniz! Yorgunum, kederliyim ve
yapayalnızım, demenin yolunu bilmiyorsunuz. Kah
güneşe, kah gölgeliye kızıp kendinizi
gökkubbenin altında kuytu bir mekana atıyorsunuz! Sırtınız
kucaklara sığmayan toprakta, dolu gözleriniz
dupduru bir mavilikte... Bin yıllık bir hesabın
kaygısını soluya soluya düşüncelerinizle
yağız bir atın sırtına atlıyorsunuz!
Yola, yaylalara, dağlara, çimenlere, çayırlara
vurgun bir yörükle
çıkıyorsunuz ! Coşkunluk yorgunluğa
galebe çalıyor! Dualar, sırtınızı
kamçılayan rüzgarlara kuvvet katıyor. Her
yorgunlukta bir yamaç yalım yalım yankılanıyor!
Kulaklarınızda bir ses ki durulası değil!
Dede Korkut´un yumuşak deyisini sarıp sarmalayan
bir Köroğlu kocaklaması...Kamçı kamçı
yarıp geçen haykırış! Beyler aman hey!
Kim bu, beylerden dönen, beylere giden, beyleri çağıran
ses? Kim bu, dilinde, bir beyin at sürüş ahengini taşıyan
insan? Kim bu, "Beyler Aman" ı bir hücüm çağrısı
gibi uçurumlara avazını dayıyarak haykıran
ses? Bu ses, kara kaşlı, kara bakışlı
ama yüreği apaydınlık, kavruk görünüşlü
delikanlı mı delikanlı Hasan Kayıhan´ın
sesidir. Ve o ses, baştan başa yorulmak, durmak,
nefeslenmek nedir bilmeden, kara gözlü bir Türkmen kızı
gibi usta elleriyle halısına sevdasını
ilmik ilmik işlemiş, renklere takla attıran,
tasvirlere binbir anlam katan bir yürekle kalem oynatmış
yörük oğluyörük, dosdoğru bir adamın
sesidir!
Yörüğün yürüyüşündeki dinginliğe, nazlılığa,
gözü kararlılığa ve
şişli, cenli, bereketli yaylalara bakıp da akıp
giden hayatı basit
görmek, rehavete kapılmak, yorulmak; Hasan Kayıhan´ın
kitabında duracak yeri bulamamış. Ümitsizlikte,
kararsızlıkta, bozulmaya doğru yol alışta
bile Kayı boyu ruhunun ortaya çıkması insanın
gelecekle ilgili kaygılarını, korkularını
bir fiskede yokediveriyor.
Evimizde, obamızda, yanımızda, yöremizde çın
çın öten, gönlümüzü
ışıklandıran, havalandıran tertemiz
Türkçemiz Kayıhan´ın kaleminde bir Çoruh coşkusuna
dönüşüyor. Beyler Aman´ı okudukca, bin yıllık
geleneği, yüreğinizde, beyninizde, yürüyüşünüzde,
gülüşünüzde yaşatan kara gözlü bir yörük
olursunuz! Kayıhan´ın deyimi ile, "dorukır,
vahşi gözlü, tüyleri sırım gibi parlayan"
bir atla, yayla kokusu almış gibi yarışa
girersiniz!
Yanınızdan akıp giden buz gibi suların
serinliği içinizde denizlere yol
alır. Bahara kavuşma heyecanıyla kara toprağı
delen, başkaldıran yiğit
otlara, çiçeklere özenirsiniz!
Gündelik zorluklar içinde bocalarken, sebepsiz ve aptalca
baskıların eziyetini çekerken ümidinizi yitirmez, köklerinize olan bağlılığınız
körelmez, aşkınız gölgelenmez, yurdunuza daha
çok bağlanırsınız! En ümitsiz anınızda
bir de bakarsınız ki "Orhan Beyimiz",
"Ertuğrul Beyimiz" yanınızda
bitivermiş! Bir eli omuzunuzda, "Osman Beyimiz"
in rüyasını dinlersiniz, Mal Hatun´un sözlerini
duyarsınız! Ve bir "Hıdırellez"
ümidiyle siz de bir ağaç tepesi bulmaya gider, sevgili
bekler gibi "Gümüşlü Kümbet" i beklersiniz!
Usta bir kalem, coşkulu, canlı, renk renk bir ruh,
bazen yumuşak, bazen sert ama kılçıksız,
tertemiz bir üslup, alıp götüren, yaşatan,
ümitlendiren, yücelten bir akış ve her kelimeye
yurdumuzun güneşi gibi sinmiş sımsıcak ,
canları dipdiri tutan duygular duygular...
"Beyler Aman," nesilden nesile, capcanlı hafızalardan
akıp gelen duyguların, efsanelerin, ümitlerin, başkaldırıların
ve ölümüne bağlılıkların hikayesidir.
İlk baskısı 1984 yılında çıkan,
1998 de ikinci baskısıyla okuyuculara yeniden
sunulan iki ciltlik "Beyler Aman" romanı ,
derin mi derin, köklü mü köklü bir yolculuğun
hikayesi..
İki ciltilik roman, sadece hikaye değildir;
bazen bir kılıcın düşmana
uzatılışı, bazen bir hasretin alev alev
gönülde yanışı, bazen de sevgiliyle
vuslatın resmedilişidir. Kitap bittiğinde, kucağınızda
geçmişle geleceğin
birbirine sarılışını görecek ve
kollarınızı birbirine kenetliyerek, derin bir
mahmurluğun keyfini yaşıyacaksınız.
Hasan Kayıhan´ı okumak çok kolay. Ama takip
edebilmek için soluklarımızı keskinleştirmekten
başka çare yok!
SAYFA
BAŞI
Yazarın
diğer
yazıları:
Aman
da beyler kavgadan geldim yorgunum...
Ali
ile Nino hala yaşıyor
Necla
Kelek´in "Yabancı Gelini"
Juan
Goytisolo
Ayna
Dergisi´nin (Der Spiegel) aynası sadece cin ve şeytan
mı gösterir?
Susmak
mı bağırmak mı?
SAYFA
BASI
|