Farklı
Bir Kürt Projesi (mi)?
Türkiye'nin milli devlet yapısının
çözülmesi sürecine koşut olarak çok yoğun bir
tartışma da yaşanıyor. Ortaya "çözülmenin"
nasıl gerçekleşmesi gerektiği konusunda farklı
tezler atılıyor. Radikal gazetesi başyazarı
İsmet Berkan'ın da ilginç tespitler de bulunduğunu
görüyoruz. "Ben bu konularda uzman değilim ama sağdan
soldan bildiğim bazı eşitlik sağlama
mekanizmaları var. Mesela, Türkiye''de bir etnik kökenden
gelenlerin ezildiğini, ikinci sınıf muamele gördüğünü
düşünüyorsak, o etnik kökene bir süre için biraz
iltimas geçerek eşitliği sağlamaya çalışabiliriz.
Diyelim, üniversiteye girme hakkı kazananlar içinde Kürtlerin
ve Çerkeslerin oranı düşükse, onlara kotalar ayırabiliriz
mesela." (Radikal, 24 Kasım 2005, "Keşke
tek derdimiz Kürt sorunu olsa")
Berkan'ın ABD'de 1960'lı yıllarda zencilerin
ırkçı olimpiyat şampiyonu zenci boksör Clay'i
(buna tepki ile Muhammed Ali oldu) bile doğduğu
şehirde lokantaya almayan Amerikan toplumuna Martin
Luther King ve Malcom X'in önderliğinde başlayan
haklı zenci tepkisi üzerine uygulanan "olumlu
ayrımcılık" politikalarını Türkiye'ye
uygulanmasını önermesini anlamak zor. O kadar çok
sorun içeriyor ki bu öneri. ABD'de olumlu ayrımcılıktan
istifade eden zenci, Latin veya Kızılderili farklı
ırkın temsilcileri ve nüfus cüzdanlarında
ırkları yazıyor. Herhangi bir iş veya
öğrenim başvuru yapan Amerikalı başvuru
formundaki ırk maddesini doldurmak zorundadır.
1960'ların derinliklerine kadar hatta bir çok zenciye göre
hala devam eden Amerikan beyaz ırkçılığına
çözüm için ortaya atılan bir uygulamanın
tarihinde hiç ırkçılık yapmamış Türk
toplumuna çözüm olarak önermek ne kadar sağlıklıdır?
Ancak öneriyi uygulamaya koyduğumuzu düşünelim.
Kimin Çerkes, kimin Kürt olduğunu nasıl
saptayacağız? Nüfus cüzdanlarına mı yazılacak?
Yazılacak ise sosyal kimlik mi yoksa siyasal kimlik
olarak mı yazılacak? Yoksa ırk olarak mı
yazalım? Ya da nüfus cüzdanlarında "mensup
olduğu etnik grup" başlığı mı
olacak? Babanın etnik grubu mu annenin etnik grubu mu nüfus
cüzdanına taşınacak? Ya da çocuk 18 yaşına
geldikten sonra mı babasının veya annesinin
etnik grubunu seçecek?
Devam edelim ve bir an için bütün bunlara bir çözüm
bulduğumuzu kabul edelim. Şu veya bu etnik gruba
mensup olanlar Boğaziçi Üniversitesi Uluslar arası
İlişkiler Bölümü'ne 100 üzerinden 80 alarak
girebilsinler ama Türk olanlar ayni bölüme girebilmek için
95 almak zorunda kalacaklardır. Olumlu ayrımcılığın
doğasında bu var. ABD'de bir çok üniversitede
beyazlardan daha az puan alan zenciler, beyazların ayni
puanı aldığı zaman giremediği bölüme
girebiliyorlar. Peki, babası Şırnak'da memur
olduğu için Şırnak Lisesinden mezun olan bir Türk'ün
Boğaziçi Uluslar arası İlişkilere girmek
için kaç puan alması gerekecek.
Bu tür öneriler sadece saf değil ayni zamanda çok
tehlikelidir. Bu öneriler demokrasi maskesi altında
etnik kurumsallaşmayı ortaya çıkaracağı
gibi Türkiye'nin Yugoslavyalaşmasını
beraberinde getirecektir. Çünkü sonuçta TBMM her etnik
grup kendi oranında temsil edilsin o zaman denilecektir. İsmet
Berkan'ın Radikal'de 30 kasım 2005'de
yazdığı "Bir beyin fırtınası"
adlı yazısında Ankara'da, Londra''da
Washington'da kapalı kapılar arkasında yapılan
toplantılarda Türk yetkililere "Eğer Kürtler,
beraberlerinde Musul-Kerkük petrollerini getirirse, Türkiye
üniter yapısını değiştirmeyi, Türk-Kürt
federasyonuna dönüşmeyi kabul etmeli mi?" sorusunun
sorulduğunu yazıyor.
Türkiye'nin devlet yapısının yabancı
başkentlerde bu kadar açık bir şekilde konuşulduğu
dönemde Türk milletinin ve özellikle Türk milliyetçilerinin
ortak bir stratejik akıl geliştirerek, Türkiye'nin
geleceği ile ilgili Türk Projelerini tartışmalarının
vakti gelmiştir. Yukarıdaki sorunun cevabı
sanıldığı kadar kolay değildir.
Demiyor muyuz ki Kerkük ve Musul Türkmen kentleridir. Kuzey
Irak'ta dört milyon Kürt ile birlikte üç milyon Türkmen
yaşamaktadır. Türkmenler nasıl soydaşımız
ise Barzani ve Talabani tarafından yönetilseler de Kürtler
de soydaşımızdır.
Bütün bunlar verilecek cevabı kolay hale getirmiyor.
Ayni teklifi Azerbaycan yapsa idi bir çok Türk milliyetçisi
belki % 99'u "evet" derdi, ama konu Kuzey
Irak olunca daha zor olduğu görülüyor. Ancak hayat önümüze
hep kolay meseleler koymaz. Zorluklarla mücadele edecek ve
doğru cevabı bulacak kadar akıllı ve cesur
olmalıyız. Üç seneden buyana bu gazetenin sütunlarında,
kitaplarda ve değişik konferanslarda bu tür
tekliflerin Türkiye'nin önüne konulacağının
altını çizmiş ve eklemiştim. Kerkük'ü
kontrol etmeyen bir Türkiye, Hakkari'yi korumakta zorlanır.
Zorlanıyoruz.
Not : 4 Aralık 2005'de İstanbul'da
Bayrampaşa Belediyesi Kültür Salonu Kaymakamlık
Binasının zemin katında saat 19.00'da Şehit
Aileleri Yardımlaşma Sosyal Kültürel Derneği
Genel merkezi'nin düzenlediği "Türkiyemizde Yaşanan
Terörizm Gerçeği" başlıklı bir
konferans vereceğim. Bütün ülküdaşlarımı
davet ederim.
03.12.2005
SAYFA
BAŞI
Yazarın
diğer
yazıları:
Farklı
Bir Kürt Projesi (mi)?
Kürdistan
projesi
PKK
“Vali”yi Görevden Aldı
Türk
Subayı Kimdir 2?
Türk
Subayı Kimdir?
Devlet
Yok
Telafer
Dayanışma Komitesi
Muhterem
Paşam
Atatürk
Kanuni
Sultan Süleyman'dan Şahin Bey'e
"AB
Faşizmi" ve Cumhuriyet Bayramı
"Öfke
Baldan Tatlıdır"
SAYFA
BASI
|