Anti-İslam
kampanyası
Almanya’da, Fransa’da ve diğer Avrupa
ülkelerinde, başörtüsü karşıtlarının
derdi “başörtüsü” veya “türban” değil,
İslam... Artık, bu gerçeği inkar etmek mümkün
değil.
Çünkü, örtünmeye karşı çıkanlar,
asıl gayelerini başörtüsü veya türbanla
maskeleyerek, İslam’a karşı var olan önyargılarını
ve kinlerini örtbas etmeye çalışıyorlar. Türbanın
veya başörtüsünün “dini simge” veya “islami
sembol” olduğu iddiasını ön plana çıkaranlar,
başörtüsüne veya türbana sırf “islami” olduğu
için tepkili davranıyorlar. Başörtüsü
karşıtları, nedense “türban” kavramını
kullanmayı tercih ediyorlar. Hatta aralarında başörtüsüne
değil, sadece türbana karşı olduğunu söyleyenler
bile var.
Peki, “başörtüsü” ile “türban” arasındaki
fark ne?
Sonuçta, “başörtüsü” ile de, “türban” ile de
baş örtüldüğüne göre, acaba değişen
ne?
Hiçbir şey!
Zaten sadece türbana karşı olduğunu
iddia edenlere, “kamu alanlarında başörtüsüne
karşı mısınız?” diye sorsanız,
örtünmeye temelden karşı oldukları için, bu
soruya “hayır” cevabı verebilecek bir tek türban
karşıtı bulamazsınız.
***
Esefle belirtelim ki, başörtüsü karşıtlarının,
Avrupa’da başörtüsüne karşı başlattıkları
kampanya, “Anti-İslam kampanyası”na dönüştü.
Bu kampanyanın, yarınlarda hangi boyutlara dönüşe(bile)ceğini
kestirmek ise, şu anda çok güç... Biliyorsunuz;
2004 yılı, Almanya’da seçim yılı olacak.
Seçim kampanyası esnasında, ırkçı veya
ırkçı eğilimli başka bir parti, hem sırf
karşı olduğu için hem de daha fazla oy
alabilmek için başörtüsünü siyasete alet ederek,
“Başörtüsü Yasağı İçin İmza
Kampanyası” dahi başlatabilir. Bu kampanya da
İslam ve Müslüman, daha doğrusu Türk karşıtlığına
dönüşürse, bunun vebali kime ait olacak? Üstelik bu
ülkede İslam veya Müslüman denilince ilk akla gelen Türkler
oluyor. Gerçi şu anda, özellikle Türk basınında
yürütülen başörtüsü yasağı kampanyası
da çok farklı değil...
***
Hatırlayalım; CDU “Çifte Vatandaşlığa
Karşı İmza Kampanyası” başlattığında
en büyük destek, ırkçı ve Türk karşıtı
çevrelerden gelmiş ve kampanya Türk düşmanlığına
dönüş(türül)müştü. Sokaklarda kurulan
masalarda (stantlarda) imza atmak isteyenler, nerede imza
atacaklarını şu şekilde soruyorladı:
“Yabancılara” veya ”Türklere karşı
nerede imza atabilirim?”
Şimdi de artık türbana veya başörtüsüne
karşı değil, “islami olan”a veya “islami
kabul edilen”e karşı bir kampanya başlatıldığı
için yarınlarda da, “İslam’a karşı
nerede imza atabilirim?” diye sorulduğunda, hiç kimse
şaşırmasın ve bu konuda sadece ırkçı
ve İslam karşıtı çevreleri suçlamasın!
Çünkü asıl suçlular, ismi Türkçe kökenli, cismi ne
olduğu belli olmayanlardır.
Bu arada bu kampanyanın, ırkçı ve
İslam karşıtı çevrelerden başka hiç
kimseye faydasının olmadığını ve
olamayacağını da hemen belirtelim.
Başörtüsü yasağına karşı çıkan
“Yahudi Berlin”’ Gazetesi’nin Yazı İşleri
Müdürü Bayan Elisa Klaphek’in de ifade ettiği gibi,
toplumun bir kesiminin kılık ve kıyafetiyle
ilgili tartışma ve yasaklar, sadece 1945 öncesini
hatırlatıyor.
Sonuç olarak bu ülkede, “Anti-İslam kampanyası”na
değil, İslam, dolayısıyla Müslümanlar
ile daha fazla diyaloğa ihtiyaç var.
SAYFA
BASI
a.kilicarslan@turkpartner.de
Yazarın
diğer
yazıları:
Anti-İslam
kampanyası
Sömürge
Medeniyeti
Milletin
parasıyla
içki
içmek
40
yıl önce 40 yıl sonra
Uyum
mu, Kıyım mı?
Zihniyet
Krizi
SAYFA
BASI
|