
SAKARYA - BALKAN BULUŞMASI
(3)
Latiç ve Bosna/Türkiye Hattı
Balkan Buluşması için davet
ettiğim Cemalettin Latiç; kentimizin Bosna’ya olan
aşkını ve hassasiyetini bildiği için yoğun programına rağmen
davetimize icabet ederek bizi onurlandırdı.
Latiç bizim için önemliydi ve biz de ona önem vermiştik.
Latiç manevi olarak Alija’nın bize emanetiydi. “Ja Sin
Sam Tvoj” (Senin oğlun, benim!) kelimeleri ile
başlayan Bosna Milli Marşının yazarı Latiç, AKM önündeki İHH
standında genç kardeşlerimizin jestiyle kendi yazmış olduğu
marşı “gözyaşları” altında dinlerken kim bilir neler
hissetti. Hangi hatıralar hangi acılar onu sürükleyip marşı
kaleme aldığı günlere götürüverdi…
Alija’nın ölmeden önce taslağını okuyup çok duygulandığı “Srebrenica
Cehennemi” kitabının yazarı da olan Latiç, aynı zamanda
Alija’nın dava arkadaşıydı. Onlar bir destanı birlikte
yazdılar. Avrupa’nın göbeğinde ve 20. yy. modern dünyasının
kahredici duyarsızlığına büyük bir asaletle direndiler. “Emanet
ve adalet”e sahip çıkarak kanlarının ve acılarının
üzerinden yeniden dirildiler.
İstanbul’da havaalanından aldığımız Latiç’in dört gün
boyunca güldüğünü hiç görmedim. Her zaman derin düşünceli ve
kaygılıydı.
Milleti adına yaşanmış olan trajik geçmişin külleri
üzerinden yeni bir gelecek aramanın fikir sancılarını çeker
gibiydi. Geleceğe dair karamsarlığı haksız da sayılmazdı.
Panelde söylediği “evrensel hukuki alt yapı”
oluşturulmasının bütün Balkan Müslümanlarının geleceği adına
önemli adım olacağı tezini önemsiyorum.
Müslümanların insan haklarının korunması için atılacak bu
hukuki adımın Batı Dünyasının duyarsız ruhlarına karşı
bağlayıcı bir temel taşı ve yaptırım gücü olacağını
söylüyordu.
Türkiye’nin ne kadar önemli olduğunu Bosnalı Müslümanlar çok
iyi biliyorlar. Cemalettin Latiç’in özellikle dillendirme
ihtiyacı duyduğu Bosna/Türkiye hattına dikkatinizi çekmek
istiyorum. Bosna / Türkiye hattını oluşturan Sancak, Kosova,
Makedonya, Bulgaristan üzerinden Türkiye’ye ulaşacak olan “yeşil
hat”tın korunmasına özen gösteriyor.
Yol boyunca Müftü Zukorliç ile geleceğe dair kaygılarını
paylaştılar. Umarım Allah, onların korkularını eman ve
sekinet duygusuna tebdil eder.
Balkan buluşması panelinde kendisine sorulan bir soruya
Alija’nın sözüyle cevap verdi. Bosna’nın efsanevi lideri,
Bilge Kral, Büyük Mütefekkir Alija İzzetbegoviç;
Türkiye’nin önünde nasıl bir yol olduğuna bakın nasıl cevap
vermiş.
“Türkiye geleneksel ve modern bir ülkedir. Modern
düşünceyi beslerken, geleneğine sahip çıkmak. Geleneğine
sahip çıkarken, modern dünyayı kuşatmak” işte bu sözler
bile Alija’nın ta Bosna’dan Türkiye’nin geleceğini ne kadar
berrak okuyabildiğine dair bir işarettir.
Kortej yürüyüşü sonunda İlkokul öğrencilerinin Boşnak
kıyafetleri ile yaptığı folklor gösterisini izlerken Latiç’e
baktım, kulağına eğilerek neler hissettiğini sordum. “Maşallah,
Mücadelemiz boşa gitmemiş şükürler olsun. Türkiye’de
Bosna’yı hatırlayan ve yaşatan çocuklarımız var”.
Bunları söylerken gözyaşlarına hâkim olamıyordu.
Bir Arnavut olarak itiraf etmeliyim ki Bosna davası beni her
zaman derinden etkilemiştir. “Bosna” kelimesini
duyduğumda içimde tarif edilmez heyecanlar uyanır. Bosna
bizim için hiçbir zaman sıradan bir toprak parçası olmadı.
Bosna toprakları, Sırplara karşı verilen destansı direnişin
neşvü nema bulduğu, şehit kanlarıyla sulanan onursal bir
belde oldu.
İstanbul, Bosna’dan savunulmalıydı. Sırplar savaş boyunca
boşuna demediler burada Türk ve Müslüman kalmayacak diye.
“Od Jadrana do İrana nece biti Muslimana”
(Adriyatik’ten İran’a kadar Müslüman kalmayacak) dediler
ancak başaramadılar. Onların bir hesabı vardı ancak Allah’ın
da bir hesabı vardı.
Ruhsuz kıta Avrupa’sı ve Slav Ortodoks dünyası işte bu “kutsal
direnişi” hesap edemedi. Doğu ile Batı arasında sıkışmış
olan Bosna, Alija’nın önderliğinde üçüncü bir yol buldu.
Bosna şehitleri ve Alija’nın büyük ruhudur bizi Bosna’ya
bağlayan…
Cemalettin Latiç “Paşa” gelirken Alija’nın kokusunu
bizlere getirdi. Bosna’ya dönerken kalbimizi de beraberinde
götürdü. Sarajevo’da görüşmek üzere vedalaştık.
Yanımda duran Cemalettin Latiç’in kim olduğunu bana soran
değerli Boşnak kardeşlerim bilmem ki bu yazdıklarımı okurlar
mı?
Değerli kardeşim Hakan Albayrak boşuna söylemiyor.
Balkan Kardeşliği için faşist duyguların törpülenmesi lazım
diye.
Arnavut, Boşnak, Türk fark etmez. İçimizde “aşk”
olsun yeter.
Yeni Sakarya Gazetesi, 20 Haziran
2008
SAYFA
BAŞI
Yazarın diğer yazıları:
SAKARYA
- BALKAN BULUŞMASI (3)
SAKARYA
- BALKAN BULUŞMASI (2)
SAKARYA
- BALKAN BULUŞMASI (1)
Aşk
olsun
Doğu
Bosna'da Ezan Sesleri
Boşnak
Gecesi
İyilik
Köprüsü SAKVA
Kosova
Arnavutları ve Türkçe
Alauddin
Medresesi – Kosova
Kosova
İslam Birliği
Serdivan
Recep
Aco’nun Hikâyesi
Urime
Pavaresia e Kosoves
Nasıl
bir ülke
Zincirden
kolyeler
Başbakan’i
dinlerken
CHP
ve MHP üzerine
Bosna
ve Alija
Şah
ve piyonlar
Cumhur’un
cevabı
SAÜ
Rektörü Sn. Mehmet Durman’a Açık Mektup
Akıl
Tutulması
Uludağ
Zirve notları (II)
Uludağ
Zirve notları (I)
Filistin
Maden
Deresi
Kutsal
İttifak
Susma
Vakti…
“Edeb,
ya Hu”!
Sapanca
Şiir Akşamları
Başbakan’ın
Kosova seferi
Paradoks
ülkesi…
Aynadaki
yüz…
İkiyüzlü
Fransa
Öfke
Medeniyeti
SAYFA
BASI
|