HAYDAR
ALİEV´İN ARDINDAN..
“Bu
nice dünyadır, bu nice dünya!
Ölümü hakikat,
hayatı rüya!”
Bahtiyar
Vahabzade
Bu
yazıyı onun sağlığında
yazmak isterdim, ama olmadı.
Sebebi sadece ihmallık değil, aynı zamanda bir
yığın cühelaya malzeme vermek istemedim. Ama
yakınımdaki tüm dostlarım şahittir ki,
her yerde onun büyüklüğünü, cesaretini ve
siyasi dehasini görmüş biri olarak konuştum;
dolma tüfek misali veya dünyadan habersiz kimselerin
onunla ilgili mesnetsiz sözlerine sessiz kalmadım.
Beklenen bir şey olduğu halde vefat haberi üzerine
çok sarsildim, üzüldüm ve 13 yıldır
Azerbaycan`ın taşına toprağına ve
mihriban halkına sevdalanmış biri olarak
içimi endişe ile karışık bir yalnızlık
hissi kapladı.
Haydar
Aliev`in bundan birkaç yıl önce aniden hastalanması
ve ardindan ölüm haberinin yayılması üzerine
de aynı endişe ve üzüntüyü yaşamıştım.
Azerbaycan`da şahlanan huzur ve istikrar, onun
kararlı ve cesur duruşunun eseriydi. Rusya
ve diğer komşu devletlerdeki tüm yöneticileri iyi
tanıyor, kendinden emin halı, yaşı
ve engin tecrübesiyle diğer liderler karşısında
psikolojik bir üstünlüğe sahip bulunuyordu.
Henüz taşların yerine oturmadığı,
kalıcı dengelerin oluşmadığı
Azerbaycan`da onun erken ölümü yeni bir kaosa sebep
olabilirdi. Ona uzun ömürler ihsan etmesi için
Allah`a dua etmiştim. Böylece „sabitlik
ve inkişaf“
parolası ile yürüdüğü „müstakil
Azerbaycan“ yolunda daha uzun mesafeler
katedecekti. Allah ömür verdi, o da elini çabuk
tuttu. Bir süre sonra dost düşman herkesin
gıbta edeceği, tüm Türklük aleminin de
minnet ve şükranla yadedeceği tarihi
projelerle hem taşları yerine oturttu, hem de Türkiye`nin
gelecek yüzyılına ışık tuttu.
Dünyanın en büyük petrol şirketlerinin imza koyduğu
„Baku-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı Antlaşması
ile bir yandan bölgede barışı perçinledi,
diğer yandan Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye`yi tek
dikişle birbirine bağladı.
Baku-Erzurum Doğal Gaz Hattı Antlaşması ve
1998’de Baku`de 12 ülke ile imzalanan İpek
Yolu Antlaşması, Azerbaycan`da istikrarın
ve Azerbaycan`ın dünya siyasetindeki ağırlığının
simgesi oldu.
„Bir
millet, iki devletiz“
Birileri, Haydar Aliev`i Türkiye`de milliyetçi
camiaya, „KGB`nin adamı, Elçibey`i iktidardan indirip
yerine geçen Türk düşmanı“ olarak tanıtmak
için aralıksız çalıştılar.
Halbuki O, Rahmetli Elçibey`i devirmek üzere isyan çıkaran
dış güçlerin maşası Suret Hüseyinov`u
ensesinden tutup cezaevine gönderdi. Türk subaylarının
ellerinde yetişen Azerbeycan Harb Okulunun ilk mezunlarının
diploma töreninde, Baku semalarında Türk jetleri uçarken
tüm dünyaya „bir
millet iki devletiz“ diye sesleniyordu.
Bu satırlar „Heydar
Baba“ yı anlatmaya yetmez. Hazreti Ali Efendimiz „doğum
ölümün habercisidir“ diyor. Hayatın kanunu bu,
her doğan ölecektir, her canlı ölümü tadacaktır.
Nitekim, Azerbaycan Türkçesiyle dersek „Heydar
Baba da rahmete getti“. Elbette çok üzüldük
ama, o bizi buna alştırmıştı. Uzun süren
hastalık döneminde, ölümünden sonraki gelişmeleri
hesaplanmış, Azerbaycan`ın geleceği
için yapılması gerekenleri planlanmıştı.
Bu büyük devlet ve hesap adamı adeta ölümünü
bile bir programa bağlamıştı, ani
bir yok oluşla Azerbaycan düşmanlarını
sevindirmedi.
Bir milyondan fazla insanan büyük bir saygı ile katıldığı
cenaze merasimi gösterdi ki, Azerbaycan bundan böyle
“müstakillik,
sabitlik ve inkişaf” yolunda daha da emin adımlarla
yürüyecektir. İlham Aliev Cenaplarının
babasından öğrendikleri bile ona yeter.
Seni unutmak olabilmez Heydar Baba! Ruhun şad olsun.
SAYFA
BASI
Yazarın
diğer
yazıları:
Haydar
Aliyev'in ardından.....
SAYFA
BASI
|