A vitaminini unutmayın! Mevsim meyvesi gibisi yok. Strese son vermenin 15 yolu

Kendinizi değil kilonuzu yakın

·  ANASAYFA  
·  AVRUPA HABER  
·  MEDYA  
·  EKONOMI  
·  FIRMALAR  
·  SPOR  
·  YAZARLAR  
·  BASIN ÖZETLERI  
·  COCUKLAR  
·  KADIN & YASAM  
·  BEDAVA POST  
·  DOWNLOAD  
·  TREIBER  
   
   


YENİ YOL
                                                                                    İbrahim Selamet
 
 
ibrahim@selamet.com





KEŞKE

Dostluğuyla iftihar ettiğim Tahir Zeynelhasani, bir konferans esnasında şöyle demişti. “Keşke demeyin. Ah falanca zamanda yaşasaydım demeyin. İnsan halifedir. Sır içimizde gizlidir.  Hangi coğrafyada ve hangi zamanda yaşamak bizim için doğruysa; biz o zaman ve o yerde doğmuşuzdur”.

Hepimiz farklı zaman ve mekânlarda keşke dedik. Hem de bir defa değil binlerce kez söyledik…

Keşke, şeytandandır der Efendimiz, söylenmesini uygun görmez… Yazılan yazılmış ve yaşanmıştır. Kalem kırılmıştır artık.

İşte bu benim son yazım.

Keşke yazmasaydım dediğim hiç bir yazım olmadı. Keşke yazsaydım dediğim hiçbir yazı da olmadı.

Yazdıklarıma inandım. İnandıklarımı yazdım. En değer verdiğim yazım, “kübik yapı”, en çok etkilendiğim yazım “ah minel aşk” oldu.

Siyaset yazıları mı? Geldi ve geçti. Onlar yazı değil bir günlüktü.    

Yıllar önce bu gazetede yazmaya başladığımda ilk yazdığım yazının başlığı okuduğunuz gibi; “ilk yazı”ydı.

Şimdi de son yazının vakti geldi galiba. İçinde keşke geçmeyen son yazı nasıl yazılır bilmiyorum.

Bir dostum kırk oku, bir yaz dedi… O sözü duyduğumdan beri kırk okuma için bir zekât yazısı yazmaya çalıştım şimdiye kadar.

Geçmişe ait olan “keşke”ler içlerinde pişmanlık barındırıyor. Yaşadığı kadere değil; kendi yaptığı hatalara ait söylenen keşke belki mazur görülür.

İnsan olmanın acziyeti ve mahviyetiyle gelecek zamana dönük söylenen “keşke” içinde dua barındırır. Ümitleri, duaları yeşertirse eğer, masum sayılır.

Teşbihte hata olmaz. “Keşke “Simurg”a ulaşan bir kuş olsaydım” sözü, Hz. Feriduddin Attar’ın Mantık’ut Tayr adlı kitabında örnek verdiği güzel kuşlardan olabilmenin duasıdır…

Kanatlarının zayıflığına ve tüm yorgunluğuna rağmen mutluluk ülkesine ulaşanlar adına yapılan dua tadında bir keşkedir bu.

Keşke şu anda göz açıp kapayıncaya kadar o kutlu belde Mekke’de oluverseydim. Beytullah’a bakan gözü yaşlı, kalbi hüzünlü ve duası makbul güzel kulların zümresine ilhak olsaydım.

Şimdi, şu anda keşke Venedik’te gondol gezintisi yapsaydım demekte bir dua, bir taleptir. Yahut Paris’te küçük, loş bir kafede romantik bir müzik eşliğinde kahve içseydim.

Çemberlitaş “erenler” ocağında közde demlenmiş bir çay içmek için keşke dediğim gibi.   

İlkyazımda şöyle yazmıştım. “Kurşun kalıplar birleşince kelime olur”. Kelimeler yeri gelir kurşun olur. Tank gibi geçerler adamın yüreğinden.

İlk ve son yazımı ve bu ikisi arasındakileri hiçbir zaman bilmemiş ve duymamış olanlara sözüm yok.

Şimdi bu son yazıma sevinenler olacaktır. İşte bu kadardı. Yazacakları bitti diyeceklerdir. Zaten yazıları işe yaramazdı diyecekler. Varsın desinler.

Eyvallah… Onlara cevap bile vermeyeceğim artık.

Onlar ki; Necip Fazıl’ın deyimi ile bir kişiye dokuz pul, dokuz kişiye bir pul taksim eden açlar… Kalem sizin olsun, koltuklar sizin. Makam sizin olsun, payeler sizin. Yüz sizin olsun, iki yüz sizin. Ayna sizin olsun, akis sizin. Cam kenarı sizin olsun, loca sizin. İktidar sizin olsun, muhalefet sizin. Yer sizin olsun, gök sizin. Marinalar sizin olsun, küçük dağlar sizin.

Yazacaklarım bitmedi daha. Daha yazacak çok şey kaldı geriye. An gelir en iyi söz hiç bir zaman söylenmeyen söz olur. Sözün bittiği an gelince söz dile gelmez, dilsiz olur.

Keşke yazsaydı, yazmaya devam etseydi diyenler olur mu bilmem. Eğer var iseler ben onları duymasam da bilirim ki onların talebi dua kabilindendir. Asıl sözler ehline söylenmeli, sırrını ve hikmetini bilen söz ehline. İşte onlara selam olsun.

Onlar bilirler ki söylenen ve söylenmeyen, yazılan ve yazılmayan her ne olursa olsun gönülden gönüle bir yol bulur. Yere düşmeksizin sinelerde saklanır. Gıyaben söylenirse dua olur. Vicahen söylenirse gül destesi olur.

Keşke daha fazla yazabilseydim. Yazabilseydim eğer keşkelerimi de yazardım anlamak isteyen gönüllere…

Belki de veda etmeliyim sizlere. En derinden söylenen kelime ile “El-Veda”.

Yeni Sakarya Gazetesi, 03 Eylül 2008

ibrahimselamet@gmail.com


SAYFA BAŞI

Yazarın diğer yazıları:

KEŞKE
ALİYA SEMPOZYUMU
SAKARYA - BALKAN BULUŞMASI (3)
SAKARYA - BALKAN BULUŞMASI (2)
SAKARYA - BALKAN BULUŞMASI (1)
Aşk olsun
Doğu Bosna'da Ezan Sesleri
Boşnak Gecesi
İyilik Köprüsü SAKVA
Kosova Arnavutları ve Türkçe
Alauddin Medresesi – Kosova
Kosova İslam Birliği
Serdivan
Recep Aco’nun Hikâyesi
Urime Pavaresia e Kosoves
Nasıl bir ülke
Zincirden kolyeler
Başbakan’i dinlerken
CHP ve MHP üzerine
Bosna ve Alija
Şah ve piyonlar
Cumhur’un cevabı
SAÜ Rektörü Sn. Mehmet Durman’a Açık Mektup
Akıl Tutulması
Uludağ Zirve notları (II)
Uludağ Zirve notları (I)
Filistin
Maden Deresi
Kutsal İttifak
Susma Vakti…
“Edeb, ya Hu”!
Sapanca Şiir Akşamları
Başbakan’ın Kosova seferi
Paradoks ülkesi…
Aynadaki yüz…
İkiyüzlü Fransa
Öfke Medeniyeti

   
SAYFA BASI

İbrahim Selamet
KEŞKE
Yakup Yurt
DARBELERLE DOLU 58 YIL
Orhan Aras
Türk Don Juan'ı
Mahmut Aşkar
Ya Uy, Ya Terk Et?..
Ozan Yusuf Polatoğlu
EY 367...
Hidayet Kayaalp
Mumla eriyen umutlar
Hayrettin Çakmak
İkinci yirmiyedi, beşinci Cuma
Yılmaz Kuzucu
İyiye değişim ve beyinlerde haraket
Üzeyir Lokman Çaycı
Bedava
Osman Seçmez
Hayatın gerçek adı: SU
Şefik Kantar
Papa radikallere koz verdi
Nuran Yelkenci
Mutfaktaki İsraf
Haldun Çancı
Kırk Katır Mı, Yoksa, Satırları Paket Mi İstersiniz?
Prof. Dr. İbrahim Ortaş
Üniversite: Girmek mi, çıkmak mi zor
Hasan Kayıhan
Farkında mısınız?
Fikret Ekin
Yine İnsan
Ali Kılıçarslan
“Almanca'yı Koruma Yasası” mı?
M. Ali Aladağ
Alman Bastırınca....
Osman Seçmez
Vergi Rekortmenleri…,  TARIM
Prof. Dr. Mehmet Ali KÖRPINAR
Ülkemizden çalınan tarihi eserlerimize sahip çıkalım
Prof. Dr. Ümit Özdağ
12 Eylül Öncesi Hesaplaşması ve Sol Kültürel Terör
Tevfik Abdin
İstanbul’da BENİ HEP ALDATTILAR...
Yakup Yurt
Kısır Döngü veya Kuyruğunu Isıran Yılan
Veli Kalli
Sorunumuz Kuş Gribi Değil
Ayten Kılıçarslan
Türkler şiddet kurbanı
Erhan Türbedar
Kosova’ya İki Yeni Bakanlık Devrediliyor (?)
Dr. Nebil Bozdoğan
Ameliyatsız Yüz Gençleştirmede Son Nokta
Serdar Çelebi
Fransa olayları ve Avrupa’da ‘Yeni Irkçılık’
Yakup Tufan
Fransa’nın İmajı
Sebahattin Çelebi
kadıköy
Mustafa Can
Bayram Gelince Bir Şeyler Olur Bana Canım....
Betül Parlar
Hey du...
Şensel Aşkın
Bilginin/Doğruların Etkinliği
İsmail Tüysüz
Son İki büyük Revulusyonda İstanbul`un Önemi
Halil Gülel
Gerçek Güzellik
Muhsin Ceylan
Berlin’e hayali bir soru
Sizden Biri
Sen neymişsin be abi?
Alperen Çelik
Yeni Vietnam IRAK
İsmail Altıntaş
İslâm Dininin Engellilere Sağladığı Kolaylıklar
Latif Çelik
Ayný acýyý duyanlar en samimi olanlardýr
Fazlı Arabacı
Yaralı bir bilinç