A vitaminini unutmayın! Mevsim meyvesi gibisi yok. Strese son vermenin 15 yolu Kendinizi değil kilonuzu yakın
·  ANASAYFA  
·  AVRUPA HABER  
·  MEDYA  
·  YAZARLAR  
·  SÖYLEŞİ  
·  EKONOMİ  
·  POLİTİKA  
·  SPOR  
·  DÜNYA  
·  KADIN & YAŞAM  
·  SAĞLIK  
·  MUTFAK  
·  ÇOCUKLAR  


  DUYGULAR

     Ayten Kılıçarslan

 

ayten.kilicarslan@web.de




Hilal Sezgin’in Mihriban’ı



Bundan en az 12 yıl önceydi. Almanya’da Türkçe yazanların katıldığı bir edebiyat sohbe
tinde, ‘Almanya’da yaşayan ve yazan Türk kökenli bir yazar, hangi edebiyata eser kazandırmış olur?’ tartışması yapılıyordu. Konu döndü dolaştı Mevlana Celaleddin Rumi’ye geldi. Mevlana’ya herkes sahip çıkıyordu. Ancak eserlerini Farsça yazmıştı ve dünya edebiyatında onun Türklüğünden ziyade Farisiliği biliniyordu. Bu durum, Mevlana’nın Türkiye tarafından sevilmesini ve Türk edebiyatında tanınmasını engellemiyordu.
Ancak ortaya koyduğu eserleri ile Fars edebiyatını zenginleştirmişti.
Mevlana’yı, Goethe Farsça’dan tanımış, Prof. Annemarie Schimmel Farsça üzerinden anlamaya çalışmıştı. O halde Mevlana kimliği ne olursa olsun, Fars edebiyatına katkı yapmış bir mutasavvıftı. Düz bir mantıkla Türk kimliğine yaptığı vurgusuna rağmen Almanca yazan her yazar da tıpkı Mevlana’nın Farsça’ya hizmeti gibi, dilini kulandığı edebiyata hizmet edecekti.
Yine de ben, her yazar yazdığı dile katkı sağlar mı, sorusuna tek kelimeyle ‘evet’ denilemeyeceği kanaatindeyim. Bir dilde yazmak, o dile ve o dilin kullanıldığı düşünce dünyasına aynı oranda katkı sağlamak anlamı taşımaz bence. Burada o dilin ve edebiyat türünün hakkını vermek de en az kullanılan lisan kadar önemlidir. Bunun için yazarın dili nasıl kullandığı, meramını ne kadar yalın anlatabildiği ve kendi mantığı içinde ne kadar tutarlı olduğu da bir o kadar önemlidir. Yazmak için gereken en son şey belki de ilhamdır.

Bir dile eser kazandırabilmek için o dili yaşamak, o dilin inceliklerini kavramak, o dilin kavramlarını kullanarak okuyucunun ufuklara at koşturmasını sağlamak gerekir. Bir dile eser kazandırabilmek için ille de o dile doğmak gerekmez. Acak o dille yoğrulmak, o dili kullanan halkın mantalitesini bilmek ve hissetmek çok önemlidir.

Almanya’da doğan, büyüyen yeni nesiller arasından bu vasıfta tomurcuklar doğuyor. Türkiye’den gelen ilk nesil göçmenler bir yabancı dil olarak kullandıkları Almanca’ya Türk anlayışını da katarak küçümsenemeyecek katkı sağladılar. Şimdi ise kendisini daha da geliştirme şansı yakalamış, Almanca’ya doğmuş bir nesil geliyor. İşte o neslin en parlak ve en fazla gelecek vadeden, en çok desteklenmeyi hak eden ismidir Hilal Sezgin.
Almanca’yı bir edebiyat dili olarak en iyi kullanan kalem üstadlarından Hilal Sezgin; hem Almanca hem de Türkçe’ye doğmuş bir yazar. En çok da keskin zekası ve her iki kültüre olan sağlıklı duruşuyla dikkatleri çekiyor. En son romanı (kendisine göre ilk romanı) “Mihriban pfeift auf Gott” (DUMONT Literatur und Kunst Verlag) bence Alman kamuoyunda oldukça çok ses getirecek.

Almanca kitap okumayı sevenler, hatta ilk kez Almanca bir roman denemek isteyenler için tavsiye edilecek kaç kitap vardır, diye sorarsanız, ilk sıralarda yer alacak bir roman derim. Romanın kahramanlarından Mihriban, tipik Türk kızı imajına çok da uygun sayılmaz. Hele hele Alman kökenli eşi kendisini terkettikten sonra Allah’ı keşfeden ve dindarlaşan ağabeyinin Mihriban’la olan ilişkisi ve tanrıtanımaz bir anlayışla yetişen küçük kızıyla olan iletişimi de kafalarda yerleşik tipik dindar algısını altüst eder nitelikte. Hilal Sezgin bu romanıyla tabuları yıkma gayreti gütmüyor bence, ancak düşünmeyi öğretme ve insanı dar kalıplardan kurtularak kendisini ve çevresini algılamaya yönlendirme çabasını sezinliyorum. Romandaki figürler ve anlatılan olaylar yaşadıklarımıza o kadar yakın ki, romanın üzerine kurgulandığı bir terör olayını, acaba bu kaç yılında olmuştu da ben kaçırdım, diyerek internette araştırmak isteyeceğinizden eminim. Romanın kurgusunu ve romanı okuyucuya saklıyorum.
Bu romanı kimler okumalı, sorusuna şöyle bir sıralamayla cevap verirdim: Devlet kurumunu tanıdığını düşünen ve derin ilişkilere merakı olanlar, Almanya’daki Müslüman algısından rahatsızlık duyanlar, müslüman algısının doğru olduğunu düşünenler, önyargılarından rahatsızlık duyanlar, önyargılarıyla mutlu olanlar, dil meraklıları, roman hastaları … kısacası gündemi çok meşgul edeceğini düşündüğüm bu kitabı kitap kurtları, gündemi takip eden ve toplumsal olaylara duyarlı okuyucular, mutlaka herkesten önce okumalılar.
Ben çok beğendim.


E-Posta: ayten.kilicarslan@web.de

Yazarın diğer yazıları:

Hilal Sezgin’in Mihriban’ı
Kadın Dindarlığına Hürriyet
Çağdaş Dünyada Kadın Sorunlarına İslami Bakış
Almanya ‘artık vatan’ mı?
Yeni bir skandal!
Buna hakkınız yok
Almanya’nın rotası
Müslüman Kadınlar, Birleşin!
Namus Cinayetleri
Türkler şiddet kurbanı
Almanya yaşlanıyor
A’dan Z’ye plan olsanız ne yazar?
Seçimler ve Azınlık Türk Kadın Hareketi İlişkisi
Göçelim, ancak göçen olmayalım!
Erkekler farklı mı ölür?
8 Mart Dünya Kadınlar Günü
Aman, çifte kavrulmayalım!
Avrupa aydınlanmış da...
Hollanda’da pişti, üzerimize düştü
Kadınlar siyasetin neresinde?
Azınlık Türk kadın hareketi var mı?


SAYFA BASI

Mahmut Aşkar

Kültürel Genetiği Değiştirilen Türk
Kültürel genleriyle oynanmış Türk de, yine Türk olmasına Türk ve Müslüman olmasına müslümandır fakat... Devam

Ayten Kılıçarslan

Hilal Sezgin’in Mihriban’ı
Almanca’yı bir edebiyat dili olarak en iyi kullanan kalem üstadlarından Hilal Sezgin; hem Almanca hem de Türkçe’ye doğmuş bir yazar. Devam

Yakup Yurt

FACEBOOK’TA FİLOZOFİK ETKİLEŞİM…
Şu internet herkesi şair, yazar, entellektüel, sanatsever ve filozof yaptı valla…
Devam

Orhan Aras

BAĞIMSIZLIK RUHU
Proğram bittiğinde hepimiz Azerbaycan doluyduk. Dili dilimizde, sevinci yüreklerimizde, hasreti dudaklarımızda ve geleceğinin aydınlığı da gözlerimizdeydi. Devam

Hidayet Kayaalp

“ÜSTÜNÜZÜ GİYİNİN ÜŞÜRSÜNÜZ”
Artık iş bir “kahraman”a kalmıştı ve mendilden tavşan değil “Gandi Kemal” çıkıverdi... Devam

Prof. Dr. Hacı Duran

Akademinin Gölgesinde Psikolojik Şiddet
Ancak amaç psikolojik şiddet uygulama olunca, muhatapla dalga geçme, onu mantıksız sorularla ezmeye çalışma, bir teknik olarak her zaman uygulanır. Devam

Prof. Dr. Ramazan Demir

“Numaracı” Cumhuriyetçiler...
İktidar ve muhalefetin uyumuyla oluşan bir “kurucu meclis” aracıyla, çoğunluğun “evet” diyebileceği bir çağdaş anayasa yapabilirdi.   
Devam

Ali Kılıçarslan

“Müslümanı Avrupalılaştırmak”
Avrupa’nın mı islamlaştığını, bir başka deyişle müslümanlaşacağını öğrenmek isteyenler, özellikle Almanya Türkleri’nin geleceği hakkında fikir yürütenler, bu kitabı mutlaka okumalılar. Devam

Leman Kuzu

YURTSEVERLER, SÖZÜM SİZE!
Son zamanlarda ülkemizde yaşanan olayları ne şekilde kaleme alacağımı şaşırmış durumdayım ve hatta yazmaya başladıkça içim yanmaktan öteye geçiyor. Devam

Yakup Tufan

NRW SEÇİMLERİ VE TÜRKLER’İN ÖNEMİ
Almanya’da  yaşayan Türkler’in varlığından gerçekten de haberdar mı olundu? Türkler artık kıymetlendi mi?... Devam

Şefik Kantar

Batı cephesi bildiğiniz gibi
İçedönük Alman politikalarının temelinde; Almanlığı ve Alman İslamı’nı dayatma, ne şekilde olursa olsun kabul ettirme düşüncesi yatıyor.
Devam

Nuran Yelkenci

8 Mart Dünya Kadınlar Gününde Müslüman Türk Kadınının Yeri...
Ev ekonomisini en iyi şekilde yönetebilen akıllı, eğitimli bir kadın neden ülkeyi
 yönetemesin?
Devam

Ozan Yusuf Polatoğlu

Bitlis’de 5  Minare  İsviçre’de 4 Minare
İsviçre’nin Müslümanların yaşamadığı çok kenar çevrelerden yüksek oranda minareye hayır oyları çıkmış, yoksa minareyi çok başka bir şey mi sanıyorlar fıkradaki gibi… Devam

Muhsin Ceylan

Eğitim masallı uyum yalanları...
Günümüzdeki uyumla alakalı sıkıntıların sebeplerinin mevcut kanun ve uyugulamalar olduğunu Sayın Bakan bilmez mi? Devam

Üzeyir Lokman Çaycı

Çocuklar bizim!
Gerekirse suç işlenen bölgelere psikologlar, spor öğretmenleri, antrönerler,  spor salonları, kütüphaneler,  götürülmelidir... Devam

Umut Bulut

Kalıbınıza tüküreyim
İnsan olarak en çok da sevdiklerimizden darbe alınca yaralanırız ya, bu yara kolay kolay kabuk tutmaz. Devam

Mehmet Ali Aladağ

Kötüler ve İyiler
Adam doğan güneşe sırtını çevirdi, batacak güneşten yana yüzünü döndü. Devam

Nurdoğan Aktaş

Türkçe Konuşulan Yerler İstanbul’dur

Tofiq Abidin

RAŞİT DEMİRTAŞ a  UĞURLU YOL
 

İsmail Tüysüz

BİZDEN ÖNCE MASALLARIMIZ GELMİŞ

Doğan Tufan

Bizans Oyunlarına dikkat