Bayram
Gelince Bir Şeyler Olur Bana Canım....
“Elini
öperdim toprak sarmasıydı seni anam...Kucaklardım
seni de delicesine baba...Aldırmazdım ilerlemiş
yaşına ve güreş tutardım sevinç dolu.
Bacılarımın gözlerinden öperdim yanımda
olsalardı. Komşumuz Çoban Ali Amcam, anlattıklarını
defalarca da olsa dinlerdim... Ne kadar gerilerde kalmış
çocukluğum. Melet’li Hasan Amcam utangaç tavrıyla
söze başlayıp “Ortak kurbanımız hazır...Allah
nasip etti bir Bayram’a daha...Sonra nice bayramlara canlarım,”
derdi o zamanlar. O zamanların dondurulmuş anı,
bir fotoğraf karesinde olsun isterdim şimdi...Ama
yok ki..Evet ANA senin resimlerinden birini seçtim
BABAMLA...Seçtim ve masanın ortasına son okuduğum
kitabın üstüne akşamdan yerleştirdim. Bayram
namazından sonra, resimden öpeceğim ellerinizi.Çoban
Ali’yi Hasan Amcam’ı ancak hatıraların
derinliklerinden çıkartarak ruhlarına Fatiha
okuyacağım. Dedemden büyük analarıma .ölülere
bir dua ki, beni yerimden oynatan hatıralara bir bir kavuşacağım.
Uzakmış şimdi kaldığım topraklar
doğduğum diyara...Olsun...Varsın olsun...Ben
oralardan getirdiklerimi saklıyorum gönlümde...Bayram’da
çıkacak ya ona bak sen...Anam yok biliyorum. Babam yok
biliyorum...Doğduğum toprak uzakta biliyorum. Beni
bunlar kahretmez...Ya dostlar neredeler? Bayramlar gelince....Bir
duygu sarar beni...Bir kaç damla yaş gelir de gözlerime
kızarım, danışmadan ani akmalarına...”
Yıl ikibinaltı...Ocak Ayı...Köln bir yerde
bulutlu havanın varlığından sıkılmış
ki...Gökyüzü ay ışığıyla açık
beyaz renge boyanmış...Olamaz...Kışın
tam ortasında, kar tanelerinin yağmak için rüzgara
kanat açacağı zaman...Hatta yağmurun toprak
ananın yüzünü patırtıları ile çınlatacağı
zaman değil mi?
Zaman sayıca yeni bir yıla kavuşunca ve yeni yılın
hemen başına yakın yerde bir bayram çıkıp
gelince, insanın iç hatlarında ve damarlarında
donmuşluk yerini kaynarca akan kana, oradan da heyacana bırakıyor.
Dolu dolu bir heyacan alıp hayalleri ta ötelerden uzak
yarınlara taşıyor. Yaş önemli değil,
çocuklaşıyor insan...Hopur hopur hopluyor,
Karadeniz horonundaki oyuncular misali, duramıyor yerinde.
Bir telefon...Akşam saatleri...Sizin yarın aramızda
olmanız gerek miyor mu? Haber vermediniz...Kurbanlar
kesildi. Aileler toplandı. Çocuklar bekleyişte..
Bayrama buruk girecekler varsa...Kimsesizler yani. Onlara
varacağız. Hastahane ve evlerde büyüklere varacağız...Sizle
yapacağız...
Bir telefon...Hele düşünmediğim bir şey değildi
anlatılanlar...Ziyaret ve
hele bayramda.
Avrupa doyurulmuş midelerin, sıcak evlerin ve
gelecekle çok az kavgalı olan insanların yaşadığı
mekan...Oysa uzak yerlerdekilerin...O debrem sonrasındaki
ağlamayı bile beceremeyenlerin ülkesinden gelen
resimlerdeki donuk bakışlar...Ananın kucağında
ölümün pençesinden kurtulamayan yavrular...Eksi yirmilere
varan sıcaklığın, artık yaşamanın
bir manası yok dedirten çaresizliği...
Bir telefon....Yalnızlığımı paylaşmak
yerine, bayramların mutluluk olduğunu ve sevinçlerin
paylaşılarak artacağını söylemek
yerine, benim kanımı donduran bir konuşmaya
konu açan dert kuyusu...
İşte bir açıklaması çok zor durum. Çözülmesi
kolay olmayan bilmece...
Benim yalnızlığım o kadar önemli değil,
dünyanın bir yarısı dertli. Bir yarısında
savaş...Ölüm gelirken artık bir küçük işaretle
gelmiyor. Açık ve net görüntüde...
Benim bayram öncesi düşündüklerimi başkaları
da düşünür.. Bazıları yazar ve bazıları
anlatır başkalarına...Duraklarda vasıta
bekleyenler, evlerde misafir kabul edenler ve kıraathanelerde
çay içenler arasında sohbetlere konu olur bayram...Köln
şehir...Şehir dolusu Türk...Göçüp gelmiş
Anadolu’dan..
Sıkıntısının arasına ekler bohça
parçası gibi: Göçmenim ya...Göçmenler nasıl
olsa yaralıdır değil mi?...Anlatamadıklarını
içlerine, bir derin yere gömerler de acılı hatıralar
oluşur ya işte.. Ben de böyle bir bayramın
arefesinden bayrama giriş yapmak istedim, der.
Göçmen kendini ikiye böler ...Bilirsiniz, birisi geldiği
topraklarda kalır, bir yarısı da yanında.
Yanında olanların hayrı bitmiştir...Yarım
kalmış töreler. Bozulmuş ananeler..Yıkılmış
umutlar...Eli bastonlu dedeler artık sesi çıkmaz...Hastaneler
dolup taşar...
Telefon...Artık çalma ne olur...Ben zaten bir
haldeyim...Bir başka sevda var olsun içimde diye oturdum
köşeme...Ta gerilerden gelen hatıralara gönül açayım,
dedim. Bir baktım yanımda eşim yok...Ha hatırladım.O
da yok.. O’nu, o geldiğim ülkeye göndermişim. Günüme
teğet geçsin istedim gerçekler ..Dokunmasın şu
an bana...Fakat olmuyor canım...Olmuyor dostum...Zaten
yitmişler varken, zaten en önemlileri toprağa
verilmişken, bir de en yakın evdeşini göndermişsin
bayram zamanı...Elbette afakanlar basar. Evet bir kere
daha öyle olmasın, dedim kendi kendime..
Telefon...Orada birileri yoksul...Orada birileri aç...Orada
birileri savaş ortasında...Bak oralarda birilerinin
kimsesi yok...El açmışlar yaratıcıya
yalvarmaktalar...Elim uzanmayacaktı...Ama edemedim.. Bu söylenilenler
burguntu verdi...Yani ben burada köşemde kendi kendime...
Ses: Ne yapıyorsun delikanlı? Kalın ve doyurucu
ses. Sana selam vermek için ve bayramlaşmak için açtım.
Ama beni çok beklettin...Neredeyse evde yok zannedecektim.
Hani o kasabamızın Pazar camii var ya...Orada işte
namaz kıldığımız zamanı hatırladım...Bayram
namazlarını kıldığımız
camii... Çocukluk hatıralarında kalan zaman parçaları...Yeni
alınan ayakkabıları biribirimize gösterdiğimiz
zamanları hatırladım. Bayram harçlıklarıyla,
sinamaya gittiğimiz şehir sinamasını hatırladım...Seni
de mahrum etmek istemedim. Hatırlandığını
bilesin...Tamam mı kerata...O ses sonra bir parasitle ayrıldı
benden...Allaha ısmarladık diyemedi bile bana...
Evet yarın bayram...Beni bir duygular yumağı
sardı ki, anlatamam...Vicdanım insan olarak rahatsız.İnsanlara
acımaktayım. Bir tarafım yalnız, evdeşim
uzakta...Bir yerde sevince ihtiyacım var...Bu bayramlar
başka...Acı arasında tatlı. Tatlı üstünde
gurbet...Kaderde göçmenlik..
Anlatabildim mi?
Bu bayram Kurban Bayramı işte...Sizleri kucaklıyorum
sımsıkı...Ama gözlerim yaşlı...
SAYFA
BAŞI
Yazarın
diğer
yazıları:
Bayram
Gelince Bir Şeyler Olur Bana Canım....
Ben
Uyumdan Yanayım, Ya siz.........
Akıl...Gönül...Şüphe...Sonra
Hayatın Akışı...
Sen
de Yalnızım mı Diyorsun....
Benzemek
Aynısı Demek mi....
Çağımızın
Dervişe Açık Kapıları Var mı….
Kadın
mı Bırak Gitsin….
Masal
mı Yoksa Bir Hikaye mi …..
Bayramlarda
Beni Kucaklayanlar Olursa....
M
İle M’nin Gölgesi Sohbet Ederken....
Irak’takiler
Ağlarsa Sen Ne yaparsın...
Delilerle
Arkadaşlık 1
Çocuklarımız
Eve Karne Getirmişler....
Uğur
Tarık’tan Alabildiklerim
SAYFA
BASI
|