
Huzur
yazıları
Eş, iş, çocuk, ev, hatta insanın altındaki
araba bile çoğu kez sahibini yansıtır da sözler
ve yazılar yansıtmaz
mı ?
İyi konuşmak iyi düşünmeye bağlı
olduğu gibi, iyi yazı yazabilmekte çok okumaya ve
de fikren zengin
kalabilmeye bağlı. Zihni fukaralıkdan korunma
da insanın mütemadiyen fikir jimnastiği / kilosunda
fikir düellosuyla mümkün (man wünscht sich einen starken
Partner) Ümit
ve motife yüklü huzur yazılarıda ancak yine o
ortamlarda mümkün olabiliyor. Özellikle avrupadaki insanımızı
iyi analiz ederek, kalite ve itibarımızın yükseltilmesine
katkıda bulunan yazarlarımızı
buradan saygıyla selamlıyorum. Onları biz bugün
gereği gibi ödüllendirip onurlandıramasak da tarih
mutlaka yazacak ve nesiller yadedecektir.
Üzüm
bağlarının arasından sabah güneşinin,
ilim sehri Würzburg’u okşadığı bir
cumartesi bugün. Bugün (özel bir gün) şehir merkezi
paytonlarla dolu, her köşede bir dönerci, multi-kultur,
multi-religiös ne çeşit insan ararsan var. Cami de var
kilise de, meyhanelerde, kütüphanelerde, ilim yuvası da
açık, baska yerlerde. Haliyle takılan, şaşıranlarda
var, yükselenlerde..nefsine ve hevasına tapıp
yurdunu yuvasını yıkanlarda var, kanı deli
çağında bile okuyup namaz kılıp oruç
tutanlarda. Tembel yatanlarda var, eğitim yerlerine koşup
çevresine huzur saçanlarda.
Burnu, hatta çene ve dilleri küpeli, kulakları ve kaşı
kürdanlı mı dersin, simsiyah satanist mi ararsın
hepsi yanyana, kimsenin kimseye dönüp baktığı
bile yok.
Elinde aldi torbası, bükülmüş beliyle 40 yılını
burada işe vermiş hacı amcaya da, başı
dimdik yürüyen örtülü üniversiteliye de kimse durup bakmıyor.
Kimsenin birbiriyle problemi yok, herkes tabi halinde, işinde
ve gücünde, herşey uyum ve harmoni içinde
birbirini tamamlıyor adeta.
Bir
saat ailece paytonla yavaş yavaş bütün şehri
gezerken, ne baş ağrısı kaldı ne de
olumsuz haberlerin etkisiyle içime çöreklenen kara bulutlar.
Problemi yukarıdakiler mi çıkarıyordu yoksa
halka, kuşbakışı veya kurbağa
perspektifinden bakanlar mı diye düşündüm yol
boyu onları süzerken.
İkinci tur paytoncuya da veda ettikten sonra şehir kütüphanesine
yöneldik. İkiye giden kızımın
sevdiği
ve sık uğradığı yer burası. Her
yaşa göre oyun, kitap ve cd ler dizilmiş ücretsiz
sizi bekliyor. Annesi günlük gazeteleri okurken o
sevdiği oyunlara, bende yatmadan önce ona okuyacağım
kitaplara yöneldim. İster istemez insanımında
buraları dolduracağı günler hayalimde canlandı.
Niye olmasındı ki, benim insanım
güzel herşeye layık, faydasına inanırsa
amc ye de verir kitaba, okula, dergiye-gazeteye de.
Yeterki bir inansın başka çare ve yol olmadığını
bir bilsin.
Beni
buraya yollayan amcam da; `var git oğlum balık
deryada büyür, korkma ceketimi satar okuturum seni` diyordu
rahmetli. Zira o insanım sahipsiz ve organizesiz olduğu
halde yinede
40 yılda iyi bir örnek sergiledi. Bu kadar eğitimsiz
başka kültürden bir millet olsaydı ya, çoktan
kaybolur veya buraların altını üstüne
getirirdi.
Hep olumsuz görmeyelim kendiyle barışık
olmayan, komşusuyla kavgalı, bölüşmeyi
bilmeyen, hiç farklı kültürden kimse görmemiş
insanlar, akdeniz sıcaklığını ve
kadim tolerans kültürünü tanıdılar. Bu kolay
olmadı tabi, soğuk ve asık suratlara onlarca yıl
dayanmak büyük bir özveri ve sağlam bir inançla mümkündü
ancak.
İşsız
fabrika köşelerinde gavur diye kimse bıçaklanmadı,
çalmadı çırpmadı nankörlük etmediler
yedikleri çanağa.( İstisnalar kaideyi bozmaz) Zira
dedeleri: `gavurun bile ekmeğini yiyen kılıcını
kuşanır` diye öğütlemişti onları.
Evet bugün hava güzel ve iyi şeyler görüyorum ufukta.
olumsuza ve kötüye takılıp kalmamak lazım
onlar her devirde vardi. Biz işimize bakalım ve yürüyelim.Yarın
elbet bizimdir, başka bir yol bilmiyorum.
Ve o güzel kültürün insanları, sizi muhabbetle kucaklıyorum.
Selam, Selam a ta`bi olanlara.
SAYFA
BASI
Yazarın
diğer
yazıları:
Huzur
yazıları
Sağlıklı
değişim
Her
ayrılık
Kimse
sizin yerinize düşünmez
Sözlerin
özünden
Mektup
SAYFA
BASI
|