·  ANASAYFA  
·  AVRUPA HABER  
·  MEDYA  
·  EKONOMI  
·  FIRMALAR  
·  SPOR  
·  YAZARLAR  
·  BASIN ÖZETLERI  
·  COCUKLAR  
·  KADIN & YASAM  
·  BEDAVA POST  
·  DOWNLOAD  
·  TREIBER  
   
   


YENİ YOL
                                                                                    İbrahim Selamet
 
 
info@turkpartner.de



Uludağ Zirve notları (I)

    Cumartesi sabahı 07.00 yola çıkmak üzere evden ayrıldığımda içimde tanımsız bir heyecan yaşıyorum. Uludağ Zirve Denemesi, ekibin çoğunun ilk ciddi dağcılık faaliyeti olacağından dolayı biraz ürkmüyor değilim. Grubun manevi baskısını bütün ağırlığıyla üzerimde hissediyorum.

    2500 rakım üzerine ilk defa çıkacağım. Bünyemin nasıl bir tepki vereceğini kestirmek mümkün değil. Diğer yandan Nuriye ile sık sık bu konuda konuşuyoruz. Kimin akut yiyeceğini dağlara gidince göreceğiz. Umarım ekibimizden hiç kimse problem yaşamaz ve başarıyla evlerimize döneriz.

    Uludağ Zirve denemesi, Ultima Doğa Sporları ve Araştırma Derneğinin şehir dışındaki ilk aktivitesi olacak. Toplam 11 kişiyiz. Neriman- Hasan Sağlam, Mehmet Kör, Aycan Zengin, Osman Mermer, Sinan Demir, Ömer Kara, Arzu Yarkadaş, Hüseyin Yalçınkaya, Nuriye Selamet ve ben.

    İznik içinde bir çay molası verdik. Köy bakkalından sımsıcak köy ekmeği aldım. Keyfimiz yerinde. Volfram madenleri bölgesinde arabadan indik. Âdem kaptan ile Pazar günü akşamüzeri buluşmak üzere burada ayrılıyoruz.

    Grupta liderliği Mehmet Kör yapacak. Ömer Hoca işleri sebebiyle aktiviteye katılmadı. Mehmet ve Aycan body’ler daha önce Uludağ’a gelmişler. Zirve yaptıklarını biliyordum. Ama yanılmışım. Onlar Keşiş Tepe denilen küçük zirveye tırmanmışlar. Böylece yürüyeceğimiz rotayı, aramızda hiç kimsenin bilmediği ortaya çıkmış oldu. Bu da ister istemez beni biraz tedirgin etti ama ekibimizde büyük bir kaynaşma olduğu için sorun etmedik.

    Planımız şuydu. Volfram madenlerinden rotaya girdiğimizde Keşiştepe sapağından güneydoğu istikametinde yürüyüp göller bölgesinde kamp yapmak ve sonrada zirveyi denemek. Planımızın ilk etabını başarıyla geçtik. Ta ki sis bastırıp yanlış bir çığ kulvarına girene kadar…

    Saat: 13.37. Bulunduğumuz nokta 2122m. Yürüyüşe dik bir rampa ile başladık. İlk dik rampaları temkinli ve dikkatlice aştık. Zig zag çizerek aştıktan Uludağ sırtı düzlüğüne çıktık. Hemen Kuzey batı istikametinde Keşiştepe adı verilen Zirve Tepe (2487m.) uzanıyor. Hava açık olduğundan dolayı Küçük Zirveyi çok rahat görüyoruz. Burada kendi aramızda ufak bir fikir alışverişinde bulunduk. Birkaç arkadaş Küçük zirve yaptıktan sonra kamp bölgesine gidelim dedi fakat benim fikrim asıl hedeften sapmamak. Bir an önce kamp alanına ulaşmak ve ardından asıl zirveyi denemek.

    Netice de Küçük Zirveyi dönüş yoluna bırakma kararı aldık. Sanırım gruptaki herkes 2400 metre rakımda kamp yapacağımız göller bölgesini merak ediyor. Aramızda gölleri hiç kimse daha önceden görmemiş. Hepimiz aynı merak ve heyecanla Güneydoğu istikametinde sırt boyunca uzanan patikaya girdik.

    Bu patika yukarıdaki haritada görüldüğü üzere ekibimizi göller ile zirve ayrımına ulaştıracak. Biraz yürüdükten sonra zirveden dönen birkaç kişi ile karşılaştık. Onlar geri dönüyorlar biz ise daha yolun başında sayılırız. Sırt üzerinde yürüdüğümüz patikanın sağına soluna 15- 25 metre mesafelerle iztaşları konulmuş. Bu taş öbeklerine bakarak patikanın hangi yöne kıvrıldığını görebiliyorsunuz. Ama bu taşların asıl amacı sisli havada ortaya çıkıyor. Özellikle sisten dolayı bu sırtta kaybolmak işten değil. İztaşlarını sevdim.

    Sonradan öğrendiğime göre TDF Bursa ekibi, patika boyu uzanan bu taşları döşemiş. Bilmeyen biri için önemsiz bir ayrıntı gibi gelebilir ama dönüş yolunda sis bastırınca Bursa ekibine hepimiz içten teşekkür ettik.

    Takriben 15.30 da patikamız bizleri yol ayrımına ulaştırdı. Aslında zirveyi hemen deneme şansımız var. Zaman yeterli fakat aklimatize sorunu yaşamaktan korkuyoruz. Neticede 30 metre rakımlı Adapazarı’ndan yola çıktıktan birkaç saat sonra tam olarak 2400 metredeyiz.

    Kampımızı kurduktan sonra yükümüz azalacak. Kampı kurunca yemek yemeyi düşünüyorum. Kamp çantalarını çadırlarda bırakarak zirve çantalarımızla ve zaman kalırsa zirveyi denemeye karar verdikten sonra sapaktan sola yani göller bölgesine kıvrılıyoruz.

    Şimdi dağın kuzey yüzüne doğru hafif alçalmaya başladık tahminlerimize göre 30- 45 dk. İçinde gölleri görmeliyiz. Sis daha da kuvvetlendi. İlk tepeyi sağımızda bırakarak karla kaplı yüzeyi dikkatlice geçtik.

    İşte tam burada tecrübesizlik yüzünden hata yaptık. Aslında doğu istikametinde iki tepe arasında yürümemiz gerekirken açıyı fazla verip kuzey yününe kaymışız. Önümüze çıkan ilk düzlükten sonra gölleri görebileceğimiz umuduyla bir vadinin içine girdik. Sis artmaya başladı ve saatimdeki altimetre yüksekliğin gittikçe azaldığını gösteriyor. Bir hata yaptık ama nerede?

    Devam edecek…

SAYFA BAŞI


Yazarın diğer yazıları:

Uludağ Zirve notları (I)
Filistin
Maden Deresi
Kutsal İttifak
Susma Vakti…
“Edeb, ya Hu”!
Sapanca Şiir Akşamları
Başbakan’ın Kosova seferi
Paradoks ülkesi…
Aynadaki yüz…
İkiyüzlü Fransa
Öfke Medeniyeti
 

   
SAYFA BASI

| Ana Sayfa | Haberler| Gazeteler | Ekonomi | Firmalar | Spor | Yazarlar 

Copyright © Mima Datentechnik / Jülicherstr.20 / 52070 Aachen / Deutschland
Tel:
+49 (241) 900 57 50 (pbx)  Fax: +49 (241) 99 777 57  
e-posta:
info@Turkpartner.de
Bu site Mima Datentechnik Internet Servisi tarafýndan hazýrlanmaktadýr

İbrahim Selamet
Uludağ Zirve notları (I) 
Mahmut Aşkar
Senin Bu Duruşun Var Ya...
Nuran Yelkenci
Mutfaktaki İsraf
Hayrettin Çakmak
Konfeti Demokrasi
Haldun Çancı
Kırk Katır Mı, Yoksa, Satırları Paket Mi İstersiniz?
Orhan Aras
Bir roman, bir tesbit ve "Sarı Muallimler"
Prof. Dr. İbrahim Ortaş
Üniversite: Girmek mi, çıkmak mi zor
Şefik Kantar
Bayrak
Osman Seçmez
Herşey çok iyiye gidiyor derken...
Hasan Kayıhan
Farkında mısınız?
Yılmaz Kuzucu
İnternet, gençlik ve biz
M. Ali Aladağ
Sadece Ölü Balıklar mı?
Fikret Ekin
Yine İnsan
Ali Kılıçarslan
“Almanca'yı Koruma Yasası” mı?
Hidayet Kayaalp
Kış Raporu
Prof. Dr. Mehmet Ali KÖRPINAR
Ülkemizden çalınan tarihi eserlerimize sahip çıkalım
Prof. Dr. Ümit Özdağ
12 Eylül Öncesi Hesaplaşması ve Sol Kültürel Terör
Tevfik Abdin
İstanbul’da BENİ HEP ALDATTILAR...
Yakup Yurt
Kısır Döngü veya Kuyruğunu Isıran Yılan
Üzeyir Lokman Çaycı
Yolcular
Veli Kalli
Sorunumuz Kuş Gribi Değil
Ayten Kılıçarslan
Türkler şiddet kurbanı
Erhan Türbedar
Kosova’ya İki Yeni Bakanlık Devrediliyor (?)
Dr. Nebil Bozdoğan
Ameliyatsız Yüz Gençleştirmede Son Nokta
Serdar Çelebi
Fransa olayları ve Avrupa’da ‘Yeni Irkçılık’
Yakup Tufan
Fransa’nın İmajı
Sebahattin Çelebi
kadıköy
Mustafa Can
Bayram Gelince Bir Şeyler Olur Bana Canım....
Betül Parlar
Hey du...
Şensel Aşkın
Bilginin/Doğruların Etkinliği
İsmail Tüysüz
Son İki büyük Revulusyonda İstanbul`un Önemi
Halil Gülel
Gerçek Güzellik
Muhsin Ceylan
Berlin’e hayali bir soru
Ozan Yusuf Polatoğlu
Bir taraf ‘şan’ (!) alıyor
Bir taraf ‘perişan’ oluyor
Sizden Biri
Sen neymişsin be abi?
Alperen Çelik
Yeni Vietnam IRAK
İsmail Altıntaş
İslâm Dininin Engellilere Sağladığı Kolaylıklar
Latif Çelik
Ayný acýyý duyanlar en samimi olanlardýr
Fazlı Arabacı
Yaralı bir bilinç