PENCERE
Nuran Yelkenci
|
|
nuranyelkenci@yahoo.com
|
Yaşama Sevinci
Bazen 7 yaşında, bazen de 70 yaşında olabilmek.
Artık yaşım geçti deyip de kenara çekilen insanlar,
aslında farkında olmadan hızla yaşlanmanın duasını
yapmaktadırlar.
Bu insanların ruh halleri, davranış biçimleri ve kıyafetleri
dahi artık yaşlılığı çağırmaktadır.
İhtiyar doğanlar ve genç yaşlananlar
Hayattan bıkkın, yorgun, hiçbir şeyden zevk alamayan ve
enerjileri henüz 18’inde bitmiş bazı gençlere karşın; 60 -70
yaşlarında “salıncakta sallanmaktan, çizgi film
seyretmekten hatta torunlarıyla evcilik oynamaktan”
büyük keyif alabilen insanları görmek mümkündür... Bu fiziği
olgun, ruh yaşı genç insanların sosyal hayatlarına
baktığımızda, çok daha renkli ve çok daha pozitif
kişilikleri olup, uzun yıllar topluma hizmet ettiklerini
görebiliriz.
İnsanlar “7’sinde neyse, 70’inde de aynı” olmasına
rağmen, sosyal baskılar yüzünden içlerinden geldikleri gibi
davranamazlar… Bana göre olgun insan, gerektiğinde 7
yaşında olan, gerektiğinde 70 yaşında olandır.
Kimi insanlar çok aktif yaradılışları olsa da, kendilerini
baskı altına alarak veya toplumun şartlanmalarından dolayı
kısıtlayarak, yaşlılığı çağrıştıran kalıplara bürünerek;
henüz 20’li yaşlarda kendilerini 60’lı yaşlarında hissetmeye
programlamaktadırlar.
Allah’ın bir mucizesi olan beynimiz, bir bilgisayar programı
gibi çalışmaktadır. Bilincimize neyi programlarsak onu
yaşarız. Çünkü bu düşünce aynı zamanda dua olmaktadır… Yüce
Allah ayette, “dileyene veririm der.” Yani biz bu
dünyada ne olmak istersek, neyin duasını çok yaparsak veya
neyi kendimize çok yakıştırırsak, karakterimizde onu
geliştiririz… Dolayısıyla bu gelişmişlikle tüm hayatımızda,
aile ilişkilerimizde ve sosyal davranışlarımızla onu
yaşarız.
Bazı insanlar karakterlerinin esiri olup, ben buyum, ben
değişemem, ya da bana mı kaldı bu işleri yapmak gibi olumsuz
telkinlerle, daha işin başında beyinlerine bu negatif
düşünceler yüklerler. Sonuç olarak da, onların tüm
düşünceleri duaları olup, istedikleri bu hayatı Allah
onlara yaşatır.
Aslında insanlar karakterlerinin büyük bir kısmını, kendi
kendilerine verdikleri telkinleriyle oluşturmaktadır… Bu
telkinler de aynı zamanda niyetleri ve duaları olmaktadır…
Ve tüm hayatları bu karaktere göre şekillenmektedir.
Herkesin bildiği basit bir örnekle bu telkinlerden sadece
birini açıklamaya çalışalım:
Hastalık hastası olanlar
En çok da orta yaşlarda gözüken bir başka telkin ise,
“hastalık” telkinidir. Henüz otuzlu yaşlarda başlayan bu
hastalık telkinleriyle hayatını geçiren insanlara
baktığımızda; neredeyse tüm hayatları doktor kapılarında
geçtiğini görürsünüz. Çok küçük hastalıkları büyütüp,
günlerce yataktan çıkmayıp kendilerini iyice hastalığın
negatif etkisine bırakarak daha da çok hastalandıkları
görülür.
“Kırklı yaşlarda kalbimde sorun olacak, ellili yaşlarda
menopoz problemleri yaşayacağım, atmışlı yaşlarda kalp,
tansiyon, romatizma” gibi sorunlar yaşayacağım inancıyla
ve korkusuyla yaşayan insanlar; aynen ne düşündülerse öyle
yaşlanmaktadırlar... Yani hastalıkların belli yaşlarda
vücutlarında oluşmasının adeta duasını yapmaktadırlar.
Eskilerin dediği gibi “korktuğum başıma geldi” sözü
aslında çok doğru bir telkindir. İnsan en çok neyden
korkarsa, onunla imtihan olarak Allah bunu ona yaşatır. Yani
korkunuzla yüzleşene kadar, korkularınızdan korkmamayı
öğrenene kadar o olayı veya hastalığı yaşarsınız.
Diğer taraftan kendine çok iyi bakıp sağlıklı beslenen ve
ufak tefek hastalıkları önemsemeyen hatta hasta olsalar da
mecbur kalmadıkları sürece yatmayıp ayakta olmaya gayret
eden insanların hayatlarına baktığımızda; 50- 60 yaşlarında
dahi bir iki kez doktora gittiklerini görebilirsiniz… Çünkü
onlar sağlıklı olmanın niyetini, eylemini ve fiili duasını
yapmaktadırlar.
Unutulmaması gereken bir başka gerçek ise ruh, düşünce ve
bedenin bir bütün olduğudur.
Dolayısıyla hastalıklarımızı kafamıza takmadığımızda,
günlük hayatımızdaki işlerimizi aksatmadığımızda ve
hastalıkları ayakta geçirdiğimizde; daha kolay iyileşmemiz
mümkün olmaktadır…
Yaşlılığı çağıran bazı telkinleri şöyle sıralayabiliriz:
-Ben artık olgun bir insanım, fazla aktif olamam,
dolayısıyla benim aklım bu işleri fazla almaz.
-Benim kafama bu yaştan sonra hiçbir şey girmez.
-Ben artık evli ve çocuklu bir insanım, bana çocukça
davranışlar yakışmaz.
-İçim çok genç olmasına rağmen, ben artık çocuklarımla veya
torunlarımla oyun oynayamam.
-Benim yaşım geçti artık, sonra herkes bana ne der.
-Atık yaşım 40 oldu, spor kıyafetler bana yakışmaz. Ben
artık olgun gösteren kıyafetler giymeliyim.
-Oysa vücudu müsait olup da, yerine göre giyinmesini ve
yakıştırmasını bilen her insana, her yaşın kıyafetleri
yakışır.
-Olgun insan; her yaşa ayak uydurabilen çok yönlü insandır.
-Olgun insan; çok ciddi konularda sohbet etmesine karşın,
fıkra ve masal da anlatabilendir.
-Olgun insan; salıncağa binip torunlarıyla oynayabilendir.
-Olgun insan; büyükle büyük, küçükle küçük olandır ve çocuk
ruhunu kaybetmeyendir.
-Olgun insan; gerektiğinde olgun, gerektiğinde çocuk olup,
kişiliğindeki kaliteyle öne çıkandır.
SAYFA
BAŞI
www.nuranyelkenci.com
Yazarın
diğer
yazıları:
Yaşama
Sevinci
Mutfaktaki
İsraf
Varoşlardan
sosyeteye İstanbul
Sen
de Haklısın, Sen de Haklısın, Sen de!
Benim
Duam
Yasakları
Yasaklamak
Filistin’in
Göz Yaşları
Peygamberleri
Rahat Bırakın
Noel
ve Yilbaşı Kutlamaları
Hayal
Gücü Sınırlarının Ötesinde...
Bin
Aydan Daha Hayırlı Olan, Ramazan Ayı
İffetli
Müslüman Türk Kadını ve Örtünme
İnsanın
En Büyük Düşmanı Şeytan
Duada
kararlı olmak
Kuran’da
selamlaşmanın önemi
Allah,
İnsanı hastalıkla da sınar
Haset
ve Kıskançlık
Kilitli
Kapıların Ardındaki Sonsuz Hayat , Cehennem
Sahte
Dünyanın Acıları
Tarihten
Günümüze Sahte Dindarlar
Şeytan
Detayda Gizlidir
İnançla
Gelen Ruh Sağlığı ve Huzur
İnanca
Çağıran Davetler
Hayırlarda
Yarışmak
Zaman
Tüketen Ev Hanımları
Sebeplerdeki
sırlar
Herşeyde
Hayır Görmek
Pişman
Olmadan Önce
Örnek
Müslüman Kadın
Hz. Meryem
Tüm
annelerin, anneler gününü kutluyorum
İnsanları
sinsice kıskacına alan Adamlık dini
Derin
Düşünmek
2005
Dünya Kadın Yürüyüşünde, Müslüman Türk Kadınının
Yeri
SAYFA
BASI
|