
Şah ve piyonlar
Mevlana Hazretleri “Ağaçlara su vermek adalet, dikene su
vermekse zulümdür. Adalet bir nimeti yerine koymaktır. Her
köke su vermeyi uygun sanma” buyurmuş. Anladım.
İnsan, “Hazreti insan” olamadığı müddetçe sorunlar
bitmez. İmtihan süreci her geçen gün insana yeni bir şeyler
öğretir.
Aday listeleri, seçimler, hesaplar, entrikalar, hırçın ve
hesapçı mücadeleler, riya, kibir, menfaat ilişkileri, adam
kullanmalar ve hayal kırıklıkları halen devam ettiğine göre,
ilkeli insanların tek çözüm yolu “insanı yeniden ihya ve
inşa” etmektir.
Siyaset yapanların seçimler öncesinde işine yarayacak olan
bazı düşüncelerimi tekrar etmekte fayda görüyorum.
Ahlak ile iktidar
birbirini tamamlaması gerekirken maalesef günümüzde tamamen
ayrışma noktasına gelmiş/getirilmiştir. “Ahlak” ve “iktidar”
çatışmasında kişisel sorumluluğumuz “ahlaki”
davranmaktır.
Siyasette fazla tevazu göstermek bazı
insanları yanlışa iter. Ve sizi olmadığınız noktaya
hapsetmek isterler. Kontrol edememekten korkarlar, birlikte
çalışmak istemezler. Binlerce bahaneleri vardır sizinle bir
arada olmamak için. Aslında gizlenen asıl şey sizin
potansiyel bir rakip ve belki de “turnusol kâğıdı”
olmanızdır…
Hakikate ve onu dile getirenlere
katlanmak zordur. Hesap yapanlar ve kalplerinde ikircikli
hesabı olanlar yanlarında şahit istemezler.
Sizinle aynı safta
kardeşlik türküleri okuyanlara sorun. “Menfaat” ile “ideal”
çakışırsa neyi tercih edecekler. Gerçek dostlukları sıradan
arkadaşlıklardan ayıran budur. Ateş aranıza girmiştir artık.
Altın ile bakır ayrılmaya başlar.
Siyasi birliktelikler samimi görünür.
Birlik beraberlik fotoğrafları verilir kamuoyuna. Ama adı
konulmamış “kırmızı bir hat” gizlidir fotoğraf
karelerinde. Siz aldanırsınız, aranızda bir sınır yok
zannedersiniz.
Yıllar boyu aynı
türküleri söyleyen insanlara güvenip hizmete talip
olursunuz, yönetimi paylaşmak istersiniz. Davanıza,
partinize, kentinize hizmet etmek istersiniz. İşte o zaman
tek taraflı olarak konulmuş “sınır”ın varlığını
hissedersiniz.
Sınırlı sayıdaki koltuk ve sıfatlar herkese yetmez.
Ayıklamak gerekir birilerini. Siz ya ayıklanan ya da
ayıklayan olursunuz.
Üçüncü bir yolu hatırlatan birilerinin varlığı tahammül
edilemez bir çiledir. İnsan harcamak, bozuk para harcamak
gibidir. “Adam harcamaya” itiraz ederseniz, cevap
hazırdır. Siyasetin doğası budur ve herkes öyle yapmaktadır.
Birileri pulman koltuklarda iktidarın keyfini sürerken,
muhalifler, intikam saatini beklerler. Arada ezilip giden “ahlak,
ehliyet ve liyakattir” aslında.
“Adil siyaset” sümen altına itilir. Gündem çok
yoğundur. Görüş ve etki alanından uzaklaştırılması gereken
alaylılar, baldırı çıplaklar, zayıflar ve Molla Kasım’lar
vardır.
“Bir kavme olan kininiz sizi adaletsizlik yapmaya sevk
etmesin” hakikati satırlarda kalmıştır.
Siyaset yapmanın dili değişmeye başlamıştır artık. “Paralı,
uyumlu ve yakışıklı” olmak değer kazanmıştır. Halka
hizmet, Hakk’a hizmet iken, “Hakk”; aradan çekilmiş
geriye sadece halk ve yöneticiler kalmıştır.
Kurt yöneticiler, binlerce kuzu içerisinde mutlu ve müreffeh
bir hayat sürmeye devam etmektedirler. Kuzular, kalabalık
olmalarında rağmen organize olamamışlardır. Eksilen
kuzuların yerine, her nasılsa yenileri bulunmaktadır. “Adil
Çoban” köyden kovulmuştur ne yazık ki…
Siyaset değirmenleri adam öğütmeye devam ediyor. Koltuk
sahipleri, potansiyel rakiplerini değirmenin “öğüten”
taşlarında un ufak etmenin hesaplarını yapmaktalar. Kötüler
çabuk organize olmaya devam ediyorlar. İyiler; kuytu
köşelere, hayallere ve sicillerine mahkûm olmuş durumdalar.
Siyaset ve savaş
meydanında binlerce piyon ilerliyor ama hiçbir zaman “vezir”
olamıyorlar. Şah, piyonlar için gözyaşı döküyor. Vurulan
kurşun askerler için törenler yapılıp, teşkilata bağlılık
yeminleri ediliyor.
Siyasetin satranç tahtasında göz gözü görmüyor. Müttefikler,
muhalifler, efendiler, köleler, kurtlar, kuzular, piyonlar,
vezirler, atlar, kaleler birbirine karışıyor.
Kuzuların sessizliği, piyon fedaları ve kurşun yiyen
askerler, “şah”ın mat olmaması için dua ediyor.
Adil çoban, sürüldüğü dağların yamacından
“adaletsiz muzaffer olunmaz" diye haykırıyor.
Yeni Sakarya
Gazetesi, 09 Haziran 2007
SAYFA
BAŞI
Yazarın diğer yazıları:
Şah
ve piyonlar
Cumhur’un
cevabı
SAÜ
Rektörü Sn. Mehmet Durman’a Açık Mektup
Akıl
Tutulması
Uludağ
Zirve notları (II)
Uludağ
Zirve notları (I)
Filistin
Maden
Deresi
Kutsal
İttifak
Susma
Vakti…
“Edeb,
ya Hu”!
Sapanca
Şiir Akşamları
Başbakan’ın
Kosova seferi
Paradoks
ülkesi…
Aynadaki
yüz…
İkiyüzlü
Fransa
Öfke
Medeniyeti
SAYFA
BASI
|