DÜRBÜN Prof.
Dr. Hacı Duran
|
|
duranhaci@gmail.com
|

Günahların İktidarları
Ana Muhalefet Partisi’nin genel başkanı sayın Baykal’ın
istifası ile sonuçlanan ve bu partide taşların yerinde
oynamasına yol açan hadise, birçok yönden önemli bazı
konuları yeniden tartışmaya açtı. Baykal’ın kendisi bu
hadiseyi bir komplo olarak değerlendirdi. Bu komplonun
siyasi olduğunu, siyasi hesaplar uğruna iffet, hayâ ve ahlak
ilkelerinin çiğnendiğini söyledi. Komplo teknikleri ile
yürütülen siyasetin, yasal düzeni içinden çıkılmaz hale
getirdiğini belirtti. İktidar partisini suçladı ve uzun
süredir genel başkanlığını yaptığı CHP’nin başkanlığından
istifa etti.
CHP’nin genel başkan yardımcısı Yılmaz Ateş ise, malum
kasetle gösterime konan gayrı ahlaki görüntüleri ve CHP’nin
kurultayını aynı bağlama oturttu. CHP kurultayının alçakça
bir ortamda gerçekleştiğini söyledi. Malum olduğu üzere
kurultay kaset görüntülerinin aktörü olan Baykal ve
yandaşlarının tasfiyesi ile sonuçlandı. Ateş’in
açıklamalarından, Baykal’ın tersine konudan sorumlu
olanların hükümet değil, kurultayı Baykal’ı devirme
hareketine dönüştüren parti içi örgütlü güçler olduğu
anlaşılmaktadır.
Kasetteki görüntüler hakkında siyasi yorumlar fazlasıyla
yapıldı. Başbakan sayın Erdoğan ise görüntüleri eşlere
ihanet ve saygısızlık olarak değerlendirdi. Kadın hakları
savunucuları ise konuya bu bağlamda yaklaştı. Böylece
konunun ahlaki ve dini yönü seküler bir değere dönüştü. Konu
iki kişi arasında geçen gayrı meşru bir cinsel ilişki
olmaktan çıktı. Türk siyasetinin belirleyicisi oldu.
Kayıtlı gayrı meşru cinsel ilişkilerin gösteriminden,
CHP’nin genel başkanı olarak çıkan Kılaçdaroğlu’nun
çevresinde inşa edilen söyleme ve oluşturulan imaja
bakıldığında, bambaşka bir manzara ile karşılaşmaktayız.
Sanki kaset komplosu, CHP için yeni bir soluğa dönüşmüş, AK
Parti iktidarına karşı onlara taze bir kan vermiş.
Komplonun komplosu dene bilecek iddiaların arkası da
kesilmiyor. Öte taraftan bazı yazar ve televizyon
konuşmacıları ise, iğrenç görüntülerin iktidar partisini
devirmek için gündeme getirildiğini söylemeye başladı.
Kılıçdaroğlu’nun ekibi ile birlikte CHP’nin başına
getirilmesi ve Baykal’ın tasfiyesi için düzenlenmiş olan bu
kurgu, ilerde mevcut iktidar partisini de tasfiye edecekmiş.
Yukarıda anlatılanların hepsi, iki kişi arasında geçtiği
anlaşılan gayrı meşru bir cinsel münasebetin, medyatik
gösterime konması ile başlamıştır. Gayrı meşru cinsel
münasebetin gösterimi, yukarıda söylenenleri özetlersek, Ana
muhalefet partisi genel başkanı ve yönetiminin değişmesi ile
sonuçlanmıştır. Beklendiği söylenen değişmeler ise bu yeni
yönetimin CHP’yi iktidara taşıyacağı yolundaki umutlardır.
Gandi ve Ecevit kasketi benzetmeleri ise tarihi metaforları,
sembolleri ve nostaljileri cinsel gösterimle inşa edilen bu
yeni iktidar arayışlarını temellendirme çabalarıdır.
Benim asıl üzerinde durmak istediğim konu, mahrem ve gayrı
meşru bir cinsel durumun, gösterimi ve dolaşımının bir
ülkenin iktidar ilişkilerini etkilediğini ve belirlediğini
ortaya koymaktır. Ulrich Beck, Siyasallığın İcadı adlı
eserinde, imgelerin ve metaforların iktidar sağladığından ve
halkı yönetme fırsatları yarattığından bahseder. İktidar
ilişkileri, siyasi çatışmalar ve mevki elde etme savaşları,
düşman imgeler üzerinden yürütülür. Düşman gerçekten nesnel
olarak var değildir. Kurgulanmıştır, muhayyeldir. Ancak
medyatik gösterim ve propaganda aracılığı ile bilinçlerde
somutlaşma etkisi gösterir. Don Kişot’un muhayyel düşmanlara
saldırması kurgusu burada gerçek ve saldırılacak somut bir
gruba dönüşmüştür.
Malum görüntüleri, karşılıklı suçlamaları, koltuk
değişikliklerini ve yeni iktidar arayışlarını bu bağlamda
değerlendirdiğimizde ilginç bir manzara ile karşı karşıya
olduğumuz ortaya çıkmaktadır.
Olup bitenler, geleneksel dil ile ifade edilecek olursa,
ortada işlenen bir cinsel günah vardır. Bu günahı
işleyenlerin kim oldukları malum görüntülerle yeterince
açıktır. Ancak geleneksel değerlere göre günah olan bir
davranış, modern değerlere göre bilindiği gibi her zaman suç
değildir. Hatta Türk Ceza Kanununa göre zinanın suç olmadığı
da açıktır. Bu durumda laik olduklarını, modern olduklarını
ve pozitif yasaların üstünlüğüne inandıklarını her zeminde
savunan CHP’nin seçkinleri, genel başkanlarını geleneğe ve
dini inançlara göre günah olan bir davranıştan dolayı
cezalandırmış oluyorlar. Bu da onların laik ve çağdaş diye
bilinen değerleri henüz tam olarak özümsemediklerine işaret
etmektedir. Çünkü kanuna göre suç olmayan bir davranıştan
dolayı bir insanı cezalandırmak ve linç etmek de suçtur. CHP
delegeleri töreye göre genel başkanlarını ve ekibini linç
etmişlerdir. Partiden tasfiye etmekle cezalandırmışlardır.
Siyasi retoriklere göre kurgulanmış bir töre cinayeti
işlemişlerdir.
Öte taraftan geleneğe göre cinsel günahların ifşası,
gösterime konması ve açıkça konuşulması da günahtır. Bir
mümin cinsel bir günah işlese bile bunu saklamalıdır. İfşa
etmemelidir. Başka insanlar da insanların bu tür günahlarını
araştırmamalıdır, konuşmamalıdır. Çünkü cinsel kabahatlerin
açıklanması, iffetsizliktir, hayâsızlıktır. Zina kendi
başına bir suç olmakla birlikte, zinanın ifşası ve gösterime
konması daha büyük bir suçtur. Dolayısı ile genel
başkanlarının cinsel bir kabahatini kayıt altına alarak
gösterime koyan ve bu gösterimi kendi iktidarları için
araçsal bir değere dönüştüren gruplar, iktidarlarını
başkalarının günahlarına bağlı olarak inşa etmiş oluyorlar.
Baykal olup biteni iffetsizlik ve hayâsızlık olarak
tanımlamakla kendisine atfedilen kabahati saklamaya ve
örtmeye çalışıyor. Onun bu tutumu İmam-ı Gazzali’nin haya
ile ilgili olarak yazdıklarına da uygundur.
Ancak Baykal’ın işlediği günahı gösterime koyarak parti içi
dengeleri değiştirenler ve iktidar hazırlığı yaptıklarını
söyleyenler, geleneğe göre iffetsizliği ve hayâsızlığı
kendileri için bir umuda dönüştürmüş oluyorlar. Yılmaz Ateş,
CHP kurultayının alçakça kurgulanmış bir ortamda
gerçekleştiğini söylemekle bu duruma işaret etmiş
olmaktadır.
Cinsel bir günahın, bir partinin yapısını bu kadar
etkilemesi, beraberinde başka sorunları da gündeme
getirmektedir. Bilindiği gibi, cinsel günahlar yapıları
itibarıyla bireyseldir. Günahı işleyen iki karşı cinsle
ilintilidir. Bu durum en azında geleneksel toplumlarda ve
adaletin kişisel sorumluluklara bağlı olarak uygulandığı
zihniyet dünyasında böyledir. Fakat son zamanlarda medyatik
gösterime konan cinsel günahların kamuoyunca, tamamen
siyasal ve ideolojik bağlamlarla ele alındıklarını ve
konuşulduklarını müşahede etmekteyiz. Bundan dolayı bireysel
günahlar, siyasal birer değere dönüşmektedir.
Araçsallaşmaktadır. CHP’nin bir cinsel günahın gösteriminden
dolayı bu kadar çok değişmesi, yeni sloganlarla kendini
ifade etmesi ve Ecevit’in şapkası gibi tarihi metaforları
propaganda malzemesi yapması bu etkinin boyutlarını gösteren
somut örneklerdir.
Geleneksel değerler, yani cinsel günahlar, bir taraftan
çağdışı olarak görülürken, diğer taraftan çağın siyasal
ilişkilerini belirleyen aktörlere dönüşmektedir. Cinsel
özgürlükleri savunanlar ve cinsel gösterimleri kendileri
için kazanç kapısı olarak gören kapitalist medya patronları
da ilginçtir, bu kayıtlı görüntüleri dolaşımda tutmaktan
hoşlanıyorlar. Bu görüntüleri onlarda kendileri için bir
kazanç kapısı olarak görebiliyorlar. Cinsel günah birileri
için, medyatik ve siyasi linç olurken, birileri için iktidar
kapılarının açılması açısından önemli olmaktadır. Öte
taraftan pornografi sektörü için şehvetin yayılması ve
azamileştirilmesi işlevi görmektedir.
Cinsel günahların iffet ve hayâ bağlamında ele alınmasının
önemi de burada ortaya çıkmaktadır. Çünkü cinsel günahların
aleniyet kazanması, onları siyasallaştırmaktadır,
meşrulaştırmaktadır, araçsallaştırmaktadır. Birilerine yeni
iktidar kapıları açarken, birilerini iktidardan etmektedi.
SAYFA
BAŞI
Yazarın diğer yazıları:
Günahların
İktidarları
Bürokratik
Yargının Fanatikleri
ABD
Saldırılarının Doğası
İsrail'in
Arapları, Ermenistan'ın Türkleri
Zürih
Protokolü ve Soykırım İkonası İnancı
Örümcek
Ağı ve Yargı Gücü
Soykırım
Vahşeti Anıtı Olarak İsrail’in Gazze Katliamı
MUHAYYEL
ERMENİ SOYKIRIM İKONASININ KURBANI OLARAK TÜRKLER
Dazlak
şiddet eylemleri ve Türk hoşgörüsü
SAYFA
BASI
|