|
Hayatın içinden Y
ı l m a z K u z u c u
|
|
yilmazkuzucu@web.de
|

Almanyadaki
yeni neslin tarih bilinci
Kültür; inançlar, değerler, anlamlar, semboller ve
pratikler sistemidir. Tarih de
eşittir kök demek, yani toplumları taşıyan
temel, sosyal bilimlerin belkemiğidir. Dilimizin, dinimizin, geleneklerimizin kısaca bize şahsiyet
bahseden herşeyimizin kökleri eskilerdedir. Geçmişe
bakarak gelecek tayin edilir. Ağaç nasıl köksüz
ayakta duramazsa, insanda öyle. Geçmişe bakarak gelecek
tayın edilir. O yüzden kimlik ve kişilik insanda
tarih bilinciyle orantılıdır.
"Toplumlar da tıpkı insanlar gibi hafızası
/ tarihi olan "organik varlıklar"dır. Nasıl hafızasız insanlar, hayatta
büyük şaşkınlıklar ve sorunlarla boğuşmak
zorunda kalırlarsa, hafızası zayıf olan
toplumlar da karşılaştıkları şokları
anlamakta da, anlamlandırabilmekte de, aşabilme
gücü, kuvveti ve iradesi geliştirebilmekte de büyük
sorunlarla boğuşmaktan kurtulamazlar.
Özgüvenin, basiretin, ferasetin, ufkun ve vizyonun en
önemli kaynağı tarihî ve kültürel hafızadır.
Tarihî ve kültürel hafızası olmayan toplumların
toplumsal hafızaları da olamaz.
Dolayısıyla bir toplumun, kendi olabilmesi,
varolabilmesinin ve varlığını her hâl ve
şartta sürdürebilmesinin olmazsa olmaz şartıdır.
Kendi olamayan toplumlar, başkaları da olamazlar;
sadece başkalarının maskarası, zamparası
ve karikatürü olabilirler. Bu da bir topumun yok olması
demektir.
Kendi olmak, özgürleşebilmenin temel şartıdır.
Kendi olmak, güçlü bir tarihî ve kültürel hafızaya
sahip olabilmekle mümkün olabilir. Güçlü, köklü ve
derinlikli bir tarihsel ve kültürel hafızaya sahip
olmayan toplumların, özgüven sahibi olabilmeleri,
geleceğe güvenle ve komplekssiz bakabilmeleri, emîn adımlarla
yürüyebilmeleri imkânsızdır.“
İnsanlığa yüzlerce yıl medeniyet nedir
gösteren bir millet kendini yeni nesillere anlatamazsa suç
kimin?
Yüzbinlerce çocuğumuzun burada kendi tarihini okul
kitaplarından (her hafta) okuyamadan büyüdüğü acı
bir gercek. Tek tesellimiz az-cok faziletli bir aile eğitimi
almış Türkiyeden gelen anne ve babaların
evlatlarına anlatabildikleridir.
Eğer burada lise sona kadar gelmiş bir genç:
“Bizim tanınmış filozof, şair ve fikir
adamlarımız var mı ?“
diye soruyorsa burada
anne babanında yetersiz kaldığı
görülmektedir.
Buna da tez elden çareler üretilmelidir. Peki kim üstlenecek bunu?
Sivil toplum kuruluşları devletten, onun başındakilerde
sorumlu birimlerden (şayet oluşturulabilmişse)
beklemeye devam ederken, bunlardan mahrum yetişen
onbinlerce gencimizin vebalini kim yüklenecek. (Acilen bir
Yurtdışı Türkler Bakanlığı
kurulmalıdır.)
Velhasıl meseleye vakıf herkes sorumludur hemde
birinci derecede. Biz istemeden birilerinin bizim için birşeyler
yapabileceğini de sanmıyorum.
O güzelim binalar sırf namaz kılmak, tv bakıp
çay icmek icin olmamalıdır değil mi? Eğitici
tarihi-dokumentar filmler
temin edilmeli, bir yandan almanca tarih kitapları hazırlanırken,
bir yandan da gencleri derneklere toplayarak konunun uzmanlarına
ders ve seminer verdirilmelidir. (Sanırım sayın
Latif Celik bu konuda size yardımcı olabilir.)
Mesela “ilim kendin bilmektir, sen kendini bilmezsen ya nice
okumaktır“ diyen Yunus Emre´yi
bir mısra ile
anlatabilir misiniz? Fatih´in ilme saygı, merhamet, hoşgörü
ve adaletini..
Mehmet Akif´in “asrın idrakine anlatmalıyız
dediği değerleri…
Mavlana´nın Mesnevisini onların anlayacağı
dilde nasıl sunarız.
Gazali´yi, Ali Kuşcu´yu, Namık Kemali, Canakkaleyi,
Dumlupınarı… Velhasıl sanlı bir tarihin
şeref levhalarını onlara nasıl gösteririz?
Gelin fikir gelistirelim, kafa yoralım. Unutmayalım,
çareyi arayanlar ancak bulanlardır.
Selam size
SAYFA
BASI
Yazarın
diğer
yazıları:
Almanyadaki
yeni neslin tarih bilinci
„Çocuk
kuyuya düşmeden“
Aşk
gibi okumak
Güzel
bir yazı
Bireyselleşmenin
sessiz depremleri
Herseye
rağmen
Batıdan
bir iç muhasebe
Huzur
yazıları
Sağlıklı
değişim
Her
ayrılık
Kimse
sizin yerinize düşünmez
Sözlerin
özünden
Mektup
SAYFA
BASI
|
|
|