A vitaminini unutmayın! Mevsim meyvesi gibisi yok. Strese son vermenin 15 yolu

Kendinizi değil kilonuzu yakın

·  ANASAYFA  
·  AVRUPA HABER  
·  MEDYA  
·  EKONOMI  
·  FIRMALAR  
·  SPOR  
·  YAZARLAR  
·  BASIN ÖZETLERI  
·  COCUKLAR  
·  KADIN & YASAM  
·  BEDAVA POST  
·  DOWNLOAD  
·  TREIBER  
   
   


YENİ YOL
                                                                                    İbrahim Selamet
 
 
info@turkpartner.de



NASIL BİR ÜLKE?

Nihayet beklenen oldu. Türkiye normalleşme sürecine girdi. Millet mutabakatı derken “kurumsal” mutabakat zamanı geldi. Milletin ikinci kez verdiği iktidar yetkisinin amacı özlenen ve beklenen değişim talebinin kesintiye uğratılmamasıdır.  Şimdi kalkınmayla beraber, sosyal adaletin tesis edilme zamanı.

Abdullah Gül’ün, Cumhurbaşkanı seçilmesiyle Türkiye parlak ve yeni bir döneme girdi. Yeni dönemin en önemli adımlarından biri “Sivil Anayasa” olacaktır. 12 Eylül gölgesinde hazırlanan çatık kaşlı darbe anayasasından nihayet kurtulacağız.

Ülkemin geleceğine dair ümit ve beklentilerim yığınla birikmiş. Nasıl bir ülke istediğim bana sorulsaydı cevaplarım aşağıdaki gibi olurdu.  

Daha sivil, daha özgür, daha demokratik ve daha müreffeh bir ülke istiyorum.

Birleşmiş Milletler arasında en kısa zamanda “veto hakkı”na sahip olması gereken bir ülke. Avrupa Birliği’ne tam üye olması gereken aynı zamanda İslam ülkelerinin savruk görüntüsünü derleyip toparlayacak lider bir ülke.

Uçak gemileri olan, silahını kendi üretebilen, milletine değil düşmana korku veren, vatan evlatlarının içtenlik ve sevgiyle komutanım ve ordum diyebildiği bir ordusu olan ülke.

Askerlerin siyasi demeç vermeyip, sadece asli görevini yaptığı, evladını ziyarete giden başörtülü annelerin ve sakallı babaların nizamiye kapısından geri çevrilmediği bir ülke.

İnanç özgürlüğünün gerçek anlamda kutsal olduğu, inancından dolayı kimsenin kınanmadığı, horlanmadığı, cezalandırılmadığı, temel insani hak ve hürriyetlerin devlet tarafından titizlikle korunduğu bir ülke.

Düşüncesinden dolayı kimsenin hapse atılmadığı bir ülke istiyorum. “Düşünce ve fikir suçlusu” kavramının literatürden ebediyen silindiği bir özgürlük ülkesi. İnsanlık dışı bir suç ve günah olan “işkence”nin yaşanmadığı, arızalı ruhların işkence imkânı bulamadığı boşluksuz, yorumsuz ve hukukun gerçek anlamda üstün olduğu bir ülke.

Milletin akıl ve ruh sağlığını bozmayan kaliteli ve düzeyli yayınların yapıldığı, ahlak dışı ve saçma sapan yarışma programlarının prim yapmadığı bir ülke. Haberine yorum katmayan, halkın değerlerine hakaret etmeyen, özgür ve evrensel gazetecilik anlayışının hâkim olduğu bir ülke.

Irkçılık yapılmayan, herkesin özgürce fikirlerini söylediği tek bayrak, tek vatan, tek millet ülküsünde birleşebilen bir ülke.

Edirne’den Ardahan’a bütün illerin coğrafi olarak değil, ruhi anlamda bir bütün hissedildiği ve kardeşlik türkülerinin söylendiği bir ülke.

Ankara’nın doğusunun en az batısı kadar kalkındığı, fabrika bacalarının ülkenin her yanında tüttüğü, gelirin adil dağıtıldığı gerçek anlamda sosyal devlet olan bir ülke.

Terörün tarihe karıştığı, terör belasına harcanan paraların eğitim, sağlık ve kalkınma için harcandığı tam güvenli bir ülke.

YÖK ve benzeri arkaik kurumların lağvedilerek tarihe karıştığı, devlet kurumlarının açık, şeffaf ve tam demokratik olduğu, kurumların değil, insanın kutsal olduğu bir ülke.

İdeolojik dayatmalar ve Kemalizm’den değil, bilim, sanat, kültür ve evrensel değerlerden beslenen sadece ve sadece “fikir ve bilim yuvası” olan, akademik çalışmaları dünyada yankı bulan, özgür düşünceyi besleyen üniversitelerin ülkesi.

Üniversitelerde uygulanan başörtüsü yasağının kaldırıldığı, katsayı saçmalığının olmadığı, meslek lisesi mezunlarının diğer liselerle fırsatta eşit olduğu bir ülke.

Azgın azınlığın; makul çoğunluğa tahakküm etmeye kalkışmadığı, çoğunlukta olanların azınlıkların temel hak ve hürriyetlerine saygı duyduğu, toplumsal renklerin kavga sebebi olmadığı bir ülke.

Kompleks ve korkulara yabancı, özgüveni yüksek, dünya kültürlerini bilen, ülkesinin değerlerini evrensel boyuta taşıyabilecek donanım ve bilgi birikimine sahip çocukların yetiştiği bir ülke istiyorum. En az iki yabancı dil konuşan, bilginin şımartmadığı, ilim, irfan, ahlak ve edeb sahibi görgülü nesiller yetiştiren bir ülke.

Kazaların en az olduğu, trafik ışıklarında ve şehrin sokaklarında gereksiz yere kornaların çalmadığı, gürültüsü az ama görgüsü ve hoşgörüsü çok bir ülke.

Devlet imkânlarının “emanet” olduğunu bilen, yetimi koruyan, öksüzü doyuran, sessizlerin sesi, kimsesizlerin kimi olan yönetim anlayışının hâkim olduğu bir ülke.

Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Başbakanın yüreğindeki acıyı biliyoruz. Bizler yıllar boyu sabrettik ve dua ettik. Şimdi elini uzatıp hamle yapması gereken devletin ve hükümetin ta kendisidir. Ümit ve beklentilerin gereğini yapmak için artık mazeret kalmamıştır.

Kendimizden geçtik. Çocuklarımız için daha güzel bir ülke istiyoruz.

Yeni Sakarya Gazetesi, 12 Eylül 2007

SAYFA BAŞI


Yazarın diğer yazıları:

Nasıl bir ülke
Zincirden kolyeler
Başbakan’i dinlerken
CHP ve MHP üzerine
Bosna ve Alija
Şah ve piyonlar
Cumhur’un cevabı
SAÜ Rektörü Sn. Mehmet Durman’a Açık Mektup
Akıl Tutulması
Uludağ Zirve notları (II)
Uludağ Zirve notları (I)
Filistin
Maden Deresi
Kutsal İttifak
Susma Vakti…
“Edeb, ya Hu”!
Sapanca Şiir Akşamları
Başbakan’ın Kosova seferi
Paradoks ülkesi…
Aynadaki yüz…
İkiyüzlü Fransa
Öfke Medeniyeti
 

   
SAYFA BASI

| Ana Sayfa | Haberler| Gazeteler | Ekonomi | Firmalar | Spor | Yazarlar 

Copyright © Mima Datentechnik / Jülicherstr.20 / 52070 Aachen / Deutschland
Tel:
+49 (241) 900 57 50 (pbx)  Fax: +49 (241) 99 777 57  
e-posta:
info@Turkpartner.de
Bu site Mima Datentechnik Internet Servisi tarafýndan hazýrlanmaktadýr

İbrahim Selamet
Zincirden kolyeler
Mahmut Aşkar
Ya Uy, Ya Terk Et?..
Orhan Aras
Türk Don Juan'ı
Hidayet Kayaalp
Mumla eriyen umutlar
Hayrettin Çakmak
İkinci yirmiyedi, beşinci Cuma
Yılmaz Kuzucu
İyiye değişim ve beyinlerde haraket
Üzeyir Lokman Çaycı
Bedava
Osman Seçmez
Hayatın gerçek adı: SU
Şefik Kantar
Papa radikallere koz verdi
Nuran Yelkenci
Mutfaktaki İsraf
Haldun Çancı
Kırk Katır Mı, Yoksa, Satırları Paket Mi İstersiniz?
Prof. Dr. İbrahim Ortaş
Üniversite: Girmek mi, çıkmak mi zor
Hasan Kayıhan
Farkında mısınız?
M. Ali Aladağ
Sadece Ölü Balıklar mı?
Fikret Ekin
Yine İnsan
Ali Kılıçarslan
“Almanca'yı Koruma Yasası” mı?
Prof. Dr. Mehmet Ali KÖRPINAR
Ülkemizden çalınan tarihi eserlerimize sahip çıkalım
Prof. Dr. Ümit Özdağ
12 Eylül Öncesi Hesaplaşması ve Sol Kültürel Terör
Tevfik Abdin
İstanbul’da BENİ HEP ALDATTILAR...
Yakup Yurt
Kısır Döngü veya Kuyruğunu Isıran Yılan
Veli Kalli
Sorunumuz Kuş Gribi Değil
Ayten Kılıçarslan
Türkler şiddet kurbanı
Erhan Türbedar
Kosova’ya İki Yeni Bakanlık Devrediliyor (?)
Dr. Nebil Bozdoğan
Ameliyatsız Yüz Gençleştirmede Son Nokta
Serdar Çelebi
Fransa olayları ve Avrupa’da ‘Yeni Irkçılık’
Yakup Tufan
Fransa’nın İmajı
Sebahattin Çelebi
kadıköy
Mustafa Can
Bayram Gelince Bir Şeyler Olur Bana Canım....
Betül Parlar
Hey du...
Şensel Aşkın
Bilginin/Doğruların Etkinliği
İsmail Tüysüz
Son İki büyük Revulusyonda İstanbul`un Önemi
Halil Gülel
Gerçek Güzellik
Muhsin Ceylan
Berlin’e hayali bir soru
Ozan Yusuf Polatoğlu
Bir taraf ‘şan’ (!) alıyor
Bir taraf ‘perişan’ oluyor
Sizden Biri
Sen neymişsin be abi?
Alperen Çelik
Yeni Vietnam IRAK
İsmail Altıntaş
İslâm Dininin Engellilere Sağladığı Kolaylıklar
Latif Çelik
Ayný acýyý duyanlar en samimi olanlardýr
Fazlı Arabacı
Yaralı bir bilinç