·  ANASAYFA  
·  AVRUPA HABER  
·  MEDYA  
·  EKONOMI  
·  FIRMALAR  
·  SPOR  
·  YAZARLAR  
·  BASIN ÖZETLERI  
·  COCUKLAR  
·  KADIN & YASAM  
·  BEDAVA POST  
·  DOWNLOAD  
·  TREIBER  
   
   


  BRÜKSEL MEKTUBU

               Yakup YURT

 

yakup.yurt@skynet.be


KISIR DÖNGÜ VEYA KENDİ KUYRUĞUNU ISIRAN YILAN

Satış, satış, satış. Varsa yoksa satış. Evrensel bir saplantı haline geldi. Herkes neyi varsa satıyor.

Peki kime? İşte o pek belli değil. Yani belli ama değil kabilinden. Sermaye şirketlerinde hisse sahibi olan anonim gerçek veya tüzel kişilerle, bunların bir araya gelerek kurdukları çoğunlukla çokuluslu çıkar kumpanyalarına.

Tüm dünya ülkelerindeki varlıklı azınlıklar,  dil, din, kültür ve uluslar üstü/ötesi ortaklıklarında birbirine kıyak çekerken; yoksullar da çırpınıyorlar vıyak vıyak. "Adaletin bu mu dünya?"

Ve bütün bunlar nerede oluyor?
Herkesin gözleri önünde, tamamen medyatik bir ortamda, demokrasi, insan hakları, ifade özgürlüğü, hoşgörü, dinler ve medeniyetler arası diyalog, çoğulculuk nutukları atılan iki yüzlü dünyamızda.

Hikaye hep aynı.
Globalleşme sürecindeymişiz. Ondan kaçış mümkün değilmiş. Direnmeye çalışırsan marjinal veya dinozor olurmuşsun. Jakobenlikle suçlarlar, statükocu derlermiş, şap gibi yanarmışsın. Yani mevcut durumu koruma gayreti içinde olmak racona uymazmış. Gelişerek değişmek zorundaymışız yani kısacası … Çok okumuş, büyük enteller öyle buyuruyorlar!

Bu acımasız uluslararası rekabet ortamında hata yapma hakkınız ve lüksünüz yok. Yarım başarılar bile başarısızlık sayılıyor. Sistemde af sözcüğüne yer yok. Ya satacaksın, ya satacaksın ona göre. Yoksa… yeniden yapılanmalar, giderek büyüyen işsizler ordusu, ucuz emek ve düşük maliyet adına yaşanan şirket göçleri olur gidersin valla okkanın altına…

Çağımızın ileri teknolojileri öylesine karmaşık bir çelişkinin içine attıki insanlık alemini, hiç kimse önünü göremiyor. Sadece aptalca büyümekten başka mantık tanımayan uluslararası sermayeden insana saygı, yani bir nevi duygusallık ya da maneviyat bekler hale getirdiler hepimizi.

İnsancıklar lüks tüketim sarmalında kıvranıp duruyorlar. Bir binek otomobil bir Belçikalı ailenin yıllık bütçesinin % 13'ünü yutuyor. Arz-talep dengesini yaşatmak adına tüm insani değerler pazarlama (marketing) konusu günümüzde. Tam bir kısır döngü. İşverenler şaşkın, işçiler ve sendikalar çaresiz. Tanınmış üniversitelerin iktisat fakültelerini birincilikle bitirmiş "süper" beyinlerin dilindeki dahiyane bilimsel terminolojiyi bizim köyün çobanı bile ezberledi günümüzde.

Kimse aptal değil. Herkes herşeyin farkında. Elinden oyuncağı veya ağzından emziği alınmış çocuk gibi ağlaşıyor çoğunluk. Herşeyin bir maliyeti olduğunu düşünmüyor narkozlanmış beyinler. Ellerde birer cep telefonu, herkes durmaksızın konuşuyor, her konuda. Sesli, yazılı ve görüntülü olarak. Herkes konuşuyor, ama kimse kimseyi dinlemiyor ve anlamıyor aslında.

Global sistem dedikleri şeyi bir gemiye benzetebiliriz. Arz-talep dengesi tutturulamazsa, yani talep azlığı veya yokluğu sebebiyle (yani işsizlik, züğürtlük, parasızlık, imkansızlık, çaresizlik…) arz tıkanırsa, yani tüketimsizlik nedeniyle üretim elde kalırsa, yani kısacası bu gemi batarsa ne olur? Tayfalar boğulursa, kaptan(lar) boğulmaz mı? Tüketimin ekonomik kalkınmanın ve zenginliğin vazgeçilmez bir ayağı olduğuna itiraz etmiyoruz. Bu satırların yazarı sosyal sistemleri besleyen finans kaynaklarının tüketimden alınan vergilerle sağlandığının bilincinde. Evet ama nereye kadar? "İnceldiği yerden kopsun. Elle gelen düğün bayram. Satmışım anasını ben bu dünyanın. Ölürsem mezarıma gelme istemem…" Teselli edebiyatımız çok zengin ve de tarihinde derinliklerinden gelen kaderciliğimizle çok güzel örtüşüyor.

Evvelden "kemer sıkma" sözü edilirdi, ekonomik kriz dönemlerinde. Şimdi sıkacak kemer kalmadı kimsede. Olanlarda da süs niyetine. O halde "vur patlasın, çal oynasın, çalkala yavrum, çalkala" dönemini yaşatıyor medyamız, sağ olsun. İnsanlar düşünmeye zaman bulamasınlar diye olsa gerek. Kendi kuyruğunu ısıran bir yılana benziyor dünyamız.

Brüksel, 17 Şubat 2006

YAZARIN DİĞER YAZILARI:

Kısır Döngü veya Kuyruğunu Isıran Yılan
Edison lambaya püf dedi!
Her şeye gülünür mü?
Mozart Bugün 250 Yaşında
UĞUR’suz bir günün düşündürdükleri!..
Kurban Bayramı Arifesinde Bazı Görüşler
Epifani Yortusu ve Kral Galetası
şünüyorum, Öyleyse Varım (Descartes)
Yılbaşı Gecesi Yaklaşırken
Ankara-Brüksel Diyaloğu...
BREL en büyük Belçikalı seçildi
Çağdaş Uygarlık Yolları Mayın Döşeli
Adile Naşit: Vazgeçilmez ve bir daha gelmez…
İntihar Komondosu Belçikalı Meryem
Dil ve Aşağılık Duygusu
ÖEK Üçlüsüne Ne Oldu?
Bayram Geldi Neyime
Ramazan Bayramınızı candan kutlarım!...
Ah Mutluluk Ah!..
Değişim, Gelişim ve İlerleme
Sınıftan Atılan "İnkarcı"...
Avrupa, Avrupa, Duy Sesimizi...
La Brabançonne ve İstiklâl Marşı
Darbelerle Dolu 55 Yıl
Tükenen Ömürler
Gurbetten Gelmişim...
Lahey'de Kısa Bir Günden İzlenimler
1950’den Mektup Var…
Nereden geldik, nereye gidiyoruz?
Tutarlılığa Davet
Köprünün altından daha çok sular akacak

   
SAYFA BASI

| Ana Sayfa | Haberler| Gazeteler | Ekonomi | Firmalar | Spor | Yazarlar 

Copyright © Mima Datentechnik / Jülicherstr.20 / 52070 Aachen / Deutschland
Tel:
+49 (241) 900 57 50 (pbx)  Fax: +49 (241) 99 777 57  
e-posta:
info@Turkpartner.de
Bu site Mima Datentechnik Internet Servisi tarafýndan hazýrlanmaktadýr

Yakup Yurt
Kısır Döngü veya Kuyruğunu Isıran Yılan
Fikret Ekin
Oyun İçinde Oyun mu?
Prof. Dr. Ümit Özdağ
Kamuoyu Araştırmaları
Orhan Aras
Çok acıtıyor değil mi?
Haldun Çancı
Bir Filmin Düşündürdükleri
Mahmut Aşkar
Din Milliyetçiliği
Yılmaz Kuzucu
İçimdeki Notlar
Ozan Yusuf Polatoğlu
Vicdan Testi
Hidayet Kayaalp
Eşeklerin Gizemli Dünyası
Hasan Kayıhan
Ben "Hicbir Şey" demiyorum!..
Nuran Yelkenci
Peygamberleri Rahat Bırakın
Üzeyir Lokman  Çaycı
Yolcular
M. Ali Aladağ
Çağdaş Yobazlar
Prof. Dr. İbrahim Ortaş
Kuş Gribi ve Bilime Verdiğimiz Önem
Veli Kalli
Sorunumuz Kuş Gribi Değil
Şefik Kantar
Ey Alman, Titre ve Kendine Dön !
İsmail Tüysüz
”Avrupa’nın Anası Anadolu” Konferansına İlgi Büyüktü
Prof. Dr. Mehmet Ali KÖRPINAR
Enerjimizi Ulusal Sorunlarımızın Çözümüne Harcayalım
Ayten Kılıçarslan
Türkler şiddet kurbanı
Erhan Türbedar
Kosova’ya İki Yeni Bakanlık Devrediliyor (?)
Ali Kılıçarslan
İlk kadın başbakan
Mustafa Can
Ben Uyumdan Yanayım, Ya siz..........
Serdar Çelebi
Fransa olayları ve Avrupa’da ‘Yeni Irkçılık’
Sebahattin Çelebi
kadıköy
Betül Parlar
Hey du...
Şensel Aşkın
Bilginin/Doğruların Etkinliği
Halil Gülel
Gerçek Güzellik
Muhsin Ceylan
Berlin’e hayali bir soru
Dr. Nebil Bozdoğan
Botox zehir mi ilaç mı?
Yakup Tufan
Uyum nedir?
Sizden Biri
Sen neymişsin be abi?
Alperen Çelik
Yeni Vietnam IRAK
İsmail Altıntaş
İslâm Dininin Engellilere Sağladığı Kolaylıklar
Latif Çelik
Ayný acýyý duyanlar en samimi olanlardýr
Fazlı Arabacı
Yaralı bir bilinç