·  ANASAYFA  
·  AVRUPA HABER  
·  MEDYA  
·  EKONOMI  
·  FIRMALAR  
·  SPOR  
·  YAZARLAR  
·  BASIN ÖZETLERI  
·  COCUKLAR  
·  KADIN & YASAM  
·  BEDAVA SMS  
·  BEDAVA POST  
·  DOWNLOAD  
·  TREIBER  
·  CHAT  
·  NETMEETING  
   
   


  ŞÜNCELER

            Hidayet Kayaalp

 
h.kayaalp@web.de



Aşk yolunda bir soylu rehber:  
     Yunus Emre        
 

      Alman Şair Friedrich  Hölderlin’in (1770-1843) “Aklın yaptığı tahribatı ancak şiir tedavi eder” dediği söylenir. Bu sözün ne kadar doğru olduğunu en derinden idrak edebilecek kişilerin günümüz aydınları arasından çıkabileceğini düşünmüşümdür hep... Rehbersiz aklın, cinnet doğuran rahimlerin ideolojiler bünyesinde bulnduğunu farketmesiyle insanlık kendi “kutsal bütünlüğünü” kaybetme aşamasına girmiştir.

Akıl, duygu ve vicdan bütünlüğü içinde dünyaya gelen insana, kendi inkişafını bu değerlerini kullanarak gerçekleştirme fırsatı maalesef çok görülmüştür. Aklın gizemi akıl almaz bir şekilde pompalanıp vicdan timsaha terkedilince, duygu da kendini sağ beyinin labirentlerinde gizleme yolunu seçmiştir.

Duygu, akılla vicdan arasında köprü vazifesi görür. Eğer o köprü vicdana bağlanan kancalarını aşındırmışsa, size rehberlik yapma görevini tam olarak yerine  getiremez ama, yine de size acıyı farkettirme işlevini hep görür. Şayet bu acının izini sürerek duygunun size “seslendiği” alanı yakalıyabilirseniz şiirle tanışmış olrsunuz. Çünkü burası hesap ve kitaptan, hatta her türlü sınırdan azade edilmiş, ( Roger Sprey’in bilimsel tanımıyla) sağ beyin alanıdır. Aklın tahribatını şiirle  tedavi etmeyi başaranalar en azından akıl-duygu bağlantısını  yitirmemiş “nasipli insanlar”dır... Özellikle geçtiğimiz yüzyılın sonuçlarına baktığımızda, ideolejilerin gizemli akvaryumuna hapsolup, işi farkettiklerinde de kafalarını kalın camlara vurarak  kurtulmaya çalışırken,“şizofren” yaftasıyla tımarhaneleri boylamış insanları görürüz.

Burada, bu önemli tesbiti yapan Hölderli’nin yaşamını bilenler tarafından gelecek cidi bir itirazla karşılaşabiliriz ve bu itraz da özetle şu cümlelere bürünerek tebarruz edebilir: “Eğer şiir, aklın yaptığı tahribatı tedavi etme gücüne sahipse, kendisi de bir şair olan Hölderlin, neden kendi aklını koruyamamıştır da ömrünün 35 yılını bir marangozun evinde hiç konuşmadan “suskun deli” ünvanıyla geçirmiştir?” . Cevap çok kısa da olabilir, çok uzun da... Biz kısadan gidelim:

Hölderlin,’şiir, aklın tahribatını tedavi’ eder, diyor, aşkın tahribatını değil..!

                        AŞKIN TAHRİBATI OLUR MU?

Evet...Esas konumuz da zaten Aşk ve Yunus Emre’dir. Konu bu bağlamda ele alındığında, ‘Aşkın Tahribatı’nın ne demek olduğunun da ortaya konması  elzem hale gelir. Çünkü, benim açımdan Yunus Emre takipcileri, “anlayanları” ve “ağlayanları” olarak iki sınıfta müteala edilir. Ağlayanların arasına hepimizin girmesinde bir beis yoktur. Onun şiirlerinden oluşmuş ilahiler kulağımızdan bir şekilde girip, değerler hiyerarşimize besin sağlamıştır... O yüzden de, “ Yunus Emre ağlıyanı” olmak bir hafife alınmak değil, tam tersine bir onur vesilesidir. Eğer Yaradan, bu kainattaki kudret tecellilerini bir “nedensenlik” sırrı içinde  tecelli ettiriyorsa; yani, her şey, bir şeyin ya sebebi, ya da sonucu olarak ortaya çıkıyorsa, ben de, Yunusları, Hacı Bektaşları, Mevlanaları, Şeyh Edebalıları çok önemsediğimi söylemek isterim. Bazı keskin (radikal) gürüşlü arkadaşlarımın müstehzi  bakışlarına muhatap olmayı göze alarak söylemek isterim... Resmi ideolejinin, bu değerler üzerinden “uysal vatandaş” üretme projesi olabileceğini  sezmeme rağmen söylemek isterim ...Ve ben şuna inanırım: Anodolu topraklarında bizim değerler sistemimizi beslemiş  bu insanların niyetleri, ahlak, adalet, dürüstlük ve herşeye rağmen paylaşım duygularını da muhafaza ederek ete-kemiğe bürünecektir. Ahmet Altan’ın tabiriyle, ozaman, ne müslümana zulüm kalacaktır, ne de müslümanın zulmü...

Peki,‘Yunus Emren’in anlayanı’ olmak, ne demek?
Bu konudaki düşüncelerimi rafine olmuş şekliyle ileride ele almak istiyorum. Lakin, burada muhtemel ikinci itiraz üzerinde mutlaka durulması gerekir. Şöyle bir itiraz geleceğini düşünüyorum: “Hölderlin bir kadına aşık olmuştu.Yunus Emre ise bir Hak aşığı.. Y.Emre, bu bağlamda ele alındığında zaten avantajlı durumda değil mi?

Konunun netleştirilmeye ihtiyacı var: Konu, İlahi Aşk, beşeri aşk noktasından ele alınmadan önce aşkın da her cephede tahribatı olabileceğini  kabul etmemiz gerekmektedir. Eğer, şiir veya sanatın bir dalında “teselli pınarı” keşfedememiş iseniz veya İlahi Esinti sizin başınızı okşamamışsa, bireysel veya toplumsal travmalar karşısında ‘aklın tahribatı’na maruz kalmanız daha çok muhtemeldir! “Şiir ve sanat, zaten İlahi Esinti’lerin insan zihnini dolaşarak yine insan eliyle forma bürünmesi değil midir?” sorusuna,’evet’ demeye meyyal olsam bile, ben yine de ‘İlahi Esinti’olgusunu ayrı müteala etmekten yanayım. Eğer, ‘sezgi’ ve ‘İlahi Esinti’ algılarımız arasın da bir ayırım yoksa, örneğin, Hölderlin ve Sezai Karakoç arasndaki farkı da kavramakta zorlanırız: Sezai Karakoç’ta  “Mona-Roza’ya aşıktı, hem de, “En güzel türküyü bir kurşun söyler” noktasına dayanmıştı aşkı... Ama o, böylesi bir şittetli  “Aşkın Tahribatı”ndan bile kendisini koruyabilirken, Hölderlin niye bunu başaramadı? Sorunun cevabını, S.Karakoç’un şiir formuna bürünmüş şu dizelerinde bulmak mümkün: “Peygamber çiçeğinin aydınlığında ara/Sana doğru uzanan çaresiz ellerimi/Sırrımı söylüyorum vefakar balıklara/Yalnız onlar tutacak bu dünyada yerimi/Koyuverip telli pullu saçlarını rüzgara/Bir çocuğun ardına düşen heykellerimi/Peygamber çiçeğinin aydınlığında ara...” İşte sezgi ve İlahi Esinti arasındaki fark..! Sezginin direksiyonuna bazen şeytan da geçebilir. İlahi Esinti’ler hep peygamberler kanalıyla bizlere ulaşır.

Meseleyi,Doğu-Batı ekseninde ele almak doğrusu benim de pek hoşuma gider lakin, bizde de Hölderli’nin akibetini yaşamış aşık şairler olmamış değil: Bir tarafıyla, Domaniç Dağlarında Türk asaletinin peşine düşecek kadar yerli, öbür tarafıyla, “Sana Mecnun dediler/Mukaddestir gözümde/ cinnet o günden beri” diyerek, ömrünün son beş yılını konuşmadan geçiren Şüküfe Nihal’i buna örnek göstermek mümkün...

“Aşkın tahribatı” sadece beşeri aşklarda zuhur etmez, İlahi Aşk yolculuğunda da bu tahribata maruz kalınılabiliyor. Bu konuda fazla söz söyliyecek durumda değilim; sadece sonuçları gözlemliyerek vardığım kanaati paylaşacağım: Niyet ne kadar saf ve temiz olursa olsun, imgeler ve nesneler rehberliğinde Aşk yolculuğuna çıkanlar arasndan sözün şehvetine mağlup olup, tahribata uğrayanlar olabiliyor. “Enel Hak” sözüyle  Hallac-ı Mansur, bu “yaralı aşıklar”ın en bilinenidir! Burada ne H.Mansur, ne de Vahdet-i Vücut tartışmasına girecek değilim; ayrıca kendimi bu konuda yetkin de saymam. Lakin günümüz dünyasında çok büyük bir tehlikenin bizi kuşatmakta olduğunu görüyorum... Bu tehlike, benim, “Allahsız manaviyatcılık” dediğim ve mataryalizimden daha tehlikeli bulduğum bir şeydir.Bu gün, “Secret” kitapları ve benzerleriyle bu işi “masum”şekillerde götürüyor gibiler ama, sıkıştklarında veya karşılarıda inançlı bir insan belirdiğinde  bahsi geçen kişi ve ekolleri de referans göstermekten çekinmiyolar! Bu konu üzerinde daha çok, farklı bir zeminde konuşup yazmak gerektiğine inanıyorum. Konumuzla bağlantısı şudur: İşte Yunus Emre’nin rehberliği tam da bu nokta da kendini hissettiriyor.Tüm imgesel ve nesnel tanımlardan uzak,Yaradan’ı hiç bir tarife sığdırmaya kalkmadan sadece ALLAH demek...Yunus Emre bize şiirlernde ve sözlerinde hep bunu hatırlatır.

Özetleyecek olursak,Yunus Emre bir Öz adamıdır...Hep işin özüne aslına yöneldiğini görürüz. Dervişlik onun için “taç ile hırka”değildir. Allah, de.. dürüst ol.. ahlaklı ol... Gönül kırma... “Birtek gönül kırdın ise, o kıldığın namaz değil!”.

Yunus başkalarını da işin Öz’üne davet eder, malumatfuruşluğu bırak, demek ister adeta: “Okudum bildim deme/Çok taat kıldım deme/Eğer Hak bilmez isen/Abes yere gelmektir”

Aşk yolunun soylu rehberinden şu sözleri aktarıp, susmak gerekir!
“Sufilere sohbet gerek, ahilere ahret gerek
Mecnunlara Leyli gerek, bana Seni gerek, Seni...”

Hidayet Kayaalp
28 Eylül 2008    

SAYFA BASI


Yazarın diğer yazıları:

Aşk yolunda bir soylu rehber: Yunus Emre 
SÖZE AYAR VERMEK
KÜRESEL  BÜYÜCÜLÜK
HÜSEYİN  ÜZMEZ’E AÇIK MEKTUP
İNİLTİ
BÖLÜNMÜŞ SEVDA
Sehpaya uygun boyacı mı aranıyor
Mumla eriyen umutlar
Düşünmek farzmıdır?
Demokrasinin çişimi geliyor
Söğüt’ün sevenleri
Kış Raporu
Kasıntı Kütürü
Asrın Belasına Çözüm...
Eşeklerin Gizemli Dünyası
İletişim Kavşağının İşaret Levhaları:İlgi Kalıpları
Ertuğrul Gazi Ve Dursun Fakıh Ve...
Kendimizle İletişim
Övgülerle sövgüler arasında
Değişimin Zihinsel Aşamaları
İletişim kanalları ve farklı davranışlar
NLP ve Biz
Kabaklı köyün ahalisi ve NLP
"Değişim mi, Gelişim mi?"


SAYFA BASI

| Ana Sayfa | Haberler| Gazeteler | Ekonomi | Firmalar | Spor | Yazarlar 

Copyright © Mima Datentechnik / Jülicherstr.20 / 52070 Aachen / Deutschland
Tel:
+49 (241) 900 57 50 (pbx)  Fax: +49 (241) 99 777 57  
e-posta:
info@Turkpartner.de
Bu site Mima Datentechnik Internet Servisi tarafýndan hazýrlanmaktadýr

Hidayet Kayaalp
Aşk yolunda bir soylu rehber: Yunus Emre 
Hayrettin Çakmak
İkinci yirmiyedi, beşinci Cuma
Mahmut Aşkar
Memleket Yine Toz-Duman
Yılmaz Kuzucu
İyiye değişim ve beyinlerde haraket
Üzeyir Lokman Çaycı
Bedava
Yakup Yurt
Bugün 19 Mayıs Gençlik Ve Spor Bayramı (mı)?
Orhan Aras
Tuna nehri akmam, diyor
Nuran Yelkenci
Güçlünün Değil Haklının Sözü
Şefik Kantar
Papa radikallere koz verdi
M. Ali Aladağ
İki Zirve Arasında
Ozan Yusuf Polatoğlu
AMERİKA.. İSRAİL..
Osman Seçmez
Dalgalar kıyıya yaklaşmıştır
Sebahattin Çelebi
Sende şarkılar ölür...
Haldun Çancı
Büyük Karara Doğru
Prof. Dr. Ümit Özdağ
Siyasi ahlak ilkeleri ve yöneticilerimiz!
Haldun Çancı
Büyük Karara Doğru
Prof. Dr. Mehmet Ali KÖRPINAR
Siyasi ahlak ilkeleri ve yöneticilerimiz!
Hasan Kayıhan
Ben "Hicbir Şey" demiyorum!..
Ali Kılıçarslan
AB’nin hutbe rahatsızlığı
Fikret Ekin
Komplo Teorisi Yok-2
Halil Gülel
Gerçek Güzellik
Mustafa Can
Çağımızın Dervişe Açık Kapıları Var mı…
Ayten Kılıçarslan
Erkekler farklı mı ölür?
Şensel Aşkın
Küresel ruh krizi
Serdar Çelebi
ETU (Europaische Türkische Union)  ne yapıyor?
Betül Parlar
Uyuşturucu Bağımlıları
Muhsin Ceylan
Kin vaizleri /Hassprediger
Yakup Tufan
Uyum nedir?
Dr. Nebil Bozdoğan
Tırnak batması ile ilgili bilmemiz gerekenler
Alperen Çelik
Yeni Vietnam IRAK
İsmail Altıntaş
İslâm Dininin Engellilere Sağladığı Kolaylıklar
Sizden Biri
Gurbet
Latif Çelik
Aynı acıyı duyanlar en samimi olanlardır
İsmail Tüysüz
Yılbaşı ve noel kutlamaları hakkında neler biliyoruz
Fazlı Arabacı
Yaralı bir bilinç