
Urime Pavaresia e Kosoves
“Urime Pavaresia e Kosoves- Kosova’nın Bağımsızlığı olsun”.
Balkan coğrafyasında, Kosova(2 milyon) merkez olmak üzere,
Arnavutluk(4 milyon), Makedonya(1 milyon), Karadağ( 200
bin), Yunanistan(700 bin) ve Türkiye’de yaşayan Arnavutların
sevinçlerini paylaşıyoruz. Hayırlı olsun.
Osmanlı’nın Çerkezlerle beraber, Milleti Sadıka olarak kabul
ettiği Arnavutlar, nihayet kendi devletlerini kurdular.
Kosova’nın bağımsızlığı hayırlı olsun. Federal
Yugoslavya’nın dağılmasıyla birlikte Bosna’dan sonra ikinci
bir Müslüman devlet doğdu.
Özelikle Kosova nüfusunun % 95 gibi ezici bir oranla
Müslümanlardan oluşması Balkan coğrafyasında istenmeyen bir
durumdu. Her şeye rağmen, Allah’ın dediği olur.
Tam 96 yıllık hasret nihayet sona erdi. 17 Şubat 2008 Pazar
günü Kosova Ulusal Meclisi, tüm dünyaya Kosova’nın artık
bağımsız bir ülke olduğunu ilan etti.
Tarihin bize yüklediği sorumluluk asıl şimdi başlıyor.
Kosova Cumhuriyeti bundan sonra ayaklarının üzerinde durmak
ve geleceğe yürümek zorundadır.
1389- 1912 yılları arasında kesintisiz olarak bir Osmanlı
toprağı olan Kosova, Osmanlı’nın çekilmesi üzerine Sırplar
tarafından işgal edilmişti.
Osmanlı’nın boşaltmak zorunda kaldığı topraklara hüzün kan
ve gözyaşı düştü. Tam 96 yıl boyunca yaşanan trajediler,
parçalanan aileler, yerlerini yurtlarını terk edip muhacir
olan binlerce insanın gözyaşlarına sahne oldu Balkanlar’ın
kilidi Kosova.
Aşklarını, hafızalarını, mezarlarını ve ümitlerini yüzyıl
korudular. “Od Jadrana do İrana nece biti Muslimana-
Adriyatik’ten İran’a kadar Müslüman kalmayacak” diyen azılı
Sırp “çetnik”lere direndiler.
Özgürlük için ödenmesi gereken bedeli yeterince ödedi
Kosova. Önce Bosna ödedi Srebrenica ve 350.000 şehit ile.
Sonra 1981 yılından 1999 Mart’ına kadar 12.000 şehit
verdikten sonra topyekûn milletçe (Müslüman Kimlik) kendi
topraklarından sürgün edilen Kosova’lı Arnavutlar özgürlüğün
bedelini ödediler.
Her ne kadar emperyalist Amerikan emelleri midemizi
bulandırsa da reel politik ve uluslar arası çıkar dengeleri
sebebiyle Kosova’nın bağımsızlığına yol açan süreç,
Amerikanın desteği ile gerçekleşmiş oldu.
Kosova Başbakanı Haşim Thaçi tarafından okunan tarihi
bağımsızlık bildirisi, Osmanlı sonrasında İslam kimliğinden
dolayı yetim kalan, tehcir edilen, soykırıma uğratılan bir
milletin Sırplara zulüm ile ilelebet payidar olunmaz diye
haykırışını anlatıyordu. Yüzyıllık hasretin, yaşanan
trajedilerin, acıların sona ermesi umudunu anlatıyordu.
Diğer yandan bağımsızlık kutlamalarında Arnavut bayrakları
ile birlikte sallanan Amerikan bayrakları, bir milletin
bağımsızlığının sadece hukuken olmasının önemli olmadığını
diğer yandan ruhen tam bağımsızlık düşüncesi olmaksızın
bağımsız devlet olunamayacağını, eksik kalan bir şeyler
olduğunu anlatıyordu ve içimizi burkuyordu.
Bağımsızlık sonrasında açıklama yapan Kosova Katolik lideri
Mark Sopi’nin açıklaması şöyleydi. “Kosova
Arnavutları köken itibariyle Katolik’tir. (Osmanlı öncesini
kastediyor) Bağımsızlığı Katolik dünyasına borçluyuz. İslam
dünyasına ait olsaydık Kosova asla bağımsız olamazdı”
Gazetaexpress.
Vatikan’ın emellerini biliyoruz. Amerika ve Avrupa’nın
Kosova’daki stratejik amaçlarını tahmin ediyoruz.
Osmanlı’nın Balkanlarda nakış nakış işlediği adalet ve
medeniyetin gönüllerde hala sımsıcak yaşatıldığını da
biliyoruz.
Yeni Kosova Devleti, Türkiye ile dostluğunu pekiştirmekten
korkmamalıdır. Ülkemiz, Bağımsız Kosova’yı ilk tanıyan
ülkelerden oldu. Özellikle önümüzdeki beş yıl Kosova için
hayati önem taşımaktadır. Ülkemiz; Güneydoğu Avrupa Teknik
Üniversitesi ve büyük bir hastane kurmak için Kosova’dan 100
hektar
yer talep etmiştir. Kosova Polis Okulundan gelecek olan 300
polis Türkiye’de eğitilecektir. Bunların bir başlangıç
olmasını ümid ediyoruz.
Türkiye’nin Kosova için yapacağı fedakârlık ve yardımlar
çıkar amaçlı değildir. Tarihin ve kardeşliğin bir gereğidir.
Kosova’da yüzyıldır yapılan menfi propagandaları ve
önyargıları yıkabilmek için yakın işbirliği ve iletişim
gerekmektedir.
Türkiye, Kosova’yı oluşturan %90 Arnavutlardan oluşan
iradeyi doğru tahlil ederek yeni bir diplomatik atak
yapmalıdır. Böylelikle Kosova’da yaşayan Müslüman
Arnavutlar, Boşnak ve Türkler yalnız olmadıklarını
göreceklerdir.
Sayın Abdullah Gül’ün Kosova’yı resmen ziyaret eden ilk
Cumhurbaşkanı olmasının sembolik değeri çok yüksektir.
Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Dışişlerimizin Balkan atağını
ümitle bekliyoruz.
1389 yılından beri Kosova Ovasında dimdik sancağını bekleyen
şehid Padişahımız Sultan Murat Hüdavendigar Hazretlerinin
Türkiye tarafından restore edilen türbesinin resmi açılışı
bağımsızlık öncesi dafalarca ertelenmişti. Çeşitli
diplomatik mahzurlar sebebiyle bugüne kadar ertelenen resmi
açılış, “Samo Sloga Srbina Spasava” diyen Sırbistan’a
verilecek olan en güzel mesajdır.
Yeni Sakarya Gazetesi, 05 Mart 2008
SAYFA
BAŞI
Yazarın diğer yazıları:
Urime
Pavaresia e Kosoves
Nasıl
bir ülke
Zincirden
kolyeler
Başbakan’i
dinlerken
CHP
ve MHP üzerine
Bosna
ve Alija
Şah
ve piyonlar
Cumhur’un
cevabı
SAÜ
Rektörü Sn. Mehmet Durman’a Açık Mektup
Akıl
Tutulması
Uludağ
Zirve notları (II)
Uludağ
Zirve notları (I)
Filistin
Maden
Deresi
Kutsal
İttifak
Susma
Vakti…
“Edeb,
ya Hu”!
Sapanca
Şiir Akşamları
Başbakan’ın
Kosova seferi
Paradoks
ülkesi…
Aynadaki
yüz…
İkiyüzlü
Fransa
Öfke
Medeniyeti
SAYFA
BASI
|