„Moschee
Weg“ ve Yeni Cami
Viyana bozgunundan 250 sipahi Würzburg’a esir götürülür.
Bugün onlardan arda kalansa sadece „Moschee Weg“ yani „Cami
Yolu“levhasıdır..
Türkheim ve benzeri kasabalar yanında Carl-Osman,
Muselman, Otman isimleriyle siyah saçlı Almanlara’da sık
rastlanan yöreler vardır. Kahveyi ve bir çok şeyi
Almanlar Türklerle tanır. Bir ara öyle olur ki; öğlene
kadar şarap içip sızan belediye işçilerine,
sabah kahve içme mecburiyeti getirilir. Şimdi her köşesinde
bir dönerci, her okulunda bir öğrenci, 20 bin basan bir
türk gazetesi olan, 1500 Türkün yaşadığı
bu şehre yeni yapılan caminin tasarımcısından
dinleyelim :
Duyguları coşturan bir Ramazan gecesiydi
Beynimde yoğunlaşan ruhun derin sesiydi
Fırsat bu fırsat deyip açtım gece lambasını
Tekrar elime aldım o kitapların hasını.
Okumak denen nimet ne büyük lütuf Rabbım
Onunla sükun bulur ancak ruhunla kalbin
O sonsuz denizlere yelken açmaktır
Yerinde saymayıp, cehaletten kaçmaktır.
Saatler geçmiş böyle hiç farkına varmadan
Dalmışım ziyafete sanki nefes almadan.
Derken birden çan sesi ortalığı kapladı
Ezan sesine hasret gönlümü bıçakladı.
Ezanın değerini gelsin bize sorsunlar
Anne-baba kıymetin insan gidince anlar.
Würzburg da üçyüz yıllık cami geldi aklıma
Yoksa „cami sokağı“ niye densin o yola
Sahi, akıncıların işi neydi burada
Kalmamış esamesi erlerin şimdi orda.
O sokakta bir cami, yıllarca süsledi hayalim
N’olur bu yerlerimiz de öyle olmasın Allahım.
Turkiz halılar üstünde, ağır kokusuz
Öyle güzel yerleri nasıl da özlemişiz.
Dostlarla musafaha, tebessümse neşesi
Ne arabadan çekilir, ne komşu ! endişesi
Huşu icinde namaz, uzamalı secdeler
Hocanın Kur’an sesi deprasyonları deler.
Alışıyoruz bile camide çocuk sesine
Torunları binmezmiydi Resulün ensesine.
Onları aramıza
bizler almazsak ancak,
Yavrulara kucak açan başka yerler olacak.
Ana okulundan liseye, oradan üniversiteye
Tutulmalılar adeta bizdeki engin sevgiye.
Bizimle olsunlar ki, ancak bizden kalalar,
Dualarimizdaki o nesiller olalar.
Gelin iyi yerleri biz gençlere verelim
Sonra pişman olmayıp sefasını görelim.
‘Hal duaları’dır evvel bizim tek ümidimiz
Su alan bu gemide onlar can simidimiz.
Içte necis kanallar, dışta cazip tuzaklar.
Biz ihmal eder isek hepsi birden kucaklar.
Güler yüz, hal-hatır, çaya-sohbete davet,
Titizlik ve metodla sen ruhlara hitap et.
Unutup husumeti tutunmazsak biz bize,
Düşman ve şeytan güler dağınık
halimize.
Ihtilaf değil midir, bizi yiyip bitiren.
Sonra da fakir
edip buralara getiren.
Bırakmayalım kalpte kardeşlere karşı
kin.
Sevelim, güçlenelim ki güldürsün bizi bu din.
Iman ve ümit ile sende cevher saklıdır.
Zafer, tembel durmayıp inananın hakkıdır.
‘Bizden geçti’ demeyip her yaşta okumalı.
Tembelleşen beyinler tekrar necat bulmalı.
Acı bize Allahım, dinine hizmetçi kıl.
Evlatlarımızı koru ve de bizi mutlu kıl
Sevgi lutfeyle bize, sevdir sevdiklerini,
Bildir bize yükselten sevginin kıymetini.
SAYFA
BASI
Yazarın
diğer
yazıları:
„Moschee
Weg“ ve Yeni Cami
Sanat,
para, ahlak
Bir
başka açıdan Diyalog
Vurdumduymazlığa
çare ne?
Estetik,
armoni ve renklerin dili
Mutluluk
(formülü) ertelenemez
Almanyadaki
yeni neslin tarih bilinci
„Çocuk
kuyuya düşmeden“
Aşk
gibi okumak
Güzel
bir yazı
Bireyselleşmenin
sessiz depremleri
Herseye
rağmen
Batıdan
bir iç muhasebe
Huzur
yazıları
Sağlıklı
değişim
Her
ayrılık
Kimse
sizin yerinize düşünmez
Sözlerin
özünden
Mektup
SAYFA
BASI
|