·  ANASAYFA  
·  AVRUPA HABER  
·  MEDYA  
·  EKONOMI  
·  FIRMALAR  
·  SPOR  
·  YAZARLAR  
·  BASIN ÖZETLERI  
·  COCUKLAR  
·  KADIN & YASAM  
·  BEDAVA POST  
·  DOWNLOAD  
·  TREIBER  
   
   


  BRÜKSEL MEKTUBU

               Yakup YURT

 

yakup.yurt@skynet.be


BUGÜN 23 NİSAN

Sevgili gençler !

    Bugün 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. Yani sizin bayramınız… Her sözcüğün ayrı ve derin bir anlam içerdiği dört sözcükten oluşan muhteşem bir gün. Yanan, yakılan, erozyona uğratılan ormanların yerini alacak fidelerin, fidanların bayramı. Bence Cumhuriyet Türkiye’sinin en güzel bayramı. Dünyada çocuklara adanmış tek bayram. Bayramınız kutlu ve ilelebet baki olsun !

***
    4 sözcük dedim. Birincisi Ulusal, ikincisi Egemenlik, üçüncüsü Çocuk, dördüncüsü ise Bayram. Günümüz dünyasında dö
rdü de tehdit altında olan dört güzel sözcük. Çok kısaca anlatmam gerekirse, şöyle diyebilirim :

***

    Ulusal demek milli demek, ulusalcı yani milliyetçi (özellikle Atatürk milliyetçiliği) olmak çok ayıp sayılıyor Avrupa’da. Onlar yaparsa değil, biz yaparsak ayıp. Onların gözünde enfes doğası, iklimi ve mutfağı ile Türkiye sadece ucuz bir tatil ülkesi olmalı ve öyle kalmalıdır. Globalleşen yeni dünya düzeninde ülkemize yakıştırılan rol bu. Ben kabul etmiyorum ! Siz kabul ediyor musunuz ?

***

    Egemenlik demek, hakimiyet demek, yani bir ülkenin kendi kaderini kendisinin tayin etmesi, bağımsız olması, kendi geleceği ile ilgili kararları kendisinin vermesi demek. Sizce borç batağına bu denli saplanmış bir ülke egemen olabilir mi? Fakirlik, işsizlik, eğitimsizlik kader midir? Plânlı kalkınmadan niçin vazgeçilmiştir? Niçin yatırım yapılmamakta ve istihdam yaratılamamaktadır? Hasta İMF "doktorunun" reçeteleri ile iyileşebilir mi ? Neyse bayramınızı salakça sorularımla zehir etmiyeyim. Elinde bir kutu boya ile dolaşıp benim gibi düşünenleri kastederek taş veya kağıt duvarlara “dinozor”, “marjinal” gibi içi boş sözler yazanlar var bugünlerde… Ben kabul etmiyorum ! Siz kabul ediyor musunuz ?

***

    Çocuk demek, fidan demek, gelecek demek, çırak demek, yarının kalfası, ustası demek. “Ağaç yaşken bükülür”, “Demir tavında dövülür” terbiye ve eğitimin önemine dikkat çekmek için söylenmiş özdeyişlerimizdir. Ülkemizde eğitim de özelleştirilmiştir. Ancak parası olanlar çocuklarını iyi okullara veya yurtdışına göndermektedirler. Mevcut sistem adaletten ve hakkaniyetten yoksundur. Siyaset adamlarımız sürekli olarak genç nüfusumuzu bir avantaj olarak sunarlar. Genç ama, dinamik olma olanağı tanınmayan, eğitimsiz bir gençlik! Kurtuluşu TV kanallarının pompaladığı popüler sporcu veya sanatçı olma çılgınlığında arayan, şaşkın, itilmiş, yoz bir gençlik ! Tüketici, taklitçi, kendi tarihinden ve kültüründen kopuk… Hem de “muhafazakar demokrat” olduğunu iddia eden bir iktidar döneminde.

***

    Belçika'ya gelince. Durum daha da farklı. Herkes kendi kapısının önünü süpürsün yeter... Belki bazılarına göre yeterince uyumlu olmayabilirim. Dilini bülbül gibi konuşuyorum, yasalarına uyuyorum, şiddeti tümden reddediyorum, farklılıklara tahammül etmiyorum, onları doğal kabul ediyorum. Kalanı özelimdir, kimseyi ilgilendirmez. Ankara DGM önünde nutuk çeken demokrasi ve insan hakları havarileri birazda Batı Avrupa’daki güvenlik ve adalet sistemleri üzerinde kafa yorsalar daha iyi ederler. Kişi başına ortalama gelir düzeyi 15-20.000 Dolar veya Avro düzeyindeki ülkelerin siyasetçileri akıl vermeyi bırakıp, silah ticaretini engellesinler de görelim... Hodri meydan Avrupa! Ağlatmak kolay mazlum ve gariban insanları. Bizde gözyaşı bitmez ; üzülsekte ağlarız, sevinsekte ! İnsaniyiz. Duygusal çocuklarız ne de olsa! On gün önce öldürülen genç Joe'ya ağladığımız gibi, tüm içtenliğimizle. Ayrılıkların her türlüsünü yaşayanlar bizleriz… Herhangi bir Batı Avrupa ülkesinde ortalama gelir düzeyinin Türkiye’deki gibi 2-3.000 Dolar veya Avro düzeyinde olduğunu tahayyül bile etmek istemiyorum. “Bekâra boşanmak kolaydır” derler. Ben kabul etmiyorum ! Siz kabul ediyor musunuz ?

***

    Bayram demek, şenlik demek, şölen demek, mutluluğun ulusça paylaşılması demek, şehitlerin anılması, onlara hayır duaları edilmesi demektir. Geçmişi iyi anlayarak geleceğe daha iyi hazırlanmak demektir. Özgüveni yüksek, geleceği aydınlık, kalkınmış, çağdaş uygarlığı yakalamış, dünya dengelerine ve barışa katkı yapan Atatürk Türkiye’si inşaatında bilfiil çalışmaktır. Zira ulu önderimizin dediği gibi bir tek şeye ihtiyacımız vardır : Çalışmak, çalışmak, çalışmak.

***

Armağanın için sonsuz teşekkürler, nur içinde yat Atam...

Brüksel, 23 Nisan 2006

YAZARIN DİĞER YAZILARI:

Bugün 23 Nisan
Tarihte ve gelecekte kadının yeri
Mösyö Sarkozy kimdir?
Esti Nesim'i Bahar, Ya da Nevruz Ateşi
Darbede Doğan Deniz
Kısır Döngü veya Kuyruğunu Isıran Yılan
Edison lambaya püf dedi!
Her şeye gülünür mü?
Mozart Bugün 250 Yaşında
UĞUR’suz bir günün düşündürdükleri!..
Kurban Bayramı Arifesinde Bazı Görüşler
Epifani Yortusu ve Kral Galetası
şünüyorum, Öyleyse Varım (Descartes)
Yılbaşı Gecesi Yaklaşırken
Ankara-Brüksel Diyaloğu...
BREL en büyük Belçikalı seçildi
Çağdaş Uygarlık Yolları Mayın Döşeli
Adile Naşit: Vazgeçilmez ve bir daha gelmez…
İntihar Komondosu Belçikalı Meryem
Dil ve Aşağılık Duygusu
ÖEK Üçlüsüne Ne Oldu?
Bayram Geldi Neyime
Ramazan Bayramınızı candan kutlarım!...
Ah Mutluluk Ah!..
Değişim, Gelişim ve İlerleme
Sınıftan Atılan "İnkarcı"...
Avrupa, Avrupa, Duy Sesimizi...
La Brabançonne ve İstiklâl Marşı
Darbelerle Dolu 55 Yıl
Tükenen Ömürler
Gurbetten Gelmişim...
Lahey'de Kısa Bir Günden İzlenimler
1950’den Mektup Var…
Nereden geldik, nereye gidiyoruz?
Tutarlılığa Davet
Köprünün altından daha çok sular akacak

   
SAYFA BASI

| Ana Sayfa | Haberler| Gazeteler | Ekonomi | Firmalar | Spor | Yazarlar 

Copyright © Mima Datentechnik / Jülicherstr.20 / 52070 Aachen / Deutschland
Tel:
+49 (241) 900 57 50 (pbx)  Fax: +49 (241) 99 777 57  
e-posta:
info@Turkpartner.de
Bu site Mima Datentechnik Internet Servisi tarafýndan hazýrlanmaktadýr

Yakup Yurt
Bugün 23 Nisan
Mahmut Aşkar
Kapak Olmayın Yeter!
Veli Kalli
Gurbet Çilesi
Nuran Yelkenci
Sen de Haklısın, Sen de Haklısın, Sen de!
M. Ali Aladağ
Almanya Tehlikeli Sinyaller Veriyor
Prof. Dr. Berhan Yılmaz
Biri bana anlatsın
Prof. Dr. İbrahim Ortaş
Şiddet ve Eğitim Sitemimiz 1
Prof. Dr. Ümit Özdağ
Yeltsin’in Rusyası ve Erdoğan’ın Türkiyesi
Haldun Çancı
İsyanın Garip Gerçekleri
Üzeyir Lokman  Çaycı
Şehirleşme
Ali Kılıçarslan
Made in Germany
Yılmaz Kuzucu
Mart mektubu
Şefik Kantar
Her şey hayallerle başlar
Hidayet Kayaalp
Kasıntı Kütürü
Sebahattin Çelebi
zifirî
Fikret Ekin
Oyun İçinde Oyun mu?
Orhan Aras
Çok acıtıyor değil mi?
Ozan Yusuf Polatoğlu
Vicdan Testi
Hasan Kayıhan
Ben "Hicbir Şey" demiyorum!..
İsmail Tüysüz
”Avrupa’nın Anası Anadolu” Konferansına İlgi Büyüktü
Prof. Dr. Mehmet Ali KÖRPINAR
Enerjimizi Ulusal Sorunlarımızın Çözümüne Harcayalım
Ayten Kılıçarslan
Türkler şiddet kurbanı
Erhan Türbedar
Kosova’ya İki Yeni Bakanlık Devrediliyor (?)
Mustafa Can
Ben Uyumdan Yanayım, Ya siz..........
Serdar Çelebi
Fransa olayları ve Avrupa’da ‘Yeni Irkçılık’
Betül Parlar
Hey du...
Şensel Aşkın
Bilginin/Doğruların Etkinliği
Halil Gülel
Gerçek Güzellik
Muhsin Ceylan
Berlin’e hayali bir soru
Dr. Nebil Bozdoğan
Botox zehir mi ilaç mı?
Yakup Tufan
Uyum nedir?
Sizden Biri
Sen neymişsin be abi?
Alperen Çelik
Yeni Vietnam IRAK
İsmail Altıntaş
İslâm Dininin Engellilere Sağladığı Kolaylıklar
Latif Çelik
Ayný acýyý duyanlar en samimi olanlardýr
Fazlı Arabacı
Yaralı bir bilinç