Hayatın içinden Y
ı l m a z K u z u c u
|
|
yilmazkuzucu@web.de
|

Müstesnalar
Hemşheriler
görürüm kardeşten, arkabadan daha tutkun, daha yakın
ve candan birbirlerine nasılda güzel destek olup
kolluyorlar ailece.
Dayı ve amcalar biliyorum, evladı kadar yeğenleriyle
ilgileniyor, onlara özel zaman ayırıp arkadaş
oluyorlar. Dede ve
nineler görüyorum; en büyük hobileri torunları
adeta, bütün günlerini onlarla geçirmekten zevk alıyor
şikayet etmiyorlar. Hatta yıllık izinlerini
bile onlara göre ayarlayanlar, birkaç gün bile ayrı
kalamayanlar var. Ellerinden tutup temiz havada, parklarda
gezdirirken, oynatıp dondurma yedirirken, zamanında
ihmalden kendi çocuklarıyla yeteri kadar
ilgilenemediklerini telafi edizorlar. O gülücüklere gençleşiyor,
adeta yeniden hayata bağlanıyorlar. Böylece varsa ağrıları
unutuyor; „biz göremedik bu rahatlığı bari
evlatlarımıza veya torunlarımıza yaşatalım“
diye yarışıyorlar.
Komşular var
kardeş gibi, elti gibi, eltiler var bacı gibi, ana
gibi hasetlik bilmez, aramayınca ararlar. Çocucuğunu
bırakır evini teslim edersin, ne mutlu böyle
dostları ve komşuları olanlara.
Akrabalar var örtücü,
affedici, kin nedir bilmeyen, aramasa duramayan, hataları
unutup iyilikleri asla unutmayan, bir hatana seni silmeyen, sırt
sırta vererek birbirini güçlendiren akrabalar.
Babalar bilirim sözde,
evladları için kazandığını yiğip
üstüne yatmayan, kişilikli evlatlar yetiştirmek ve
onları, hırsız ve arsız etmemek için
esirgemeyen dikkatli, rikkatli ve dualı iyi örnek
babalar. Çocuğum
benim vizite kartımdır diyen babalar.
Anneler bilirim en
güzel yıllarını, mesleki kariyerlerini, özel
zevklerini ve en kıymetli zamanlarını çocuklarına
hibe eden, adeta onlar için yaşayan anneler. Evladın
sırf midesini değil, ruhi açlığını
da dikkate alan, çırpınan, araştıran,
okuyan anneler.
Kıymeti yeteri kadar bilinemeyen cennet insanı
vefakar, cefakar hürmetli ve pak anneler. Onların rıza
ve duasıyla işimiz rast gelir ancak.
Yaşlılar
bilirim zorla kazandıklarını dedikodu ve gıybetle
feda etmeyen, kesesi kadar diline hakim olan bonker ve bilge
yaşlılar. Cami köşelerinde uzunsaçlı, kısa
pantolonlu gençlere bile ilgi ve tebessümü esirgemeyen. O
hayır öğütlü, asla şikayet bilmeyen, çocuklara
çikolata alan, onların sevinçleriyle sevinen gürültüsüne
dayanan, nur yüzlü yaşlılar. Yaşlandıkca
güzelleşen, tecrübe dağarcığı, köklü
ve asil çınlarlar…dua edin bize, özellikle gençlere,
duyguları dorukta, tahrik edilen gençlere ALLAH’ın
yardımını dileyin, zira sizin onlara kalbi
dualarınız mutlaka kabul olur.
Genç yuvaların sizin hayır öğtlerinize
ihtiyacı var.
Zenginler tanırım
bir bursu, pek çok israflara tercih eden, verdikce eksilmeyip
bereketleneceğine inanan ve kazandıklarından
muhtaçlara da pay ayıran himayacı zenginler.
Yazarlar var: nasıl
şehit davasını kanıyla imzalamışsa,
o da yazdığını yaşayan veya yaşadığını
yazan, yazdıklarını
teriyle imzalayan yazarlar.
Hocalar vardır
fırsat kollar bir gönül yapmak için. Bir genç
kurtarma uğruna sabahlar gözünü kırpmadan.
Onlarla oyuna, gezmeye, spora gider, esirgemez harcamaktan onu,
en güzel vazife ve ibadet addeder kendine. Bir gönüle
girmenin, bir hidayete vesilenin dünya ve içindekilerden hayırlı
olduğunu anlatmaz, yaşar.
O yaşayınca da tesir eder anlattıkları, yağmur
gibi işler susayan gönüllere, onun gözüne bakması
yeterlidir gençin, aradığını bulması
için. Güler yüzü tatlı dili özlettirir.
O sürekli şikayet ederek mazeret dağlarının
önünde el oğuşturup beklemez, koşturur ve kendini
yeniler mütemadiyen. Ev ödevine iyi çalışır
ki dinleyenleri uyutmayıp doyurabilsin.
Dikeyim, vermese toprak utansın der.
Küsmez ve asla çekiştirmez. ‚Kin
tutacaktıkta niye müslüman’ olduk der ve adeta çimento
olur tuğlalara dağıtmaz ve dışlamazlar.
Beyler var hanımlarına söğmeyen-dövmeyen, hanımlar
var nankör olmayan, kadir-kıymet bilen, haddini
bilen çocukları babadan, babayı evden soğutmayan,
güler yüzlü ve kinsiz hanımlar.
Hülasa o müstesnalar içinde güzel programalara bakanlar.
Yarım saatlik TV karşın en az iki saat
okuyanlar.
En az müzik kadar Kurandan da etkilenenler. Onların paralarından
çok dostu, şikayatlerinden çok şükrü vardır.
Ne mutlu o müstesnalara yakın olan müstesnalara ne
mutlu.
Tek güç kaynağımız güzel aile bağlarımız
değil midir?
Eğer insanımızı
mutlu ve üstün kılan bu manevi dinamiklerse dikkat
edelim onlara. Velhasıl „Akrabalık bağlarını kesende hayır yoktur“
Hadis. Aman ha kardeşlerim dikkat kazandıklarımız
kaybettiklerimizin bedeli olmaya. Bizi biz yapan değerlerimize
mukayyet olun, zira bu
asır bile o soluklara muhtac. Dua gönderin
sevdiklerinize… RAMAZANINIZ
MÜBAREK OLA. vesselam.
SAYFA
BASI
Yazarın
diğer
yazıları:
Müstesnalar
“Çocuklara
çok
yazık”
Röttingen
deki „İslam Projesi“ tüm okullara örnekti
Ölüm
hapsaneleri ve ölü ruhları dirilten Kurán
Son
kalemiz „Aile“„out“ mu oluyor?
„Moschee
Weg“ ve Yeni Cami
Sanat,
para, ahlak
Bir
başka açıdan Diyalog
Vurdumduymazlığa
çare ne?
Estetik,
armoni ve renklerin dili
Mutluluk
(formülü) ertelenemez
Almanyadaki
yeni neslin tarih bilinci
„Çocuk
kuyuya düşmeden“
Aşk
gibi okumak
Güzel
bir yazı
Bireyselleşmenin
sessiz depremleri
Herseye
rağmen
Batıdan
bir iç muhasebe
Huzur
yazıları
Sağlıklı
değişim
Her
ayrılık
Kimse
sizin yerinize düşünmez
Sözlerin
özünden
Mektup
SAYFA
BASI
|