GERÇEK TEK, YORUMLAR FARKLI…
Evet, bugün
günlerden 21 Nisan 2007 Cumartesi.
AB başkenti Brüksel'de aydın, berrak, ışıl ışıl, pırıl pırıl
bir gün.
Günler su gibi akıp geçiyor, Türkiye'ye gideceğimiz günler
yaklaşıyor.
Hanım kahvaltılık ekmek, börek, çörek ve gazetelerle döndü.
Gazeteleri bana verdi ve mutfağa yönlendi. Hürriyet ve Sabah
almış.
Mis gibi kahve kokusu geliyor mutfaktan.
Ben gazetelere göz atıyorum. Başlıkları inceliyorum. Hürriyet
ile başladım güne. İlginç bir başlık gözüme ilişti. Birinci
sayfadan büyük punto verilen Yusuf Cinal imzalı "Türkçe
yasağı işçileri gerdi" başlıklı bir özel haber. Alt
başlık "Çağdışı yasaklama Belçika basınında"
yazılmış ve bir Flaman gazetesinin fotokopisi verilmiş.
Haberlerin devamı ortadaki Hürriyet Avrupa sayfasında. Orada
durum daha trajikleştirilmiş. Yine büyük punto "Belçika'da
anadil yasağına tepki" – "Türkçe konuşana ceza
verilecek" – 10 kişilik bir erkek grubunun fotoğrafı altında
"Ağzımıza bant mı bağlayacaklar?" sorusu ve "Olay
manşetlerde" denilerek haberin alt başlığında "Belçika'nın
Genk kentindeki Ford Otomobil Fabrikası'nın yan ürünlerini
sağlayan firmalarda çalışan Türk işçilerine getirilen anadil
yasağına tepki yağıyor. Vatandaşlarımız "Ceza ve yasaklarla
bir yere varılamaz. Türkçe'ye karşı baskı uygulanıyor"
dediler ifadeleri yer alıyor. Gazetenin muhabiri Yusuf
Cinal Heusden-Zolder mahreçli haberinde sosyalist ABVV (haberde
ABV yazılı) sendikası temsilcisi Aytekin Han ile görüştüğünü
ve bu kişinin ilgili firmalar hakkındaki iddiaları
doğruladığını ve bölgedeki Türk kökenli siyasetçilerin
devreye girerek çözüm arayışı başlattıklarını bildiriyor.
Diğer yandan Het Nieuwsblad isimli Flaman gazetesi de haberi
manşetten vermiş.
Sonra Sabah gazetesini aldım elime. Çevire çevire geldim
ortadaki Avrupa Gündemi sayfalarına. Ve sayfa 15'e. Sol üst
köşede orta boy punto ile "Türkçe yasağı" iddiasına
savunma başlıklı Brüksel mahreçli bir Fikret Aydemir
haberi ilişti gözüme. Haberde SABAH'a konuşan ilgili
firmanın personnel müdürünün iddiaları yalanladığı
belirtiliyor. Müdür Geert Vermote böyle bir uygulama
olmadığını, işyerinde Flamanca konuşulması yönünde 4 yıl
önce alınmış bir karar olduğunu, bu kararı alan danışma
kurulunun zaten 2 Türk, 2 Belçikalı ve 1 İtalyan'dan
oluştuğunu, kesinlikle Türkçe konuşma yasağı olmadığını
açıklamış. Ve "Firmamızda çeşitli milletlerden işçiler
çalışıyor. İşyerinde Flamanca konuşmalarını istedik.
Flamanca konuşmayan işçilerimiz için 2 defa Flamanca dil
kursu düzenledik. Yasak yok. İşçilerimiz aralarında istediği
dili konuşabilirler. Bugüne kadar Türkçe konuştuğu için
kimsenin işine son vermedik" demiş.
Batı Avrupa genelinde yabancı karşıtı yasakçı zihniyetin
yükseldiği bir ortamda olunduğu somut bir vakadır. Bu
zihniyete karşı yasal platforma mücadele edildiği de bir
gerçek. Yani Avrupa'nın gerçekten bir arayış içinde olduğu
kesin. Dolayısıyla bu tür haberler huzursuzluk ve korkuya
sebebiyet veriyor. Haberlerin içeriği ve verdikleri mesaj
son derece farklı.
Hürriyet muhabiri Yusuf Cinal beyi de, Sabah muhabiri Fikret
Aydemir beyi de uzun yıllardan beridir tanırım. Her ikisi de
deneyimli profesyonel gazetecilierdir. Onları tenzih edelim
ve sorumuzu soralım! Her ikisi de en büyük olma iddiasındaki
bu iki yüksek tirajlı gazetenin yayın politikaları hangi
amaca hizmet etmektedir?
Büyük medya patronlarımız Avrupa'da yaşayan ve çalışan
vatandaşlarımızın bulundukları ülkelerin dilini
öğrenmelerine çeşitli yöntemlerle katkıda bulunamazlar mı?
Türkiye'deki TÖMER benzeri, kaliteli öğretmenlerin görev
aldığı, özel dil kursları açılamaz mı? Veya örneğin
Belçika'daki Fransa Milli Eğitim Bakanlığına bağlı Alliance
Française türü Fransızca kursları ile ikili anlaşma yoluna
gidilemez mi? Bu iş maddi imkansızlıklar içinde çırpınan ve
bocalayan küçük ve güdük derneklerin işi midir? Yakın
geçmişte 40.yıldönümü kutlamaları yapılan Türk Göçü'nün
üzerinden kaç 40 yıl daha geçmesi beklenmektedir? Mevcut
başarısızlıkta Belçika'nın hiç mi sorumluluğu yoktur?
Sorular kuşkusuz çoğaltılabilir… Ama naçizane bendeniz
gidişatı hiç iyi görmüyorum. Avrupa Türkleri derin bir
terkedilmişlik duygusu içindedir. Ve bu ortamda insanlarımız
"Gemisini kurtaran kaptan" piyesini oynamaktadır! Gemi
karaya oturunca ise "deniz bitti" denilmektedir…
Kurtuluşumuz bir eğitim seferberliğinden geçmektedir!
Brüksel, 21 Nisan 2007
YAZARIN
DİĞER
YAZILARI:
Gerçek
tek, yorumlar farklı...
Kem
küm, lam lum!
MERİNOS
KOYUNU MU, GLOBAL SERMAYENİN OYUNU MU?
BRÜKSEL'E
KAR YAĞDI, GÖNLÜM ÜŞÜDÜ…
Yılbaşı
gecesi yaklaşırken
Küresel
Sessizlik
İmkansızı
olanaklı hale getiren devlet adamı: Bülent Ecevit
Korku
Bahçesinde Sevgi Yeşermez
Bugün
23 Nisan
Tarihte
ve gelecekte kadının yeri
Mösyö
Sarkozy kimdir?
Esti
Nesim'i Bahar, Ya da Nevruz Ateşi
Darbede
Doğan Deniz
Kısır
Döngü veya Kuyruğunu Isıran Yılan
Edison
lambaya püf dedi!
Her
şeye gülünür mü?
Mozart
Bugün 250 Yaşında
UĞUR’suz
bir günün düşündürdükleri!..
Kurban
Bayramı Arifesinde Bazı Görüşler
Epifani
Yortusu ve Kral Galetası
Düşünüyorum,
Öyleyse Varım
(Descartes)
Yılbaşı
Gecesi Yaklaşırken
Ankara-Brüksel
Diyaloğu...
BREL
en büyük Belçikalı seçildi
Çağdaş
Uygarlık
Yolları
Mayın
Döşeli
Adile
Naşit: Vazgeçilmez ve bir daha gelmez…
İntihar
Komondosu Belçikalı
Meryem
Dil
ve Aşağılık
Duygusu
ÖEK
Üçlüsüne Ne Oldu?
Bayram
Geldi Neyime
Ramazan
Bayramınızı candan kutlarım!...
Ah
Mutluluk Ah!..
Değişim,
Gelişim ve İlerleme
Sınıftan Atılan "İnkarcı"...
Avrupa,
Avrupa, Duy Sesimizi...
La
Brabançonne ve İstiklâl Marşı
Darbelerle
Dolu 55 Yıl
Tükenen
Ömürler
Gurbetten
Gelmişim...
Lahey'de
Kısa Bir Günden İzlenimler
1950’den
Mektup Var…
Nereden
geldik, nereye gidiyoruz?
Tutarlılığa
Davet
Köprünün
altından daha çok sular akacak
SAYFA
BASI
|