Hayatın içinden Y
ı l m a z K u z u c u
|
|
yilmazkuzucu@web.de
|

Evlenmek mi zor, anlaşmak mı? Veya neden illa Aile?
Baharın ilk günleri tabiyat uyanıyor, kuşlar
cıvıl cıvıl günlerdir camın yakınında yuva yapan
güvercinleri takip ediyoruz hayvan hastası kızımla. Baba
bulup buluşturup getiriyor, düşürmeden itinayla annenin
ağzına veriyor çöpleri, o da döne döne öyle bir
yerleştiriyorki yumurtasını koyacağı ve sabırla oturacağı
yuvanın duvarlarına.
Koca güvercine küçücük yuva biraz tuhafıma gidince 24 yıl
önce binbir heyecanla düzenlediğimiz 38 qm lik evimiz geldi
aklıma. Oturma odasındaki yer döşemesini kaldırır 20 kişi
ağırlar, aile misafirine de yatak odası yapardık. Bugün öyle
içi tıka basa eşya dolu kocaman evler varki aylardır
misafire hasret. Kullanılmaktan ziyade, adeta bizi kullanan
eşyalar.
Maddi
imkanların gittikçe kısıtlanarak boşalttığı yer, bilinç ve
mana ile doldurulamayınca idare, anlaşma ve uzlaşma yerini,
artan şiddet ve kavgalara bırakabilir.
Maddeci
dünyadan etkilenen sevgi, merhamet ve barış kültürünün
insanları bu tehlikelerden nasıl korunur ilgili uzmanların
araştırmaları gereken bir konu.
Sanal
ihtiyaç listesi kabardıkca baba kuşun getirdikleri
yet(e)miyor yuvaya. Annenin de artık yavruları yanlız
bırakarak yem aramaya çıkması artacak gibi.
Hayal
dünyasındaki seyehate devam edelim:
Baba kahve, İnternet veya TV önünde,
anne geç vakitlere kadar çocuklar ve ev işleriyle yorgun
düşüyor. Sabah erkenden de kalkıp
çocukları okula, kocayı işe uğurlayacak veya kendi de. Öylen
anahtar boynunda eve gelen çocuklar, tabi yine o cadı
mürebbiye TV ye emanet.
X X X
„İçinizden
bekarları evlendirin, (fakirliktan korkmayın) Allah, onları
fazl-ı kereminden zengin kılar“4/32 „Onların bir huyu
hoşunuza gitmezse, başka bir huyu hoşunuza gider (böylece
sizi tamamlar) veya hakkınızda daha hayırlıdır.“4/19 İlahi
mesajı ne kadar güzel değil mi ?
Bugün gençler evlen(e)miyor, korkuyorlar
yürütememekten derken gençlik ve alımlılık çağı da geçiyor.
Yani, ağaç büyüdükçe kalıbını alıp, eğilmez oluyor.
Okul, staj, meslektir, iştir derken kızlar 25’e erkekler
30’a dayanıyor. Gün geçtikcede kimseyi beğenmez oluyorlar:
Falan nasıl? İki numara büyük, ya
filan; burnu havada, cüzdanı hafif, boyu da biraz uzun.
Peki ithale
ne dersin? Kim uğraşsın, hayır kalsın.
38 qm ev mi? „dünyada olmaz“. Sade bir düğün mü? (adeta
tanrılaştırılan) „El-alem ne der...!?“
Evlilik
uzlaşmadır. Onu devam ettirmekse bir sanat. Bireysellikte
„ben“, ailede ise „biz“ vardır.
Aile
bir bütündür, onu parçaladığınız zaman, parçalardan bütünün
işlevini bekleyemezsiniz.
Bugün bireyselleşmenin artmasına paralel olarak aileler
azalmakta veya zorlanmaktadır.
Zira
en ufak bir anlaşmazlıkta onu dağıtmak için firsat kollayan
özgürlük! Havarilerine ve yaldızlı azad vaadlerine asla
kanmamalı.
Aileninde en az 6 temel direği vardır, Imanın 6 şartı gibi
asla ihmale gelmeyen;
1- Denklik
2- Sevgi ve saygı
3- Sabır ve fedakarlık
4- Vazife bilinci ve adalet
5- Uzlaşma ve itina
6- Dürüstlük, sadakat ve vefa
Aile
paylaşım, karşılıklı ilgilenmek ve destek olmaktır.
Onun için dayanışma ve sağlam ailenin
olduğu toplumlarda hayatın problemleriyle daha kolay
başedileceğinden, özellikle cinnet veya intiharlara daha az
rastlanır. Yani bireyin sigortası 10 amperse bu ailede 5-10
kat artar.
Yerine göre uzlaşmadır, fedakarlıktır
çiftçinin ekip sulayarak sabırla beklediği gibi, dayanmadır
mahsülün hatırına.
Eşin annesini anne, babasını baba bilenler aile olur veya
koruyabilir. Bir pireye yorgan yakılmaz ailede mutlu bir
yuvanın gıdası incelik ve anlayışsa, zehirle imhasıysa
kavga ve dayaktır.
Seven nasıl döver anlayamıyorum. Koklamaya kıyamadığı hanım
veya çocuğuna insan nasıl el kaldırır? Çaresizlikten mi?
Siniri yatıştırmanın, bunalımı savmanın veya ders vermenin
başka yolları yok mu? Güçsüz ve küçük çocuğu dövünceye kadar
o baba ve anne üzerine düşeni hakkıyla yapabilmiş midir?
Beğenmediği duruma gelinceye kadar bir yol, bir arkadaş,
kuruluş veya
eğitim yeri aramış mıdır? Yoksa ebeveynin vazifesi
doğurup, doyurup ve giydirmeketen mi ibarettir?
İlla dayanışma, illa paylaşma, boşuna
denmemiş ;„Mutluluk ve sevinçler paylaşıldıkça artar, keder,
üzüntü ve problemlerse paylaşıldıkça azalır diye. Kimse
kendi kendine yeteceği zannına prim vermemeli.
Işte onun için de aile her zaman ve asırda
sığınılacak ve huzur bulunulacak en güçlü kaledir. Onda
gedikler açılmasına asla firsat vermemeli ve bir gün dahi
ihmal edilmemelidir. Zira o da bakım ister herşey gibi.
Yaşamın ağır
şartları insanı bazan içinden (yanlız) çıkamayacağı zorluk
ve bunalımlara sokabilir. Çaresiz kalıp, kendine hakim
olamayarak hata da yapılabilir. Lakin yine o sinir kadar,
sabır, akıl ve fikirle de donatılmış insan, asla kabalığı
bir huy haline getirmemelidir. Erkeklik kendine ve ehline
hakimiyetle idareciliktir, zorbalık ve kabalık değil.
Bedeviyeti bilmem ama, medeniyette vurmak acizlik alameti
olsa gerek. Hele mümin bir baba, efendimizin hayatını ölçü
alırsa bu mümkün mü?.
Velhasıl
yuvayı sade dişi kuş değil, iki kuş birden yapar ve de korur.
Zira yapmak kadar onu korumakta önemli. Her tehlikeninde
mutlaka haberci devreleri vardır mutlaka dikkat ve tedbir
isteyen.
Eskiden „bunun annesi geçim ehlidir, oradan kız alınır“
denirmiş. Boşuna denmemiş „Anasına bak kızını al,
babasına bak kızını ver„ diye.
Kim ne derse
desin, bugün bu 6 şarttan sapmayan aileler varsa çevrenizde
gidin bir çaylarını için, nasıl başarmışlar bir sorun ve
dinleyin, bir de dualarını alın onların. Kimbilir, o hayır
öğütlü insanların duaları tutarsa dünyanızda cennet
olabilir, ahiretinizde. Dareyn saadeti ve müjde; sapıklık ve
aşırıklardan korunup öğüt alanlara.
Ne mutlu sadece O`na teslim olarak özgürleşene! Ve ne yazık
O´na telim olmadığı için, O´ndan başka her şeye teslim
olarak özgürlüğünü kolaylıkla hemen herşeye teslim edebilme
aymazlığı içinde olana!
SAYFA
BASI
Yazarın
diğer
yazıları:
Evlenmek
mi zor, anlaşmak mı? Veya neden illa Aile?
Mart
mektubu
İçimdeki
Notlar
Hayat;
sebep ve sonuç
Hacda
nefsi Kurban edebilmek
Şiir
gibi bir izinden…
Aküyü
doldurmak
Müstesnalar
“Çocuklara
çok
yazık”
Röttingen
deki „İslam Projesi“ tüm okullara örnekti
Ölüm
hapsaneleri ve ölü ruhları dirilten Kurán
Son
kalemiz „Aile“„out“ mu oluyor?
„Moschee
Weg“ ve Yeni Cami
Sanat,
para, ahlak
Bir
başka açıdan Diyalog
Vurdumduymazlığa
çare ne?
Estetik,
armoni ve renklerin dili
Mutluluk
(formülü) ertelenemez
Almanyadaki
yeni neslin tarih bilinci
„Çocuk
kuyuya düşmeden“
Aşk
gibi okumak
Güzel
bir yazı
Bireyselleşmenin
sessiz depremleri
Herseye
rağmen
Batıdan
bir iç muhasebe
Huzur
yazıları
Sağlıklı
değişim
Her
ayrılık
Kimse
sizin yerinize düşünmez
Sözlerin
özünden
Mektup
SAYFA
BASI
|