
Hoşgörü diyarından
İmparatorlukların, kültürlerin
hoşgörünün başkenti, kıtaların köprüsü, hepsinden önemlisi
iki cihan serveri Hz. Muhammed Mustafa´nın övgülerine mazhar
olan şehirden bu satırları kaleme alıyorum. Gönül dünyamıza
yansıyanların dışında gözümle görüp bizzat şahidi olduğum
hoşgörüyü size de yansıtmak istiyorum. Söylenenlerden
duyduklarımı değil, kamera ile tesbit ettiğim çeşitli
dinlere mensup insanların birarada ve uyum içinde
yaşadıklarını ben zaten biliyordum. Türk komşularının engin
hoşgörüsünü asırlardır yaşayanları bizzat gidip kendi
kiliselerinde ziyaret ederek Avrupa`daki dar açılı bakış
sahiplerine ibret olacak samimi cümlelerini kameraya
kaydettik. Fatih´in İstanbul´a getirdiği Ermeni
vatandaşlarımızı, Bizans´dan arda kalan Rum komşularımızın
ve Sultan II. Beyazid´in İspanya kıyılarından gemilere
doldurup getirdiği Yahudi vatandaşlarımızın Türkiye
yaşantıları aslında çoktan uluslararası araştırma
kurumlarının ev ödevi olmalıydı.
İstanbul’da ikinci günümüz, Çamlıca’da bir düğüne
davetliyiz. Ertesi günü boğaz turu diş ve göz randevusu,
dost ve akraba ziyaretiyle oldukça yoğun geçiyor.
İstanbul’un kalbi Sultanahmet’ten size yazmadan edemedim.
İzinde dahi dostlara mektubu ihmal etmeyeyim diye. Güzelim
İstanbul´u ne kadar güzel tanıyorsanız gerçekten o kadar
güzel. Deniz, tarih ve kültürü Cenab-ı Allah İstanbul´a
biraz daha fazla bahşetmiş diye geçirdim içimden.
Evvela Eyalet İçişleri Bakanı’ nın Türkiye’de azınlık
hakları ve ibadet özgürlüıü çok kısıtlı iddiasına yerinde
birebir görüşmeler yaparak bir dosya hazırlamak üzere
çalışmalara başladık. Balat ta restore edilen ve masrafların
yarısını İstanbul Belediyesi’nin karşıladığı Bulgar Kilisesi
yetkilisinden, hiç bir zorluk ve kısıtlama görmediklerini
kaydettik. Yahudi Baş Haham’ı ve Fener Patrikhanesiyle
görüştük. Sadece Beyoğlu Belediyesi ve Taksim Semtinde
onlarca faal kiliseleri görüntüledik. Elektrik-su
masraflarını bile müftülüklerin ödediğini gördük. Cemaat ve
yetkililerle mülakat yaptık. İstanbul` daki 172 kilisenin
hepsini gezmek mümkün olmasa da bu kısa zamanda Belediye,
Emniyet ve Diyanet`in yardımıyla önemli randevular aldık.
Saat 8:00 ve 12:00 de çalan çanları banda kaydettik.
İnsanların yüzlerce yıldır özgürce, güven içinde ibadet
ettiklerini gözlemledik. Bu eşsız hoşgörü ve özgürlüğün
batıya yanlış yansıtılmasına üzülmemek mümkün mü? Yüzlerce
yıldır bu diyarlarda o ibadethanelerin faal ayakta kalması
bile İslam toleransının en güzel ispatı değil midir? Avrupa
Birliği merhalesinde daha sık önümüze konacak bu konulara
minik bir katkı olabilecek bu çalışmayı ilgilenenlere
ulaştırabiliriz. En büyük sıkıntımız kendimizi geniş
kitlelere anlatamamak yani pazarlayamamak.
Bu cennet vatanın büyüklüğü, insanımızın güzelliği,
değerlerin çeşniliği öyle bir armonik ahenk oluşturmuş ki
her aklı selim i hayran bırakmaması mümkün değil. Dünyanın
genel olumsuz gidişatından yine en az etkilenen bu
insanların, mutsuz ve değerler kaybındaki dünyaya
verecekleri o kadar çok şey olduğunu bir daha tespit ederek,
bin defa elhamdülillah dedik.
Akşam üstü deniz kenarında tekneden aldığımız taze balık
ekmeği yerken hemen 7 yaşlarında bir çocuk yaklaşarak taze
çay sattığını söyledi. Çay tam bitmişti ki 10 yaşlarında bir
çocuk çerez torbasıyla göründü. Arkadan tulumba tatlı ve
neskafe satanlar sanki ısmarlama gibi yanımızda
bitiverdiler.
Miniatürk’te açıkhava konseri mükemmeldi, ardından
Kaptan Custo’nun dünya’nın en güzel koyu dediği Saroz´da
denize girdik. Sultanahmet´de Cuma çıkışı gönül insanı Musa
Serdar Çelebi ile kucaklaştık. İstanbul Kültür AŞ, Müftülük
ve ilçe belediyelerinin misafiri olduk. Divanyoluna
ilerleyip II. Sultan Abdulhamid´e dualar gönderdik. Boludağı
ve Peribacalarına´da selamlarınızı ilettik. Dostların duası
ile yenivatana uyuurlandık. Bize bir rüya idi, şimdi ise
hayatın gerçekleri ve yoğun işler bizi bekliyor.
Dua edin kardeşlerinize, Ramazanınız arınmanıza ve
sakınmanıza vesiyle olsun.
SAYFA
BASI
Yazarın
diğer
yazıları:
Hoşgörü
diyarından
İnternet,
gençlik ve biz
Mayıs
Mektubu
Evlenmek
mi zor, anlaşmak mı? Veya neden illa Aile?
Mart
mektubu
İçimdeki
Notlar
Hayat;
sebep ve sonuç
Hacda
nefsi Kurban edebilmek
Şiir
gibi bir izinden…
Aküyü
doldurmak
Müstesnalar
“Çocuklara
çok
yazık”
Röttingen
deki „İslam Projesi“ tüm okullara örnekti
Ölüm
hapsaneleri ve ölü ruhları dirilten Kurán
Son
kalemiz „Aile“„out“ mu oluyor?
„Moschee
Weg“ ve Yeni Cami
Sanat,
para, ahlak
Bir
başka açıdan Diyalog
Vurdumduymazlığa
çare ne?
Estetik,
armoni ve renklerin dili
Mutluluk
(formülü) ertelenemez
Almanyadaki
yeni neslin tarih bilinci
„Çocuk
kuyuya düşmeden“
Aşk
gibi okumak
Güzel
bir yazı
Bireyselleşmenin
sessiz depremleri
Herseye
rağmen
Batıdan
bir iç muhasebe
Huzur
yazıları
Sağlıklı
değişim
Her
ayrılık
Kimse
sizin yerinize düşünmez
Sözlerin
özünden
Mektup
SAYFA
BASI
|