
Kafada burada yaşayamamak
İnsanın ait olduğu yerde olamaması ya da
orayı bir türlü belirleyememesi toplumsal ve sosyal bilincin
hala gel gitlerden kurtulamamış olduğunu gösterir. Yanlış
anlaşılmasın, ana vatanın sevgisi bizde apayrı bir önem
taşır, lakin bu sevgi bizim buraya (yaşadığımız ve
çocuklarımızın da yaşayacağı) çevreye olan gözümüzü kör,
kulağımızı sağır edecek dereceye varmamalı. „Aşk gözü
kör eder„ sözünü de diğerleri gibi sorgulayabilmeliyiz.
Bana gelen
maillere veya buradaki köşe yazılarına bakıyorum da genel
konu, ya Tr.deki secimler-partiler- ya holdingler, ya da
yine hiç görüp dokunamadığımız lakin ana-babamızdan daha
fazla konuşup-tanıdığımız! futbol takımları vs..(Tr. yi düze
çıkarıp, nefes aldıranlar dahi yaranamadıysa, biz mi burdan
gidip anlamamaya kitlenmiş beyinlere anlatabileceğiz.?)
Bu ülkeye hizmet ediyorsanız yaptığınız işe göre değil,
inancınıza ve hayat tarzınıza göre bir muameleyle
karşılaşıyorsunuz. E.Dumanlı
Şayet
asırlar önce Anadoluya gelen atalarımız da geldikleri yere
kitlenerek kalmış olsalardı o toprakları ebedi yurt
edinebilirler miydi ? Düşünmeye ve araştırmaya değer.
Geldiği
günden beri öndekilerin ayak izlerini taklit ederek kısır
tartışma, iskambil kağıdı veya dumanlı yerden
kurtulamayanlar daha ne zaman yaşadıkları çevrenin veya
asrın farkına varacaklar? Bunun sadece cepdeki kuru bir
kağıtla olmayacağıysa herkese malum.
Bildiğiniz
gibi iş piyasasıda eskiki gibi tıkırında değil, şartlar
oldukça ağırlaştı, elemandan beklenim çıtası gittikçe
yükselmekte.
İşler
azalınca ihtimal bir çıkıştan sonra 30-35 yaşında –ömrün
yarısı- hala mesleksiz oluşunu veya çağa gerekli donanım
için ne firsatlar kaçırıldığı ancak o zaman mı anlaşılacak.?
Geçen
Würzburg da eyalet içişleri bakanıyla yapılan parti içi bir
toplantıya davet edildik. Konu integrasyon ve müslümanların
dindersiydi. Malesef Türkiye ye odaklanmış bizimkilerin,
engellemek veya kendince yönlendirmek için gelenler kadar
ilgi ve hazırlıkları yoktu.
Merak
ediyorum, kafalar ne zaman „dank“ diyecek? Bu ilgisiz ve
sessiz kalıştan dolayı, onur kırıcı veya iyice dışlayıcı
yasalar geldikten sonra, ya da postaya gelen „Çocuğunuzla
artık baş edemiyoruz, gelin okuldan alın“ mektubundan, ya da
‚falan yerde alkol veya uyuşturucu komasına girdi’
haberindan sonra mi?
Dikkat,
bu bir testtir.!
Okuyucu daha ziyade nereye
öncelik verilmesini, ya da hangi konuların ele alınmasını
arzu ediyor?
Gerekli
bilgi ve ilgiye bir mail ya da telefon kadar uzak
değilseniz, gösterin o zaman. Unutmayın, sizden gelen
teklifler ve fikirler, tekrar size çözüm, araştırma ve
faaliyet olarak geri dönecektir, ona göre.
Çok hoşuma
giden bir cümleden haraketle size çevremizdeki çalışkan ve
fedakar insanların bazı faliyetlerini aktarmayı kendime bir
vazife addediyorum. “Mach was gutes und erzähle darüber.”Yap
iyi bir şey ve anlat !
Özellikle
beylerin ağır ve zor şartlarda çalıştığı bu toplumda bize
uygun eğitimde sac ayağının toplum ve okul yönü oldukça
zayıf.
O yüzden
çocuk yetiştirmenin ağır yükü daha ziyade evde annenin
üzerine binmekte. Hele bu ebeveyn yanlızsa isşi daha da zor.
Müjde!
Artık
Würzburg ve çevresinde oturanların (Aile ve sosyal çalışma
bakanlığının finanse edip onayladığı) bir adresi var
„Betreuung und Kontakstelle für Muslime in WÜ.u.Umgebung“
gözünüz aydın. Başka şehirlerde de benzeri yerler
açılabilmesi için projeleri olanlara fikren yol ve metodda
yardımcı olunursa bu örnek ve güzel hizmet tüm Almanya
çapındaki insanımıza ulaşmış olur.
Zira bu
ülkede vazifelerini hakkıyla yerine getiren o çalışkan ve
güzel insanların da vergileriyle oluşan havuzdan pek ala
diğer insanlar gibi faydalanma hakları var. Yanlız buna,
projelendirip sunarak, ardında olan, takip eden ve de
rüştünü (insanıyla el ele) çalışmalarıyla ispatlayanlar
ulaşabilmekte.
SAYFA
BASI
Yazarın
diğer
yazıları:
Kafada
burada yaşayamamak
İyiye
değişim ve beyinlerde haraket
Örtün
bir bayrağa bedel
Veli
Sohbetleri (Elterntalk)
Bir
proje yarışması
O öyle bir
kitap ki !
Kurbanımız
esas olsa
İslam
2020 – Stuttgart
Bir
Rahmet Çadırı ve bir fıncan kahve
Hoşgörü
diyarından
İnternet,
gençlik ve biz
Mayıs
Mektubu
Evlenmek
mi zor, anlaşmak mı? Veya neden illa Aile?
Mart
mektubu
İçimdeki
Notlar
Hayat;
sebep ve sonuç
Hacda
nefsi Kurban edebilmek
Şiir
gibi bir izinden…
Aküyü
doldurmak
Müstesnalar
“Çocuklara
çok
yazık”
Röttingen
deki „İslam Projesi“ tüm okullara örnekti
Ölüm
hapsaneleri ve ölü ruhları dirilten Kurán
Son
kalemiz „Aile“„out“ mu oluyor?
„Moschee
Weg“ ve Yeni Cami
Sanat,
para, ahlak
Bir
başka açıdan Diyalog
Vurdumduymazlığa
çare ne?
Estetik,
armoni ve renklerin dili
Mutluluk
(formülü) ertelenemez
Almanyadaki
yeni neslin tarih bilinci
„Çocuk
kuyuya düşmeden“
Aşk
gibi okumak
Güzel
bir yazı
Bireyselleşmenin
sessiz depremleri
Herseye
rağmen
Batıdan
bir iç muhasebe
Huzur
yazıları
Sağlıklı
değişim
Her
ayrılık
Kimse
sizin yerinize düşünmez
Sözlerin
özünden
Mektup
SAYFA
BASI
|